Logo

1. Hukuk Dairesi2022/1049 E. 2022/5811 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE

MAHKEMESİ : ALTINÖZÜ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil istekli dava sonunda Altınözü Asliye Hukuk Mahkemesinin 16/04/2021 tarihli, 2017/76 Esas, 2021/110 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen kararın taraf vekilleri tarafından istinafı üzerine Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 16/11/2021 tarihli, 2021/1491 Esas, 2021/1503 Karar sayılı kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar yasal süre içerisinde taraf vekilleri tarafından; Bölge Adliye Mahkemesinin davalılar vekilinin temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin 06.01.2022 tarihli ek kararı da davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, kök mirasbırakan dedeleri ...’nun 48 ada 97, 70 ada 124, 139 ada 14, 48 ada 96, 138 ada 41, 663 ada 9 parsel sayılı taşınmazları ile 5 ada 9 parseldeki 1, 2, 3, 4, 5, 6 ve 7 nolu bağımsız bölümlerini ve 46 ada 4, 9 ada 4 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını davalılara satış suretiyle temlik ettiğini, temliklerin kız çocuklarından mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek miras payları oranında tapu iptali ve tescil istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalılar vekili, 139 ada 14 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakanla bir ilgisinin olmadığını, mirasbırakanın bu taşınmaza hiç bir zaman malik olmadığını, davalı ...'in yurtdışındaki eğitiminin sona erdirilmesinin ve annesi ile babasına bakması için Türkiye'ye gelmesinin ardından ...'e davalılar ... ve ... tarafından 48 ada 97 parsel sayılı taşınmazın dava dışı 3. kişiden satın alındığını ancak alım tarihinde davalı ... 18 yaşından küçük olduğundan taşınmazın mirasbırakan İbrahim adına tescil edildiğini, ...'in reşit olmasıyla taşınmazın mirasbırakan tarafından kendisine devredildiğini, 663 ada 9 parsel sayılı taşınmazın asıl sahibinin davalı ... olduğunu, ancak ...'ın yurtdışında olması sebebiyle taşınmazla ilgili iş ve işlemlerin yapılması için taşınmazın bir süreliğine mirasbırakan İbrahim'e temlik edildiğini, mirasbırakanın iş ve işlemleri yürütememesi sebebiyle de taşınmazın daha sonra davalı ...'e devredildiğini, mirasbırakanın davalı ... ile birlikte yaşadığı evin bulunduğu 5 ada 9 parsel sayılı taşınmazın 1/2 payının mirasbırakan tarafından bakım karşılığında verildiğini, geriye kalan 1/2 payın ise diğer davalı ... tarafından bedeli karşılığında satın alındığını, sonrasında, davalılar ... ve ... taşınmaza inşaat yapıp diğer davalı kardeşlerine birer adet daire sattıklarını, 48 ada 96 ve 138 ada 41 parsel sayılı taşınmazların davalı ... tarafından satın alındığını, ...'in taşınmazları satın aldıktan sonra tarlaların içindeki ürünleri kullanma hakkını anne ve babasına bakma şartıyla ...'e verdiğini, ayrıca annesine ve babasına baktığından ...'e de maddi destekte bulunduğunu, mirasbırakan tarafından davalı ...'e devredilen taşınmazların emek ve bakım karşılığında olduğunu, davalılar Sabahannur ve ...'ın, adlarına kayıtlı taşınmazları bedellerini ödeyerek satın aldıklarını, temliklerde muvazaa bulunmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Altınözü Asliye Hukuk Mahkemesinin 16/04/2021 tarihli, 2017/76 Esas, 2021/110 Karar sayılı kararı ile; mirasbırakan tarafından 46 ada 4 parsel sayılı taşınmazın 1/6 payı ile 5 ada 9 parsel sayılı taşınmazın temlikinin bakım karşılığı yapıldığı, davalı ...’in 139 ada 14 parsel sayılı taşınmazı dava dışı 3. kişilerden satın aldığı, taşınmazın mirasbırakandan intikal etmediği, 48 ada 97 parsel sayılı taşınmazın da dava dışı ...’den bedeli ödenerek satın alındığı gerekçeleriyle anılan taşınmazlar bakımından davanın reddine karar verilmiş, diğer taşınmazlar yönünden ise muvazaa iddiasının sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

2.1. Davacılar vekili, kabul kapsamındaki taşınmazlar bakımından karara bir itirazlarının olmadığını, 5 ada 9 parsel sayılı taşınmazın ...'e bakım karşılığı verildiği yönündeki değerlendirmenin hatalı olduğunu, mirasbırakanın temlik tarihinde bakıma muhtaç olmadığı gibi taşınmazın mirasbırakan tarafından yalnız davalı ...'e değil ... ve ...'e yarı yarıya temlik edildiğini, davalıların cevap dilekçesinde 46 ada 4 parsel sayılı taşınmazın davalı ... tarafından ev yapılması nedeniyle emeği karşılığı verildiği savunmasında bulunmalarına rağmen Mahkemece taşınmazın bakım karşılığı temlik edildiğinin kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalının 46 ada 4 parsel sayılı taşınmaz bakımından savunmalarını yazılı delille ispatlaması gerekirken dosyaya herhangi bir belge sunmadığını, 48 ada 97 parsel sayılı taşınmazı davalı tanığı Yusuf'un mirasbırakan adına vekaleten satın aldığını, taşınmazın parasının da mirasbırakan tarafından ödendiğini, bu hususların adı geçen tanığın beyanları ile de sabit olduğunu, davalıların inançlı işlem savunmalarını ispatlayamadıklarını, taşınmazı satan ve tanık olarak dinlenen ...'in beyanlarının birbiri ile çelişkili olduğunu, tanık Yusuf'un beyanlarının hükme esas alınmamasının doğru olmadığını, 139 ada 14 parsel sayılı taşınmazın başta mirasbırakana ait olduğunu Mahkemece tüm satış senetleri getirtilmeksizin bu husus tespit edilmeden, eksik inceleme ile karar verildiğini, belirtilen taşınmazlar yönünden de temliklerin muvazaalı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir.

2.2. Davalılar vekili, reddedilen kısımlar bakımından karara bir itirazlarının olmadığını, 663 ada 9 parsel sayılı taşınmazın gerçek malikinin mirasbırakan olmadığını, ... olduğunu, ancak Mahkemece bu hususun araştırılmadığını, diğer kabul kapsamındaki taşınmazlar bakımından Mahkemece yalnız bedeller arasında fahiş fark olmasının hükme gerekçe yapıldığını, bedeller arasındaki farkın tek başın muvazaanın kanıtı olamayacağını, muvazaa iddiasının ispatlanamadığını, davalılar lehine hükmedilen vekalet ücretinin eksik davacılar lehine hükmedilen vekalet ücretinin ise fazla hesaplandığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın tümden reddine karar verilmesini istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 16/11/2021 tarihli, 2021/1491 Esas, 2021/1503 Karar sayılı kararı ile; İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca taraf vekillerinin istinaf başvuruları esastan reddedilmiş, karara karşı taraf vekilleri tarafından temyiz yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 06/01/2022 tarihli ek kararı ile davalılar vekilinin muhtırada belirtilen kesin süre içerisinde temyiz harçları ile gider avansını tamamlamadığı gerekçesiyle HMK'nın 344. maddesi uyarınca davalılar vekilinin temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Yukarıda belirtilen 16/11/2021 tarihli karara karşı süresi içinde taraf vekilleri; 06/01/2022 tarihli ek karara karşı süresi içinde davalılar vekili, temyiz isteminde bulunmuşlardır.

2. Temyiz Nedenleri

2.1. Davacılar vekili, istinaf dilekçesindeki itirazlarını yineleyerek kararın bozulmasını istemiştir.

2.2. Davalılar vekili, asıl karar yönünden istinaf dilekçesindeki itirazlarını yinelemiş, ek karar yönünden ise, muhtırada belirtilen sürede temyiz harçlarını ve gider avanslarını yatırdıklarını, ek kararın hatalı olduğunu ileri sürerek ek kararın kaldırılmasına, asıl kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

3.2.2. Öte yandan, satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı kuşkusuzdur. Ancak semenin, bir başka ifade ile malın bedelinin mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet veya bir emek de olabileceği kabul edilmelidir. Esasen muris muvazaası hukuki nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının, mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinde kuşku yoktur.

3.2.3. Harçlar Kanunu’nun 30. maddesi ise, “Muhakeme sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılıyorsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 409. maddesinde (HMK 150) gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.” şeklinde, 32. maddesi ise; “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. (Örn: 1.H.D. 2020/3743E, 2021/4867K )

3.2.4. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK'nın) 366. maddesi bu Kanunun istinaf yolu ile ilgili 343 ilâ 349 ve 352. maddeleri hükümleri, temyizde de kıyas yoluyla uygulanacağı hükmünü amir olup, aynı Kanunu’nun 344. maddesi ise “(1) İstinaf dilekçesi verilirken, istinaf kanun yoluna başvuru için gerekli harçlar ve tebliğ giderleri de dâhil olmak üzere tüm giderler ödenir. Bunların hiç ödenmediği veya eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, kararı veren mahkeme tarafından verilecek bir haftalık kesin süre içinde tamamlanması, aksi hâlde başvurudan vazgeçmiş sayılacağı hususu başvurana yazılı olarak bildirilir. Verilen kesin süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkeme başvurunun yapılmamış sayılmasına karar verir. Bu karara karşı istinaf yoluna başvurulması hâlinde, 346. maddenin ikinci fıkrası hükmü kıyas yoluyla uygulanır.” hükmünü, 346. maddenin ikinci fıkrası ise “2) Bu ret kararına karşı tebliği tarihinden itibaren bir hafta içinde istinaf yoluna başvurulabilir. İstinaf yoluna başvurulduğu ve gerekli giderler de yatırıldığı takdirde dosya, kararı veren mahkemece yetkili bölge adliye mahkemesine gönderilir. Bölge adliye mahkemesi ilgili dairesi istinaf dilekçesinin reddine ilişkin kararı yerinde görmezse, ilk istinaf dilekçesine göre gerekli incelemeyi yapar.” hükmünü düzenleyerek harcın tamamının ödenmemesi halinde yapılacak işlemin usul ve esasları gösterilmiş; 10.05.1965 tarihli ve 1/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla da, peşin ödenmesi gerekli temyiz harcının, hüküm altına alınan karar ve ilam harcının dörtte biri olacağı kabul edilmiştir.

3.3. Değerlendirme

3.3.1.Davalıların ek karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Bölge Adliye Mahkemesinin 16/11/2021 tarihli asıl kararının davalılar vekiline 06/12/2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalılar vekili tarafından kararın 13/12/2021 tarihinde temyiz edildiği ancak temyiz harç ve masraflarının yatırılmadığı, Bölge Adliye Mahkemesince, davalılar vekiline, temyiz harç ve gider avansı toplamı 3.084,37 TL'nin 6100 sayılı HMK'nın 344. maddesine göre 1 haftalık kesin süre içerisinde yatırılması için 14/12/2021 tarihli ihtaratlı muhtıra çıkartıldığı, anılan muhtıranın davalılar vekiline 19/12/2021 tarihinde elektronik yolla tebliğ edildiği, davalılar vekilinin henüz muhtıra kendisine tebliğ edilmeden önce 15/12/2021 tarihinde muhtırada belirtilen tüm kalemleri yatırdığı anlaşılmakla; Bölge Adliye Mahkemesinin, muhtırada belirtilen kesin süre içerisinde temyiz harçları ile gider avansını tamamlamadığı gerekçesiyle HMK'nın 344. maddesi uyarınca davalılar vekilinin temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin 06/01/2022 tarihli ek kararı hatalı olduğundan davalılar vekilinin bu karara yönelik temyiz itirazları yerindedir.

3.3.2. Tarafların asıl karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

3.3.2.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1931 doğumlu mirasbırakan ...’nun 11/07/2016 tarihinde öldüğü, geriye mirasçıları olarak 26/07/2017 tarihinde ölen eşi Sıdıka ile 1998 yılında ölen kızı Samiye’den olma torunları davacıların yanında oğulları davalılar ... (1958), ... (1973), ... (1956), Sabahannur (1962) ve kızları dava dışı Sümeyye, Zehrilben ve Şemse’nin kaldığı anlaşılmaktadır.

3.3.2.2. Mirasbırakan İbrahim’in,18/06/1992 tarihli 1001 yevmiye no.lu satış işlemi ile 5 ada 9 parsel sayılı taşınmazının tamamını eşit paylarla davalılar ... ve ...’e, 48 ada 96 ve 138 ada 41 parsel sayılı taşınmazlarının tamamını davalı ...’e, 48 ada 97 ve 70 ada 124 parsel sayılı taşınmazlarını davalı ...’e; 17/06/1992 tarihli 2316 yevmiye no.lu satış işlemi ile 663 ada 9 parsel sayılı taşınmazının tamamını davalı ...’e; 03/09/2009 tarihli 1859 yevmiye no.lu satış işlemi ile 46 ada 4 parsel sayılı taşınmazdaki 1/6 payının tamamını davalı ...’e; 05/04/2010 tarihli 992 yevmiye no.lu satış işlemi ile 9 ada 4 parsel sayılı taşınmazdaki ½ payının tamamını davalı ...’a temlik ettiği, davalılar ... ve ...’in temlik aldıkları 5 ada 9 parsel sayılı taşınmaz üzerinde kat irtifakı tesisi sonucu taşınmazdaki 1, 2, 3, 4, 5, 6 ve 7 nolu bağımsız bölümlerin yarı yarıya davalılar ... ve ... adına tescil edildiği, adı geçen davalıların 4 no.lu bağımsız bölümü vekil kıldıkları mirasbırakan İbrahim aracılığıyla 29/05/1996 tarihinde davalı ...’a, 6 no.lu bağımsız bölümü ise 27/08/2001 tarihinde davalı ...’a satış suretiyle temlik ettikleri kayden sabittir. Dairemizin geri çevirme kararı neticesinde dosya içerisine getirtilen kayıtlardan 139 ada 14 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinden itibaren dava dışı 3. kişiler adına kayıtlı iken son olarak 15/07/2010 tarihinde dava dışı Menir tarafından davalı ...’e satış yoluyla devredildiği, Mahkemece, 5 ada 9 parseldeki 1, 2, 3, 4, 5, 6 ve 7 no.lu bağımsız bölümlerin değerlerinin keşfen saptanmadığı görülmektedir.

3.3.2.3. Hemen belirtilmelidir ki, mirasbırakan tarafından davalı ...’e yapılmış bir devir bulunmadığı gözetilerek 139 ada 14 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı gibi temliklerin muvazaalı olduğu saptanarak 48 ada 96, 138 ada 41, 70 ada 124, 663 ada 9 ve 9 ada 4 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olmasında da bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacılar vekilinin 139 ada 14 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazları ile davalıların 48 ada 96, 138 ada 41, 70 ada 124, 663 ada 9 ve 9 ada 4 parsel sayılı taşınmazlara yönelik esasa ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.

3.3.2.4. Tarafların diğer temyiz itirazlarına gelince;

Somut olayda, tanık beyanlarına göre ekonomik durumu iyi olan mirasbırakanın mal satmaya ihtiyacının olmadığı, taşınmaz satmayıp aldığı, temliklerin yalnız erkek çocuklara yapıldığı, mirasbırakanın son yıllarında hastalandığı öncesinde bakım ihtiyacının bulunmadığı, temlik tarihinde davalı ...’in yaşının küçük olduğu, 5 ada 9 parsel sayılı taşınmaz bakımından Mahkemenin kabulünün aksine davalı ...’in bakım savunmasında bulunmadığı, mirasbırakanın 5 ada 9, 48 ada 97, 46 ada 4 parsel sayılı taşınmazlarını davalılara temlikinin kız çocuklarından mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu, davalılar Sabahannur ve ...’ın 5 ada 9 parseldeki 4 ve 6 no.lu bağımsız bölümlerin temlikinin muvazaalı olduğunu bilebilecek konumda bulundukları anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca, Mahkemece, dava konusu 5 ada 9 parsel sayılı taşınmazdaki 1, 2, 3, 4, 5, 6 ve 7 nolu bağımsız bölümlerin dava tarihindeki değerlerinin keşfen saptanması, davacının miras payına isabet eden değer üzerinden Harçlar Kanunu’nun 30. ve 32. maddeleri uyarınca eksik harcın tamamlattırılması, harca ilişkin eksikliğin giderilmesi halinde anılan bağımsız bölümler ile 48 ada 97 ve 46 ada 4 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken 48 ada 97 parsel sayılı taşınmaz bakımından davalıların inançlı işlem savunmalarının tanıkla ispatlanamayacağı gözardı edilerek, ayrıca 18/06/1992 tarihli satış akdi ile temlik edilen taşınmazlar yönünden "iradenin bölünmezliği" ilkesi de dikkate alınmaksızın, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.

VI. SONUÇ:

1. (V/3.3.1.) no.lu paragrafta belirtilen gerekçe ile Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından verilen 06/01/2022 tarihli EK KARARIN KALDIRILMASINA.

2. (V/3.3.2.4.) no.lu paragrafta açıklanan nedenlerle tarafların yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1. maddesi uyarınca Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin kararının ortadan kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesinin kararının 6100 saylılı HMK’nın 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının reddine bozma nedenine göre davalıların vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, dosyanın karar veren Altınözü Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, 15/09/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.