"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/3060 E., 2021/2461 K.
DAVA TARİHİ : 13.05.2015
HÜKÜM/KARAR : Kabul/Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Yüksekova 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2015/426 E., 2018/878 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Hakkari ili, Yüksekova ilçesi, Kamışlı köyü çalışma alanında bulunan 101 ada 7 parsel ve 102 ada 18 parsel sayılı taşınmazların kadastro sırasında davalı Hazine adına tespit edildiğini, ancak bu taşınmazların davacının atalarından beri 80-90 eklemeli zilyetlikle kullanılarak taksimen davacıya kaldığını ileri sürerek taşınmazların tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; davanın soyut iddialara dayandığını, bu iddiaların somut belgelerle kanıtlanması ve davacıların senetsizden edindiği taşınmazların araştırılması gerektiğini, davaya konu taşınmazların 1963 tarihli Toprak Tevzi Komisyonunun 8 parsel sayılı taşınmazından revizyon gören ve Hazinenin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazlardan olduğunu, tespit tarihinde ibraz edilen vergi ve tapu kayıtlarının sınırlarının sabit olmaması nedeniyle miktarlarına itibar edildiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazların mera veya kamuya tahsisli yerlerden olmadığı, evveliyatından itibaren tarımsal amaçlı tarla olarak kullanıldığı, 1963 tarihinde tesis edilen tapu kaydı öncesinde 20 yıllık zilyetlik koşullarının davacı lehine oluştuğunun ispatlandığı, davalı Hazinenin ise taşınmazların hazinenin mülkiyetinde olduğu iddiasını ispatlar nitelikte 53 nolu Toprak Tevzii Komisyonu çalışmalarına dayanak belirtmelik tutanakları haricinde bir delil sunamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, çekişmeli 101 ada 7 parsel ve 102 ada 18 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafın çekişmeli taşınmazla ilgili vergi kaydı ibraz etmesi ve eklemeli zilyetliğe dayanmakta ise önceki zilyetlerden kendisine olan geçişleri somut belgelerle ispatlaması gerektiğini, eksik inceleme ile karar verildiğini, aynı çalışma alanı içerisinde zilyetlikle iktisap edilen taşınmazların araştırılmadığını, taşınmazın 1937 yılındaki verilere dayanılarak 1963 yılında Toprak Tevzi Komisyonunca sınırlandırılması karşısında Mahkemece 1968 tarihli hava fotoğraflarının öncesine dayalı imar ihya olabileceği yönündeki farazi değerlendirmesinin hükme esas alınamayacağını, taşınmazın eskiden beri Hazinenin hüküm ve tasarrufu altında bulunduğunu, 3402 sayılı Kanun'un 14 üncü ve 46 ncı maddelerine göre belirlenen zilyetlik koşullarının davacı lehine gerçekleştiğinin ispatlanamadığını ileri sürerek hükmün kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince verilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesindeki hususları tekrarlamıştır.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastrodan önceki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 13, 14, 15, 17, 20 ve 46 ncı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190 ıncı maddesi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1. Dosyanın incelenmesinden; davaya konu 102 ada 18 parsel sayılı 23.071,93 m2 yüz ölçümündeki taşınmazın 1963 yılında Toprak Tevzi Komisyonunca 1937 tarih 27 tahrir numaralı 20.000 m2 yüzölçümlü vergi kaydına istinaden 07.11.1963 tarihli ve 15 cilt, 84 sayfa, 324 sıra numaralı tapu kaydı ile 8 parsel sayılı taşınmaz olarak Hazine adına tespit yapıldığı, 101 ada 7 ila 14 ve 102 ada 18 ila 20, 23, 25, 28, 31, 34, 37, 41 parselleri kapsamı içerisine aldığı ve Mehmet oğlu Muhyettin Tan’ın işgalinde olduğu belirtilerek Hazine adına; davaya konu 101 ada 7 parsel sayılı 8.041,08 m² yüz ölçümündeki taşınmazın aynı gerekçeyle Hazine adına tespit edildiği, kadastro tespitinin 22.08.2008 tarihinde kesinleştiği, taşınmazların son zilyetleri adına tespit edilmemesi nedeniyle yerel bilirkişilerin tutanakları bu yönde şerh koyarak imzaladığı anlaşılmıştır.
2. Mahkemece 1963 tarihli tapu kaydı öncesinde zilyetlik koşullarının davacılar lehine oluştuğunun ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli değildir. Bilindiği üzere; tarafların dava ve taraf ehliyetine ve dava takip yetkisine sahip olmaları dava şartlarındandır. Mirasbırakanın ölüm tarihi itibarıyla tereke elbirliği hükümlerine tâbi olup mirasen gelen hakka dayanılan ve tereke adına üçüncü kişi konumundakiler aleyhine açılacak ve malvarlığının terekeye döndürülmesi istemini içeren davalarda terekeyi temsil eden tüm mirasçıların bir arada hareket etmek suretiyle davayı birlikte açmaları ya da davayı açan mirasçının diğer tüm mirasçıların muvafakatlarını sağlaması, aksi takdirde terekenin atanacak temsilci marifetiyle davada temsil edilmesi gerekeceği, tereke adına üçüncü kişi konumundakilere karşı açılacak miras payı oranında tescil istemli davalarda ise davanın dava şartı yokluğu nedeniyle dinlenemeyeceği kuşkusuzdur. Somut olayda, davacı miras yoluyla gelen zilyetliğe ve taksim iddiasına dayanmış ise de mahallinde dinlenen bilirkişiler taşınmazın davacının dedesinden babasına, ondan da davacıya kaldığını ve davacı tarafından kullanıldığını beyan etmekle birlikte davacının babası veya davacı lehine bir taksim olgusundan söz etmemişlerdir. Davacının ve davacının babası olan ...’ın kendilerinden başka kardeşlerinin de bulunduğu dikkate alındığında davacı tarafından ileri sürülen taksim iddiası yeterince açıklığa kavuşturulmamıştır.
3. Davaya konu taşınmazların 8 numaralı toprak tevzi parseline tekabül ettiği belirtilmiş ve dosya arasındaki tablendikatif dikkate alınmış ise de toprak tevzi çalışmasına ilişkin belirtmelik tutanağında 27 numaralı vergi kaydının Hazine adına belirtilen 4 numaralı toprak tevzi parseline uygulandığı, 8 numaralı parsele ise Ferhan Özcan adına olan 21 numaralı vergi kaydının uygulandığı, bu hususun kadastro tutanağının edinme sebebi ile çeliştiği anlaşılmaktadır. Mahkemece yapılan yargılamada toprak tevzi haritası kadastro paftasıyla çakıştırılarak davaya konu taşınmazların hangi toprak tevzi parseline denk geldiğinin belirlenmemesi, ayrıca dayanak tapu kaydının davaya konu taşınmazlardan daha geniş bir alanı kapsadığı dikkate alınmayarak mahallinde alınan yüzeysel beyanlarla denetime elverişli olmayan teknik bilirkişi raporuna itibar edilmesi ve komşu taşınmazların kadastro tespit tutanak ve dayanaklarından yararlanılmaması hatalıdır.
4. Davacılar lehine zilyetlikle edinme koşullarının oluşup oluşmadığına dair yapılan incelemede ise taşınmazın tapu kaydından önceki eski tarihli hava fotoğraflarından yararlanılmaması isabetsiz olduğu gibi yaşları bu dönem hakkında bilgi sahibi olmak için yeterli olmayan 1950 ve 1970 tarihli yerel bilirkişilerin beyanına itibar edilmesi isabetsizdir. Öte yandan, dava irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımına dayalıdır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü maddesinde senetsizden kazanılabilecek azami taşınmaz miktarları düzenlenmiş olup davacı ve eklemeli zilyetliğine dayanılan mirasbırakanları adına usulüne uygun senetsiz araştırması yapılmadan ve davacı ve mirasbırakanlarının edindiği taşınmaz miktarının yasal sınırı aşıp aşmadığı belirlenmeden davanın kabulüne yönelik hüküm kurulması doğru değildir.
5. Kabule göre de davaya konu 102 ada 18 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma işlemi nedeniyle 102 ada 93 parsel sayılı taşınmaza dönüştüğü dikkate alınmaksızın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297 nci maddesine ve doğru sicil oluşturma yükümlülüğüne aykırı olacak şekilde eski parsel numarası üzerinden hüküm kurulması isabetsizdir.
6. Hal böyle olunca, Mahkemece doğru sonuca ulaşılabilmesi için davacı ve mirasbırakanları tarafından aynı çalışma alanı içerisinde senetsizden edinilen taşınmaz miktarları tapu müdürlüğü ve adliye yazı işleri müdürlüğünden sorularak araştırılmalı, davaya konu taşınmazların tapu tarihinden ve kadastro tespiti tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıllık durumlarını gösteren hava fotoğrafları dosya arasına alınmalı, fen bilirkişisinden toprak tevzi haritası ile davaya konu taşınmazların bulunduğu kadastro paftasını çakıştırarak davaya konu taşınmazların hangi toprak tevzi parseline denk geldiğini açıklayan rapor tanzim etmesi istenmeli, ilgili toprak tevzi parseline ait tapu kaydı ve varsa dayanak vergi kaydı ile davaya konu taşınmazların komşu taşınmazlarının tutanak ve dayanakları getirtilmeli, dosya bu şekilde tekemmül ettirildikten sonra mahallinde fen, 3 kişilik jeodezi ve fotogrametri, 3 kişilik ziraat bilirkişi heyetiyle ve mümkün olan en eski doğum tarihli yerel bilirkişiler ve tespit bilirkişileri refakatinde mahallinde yapılacak keşifte ilgili tapu kaydı ve vergi kaydının sınırları uygulanmalı, beyan edilen sınırlar ve zeminde yerel bilirkişilerce gösterilen emareler fen bilirkişisi tarafından denetlenmeli ve düzenlenecek raporda geniş pafta üzerine işaretlenmeli, komşu taşınmazların kadastro tutanakları ve dayanaklarından da yararlanılarak davaya konu taşınmazların toprak tevzii tapusu kapsamında kalıp kalmadığı duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmelidir. Taşınmazların tapu kaydının kapsamında olduğunun anlaşılması halinde tapu kaydından önce, aksi halde kadastro tespitinden önce davacı lehine zilyetlikle edinme koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi bakımından yerel bilirkişilerden taşınmazın hangi tarihten itibaren kim tarafından ne şekilde kullanıldığı, zilyetliğin davacılara hangi suretle devredildiği, mirasbırakan dedesi Hasan, babası Mehmet ve davacı arasında herhangi bir akdi ilişki veya taksim olgusunun bulunup bulunmadığı sorulmalı, davacının aktif husumetinin bulunduğunun anlaşılması halinde diğer koşullar denetlenmeli, 3 kişilik ziraat bilirkişi heyetinden taşınmazların niteliği, kullanım biçimi hakkında rapor alınmalı, tapu kaydı uygulamasının sonucuna göre zilyetlik koşullarının inceleneceği zaman aralığı belirlenerek hava fotoğrafları getirtildikten sonra davacıların taşınmaz üzerinde kesintisiz zilyetliğinin bulunup bulunmadığı 3 kişilik jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi heyetinin hazırlayacağı rapor ile denetlenmeli ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü maddesinde belirtilen sınırlar da gözetilerek toplanan tüm deliller değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmelidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.