Logo

1. Hukuk Dairesi2022/1142 E. 2022/2131 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hazine'nin, davaya konu taşınmazın bir kısmının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı iddiasıyla açtığı tapu iptali ve tescil davasında, kıyı kenar çizgisinin tespiti ve buna bağlı olarak tapu kaydının iptali gerekliliği.

Gerekçe ve Sonuç: Kıyı kenar çizgisinin belirlenmesinde Yargıtay'ın önceki bozma kararında belirtilen kriterlere uygun olarak düzenlenen bilirkişi raporuna ve bu raporda tespit edilen kıyı kenar çizgisi içinde kalan alan miktarına dayanılarak, yerel mahkemenin tapu kaydının kısmi iptaline ilişkin direnme kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve terkin davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, 8. Hukuk Dairesince mahkeme kararının bozulmasına dair verilen karara, Mahkemece uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabul, kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar, süresi içinde davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı Hazine, davaya konu 739 parsel sayılı taşınmazın, 709,72 m2'lik kısmının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını ileri sürerek, taşınmazın bu kısmına ait tapu kaydının iptaliyle tescil harici bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, ölçümde hata yapıldığını, kadastro dairesinin yeniden çalışma yapacağını, kıyı kenar çizgisi tespitinin yasanın aradığı komisyon tarafından yapılamadığını ve kararın kesinleşmediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece, davaya konu 739 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığının fen bilirkişinin 26/01/2015 havale tarihli rapor ve ekindeki krokisi ile tespit edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 19.12.2017 tarihli ve 2017/15422 E., 2017/17124 K. sayılı kararıyla; ''... Mahkemece, 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 4.maddesindeki tanımlamalar dikkate alınarak, aynı Kanun'un 5 ve 9.maddeleri ile, 13.03.1972 tarihli ve 7/4 sayılı, 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları göz önünde tutularak, Kanun'un 9/2.maddesinde belirtilen bilirkişi heyeti oluşturulmamış, oluşturulan bilirkişi heyetinden, denetime elverişli, ayrıntılı rapor alınmamıştır. Hal böyle olunca, Mahkemece yapılması gereken iş, 3 kişilik jeolog ya da jeomorfolog ile 1 harita mühendisinden oluşacak bilirkişi kurulu aracılığıyla, dava konusu taşınmazda yeniden keşif yapılması, taşınmazın farklı noktalarında gözlem çukurları açılarak bu çukurlardan alınan verilerin incelenmesi, açılan gözlem çukurlarının harita üzerinde işaretlenerek gösterilmesi ve kıyı kenar çizgisinin tespit edilmesi, keşfen tespit edilen kıyı kenar çizgisi ile Bakanlık tarafından onaylanan kıyı kenar çizgisinin fen bilirkişi tarafından kroki üzerinde gösterilmesi, farklılık olursa sebebinin açıklattırılması, davaya konu taşınmazın kadastro tespit tutanaklarının ve tapu kaydının tüm tedavüllerinin getirtilerek, tapunun oluşumuna esas, Hazinenin taraf olduğu her hangi bir mahkeme kararının olup olmadığı hususunun da gözönünde bulundurulması, varsa komşu parseller ile ilgili oluşturulan kıyı kenar çizgisi ve komşu parsellerin kıyı kenar çizgisine ilişkin durumunun araştırılması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesidir.'' gerekçesiyle karar bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen karar

Mahkemenin 14.01.2020 tarihli ve 2018/108 E., 2020/17 K. sayılı kararıyla; yenileme kadastro çalışmaları öncesinde dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan kısmı 709,72 m2 olarak görünmekte iken yenileme kadastro çalışmaları sonrasında parsel sınırlarının yeniden belirlendiği, idarenin belirlediği kıyı kenar çizgisinin tebliğ edilmemiş olması nedeniyle takdiri delil niteliğinde olduğu, bozma sonrası alınan raporlarla idarenin çizdiği çizginin dışında ve 114,68 m2'lik bir alanın kıyı kenar çizgisinin içinde kaldığı tespit edilmişse de anılan raporların bozma ilamında belirtilen kriterleri taşıdığı gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddi ile fen bilirkişinin 27/06/2018 havale tarihli rapor ve ekindeki krokisine göre 114,68 m2'lik kısmın kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığının tespitine ve ilgili kısmın tescil harici bırakılmasına karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

5.1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece 709,72 m2 üzerinden kabul kararı verilmesi gerekirken hatalı karar verildiğini, bilirkişi raporlarındaki hesaplamanın hatalı olduğunu, davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek hükmün bozulmasını istemiştir.

5.2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; ilgili müdürlük yazısı ve krokilerden kıyı kenar çizgisini ihlal etmediklerinin anlaşıldığını, bilirkişi raporunda da Bakanlıkça belirlenen kıyı kenar çizgisinin ihlal edilmediğinin belirtilmesine rağmen kıyı kenar çizgisinin yeniden belirlendiğini, oysa Devletin belirlediği çizginin esas alınması gerektiğini, bilirkişice yapılan tespitin mülkiyet hakkını zedelediğini, Anayasaya aykırı olduğunu, Hazineye vekalet ücreti verilmemesinin doğru olduğunu, ancak lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek hükmün bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 3621 sayılı Kıyı Kanunu uyarınca açılan tapu iptali ve terkin istemine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. T.C. Anayasası'nın ''Kıyılardan Yararlanma'' başlıklı 43. maddesinde; ''Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyılarla sahil şeritlerinin, kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkan ve şartları kanunla düzenlenir.''

3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 5. maddesinde ''Kıyılar ile ilgili genel esaslar aşağıda belirtilmiştir: Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır, Kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyıda ve sahil şeridinde planlama ve uygulama yapılabilmesi için kıyı kenar çizgisinin tespiti zorunludur. Kıyı kenar çizgisinin tespit edilmediği bölgelerde talep vukuunda, talep tarihini takip eden üç ay içinde kıyı kenar çizgisinin tespiti zorunludur. Sahil şeritlerinde yapılacak yapılar kıyı kenar çizgisine en fazla 50 metre yaklaşabilir. Yaklaşma mesafesi ve kıyı kenar çizgisi arasında kalan alanlar, ancak yaya yolu, gezinti, dinlenme, seyir ve rekreaktif amaçla kullanılmak üzere düzenlenebilir. Sahil şeritlerinin derinliği, 4. maddede belirtilen mesafeden az olmamak üzere, sahil şeridindeki ve sahil şeridi gerisindeki kullanımlar ve doğal eşikler de dikkate alınarak belirlenir. Taşıt yolları, sahil şeridinin kara yönünde yapı yaklaşma sınırı gerisinde kalan alanda düzenlenebilir. Sahil şeridinde yapılacak yapıların kullanım amacına bağlı olarak yapım koşulları yönetmelikte belirlenir.'' hükmüne yer verilmiştir.

6.2.2. 28.11.1997 tarihli ve 1996/5 E., 1997/3 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; mülkiyet hukuku yönünden kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi görevinin adli yargıya ait olduğu; ancak, 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 9. maddesi uyarınca idare tarafından kıyı kenar çizgisi belirlenmiş ve yazılı bildirime rağmen yasal süresinde idari yargıya başvurulmaması nedeniyle yargı yolunun kapanmış olması veya idari yargı tarafından verilip kesinleşmiş karar bulunması durumlarında, bunlara uygun şekilde kıyı kenar çizgisinin adli yargı tarafından saptanması gerektiğine işaret edilmiştir.

6.3. Değerlendirme

Hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak Mahkemece IV.3. no.lu paragrafta belirtilen şekilde karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmamaktadır.

V. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davacı ve davalı tarafın yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince davacı Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, davalıdan harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.