"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, süresi içinde davalı ... tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacı vekili, Ardeşen ilçesi, Gündoğan köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda 130 ada 43 ile 131 ada 3 parsel sayılı taşınmazların davacı adına 130 ada 42, 44 parsel ile 131 ada 2 ve 4 parsel sayılı taşınmazların davalılar adına tespit ve tescil edildiğini ancak 130 ada 42 ve 131 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 800.00 metrekaresinin 130 ada 44 ile 131 ada 4 parsel sayılı taşınmazın 900.00 metrekaresinin davacıya ait olduğunu ileri sürerek bu kısımların tapu kaydının iptali ile davacı adına kayıtlı taşınmazlara eklenerek tapuya tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar ..., ..., ..., ..., kadastro tespitinde sınırların paylaşıma uygun olarak yapıldığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
Davalı ... vekili, dava konusu edilen taşınmazların taraflara kök muris ... tarafından paylaşım sonucu intikal ettiğini, hudutların paylaşımdan beri aynı olduğunu her-hangi bir değişikliğin olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalılardan ..., ... ve ... keşifte; kadastro sırasında babalarının sınırı gösterdiğini, davacının yolun üst kısmına ilişkin kendilerine sınır olan taşınmaza yönelik talebinin kadastroda ölçüldüğü gibi değerlendirilmesini, bunun dışında yeni dikilen çaylık alanın davacı ...’a verilmesine bir diyeceklerinin olmadığını beyan etmişlerdir.
Davalılar ... ve ... 12/07/2016 tarihli celsede, kadastrodaki sınıra göre karar verilmesini bunun dışında önceki beyanlarını tekrar etmediklerini beyan etmişlerdir.
III. MAHKEME KARARI
Pazar (Rize) 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.07.2016 tarihli 2014/493 Esas 2016/182 Karar sayılı kararıyla; dava konusu 130 ada 42,43,44 parsel ile 131 ada 2,3,4 parsel sayılı taşınmazların evvelce bir bütün olarak kullanıldığı tarafların ortak murisi ...’e ait olduğu, murisin sağlığında üçe paylaştırdığı ve o tarihten beri bu haliyle kullanıldığı, mahalli bilirkişilerin sınırları net olarak göstermediği, ancak davalılardan ..., ... ve ...’nin keşif esnasında yeni dikilen çaylık alanın 08/06/2016 havale tarihli fen bilirkişi raporunda (C) harfi ile gösterilen alanın ...’a verilmesine bir diyeceklerinin olmadığını beyan ettikleri, her ne kadar daha sonra davalı ... ve ... bu beyanlarından dönmüş iseler de, kabul beyanının beyanda bulunulduğu anda hüküm ve sonuç doğuracağı,davalıların daha sonraki beyanlarına itibar edilemeyeceği, davacı tarafça davalı ...’e ait 130 ada 44 ve 131 ada 4 parsel sayılı taşınmaz ile diğer davalıların murisine ait 131 ada 2 parsel sayılı taşınmazlar lehine kendi taşınmazı aleyhine kadastro sırasında herhangi bir sınır hatasının yapıldığını ispat edemediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne; 130 ada 44 ile 131 ada 2, 3, 4 parsel sayılı taşınmazlara yönelik açılan davanın reddine, 130 ada 42 ve 43 parsel sayılı taşınmazlara yönelik açılan davanın kabulüne tapu kayıtlarının ayrı ayrı iptaline, 08/06/2016 havale tarihli fen bilirkişi raporunda (C) harfi ile gösterilen 259.01 metrekarelik kısmın davacı adına kayıtlı 130 ada 43 parsel sayılı taşınmaza eklenerek davacı adına, 130 ada 43 parsel sayılı taşınmazın 983.57 metrekare olarak 130 ada 42 parsel sayılı taşınmazın 1.818.51 metrekare olarak tapuya tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... temyiz talebinde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Dava konusu 130 ada 42 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının dağlık olduğunu ve bilirkişi heyetinin bu dağlık alana çıkmadan rapor hazırladığını ve bundan dolayı mağdur olduğunu, bilirkişilerin yaptığının hukuka uygun olmadığını ve resen belirlenecek nedenlerle kısmen kabul kararının bozulmasını talep etmiştir.
3.Gerekçe
3.1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava dilekçesindeki açıklamalar ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre, kadastro öncesi nedenlere dayalı olarak olarak açılan tapu kaydının iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemenin ret kararı verdiği 130 ada 44 parsel ile 131 ada 2,3,5 parsel sayılı taşınmazlar temyize konu değildir.
Temyize konu kadastro sonucu Ardeşen ilçesi, Gündoğan köyü çalışma alanında bulunan 130 ada 42 parsel sayılı 2.077.42 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalıların murisi ... adına 130 ada 43 parsel sayılı 724.56 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına tespit ve tescil edilmiştir.
3.2. İlgili Hukuk
6100 sayılı HMK'nın 308. maddesinde kabul, davacının talep sonucuna, davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesi olarak tanımlanmış, 309/4. maddesinde kayıtsız ve şartsız olması gerektiği, 311. maddesinde de kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağı belirtilmiştir.
TMK’nın 640. maddesi; “Birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir.
Mirasçılar terekeye el birliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.
Mirasçılardan birinin istemi üzerine sulh mahkemesi, miras ortaklığına paylaşmaya kadar bir temsilci atayabilir.
Mirasçılardan her biri, terekedeki hakların korunmasını isteyebilir. Sağlanan korumadan mirasçıların hepsi yararlanır.
Bir mirasçı ödemeden aciz halinde ise, mirasın açılması üzerine diğer mirasçılar, haklarının korunması için gerekli önlemlerin gecikmeksizin alınmasını sulh mahkemesinden isteyebilirler.”
TMK'nın 701. maddesi; “Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, el birliği mülkiyetidir.
El birliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.”
TMK’nın 702. maddesi; “Ortakların hakları ve yükümlülükleri, topluluğu doğuran kanun veya sözleşme hükümleri ile belirlenir.
Kanunda veya sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça gerek yönetim, gerek tasarruf işlemleri için ortakların oy birliği ile karar vermeleri gerekir.
Sözleşmeden doğan topluluk devam ettiği sürece paylaşma yapılamaz ve bir pay üzerinde tasarrufta bulunulamaz
Ortaklardan her biri topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir bu korumadan bütün ortaklar yararlanır.” hükümlerini düzenlemiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun(TMK) 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." şeklinde yer alan hükümlere göre, açılmış bir davada ispat yükünün kural olarak davacıya yüklendiği tartışmasızdır.
3.3. Değerlendirme
Davayı kabul eden mirasçıların miras bırakanlarının ölüm tarihi itibari ile muris ...'ten intikal eden payları TMK'nın 701 ve 702. maddeleri gereğince el birliği mülkiyet hükümlerine tabidir. Dosya içerisinde mevcut ... kayıt örneklerinden, miras bırakan ... ...’nın davayı kabul edenler dışında başka mirasçıları, davalı ... ile ...’ın da bulunduğu görülmüştür.
Somut olayda davalılara intikal eden payların TMK'nın 701 ve 702. maddeleri gereğince el birliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğu, el birliği mülkiyetinde mirasçıların belirlenmiş payları olmayıp her birinin payının terekeye dahil taşınmazların tamamı üzerinde söz konusu olduğu ve TMK'nın 702/2. fıkrasında tasarrufi işlemlerde oy birliği arandığı, eldeki dava da bir tasarrufi işlem olduğundan tüm mirasçıların birlikte hareket edip davayı kabul etmeleri gerekmektedir. Bir veya birkaç mirasçının davayı kabul etmesinin el birliği mülkiyetinde geçerli bir hukuki sonuç doğurmayacağı, karşı tarafa herhangi bir hak bahşetmeyeceği için davalılardan ..., ... ve ...’ın davayı kabule ilişkin beyanlarına sonuç bağlanamaz.
Hal böyle olunca davalıların miras bırakanları adına kayıtlı hisseler bakımından ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle kabul kararı verilmesi isabetsiz olmuştur.
V. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ...’in temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 30.03.2022 gününde oybirliği ile karar verildi.