Logo

1. Hukuk Dairesi2022/1163 E. 2024/1840 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/48 E., 2021/212 K.

HÜKÜM : Kabul

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istekli davadan dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 20.12.2018 tarih, 2016/4918 Esas, 2018/8040 Karar sayılı kararı ile karar bozulmuştur.

Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili; mirasbırakan ...’nun 1966 yılında öldüğünü, mirasbırakana ait olan dava konusu 813 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında ... adına tespit edildiğini, tespite davacıların bir kısmının süresinde itiraz etmeleri üzerine taşınmazın 8.000 m²'sinin ... adına 14.200 m²'sinin Hazine adına tespit edildiğini, bunun üzerine Elbistan Tapulama Mahkemesinin 1979/170 Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, yapılan keşif sonucunda taşınmazın davacıların mirasbırakanına ait olduğunun saptandığını, 1978/108 sayılı komisyon kararının 17.01.2006 tarihi itibariyle kesinleştiğini, bu komisyon kararı üzerine 03.02.2006 tarihinde 813 nolu parselin 14200 m²'sinin 1178 parsel olarak Hazine adına tescil edildiğini, mirasçıların bir kısmının yurt dışında olduğunu bu nedenle vekaletname temin edemediklerini, TMK’nın 640/3 maddesi gereğince miras şirketine temsilci atanması için taraflarına yetki verilmesini talep ettiklerini ve zilyetliğe dayalı tapu iptali tescil koşulları oluştuğundan 1178 parselin Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacılar adına miras payları oranında tesciline karar verilmesini talep etmiş, aşamada Elbistan Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/425 Esas, 2015/382 Karar sayılı kararı ile 01.07.1901 doğumlu olup 27.10.1966 tarihinde ölen ... terekesini eldeki davada temsil etmek üzere ...'nun temsilci olarak tayinine karar verilmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; on yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 28.01.2016 tarih, 2014/487 Esas, 2016/41 Karar sayılı kararı ile; 1178 parsel sayılı taşınmazın davacıların üst soyu tarafından bağ olarak kullanıldığı, zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil talebi şartlarının oluştuğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Bozma Kararı

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 20.12.2018 tarih, 2016/4918 Esas, 2018/8040 Karar sayılı kararı ile; davacı tarafça dayanılan tapu kaydı ve komşu parsellere uygulanan tapu ve/veya vergi kayıtları ile çekişmeli taşınmazın kadastro tespitine esas 119 numaralı tahrir kaydı ve 813 parselin kadastro komisyonu tespitine esas tapu kayıtlarının ilk tesisinden itibaren bütün tedavülleri ile birlikte getirtilmesi, keşif sırasında davacının dayandığı tapu kaydı ve çekişmeli taşınmazın kadastro komisyon tespitine esas tapu kaydı ile tespite esas vergi kaydının mahalli bilirkişi aracılığı ile yöntemince uygulanması, dayanak tüm tapu kayıtlarının ve vergi kaydının çekişmeli taşınmazı kapsayıp kapsamadığı ve kapsamlarının neresi olduğu, hudutlarında okunan kaçak ve yitik kişi yerlerinin ve vergi kaydında okunan mera yerinin neresi olduğunun ayrı ayrı belirlenmesi, bu hususlar belirlenirken, dosya arasında bulunan Tapulama Mahkemesinin 1979/170 Esas sayılı dosyasındaki keşif beyanlarından yararlanılması ve bu beyanlar tanık ve mahalli bilirkişilere okunarak bilgilerine başvurulması, tapu kayıtlarının kapsamlarının, hudutlarında yer alan sabit sınırlardan başlanılmak suretiyle belirlenmesi ve fen bilirkişisinden dava dışı 813 parsel ve bu parselden ifrazen oluşan davaya konu 1178 parsel sayılı taşınmazı bir arada değerlendiren ve tapu kayıt uygulamasını gösteren, keşfi takibe elverişli rapor alınması; davacıların dayanağı tapu kayıtlarının, dava dışı 813 parsel sayılı taşınmazı kapsaması halinde, çekişme konusu 1178 parsel sayılı taşınmazın 3402 sayılı Kanun’un 18/2 nci maddesi uyarınca Devlete kalan yerlerden olup olmadığı yahut meradan açma olup olmadığı, dolayısıyla zilyetlikle kazanımı mümkün yerlerden olup olmadığı değerlendirilerek bir karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile karar bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Temyize Konu Karar

Mahkemenin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile mahallinde yapılan keşifte bilirkişilerce; dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgedeki komşu taşınmazların çok eski sahipleri tanınmasa da bölgenin bilindiği, dava konusu taşınmazın öncesinde ... tarafından bağ olarak kullanıldığının, mera olmadığının, taşınmazın güney-batısında bulunan sınırları taşlarla belirlenmiş hayvan yolu bulunduğunun ifade edildiği, Elbistan Tapulama Mahkemesinin 1979/170 Esas sayılı dosyasındaki 813 parselin bir bütün halinde; 3301 ada 63 parsel (eski 813 parsel) ve 3301 ada 62 parseli (eski 1178 parsel) kapsadığı ve sınırlarının dava konusu taşınmaz ile uyumlu olduğu, dava konusu taşınmazın mera sınırları içerisinde bulunmayıp Devlete kalan yerlerden olmadığı, meranın dava konusu taşınmazın güneyinde bulunduğu, dava konusu taşınmazın kadastro tespiti öncesi sebeplere dayalı zilyetlik yoluyla kazanımı mümkün yerlerden olduğu, taşınmazın uzun yıllardır bağ vasfıyla kullanıldığı, Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 nci maddesi gereğince imar-ihya edildiği tarih ile kadastro tespit tarihi arasında zilyetlikle kazanım koşullarının davacılar lehine oluştuğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.

B. Temyiz Nedenleri

Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; eksik inceleme ve araştırma ile karar verildiğini, bozma gereklerinin yerine getirilmediğini, zilyetlikle iktisap şartlarının oluşmadığını, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü, 17 nci ve 20 nci maddeleri, Türk Medeni Kanunu'nun 713/1 inci maddesi,

3. Değerlendirme

1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; ... ili, Elbistan ilçesi, Taşburun köyü çalışma alanında bulunan ve ifrazdan önceki tesis kadastro parseli olan 813 parsel sayılı taşınmazın, 119 tahrir nolu vergi kaydı ile ...’un zilyetliğinde iken, ...’un taşınmazı 1963 yılında haricen dava dışı ...’ya sattığı ve taşınmazla alakasını kestiği, uygulanan vergi kaydının güney hududu “tepe ve mera” okumakta ise de aslında kayalık olduğu ve malikin zuhur eden miktar fazlalığı üzerinde kazandırıcı zamanaşımı ile zilyetliği ve tasarrufu bulunduğundan bahisle 22.200 metrekare yüz ölçümlü olarak dava dışı ... adına tespit edildikten sonra, ...’nun bir kısım mirasçıları tarafından tespite itiraz edilmesi üzerine Kadastro Komisyonunun 1978/108 sayılı kararı ile 813 parselin esasen tapulu olduğu ve tapu kaydı hudutlarında eşhası mütegayyibe ismi olduğundan miktarı ile geçerli olduğu, ... mirasçılarının bu yerleri ...’ya 15 yıl önce sattıkları gerekçesiyle taşınmazın kayıt miktar fazlası olan 14.200 m2’sinin aynı adanın son parsel numarası verilmek suretiyle Hazine adına, kayıt miktarı olan 8.000 m2’sinin ise 813 parsel olarak ... adına tesciline karar verildiği, ... mirasçıları tarafından Elbistan Tapulama Mahkemesinin 1979/170 Esas sayılı dosyasında dava açıldığı ve Mahkemece komisyon kararının davalı Hazineye tebliğ edilmediği, dava dışı ...'nın 06.07.1977 tarihinde öldüğü, komisyon kararının usulsüz tebliğ edildiğinin anlaşıldığı gerekçesi ile Tapulama Kanunu'nun 25 inci ve 28 inci maddeleri uyarınca eksikliklerin giderilmesi için 1979/170 Esas, 1987/45 Karar sayılı kararı ile dosyanın tapulama ve tutanak ekleri ile birlikte Afşin Kadastro Müdürlüğüne gönderilmesine karar verildiği, Elbistan Kadastro Müdürlüğünün 09.12.2005 tarih ve 3 numaralı karar ile 813 parselin Kadastro Komisyonunun 1978/108 sayılı kararı gibi askı ilanına alınmasına karar verildiği ve askı ilan süresi içerisinde itiraz edilmediğinden tespitin 17.01.2006 tarihinde kesinleştiği, Hazine adına miktar fazlası olarak komisyonca tespit edilen bölümün davaya konu 1178 parsel olarak Hazine adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.

2.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

3.Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda dava konusu taşınmazın öncesinde ... tarafından bağ olarak kullanıldığının, mera olmadığının, taşınmazın güney-batısında bulunan sınırları taşlarla belirlenmiş hayvan yolu bulunduğunun ifade edildiği, Elbistan Tapulama Mahkemesinin 1979/170 Esas sayılı dosyasındaki 813 parselin bir bütün halinde; 3301 ada 63 parsel (eski 813 parsel) ve 3301 ada 62 parseli (eski 1178 parsel) kapsadığı ve sınırlarının dava konusu taşınmaz ile uyumlu olduğu, 3301 ada 62 parsel (eski 1178 parsel) sayılı taşınmazın; 3301 ada 63 parselin (eski 813 parsel) bir kısmının satışı neticesinde ifrazen oluştuğu, bahse konu Tapulama Mahkemesi dosyasındaki fen raporu incelendiğinde de, 813 parsel taşınmazın güneyinde kayalık bulunduğu raporda belirtilmekle bozma sonrası yapılan keşif, alınan bilirkişi raporları ve taşınmaz ile çevresini gösterir krokilerden bu kayalığın 3301 ada 62 parsel (1178 parsel) sayılı taşınmazın güneyindeki kayalık ve mera olduğu, dava konusu taşınmazın çevresinde dizili taşlardan oluşan kadim taş duvarın bulunduğu, böylelikle fiili zeminde de taşınmazın sınırlarının bu şekilde belirlenmiş olduğu, dava konusu 3301 ada 62 parsel (eski 1178 parsel) sınırının güneyindeki kayalık ve meranın sınırında sona erdiği, yine 3301 ada 62 parsel (eski 813 parsel) ile kayalık arasındaki eskiden bağ olarak kullanılmış kısmın dava konusu taşınmaz olduğu, 30.04.1979 tarihli komisyon kararı ekindeki 15.03.1979 tarihli fen memuru tarafından hazırlanan krokiden de görüleceği üzere dava konusu taşınmazın kayalık ile 813 parsel sayılı taşınmaz arasında bulunduğu, bu nedenle dava konusu taşınmazın mera sınırları içerisinde bulunmayıp Devlete kalan yerlerden olmadığı, meranın dava konusu taşınmazın güneyinde bulunduğu dikkate alınmakla dava konusu taşınmazın kadastro tespiti öncesi sebeplere dayalı zilyetlik yoluyla kazanımı mümkün yerlerden olduğu, taşınmazın uzun yıllardır bağ vasfıyla kullanıldığı, Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 nci maddesi gereğince imar-ihya edildiği tarih ile kadastro tespit tarihi arasında zilyetlikle kazanım koşullarının davacılar lehine oluştuğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmişse de, bozma gereklerinin tam olarak yerine getirildiğini ve araştırma ve incelemenin hüküm kurmak için yeterli olduğunu söyleyebilme imkanı bulunmamaktadır.

4. Şöyle ki, Tapulama Mahkemesinin 1979/170 Esas, 1987/45 Karar sayılı dosyasında davacıların dayandığı Mart 1935 tarih 7 numaralı tapu kaydının dosyada bulunduğu anılan kaydın ... mahallesinde bulunan taşınmaza ilişkin olduğu, Mart 1935 tarih 4 numaralı kaydın ise incelenmediği ancak Kadastro Komisyonunun tespitine esas tapu kayıtlarının ise Ağustos 1933 tarih 7, ... tarih 24, Ağustos 1933 tarih 8 numaralı tapu kayıtları olduğu, anılan kayıtların geldisi olan Ağustos 1933 tarih 4 numaralı tapu kaydının ise getirtilmediği anlaşılmakta olup bozma kararında taşınmazın kadastro tespitine esas 119 numaralı tahrir kaydı ve 813 parselin kadastro komisyonu tespitine esas tapu kayıtlarının ilk tesisinden itibaren bütün tedavülleri ile birlikte getirtilmesi ve tapu kayıtlarının kapsamının, hudutlarında yer alan sabit sınırlardan başlanılmak suretiyle belirlenmeye çalışılması gerektiği belirtilmesine rağmen tapu kayıtları belirtilen şekilde incelenmeksizin karar verilmiştir.

5. Diğer taraftan; Tapulama Mahkemesinin 1979/170 Esas, 1987/45 Karar sayılı dosyasında 13.07.1987 tarihinde yapılan keşifte mahalli bilirkişi olarak dinlenen ...’ün dava konusu taşınmazın güneyin yer alan meranın bir kısmının taşlık olduğunu, bağın eskiden keşif tarihndeki kadar büyük olmadığını, daha sonra meraya bağ dikilmek suretiyle bağın genişletildiğini, taşlık ile mera arasında kalan bir kısım yerin mera olduğunu, 341 tarih 16 ve 17 nolu tapu kayıtlarının 812 ve 813 parselleri bir bütün halinde kapsadığını belirttiği, bu kayıtların da dosyada olmadığı ancak 13.07.1987 tarihli keşifte 341 tarih 16 ve 17 nolu tapu kayıtlarının tedavülünün Ağustos 1933 tarih 4 numaralı tapu kaydı olduğunun, bu kaydın da Ağustos 1933 tarih 7 ve 8 numaralı tapu kayıtlarına gittiğinin saptandığı ve 03.09.1984 tarihli fen raporunda anılan kayıtların krokide A ve B harfleri ile gösterilen yeri kapsadığının belirtildiği ancak Mahkemece mahalli bilirkiş ...’ün beyanı ve 03.09.1984 tarihli fen raporundan da yararlanılmadan sonuca gidilmiştir.

6. Hâl böyle olunca; öncelikle dava konusu taşınmazın bitişiğindeki 815 sayılı mera parselinin kadastro tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafının tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulması, çekişmeli taşınmazın kadastro tespitine esas 119 numaralı tahrir kaydı ve 813 parselin kadastro komisyonu tespitine esas tapu kayıtları ilk tesisinden itibaren bütün tedavülleri ile birlikte getirtilmesi, bundan sonra taşınmaz başında yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından aynı ve komşu köylerden seçilecek mahalli bilirkişi ve taraf tanıkları ile fen bilirkişisi ve jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılması, keşif sırasında davacının dayandığı tapu kaydı ve çekişmeli taşınmazın kadastro komisyon tespitine esas tapu kaydı ile tespite esas vergi kaydının mahalli bilirkişi aracılığı ile yöntemince uygulanması, dayanak tüm tapu kayıtlarının ve vergi kaydının çekişmeli taşınmazı kapsayıp kapsamadığının ve kapsamlarının neresi olduğunun, hudutlarında okunan kaçak ve yitik kişi yerlerinin ve vergi kaydında okunan mera yerinin neresi olduğunun ayrı ayrı belirlenmeye çalışılması, bu hususlar belirlenirken, dosya arasında bulunan Tapulama Mahkemesinin 1979/170 Esas sayılı dosyasındaki keşif beyanlarından ve fen raporundan yararlanılması ve bu beyanlar tanık ve mahalli bilirkişilere okunarak bilgilerine başvurulmak suretiyle, tapu kayıtlarının kapsamının, hudutlarında yer alan sabit sınırlardan başlanılmak suretiyle belirlenmeye çalışılması, dava konusu parselin sınırında bulunan mera parselinden açılmak suretiyle elde edilen yerlerden olup olmadığı, bu mera parselinden taşınmazın nasıl ayrıldığı, taşınmazın öncesinin ne olduğu, taşınmazın kim tarafından ne zamandan beri kullanıldığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması ve fen bilirkişisinden dava dışı 813 parsel ve bu parselden ifrazen oluşan davaya konu 1178 parsel sayılı taşınmazı bir arada değerlendiren ve tapu kayıt uygulamasını gösteren, keşfi takibe elverişli rapor alınması, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisine taşınmazı kapsayan hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme ve uydu fotoğrafları üzerinde uygulama yaptırılarak dava konusu taşınmazı hava fotoğraflarında gösteren ve taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin ne olduğunu, mera vasfında olup olmadığını ve arazinin ekonomik amacına uygun olarak bağ vasfı ile zilyetliğine ne zaman başlanıldığını belirten rapor düzenlettirilmesi, davacıların dayanağı tapu kayıtlarının veya komisyon kararında belirtilen tapu kayıtlarının dava dışı 813 parsel sayılı taşınmazı kapsaması halinde, çekişme konusu 1178 parsel sayılı taşınmazın 3402 sayılı Kanun’un 18/2 nci maddesi uyarınca Devlete kalan yerlerden olup olmadığı veya meradan açma olup olmadığı, dolayısıyla zilyetlikle kazanımı mümkün yerlerden olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelisi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı ... vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

Temyiz eden davalı ... harçtan muaf olduğundan, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğ tarihinde itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

06.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.