Logo

1. Hukuk Dairesi2022/1216 E. 2024/1246 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/789 E., 2021/1070 K.

HÜKÜM/KARAR : Kabul/Kabul-Karar Kaldırılarak Dava Kabul

İLK DERECE MAHKEMESİ : Divriği Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2015/166 E., 2020/104 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; Sivas ili, ... ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 110 ada 37 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında ... adına tespit edildiğini ancak taşınmazın esasen davacıların mirasbırakanı ...'e ait olup ondan intikal ettiğini ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptali ile ... mirasçıları adına tescilini talep etmiştir. Yargılama sırasında ... terekesine temsilci olarak oğlu ...'in atanmasına karar verilmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; taraf teşkilinin sağlanmadığını, öncesi tapusuz olan taşınmazın çok önceden davaların dedesi ile davacıların mirasbırakanı ...'in zilyetliğinde iken onların 1985 yılında köyü terk ederek İstanbul iline gitmeleri üzerine 1985 yılından sonra tarla 1990 yılından sonra da bahçe olarak malik sıfatıyla davalı tarafından kullanıldığını, bir kısım davacıların annesi ...'in 1985 yılında kendi ve çocukları adına paylarını davalıya sattığını belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; mahallinde dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarına göre ...'in vefatından sonra taşınmazın oğlu ... tarafından kullanıldığı, ...'ın ölümünden sonra taşınmazın ... tarafından davalıya satıldığı, taşınmazın kadastro öncesinde tapusuz olduğu, diğer mirasçıların muvafakatinin bulunmaması nedeniyle mirasçı olmayan davalıya yapılan satışın geçersiz olduğu, davacı tanıklarından ...'ın ev yapılırken itiraz edildiğini belirttiği, bu nedenle davacı ...'in inşaatta çalışmasının muvafakat niteliğinde değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile miras payları oranında ... mirasçıları adına tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde; yerel bilirkişi beyanlarına göre taşınmazın 1990 yılında davalıya satıldığını ve üzerindeki muhtesatların davalı tarafından yapıldığını, davacı ...'in taşınmazda işçi olarak çalıştığını ve davalının malik sıfatıyla tasarrufuna kimsenin itirazının bulunmadığını, tapusuz taşınmazın zilyetliğinin davalıya devrinden beri taşınmazın davalı tarafından kullanıldığını, davanın kanıtlanamadığını, davacılarla akrabalığı bulunan tanık beyanlarının yerel bilirkişi beyanlarına üstün tutulamayacağını, davacı tanığı ...'ın da davalı lehine beyanda bulunduğunu, taşınmazdaki inşaatta çalışan ...'in iddiasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davaya konu taşınmazın 1994 yılına kadar davacıların mirasbırakanının, sonradan mirasçılarının kullanımında olduğu, bu tarihten kadastro tespit tarihi olan 2009 yılına kadar davalı kullanımında olduğu kabul edilse dahi kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği şartlarının oluşmadığı, terekedeki bir malın mirasçılardan biri tarafından satılmasının tereke açısından geçerli olmadığı, davalının taşınmazı 1984 yılında satın aldığı iddiasını ispatlayamadığı, ancak 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 19 uncu maddesi uyarınca taşınmaz üzerinde malikinden başka bir kimseye ait muhdesat mevcutsa bunun beyanlar hanesinde gösterilmesi gerektiği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile miras payları oranında ... mirasçılar adına tesciline, taşınmazın paftasında gösterilen yığma evin davalı tarafından meydana getirildiğinin tespitine ve tapuya şerh verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki hususları tekrarlamış, davacı tarafın iddiasını ve kadastro tutanağının aksini ispat edemediğini, taşınmazın ...'e ait olduğunun kanıtlanamadığını, taşınmazın ne zamandan beri kim tarafından ne suretle kullanıldığı konusunda detaylı beyan alınmadığı ve tespit bilirkişilerinin dinlenilmediğini, tanık beyanlarının güvenilirliğinin hakim tarafından denetlenmediğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastrodan önceki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 15 inci maddeleri; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi.

3. Değerlendirme

1. Dosyanın incelenmesinden; davaya konu 110 ada 37 parsel sayılı 647,24 metrekare yüz ölçümündeki yığma ev ve arsası vasıflı taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... oğlu ... adına 23.06.2009 tarihinde tespit edildiği ve taşınmazdaki yığma evin 1990 yılında inşa edildiğinin edinme sebebinde belirtildiği, kadastro tespitinin 27.08.2009 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın miras yoluyla gelen hakka dayalı olarak 26.05.2015 tarihinde açıldığı, davacıların mirasbırakanı ...'in 03.10.1972 tarihinde öldüğü, geriye çocukları ..., ... ve ...'in kaldığı, ...'ın da 1992 yılında ölmesi üzerine mirasçıları olarak eşi ... ile 4 çocuğunu terkettiği anlaşılmıştır.

İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesince mirasçı ... tarafından yapılan satışın geçersiz olduğu, davalının müstakil zilyetlik süresinin yeterli bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır. Mahallinde dinlenen yerel bilirkişiler taşınmaz üzerindeki evin davalı ... tarafından yaptırıldığını, evin inşaatında davacılardan ...'in de işçi olarak çalıştığını, davalının taşınmazı ...'den satın aldığını, taşınmaz üzerinde bulunan çit ve ağaç gibi muhdesatların tamamının davalı tarafından meydana getirildiğini, ... ve ... arasında yapılan satışı duyduklarını ya da 22-25 yıl önceki para alışverişine şahit olduklarını beyan etmekle birlikte taşınmazın satıştan önce kime ait olduğu, ...'in taşınmazı hangi sıfatla davalıya devrettiği hususunu açıklayamamışlardır. Davalı tanığı ... ise taşınmazın ...'e kayınpederi ...'den kaldığını, eşi vefat ettiğinden evin büyüğü olarak tüm mirasçıların ...'i yetkilendirdiğini, davalı tanığı Hamza Şimşek de evin satışına bizzat şahit olduğunu ve ...'in bu duruma kimsenin karışamayacağını beyan ettiğini, ağaçların evin inşasından sonra yetiştirildiğini beyan etmiştir. Davacı tanığı ... ise taşınmazı 1972 yılına kadar ...'in ekip biçtiğini, 1992 yılında ...'ın ölmesi üzerinde oğlu ...'ın taşınmazı kullanmaya devam ettiğini, 1994 yılında mirasçılarının köyü terk ettiklerini ve davalının evi 2000'li yılların başında inşa ettiğini beyan etmiş, taşınmazın ...'a ait olduğunu söyleyen bir diğer davacı tanığı ... 1964 yılında yurtdışına çıktığını ifade etmiş, diğer davacı tanığı ... ise ...'ın ölümünden sonra taşınmazın tüm mirasçıları tarafından kullanıldığını, terör nedeniyle köyün terkedilmesinden sonra ara ara gelip ektiklerini, ...'in ailenin büyüğü olarak taşınmazı davalıya verdiğini beyan etmiş, 1975 yılında İstanbul'a gittiğini ve ara sıra köye döndüğünü belirten davacı tanığı ... ise ...'ın vefatından sonra taşınmazın oğlu ...'a geçtiğini, 1992 yılında ...'ın vefatından sonra ... mirasçıları tarafından kullanıldığını ve davalıya yapılan devirden haberdar olmadığını, ... ve kardeşinin evin inşasına itiraz ettiklerini duyduğunu beyan etmiştir. Görüldüğü üzere, taşınmazın evveliyatında kime ait olduğu, ortak mirasbırakan ...'in ölüm tarihi olan 1972 yılından sonra ne şekilde ve hangi sıfatla kim tarafından kullanıldığı, mirasçılar tarafından ortak kullanılıp kullanılmadığı, taksimen veya herhangi bir akdi ilişki ile müstakilen mirasçı ...'a bırakılıp bırakılmadığı, ... tarafından kullanımın tereke adına sürdürülüp sürdürülmediği, ...'ın ölüm tarihi olan 1992 yılından sonra ise kim tarafından hangi sıfatla kullanıldığı, ... ve çocukları tarafından kullanılıyorsa bu kullanımın ... terekesi adına olup olmadığı, ... tarafından davalıya yapılan devir sırasında diğer mirasçıların rızasına gerek duyulup duyulmadığı, duyuluyorsa hangi mirasçıların satışa muvafakat gösterdiği hususlarında taraf tanıkları ve yerel bilirkişi beyanları arasında tutarlılık bulunmayıp taşınmazın kim tarafından hangi sıfatla ne şekilde kullanıldığının aydınlatıldığını söylemek mümkün değildir. Mahkemece tanık ve yerel bilirkişi beyanları arasında meydana gelen çelişkiler giderilmemiş, bilirkişi raporlarındaki taşınmazda 30 yaşında ağaçların bulunduğu ve evin 1996 yılında yapıldığına yönelik tespitler mahallinde dinlenenlerin beyanlarını denetlerken dikkate alınmamış, köyü uzun süredir terkettiğini, bildiklerinin duyuma dayalı olduğunu beyan eden ya da mirasbırakanların ölüm tarihlerini hatalı hatırlayan şahısların tanıklıklarına ne ölçüde itibar edildiği tartışılmamış, taşınmazın kim tarafından hangi gerekçeyle ve kimler adına kullanılageldiği hususları gerekçelendirilmemiştir.

Hal böyle olunca, doğru sonuca ulaşabilmek için Mahkemece mahallinde yeniden usulüne uygun olarak taraf tanıkları ve yerel bilirkişilerin katılımıyla keşif yapılmalı, yapılan keşifte taşınmazın ilk olarak kim tarafından hangi süreyle ne şekilde kullanıldığı, ortak mirasbırakanın ölümünden sonra terekenin taksim edilip edilmediği, mirasçılar arasında miras payının devrinin söz konusu olup olmadığı, taşınmazı kullanmaya devam eden mirasçıların kullanımının tereke adına devam edip etmediği, taşınmazın davalıya ne şekilde ve kimlerin muvafakatiyle satıldığı, bu muvafakate gerek duyulmadıysa sebebi, taşınmaz üzerindeki muhdesatların maddi olaylara dayalı olarak hangi tarihlerde ne şekilde kimler tarafından meydana getirildiği hususlarında yerel bilirkişi ve tanıkların detaylı olarak beyanları alınmalı, taşınmaz üzerinde tespit edilen muhdesatların konum ve yaşlarının denetime açık bir şekilde bilirkişi raporlarına yansıtılması istenilmeli, beyanlar arasında veya beyanlar ile bilirkişi raporları arasında çelişkiler meydana gelmesi halinde bu çelişkiler yüzleştirme yapılarak giderilmeli, daha sonra toplanan tüm deliller doğrultusunda hangi delile neden üstünlük tanındığını tartışan gerekçelerle dosya kapsamına uygun bir karar verilmelidir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,15.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.