Logo

1. Hukuk Dairesi2022/1418 E. 2022/2493 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastrodan önceki zilyetliğe dayanarak tapu iptali ve tescil davasında, mahkemenin eksik inceleme yapıp yapmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, davacıların zilyetlik iddiasını ve taşınmazın edinme koşullarını tam olarak araştırmadan, hava fotoğrafları, ilgili kurumlardan bilgi ve detaylı bilirkişi incelemesi gibi gerekli delilleri toplamadan karar vermesi, eksik inceleme olarak değerlendirilerek hüküm bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ..., kadastro sonucu Erzurum İli, Tortum İlçesi, Taşbaşı Köyü çalışma alanında bulunan 102 ada 16 parsel sayılı 8043,10 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın tarla vasfıyla Hazine adına, aynı çalışma alanında bulunan 102 ada 13 parsel sayılı 48.211,28 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın tarla vasfıyla ... ... adına tespit ve tescil edildiğini, ancak her iki taşınmazın da mirasbırakan babası ... ... zilyetliğinde bulunup onun ölümüyle kendisi ve kardeşleri tarafından kullanıldığını ileri sürerek kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine ve miras yoluyla gelen hakka dayanarak taşınmazların davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile ... ... mirasçıları adına miras payları oranında tescilini talep etmiştir. Yargılama sırasında mirasbırakan ... ...'nin diğer mirasçıları davaya davacı yanında katılma talebinde bulunmuşlardır.

II. CEVAP

Davalı ... ... mirasçıları, davaya süresi içerisinde cevap vermemiş, ön inceleme celsesinde davalı ... ve ... davanın reddini savunmuş, yargılama sırasında davalı ... 102 ada 13 parsel sayılı taşınmaz yönünden davayı kabul ettiğini beyan etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Mahkemenin 07/10/2009 tarihli ve 2007/244 E., 2009/263 K. sayılı kararıyla; 102 ada 16 parsel sayılı taşınmaz yönünden Hazine aleyhine açılan davanın reddine, 102 ada 13 parsel yönünden ise ... ... mirasçıları aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; davaya konu 102 ada 13 parsel sayılı taşınmaz yönünden verilen kararın onanmasını, 102 ada 16 parsel sayılı taşınmaz yönünden mahalli bilirkişi beyanlarının lehe olduğunu, mahalli bilirkişi beyanlarının tam olarak zapta geçirilmediğini, davanın yalnızca tapu kaydının uygulanması nedeniyle reddedildiğini, eksik incelemeyle karar verildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastrodan önceki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca; tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.

Sulu veya kuru arazi ayrımı, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerine göre yapılır.

3.2.2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.

3.2.3.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddesi uyarınca, ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.

Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Temyiz eden tarafın sıfatı dikkate alındığında, temyiz konusunun davaya konu 102 ada 16 parsel sayılı taşınmaz ile sınırlı olduğu açıktır. Bu taşınmaza yönelik olarak, dosyanın incelenmesinde, 102 ada 16 parsel sayılı taşınmazın komşusu 102 ada 11 parsel sayılı taşınmazın miktar fazlası olarak tarla vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edildiği, 102 ada 11 parsel sayılı taşınmazın ise 03/08/1950 ve 20/05/1975 tarihli tapu kayıtlarına dayalı olarak tespit edildiği, dayanak 03/08/1950 tarihli tapu maliklerinin ½ şer hisseyle ... oğlu ... ve ... olduğu, ... hissesinin ... ...’e satılması nedeniyle 20/05/1975 tarihli tapunun ... ... adına oluştuğu, 102 ada 11 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitindeki edinme sebebine göre ... ve ...’ın bu yerlerini ikiye ifraz ederek 10 ve 11 parsel tahtında ikiye ifraz ettiği ve yaptıkları rızai taksim neticesinde 10 parselin ...’a, 11 parselin ...’e isabet ettiği ve bu şekilde kullanıldığı, tapu miktarı kadar yerin 11 parsel adı altında zilyeti olan ... ... adına tespit ve tescil edildiği, 10 parsel sayılı taşınmazın ise Hazine adına tespit ve tescil edildiği, Mahkemece yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişiler ve davacı tanığının 14 parsel sayılı taşınmazdaki 8 parsel sayılı taşınmazdaki çalılığa kadar olan bölümün ... ve ... tarafından kullanıldığını, ...’ın ölümü üzerine ...’a ait yerlerin davacıların murisi ... ... tarafından 20-25 yıl kullanıldığını beyan ettikleri anlaşılmaktadır.

3.3.2. Davaya konu taşınmaz, komşu taşınmaza uygulanan tapu kaydının miktar fazlası olarak tespit edildiğine ve davacı tarafça da dava dilekçesinde tapu kaydına değil eklemeli kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanıldığına göre Mahkemece davaya konu taşınmaz üzerinde davacı taraf lehine zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluşup oluşmadığı değerlendirilerek hüküm kurulması gerekirken eksik araştırma ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.

3.3.3. Ayrıca, bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16. maddesi uyarınca, gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda dava değerinin gayrimenkulün değerine göre belirleneceği öngörülmüştür. Dava değerinin belirlenmesinde taşınmazın dava tarihindeki keşfen saptanacak gerçek değerinin esas alınacağı kuşkusuzdur. Anayasa Mahkemesinin 2018/36896 Başvuru nolu kararı da bu yöndedir.

3.3.4. Harçlar Kanunu’nun 30. maddesi ise “Muhakeme sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılıyorsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 409. maddesinde (HMK 150) gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.” şeklinde, 32. maddesi ise; “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. (Örn: 1.H.D. 2020/3743E, 2021/4867K ) Harçlar Kanununun uygulanması (kamu düzenini ilgilendirmesi nedeniyle) hakim tarafından re’sen gözetilmesi gereken bir husustur.

3.3.5. Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahkemece, dava konusu taşınmazın bulunduğu yeri de gösterecek şekilde tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesi dönemlere ilişkin en az 3 adet hava fotoğrafı Harita Genel Komutanlığından tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek dosya arasına konulmalı, davacıların ve davacılar murisinin senetsizden edindiği taşınmaz bulunup bulunmadığı Adliye Yazı İşleri Müdürlüğü ile ilgili Tapu ve Kadastro Müdürlükleri'nden ayrı ayrı sorulmalı, dosya bu şekilde tekemmül ettirildikten sonra, jeodezi-fotogrametri mühendisi bilirkişisi, üç kişilik ziraatçı bilirkişi kurulu ve fen bilirkişisi ile yerel bilirkişiler ve tanıkların katılımı ile yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, çekişmeli taşınmazın öncesi itibariyle kime ait olduğu, kimden kime ne zaman ve ne şekilde intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ve hangi tasarruflarla ve hangi sınırlarla zilyet edildiği, öncesinin imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, yerel bilirkişiler ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalı, bu nedenle tüm yerel bilirkişiler ve tanıklar ayrı ayrı imzalı beyanları alınmak suretiyle dinlenmeli; ziraatçi bilirkişi kurulundan, taşınmazın evveliyatını, toprak yapısını, niteliğini ve zilyetlikle mülk edinilebilecek yerlerden olup olmadığını, komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı şekilde açıklayan, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı, ayrıntılı, gerekçeli ve taşınmazın fotoğraflarını da içeren rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden, çekişmeli taşınmazın kadastro paftasındaki konumunun bilgisayar programı aracılığıyla uydu ve hava fotoğraflarına aktarılması suretiyle, haritaların ait oldukları yıllara göre taşınmazın niteliğini, imar-ihyaya konu olup olmadığını, olmuş ise imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığını ve imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığını, taşınmazın ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını ve bu durumun tespit tarihinden önceki 20 yılı kapsayıp kapsamadığını belirten rapor düzenlemesi istenilmeli; fen bilirkişisinden keşfi takibe imkan verir ve uygulanan kayıtların kapsadıkları alanları gösterir şekilde krokili rapor aldırılmalı, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, dava değeri belirlenerek davacı tarafa eksik harcı tamamlamak üzere süre ve imkan tanınmalı ve bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 28/03/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.