"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen tapu iptal ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 8. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına dair verilen karara, İlk Derece Mahkemesince uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne ilişkin karar, süresi içinde davalı Hazine vekili ile davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Kayseri ili, Kocasinan ilçesi, Yemliha köyü, Güvercinliğin önü mevkii, 10014 parsel ve Kazankulbu mevkii, 11161 parsel ve Tepebaşı mevkii, 10903 ve 10908 parsel sayılı taşınmazların bilinenden bu yana imar, ihya ve zaman koşulları olunacak şekilde kök murisler tarafından kullanıldığını, rızai taksim sonucu müvekkilinin babası ...'e, onun ölümü ve rızai taksim ile müvekkiline intikal ettiğini, köyde 1990'lı yıllarda çalışma yapan bunları gözeterek müvekkilinin adına tespit ve tescil yapması gerekirken sehven davalı adına haksız ve kanuna aykırı olarak yaptığını belirterek bildirilen taşınmazların Hazine adına olan haksız ve kanuna aykırı kayıtlarının iptaline, müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2. Davacı ... 02/06/2009 tarihli dilekçesi ile 7767 parsel nolu taşınmazın hatalı bildirilmiş olduğunu, 7751 olması gerektiğini, 10014 parsel numarasının da aynı şekilde hatalı bildirilmiş olduğunu, 10913 olması gerektiğini, 7751 ve 10913 parsellerin hazine adına olan kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II.CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle: davacının dava konusu taşınmazlarla hiçbir ilgisinin olmadığını, dava konusu 11500 parselin toprak tevzi komisyonunun tespiti sırasında ... tarafından kullanıldığını, ancak iktisaba kafi müruru zaman dolmadığı için Hazine adına kaydedildiğini, 10908 sayılı parselin ise komisyon çalışmalarında ... tarafından işgal edildiğini, ancak 3402 sayılı Yasanın 14. maddesi gereğince iktisap şartlarının oluşmadığını, 7936 no'lu parselin komisyon çalışmaları sırasında ... işgalinde bulunduğunu, ancak iktisap şartlarının olunmadığını, 10903 sayılı parselin ise kimsenin işgalinde olmadığını, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, davacının taşınmazlarda hiçbir zaman zilyetliğinin söz konusu olmadığını, taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, zilyetlikle iktisap edilen yerlerden olmadığını, davacının zilyetlikle ilgili bir belgesinin bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, 7766 parsel sayılı taşınmazın kadastro mahkemesinde davalı olduğu ve davacının babası adına kayıtlı olduğu, 7751 ve 11161 parsel sayılı taşınmazların devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu, 10908, 10913, 11500, 12396 parsel sayılı taşınmazların davacının ve murisinin tespit gününe kadar 20 yıldan fazla zilyetlikleri olduğu, gerekçesiyle 11500, 12396, 10908, 10913, taşınmazlar yönünden davanın kabulüyle davacı adına tesciline, 7751, 11161, 7766 parselde kayıtlı taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi ile davacı vekili vekalet ücreti yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.
V. Yargıtay Bozma ilamı
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 09/07/2012 tarihli ve 2011/7131 E., 2012/6942 K. sayılı kararında “davacı vekilinin yerinde görülmeyen 7751 ve 11161 parsellere ilişkin tüm temyiz itirazlarının reddiyle hükmün bu bölümünün açıklanan nedenlerle onanmasına, Davalı Hazine vekilinin kabule ilişkin temyiz itirazlarına gelince; mahkemece bu parseller yönünden davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme karar vermeye yeterli olmadığı, Dava konusu taşınmazlar Toprak Tevzi Komisyonu çalışmalarına dayalı olarak Hazine adına belirtildiği, mahkemece taşınmazların çevresinde bulunan parsellere ait belirtmeye esas vergi kayıtları, hükmen oluşan parseller yönünden hüküm dosyaları ile Devlet Karayolu nedeniyle 7373 parselden ifrazen oluşan 12396 parselin öncesine ilişkin tapu kayıtları kadastro tutanakları ile ifraza ilişkin kamulaştırma harita ve belgeleri getirtilerek taşınmaz başında uygulanmamış ve taşınmazların niteliği duraksamaya yol açmayacak şekilde belirlenmediği, mahkemece, dava konusu taşınmazların çevresinde bulunan 7369, 7370, 7373, 10907, 10909, 10910, 11501, 11505, 12352 ve 12395 parsellere ait tapu kayıtları kadastro tutanakları, varsa dayanak tapu ve vergi kayıtları, komşu 10909 ve 10911 parselin tesciline esas 1938 tarih 3354 sayılı vergi kaydı ile hüküm dosyaları, 7373 parselin ifrazına ilişkin kayıt ve belgeler ile varsa karayolu kamulaştırmasına ilişkin harita ve belgelerin eksiksiz olarak bulundukları yerlerden getirtilmesi, HUMK'un 258 ve 259.maddeleri (6100 sayılı HMK'nın 243 ve 244. m.) hükmü uyarınca; dava konusu taşınmazların başında yeniden keşif yapılarak, yerel bilirkişi ve tanıkların davetiye ile çağrılmaları, dava konusu taşınmazların öncesi itibariyle niteliği, çevre parsellere uygulanan vergi kaydı ve hüküm dosyalarında dava konusu yerin ne gösterildiğinin belirlenmesi, belirtme tarihinden geriye doğru davacı lehine kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı üzerinde durulmasının gereğine değinilmiştir.
VI.BOZMAYA UYULARAK VERİLEN KARAR
Mahkemenin 15/12/2015 tarihli 2013/347 E., 2015/368 K. sayılı kararıyla, dava konusu taşınmazların evveliyatının davacının babası ...'e ait olduğu, davacının babasının dava konusu taşınmazlarda zilyetliğinin bulunduğu, bu zilyetliğin nizasız fasılasız malik sıfatıyla ölümü tarihine kadar devam ettiği, ölümünden sonra zilyetliğin mirasçılarına geçtiği ve taşınmazlarda mirasçıların zilyetliğinin nizasız fasılasız malik sıfatıyla dava tarihine kadar devam ettiği mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarından anlaşıldığı, böylece dava konusu taşınmazlarda davacı ve diğer mirasçıların zilyetliğinin muris babaları ...'in zilyetliği ile birlikte nizasız fasılasız malik sıfatıyla kadastro tespit tarihinden önce ve belirtmelik tutanakların düzenlendiği tarihten önceki 20 yılı geçecek biçimde devam ettiği ve işbu taşınmazlarda TMK'nın 713/1 ve Kadastro Kanunu'nun 14. maddelerindeki zilyetlik şartlarının davacı ve diğer mirasçılar lehine oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile ancak muris babaları ...'in ölümünden sonra mirasçılar arasında taksim yapılmadığından 10908, 10913, 11500, 12396 parsel sayılı taşınmazların muris ... mirasçıları adına tesciline karar verilmiştir.
VII. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ile davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz nedenleri
2.1. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle, taşınmazlar dDevletin hüküm ve tasarrufu altıdaki yerlerden olduğunu, keşifte dinlenen tanıklar taşınmazların evveliyatını ve kadastro çalışmaları sırasındaki durumunu bilebilecek kişiler olmadığını öne sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.2. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, ... Göçmenin ölümüyle taşınmazın tasarrufu davacıya geçtiğini, 713 gereğince kazanım koşulları davacı lehine oluşmuş olup mahkeme bu hususu gözardı etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi hukuksal sebeplerine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 46/1. maddesinde "Kadastrosu yapılacak veya daha önce tapulama veya kadastrosu tamamlanmış bulunan yerlerde, 766 sayılı Kanunun 37. maddesi veya 4753 sayılı Kanun ile ek ve tadilleri uyarınca Hazine adına kaydedilen taşınmaz mallar bu Kanun hükümlerine göre doğan iktisap şartlarına istinaden zilyetleri adına tespit ve tescil olunur."
3.2.2. 4721 sayılı TMK’nın 702. maddesinde "Ortakların hakları ve yükümlülükleri, topluluğu doğuran kanun veya sözleşme hükümleri ile belirlenir.
Kanunda veya sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça, gerek yönetim, gerek tasarruf işlemleri için ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerekir.
Sözleşmeden doğan topluluk devam ettiği sürece, paylaşma yapılamaz ve bir pay üzerinde tasarrufta bulunulamaz.
Ortaklardan her biri, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir. Bu korumadan bütün ortaklar yararlanır." hükümlerine yer verilmiştir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Kadastro sonucu çekişme konusu 10908, 10913, 11500, 12396 parsel sayılı taşınmazlar 23 no.lu toprak tevzii komisyonunun 31.07.1963 tarihli tapu kaydına dayanılarak tarla vasfıyla 3.5.1996 tarihinde Hazine adına tespit ve tapuya tescil edilmiştir.
3.3.2. Somut olayda, davacının keşifte alınan beyanında taşınmazın kök muris Yusuftan geldiği belirtilerek terekeye döndürülmesi talep edilmiş, Mahkemece de muris ... mirasçıları adına tesciline karar verilmiş ise de, mirasçıların katılımı ya da muvafakatı sağlanmadan bu şekilde eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulamaz.
3.3.3. Bilindiği üzere, iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi bulunan bir terekede, terekeye ilişkin tüm tasarruf işlemlerinin, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 640 ve 702. maddeleri gereğince, tüm mirasçılar tarafından birlikte yapılması zorunlu olup, tasarrufi işlem niteliğindeki davanın da tüm mirasçılar tarafından birlikte dava açılması gerekir. Buna göre ancak, bir mirasçı özellikle acele hallerde miras şirketinin menfaatini korumak için, bütün mirasçılar adına, yalnız başına dava açabilirse de, mirasçı kendi açtığı böyle bir davayı yalnız başına yürütemez. Bu halde, diğer mirasçıların da davaya katılımlarının sağlanması, muvafakatlerinin alınması veya terekeye temsilci tayin ettirilmesi suretiyle davanın yürütülmesi mümkündür.
3.3.4. Hal böyle olunca, dava, üçüncü kişiye karşı açılan ve miras payının adına tescili talep edilen bir dava olmayıp, dava konusu taşınmazların terekeye döndürülmesi istemine ilişkindir. Davacının yargılama süresince sunduğu dilekçe ve açıklamalardan da amacının çekişmeli taşınmazların muris babası ... mirasçıları adına tescilini sağlamak olduğu anlaşılmaktadır. Tereke adına tescil talep edilen hallerde mirasçılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan davanın birlikte açılması ya da diğer mirasçıların muvafakatlerinin alınması ve yahut terekeye temsilci atanması zorunludur. Davacıya bu hususta taraf teşkilini sağlaması için uygun süre verilmeli ve taraf teşkili sağlandığı takdirde yargılamaya devam olunmalı, aksi takdirde davanın taraf sıfatı yokluğundan reddine karar verilmelidir. Mahkemece davacıya taraf koşulunu sağlaması için uygun süre verilmeden yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir
VIII. SONUÇ:
Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 Sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz eden davacıya geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.