"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine ilişkin verilen karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.1. Davacı vekili, davacının Yahya'nın mirasçısı olduğunu, davaya konu Mut ilçesi Narlıdere Köyü Sertavul Mevkii 101 ada 2304 parsel sayılı taşınmazın bölgede 3402 sayılı Kadastro Kanunu hükümleri uyarınca yapılan ve 20/09/2007 tarihinde tamamlanan ilk tesis kadastrosu çalışmaları sonucunda davalı ... adına tespit ve tescil edildiğini, Mayıs 1336 tarih ve 9 numaralı, Şarken Sultan Hanım, Şimalen Bahçe, Garben... Bey, Cenuben dere ile mahdut ve 7 dönüm 2 evlek miktarlı kayıt ile müvekkilinin kök murisi Abdullahbeyzade ...Bey adına tescilli tapu kaydı kapsamında kalmasına ve söz konusu tapu kaydı zemine bütün sınırları ile tamamen uymasına rağmen kadastro çalışmaları sırasında bu husus dikkate alınmadan muhtar ve bilirkişi beyanları ve harici tedavüllere dayalı olarak tahdit ve tespit edildiğini, bu durumun 3402 sayılı Yasanın 13 ve 14 maddelerine aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın muris ve diğer mirasçılar tarafından davalıya herhangi bir şekilde devir, temlik veya satışının söz konusu olmadığını beyan ederek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
1.2.Yargılama sırasında davacı ıslah yolu ile taşınmazın ...mirasçıları adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı, dava konusu taşınmazı ...mirasçısı...'in ...'a 14/08/1986 tarihinde bedeli peşinen tahsil edilmek suretiyle sattığını, daha sonra ...'ın 16/07/1990 tarihinde taşınmazı kendisine sattığını, bu taşınmazı ...'ın kimden hangi yolla satın aldığını bilmediğini, iyi niyetli üçüncü kişi olarak bu durumun kendisini ilgilendirmediğini, taşınmazı 1990 yılında satın alması nedeniyle kadastro çalışmaları sonucu taşınmazın kendi adına tescil ve tespit edildiğini beyan ederek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mut Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 30/05/2013 tarihli ve 2012/552 E., 2013/357 K. sayılı kararıyla; tapu kayıt maliki olarak belirtilen mirasbırakanın 1930 tarihinde öldüğü, değişiklikten önceki kanun hükmüne göre kayıt sahibinin 20 yıl önce ölmüş olması ve zilyedin 20 yıl süre ile malik sıfatı ile tasarrufta bulunması halinde taşınmazın zilyet adına tespit olunacağı belirtildiğinden, kanun değişikliğinden sonra tapunun hukuki kıymetini yitirmediği ve tapu malikinin mirasçısı adına tapuya tescilinin gerekeceği iddiasının dinlenemeyeceği, zira tespit tarihinde davalının kanunun önceki haline göre kazanılmış hakkının bulunduğu, kanunların geriye yürümesi için açık düzenleme bulunması gerektiği, kanun değişikliği sebebi ile kazanılmış hakkın zedelenmesinin hukuki güvenlik ilkesine de ters düşeceği gerekçesiyle davacının davasının reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 12/05/2014 tarihli ve 2014/4555 E., 2014/5880 K. sayılı kararıyla; “..3402 sayılı Yasa'nın 13/B-c maddesi gereğince tapunun hukuki değerini kaybettiğinden sözedebilmek için, taşınmaza tapu kayıt maliki haricinde üçüncü bir kişinin zilyet olması gerektiğinin gözden kaçırıldığı vurgulanarak doğru sonuca varabilmek için davacının dayandığı tapu kaydı tesisinden itibaren getirtilmesi, ondan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve fen bilirkişisi huzuruyla yeniden keşif yapılması,keşif sırasında; davacının dayanağı tapu kaydının sınırları tek tek okunup, mahalli bilirkişi ve tanıklardan tapu kaydı sınırlarında okunan sınırları zeminde göstermelerinin istenilmesi, fen bilirkişi tarafından gösterilen sınırlar kroki üzerinde işaretlenmesi, bilirkişilerce gösterilemeyen hudutlar için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanması, bilirkişi ve tanık sözlerinin komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmesi ve bu şekilde dava konusu taşınmazın davacının dayandığı tapu kaydının kapsamında kalıp kalmadığının kesin olarak belirlenmesi, daha sonra dava konusu taşınmazın kim tarafından neye istinaden ve ne zamandan beri zilyet edildiğine ilişkin maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınması ve tapu kaydının hukuki değerini kaybedip kaybetmediğinin belirlenmesi, teknik bilirkişiye uygulanan tapu kaydının kapsamını belirtir ve keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmesi, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi” gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mut Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 24/11/2015 tarihli ve 2015/4 E., 2015/684 K. sayılı kararıyla; davacı tarafça 101 ada 2304 parsel sayılı taşınmazın tapusunun sınırlarının Mayıs 1336 tarih 9 numaralı tapu kaydı gereğince muris ... ...Bey adına tescilli olan tapunun içerisinde kaldığı iddia edilmiş ise de; 1336 tarih ve 9 numaralı tapu kaydının tercümesi nazara alınarak sınırlarını belirlemek amacıyla mahalli bilirkişiler dinlenmiş olup beyanlarından tapuda ismi geçen Sultan Hanım'ın tanınmadığı, Kahır pınarı olarak geçen yerin Kayseri Pınarı olarak bilinen yer olabileceğinin beyan edildiği, tapuda Çulha ini olarak belirtilen sınırın mahalli bilirkişilere sorulduğunda Söğütlü in olarak bilinen yer olabileceği, ...Bey'i ve Ayşe Hanımı tanıdıklarını ancak taşınmazlarının sınırlarını tam olarak bilmediklerini beyan ettikleri, beyanları kesinlik arzetmediği gibi 1336 tarih ve 9 numaralı tapu kaydının sınırlarını tereddütten uzak olarak belirlemeye yeterli olmadığı, bu belirsizliğin fen bilirkişisinin raporlarında da dile getirildiği ve ek raporda Mayıs 1336 tarihli ve 9 sıra numaralı tapu kaydının yüzölçümünün 7200.00 m2 olması nedeniyle bu tapu kaydının yüzölçümü ile dava konusu edilen 101 ada 2304 parselin yüzölçümü arasında çok büyük farkın olduğu, bu farktan dolayı dava konusu edilen bu parselin bu tapu kaydının neresinde olduğunun tespit edilemediğinin beyan edildiği ve davacının dayandığı tapu kaydının davalının maliki olduğu taşınmazı kapsadığı iddiasını ispatlayamadığı, 3402 sayılı Yasanın 13. maddesi 6302 sayılı Yasanın 4. maddesi ile değiştirilmiş olup kanun maddesinde "ölmüş" ibaresi metinden çıkarılmış ve kanunun ilgili maddesi "Kayıt sahibinin yirmi yıl önce gaipliğine hüküm verilmiş veya tapu sicilinden malikin kim olduğu anlaşılamamış ise çekişmesiz ve aralıksız yirmi yıl müddetle ve malik sıfatıyla zilyet bulunan kimse adına tespit olunur." şeklinde kanunlaşmış olduğu, davacının her ne kadar dava dilekçesinde 6302 sayılı Yasanın 4. maddesi ile değişik 3402 sayılı Yasanın 13. maddesinin yukarıda belirtilen hükmüne dayanmış ise de belirtilen hüküm 18/05/2012 tarihinde yürürlüğe girmiş olup yürürlük tarihinden önce 3402 sayılı Yasanın değişiklikten önceki hükmünün uyuşmazlıkta uygulanacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili, bozma ilamına uyulduğu halde bozma gereklerinin yerine getirilmediğini, davalının zilyetliğinin dayanağı ve süresine ilişkin hususlarla alakalı bir değerlendirme ve sonuca ulaşılmadan karar verildiğini, Kanunun 13/B-c maddesinin hükme esas alınmasının kanuna aykırı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Kadastro sonucu Mersin İli Mut İlçesi Narlıdere Köyü çalışma alanında bulunan 101 ada 2304 parsel sayılı 302,42 metrekare yüzölçümlü taşınmaz irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ...’ın zilyetliğinde iken 1996 yılında iki katlı betonarme evi inşa ettiği belirtilerek, ... adına tespit ve tespite itiraz edilmeksizin tescil edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
6.2.İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun tapuda kayıtlı taşınmaz malların tespiti başlıklı 13. maddesinde “A) Kayıt sahibi veya mirasçıları zilyet bulunuyorsa; a) Kayıt sahibi adına, b) Kayıt sahibi ölmüş ise mirasçıları adına, c) Mirasçılar tayin olunamazsa, ölü olduğu yazılmak suretiyle kayıt sahibi adına, B) Kayıt sahibi veya mirasçılarından başkası zilyet bulunuyorsa; a) Kayıt sahibi veya mirasçılarının kadastro teknisyeni huzurunda muvafakatları halinde zilyet adına, b) Zilyet, taşınmaz malı, kayıt malikinden veya mirasçılarından veya mümessillerinden tapu dışı bir yolla iktisap ettiğini, onların beyanı veya herhangi bir belge ile veya bilirkişi veyahut tanık sözleriyle ispat ettiği ve ayrıca en az on yıl müddetle çekişmesiz, aralıksız ve malik sıfatıyla zilyet bulunduğu takdirde zilyet adına, c) (Değişik: 3/5/2012-6302/4 md.) Kayıt sahibinin yirmi yıl önce gaipliğine hüküm verilmiş veya tapu sicilinden malikin kim olduğu anlaşılamamış ise çekişmesiz ve aralıksız yirmi yıl müddetle ve malik sıfatıyla zilyet bulunan kimse adına tespit olunur. Noter tarafından tespit ve tevsik edilen muvafakat beyanı veya düzenlenen satış vaadi senedi teknisyen huzurunda yapılmış muvafakat sayılır.”
Tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların tespiti başlıklı 14. maddesinde “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya
bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.” düzenlemeleri yer almaktadır.
6.3. Değerlendirme
Dosya kapsamına, kararın (IV/6.2.) paragrafındaki yasal ve hukuksal gerekçeye, kararın (IV/2.) no.lu paragrafında yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılmış olmasına göre yazılı şekilde ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 51,50 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.