Logo

1. Hukuk Dairesi2022/1492 E. 2022/5662 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İnançlı işlem nedeniyle tapu iptali ve tescil davasının, taşınmazın üçüncü kişiye devri sebebiyle tazminat davasına dönüşmesi üzerine, mahkemenin tazminat miktarını belirlerken hangi hususları dikkate alması gerektiği.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, bozma kararına rağmen, inançlı işlem sözleşmesi, tarafların kusur durumu ve taşınmazın üçüncü kişiye devri gibi hususları tam olarak değerlendirmeden karar vermesi, HMK'nın 31. ve 125. maddelerine aykırı görülerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - BEDEL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, bedel davasında bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davalı mirasçılar yönünden davanın reddine, davalı ... yönünden davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar, yasal süre içerisinde davalı ... vekili tarafından duruşma istekli olarak, davalı ... mirasçıları tarafından vekalet ücretine hasren, davacı vekili tarafından ise katılma yoluyla temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 07/06/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden davacı vekili Avukat ve diğer temyiz eden davalı ... vd vekili Avukat gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, dava konusu 1127 ada 3 parsel sayılı taşınmazın 4/40 payının davacı Derneğe ait iken davalı ...’ün yaptığı icra takibi neticesinde anılan payı alacağına mahsuben temlik aldığını, bilahare davalı ... ile dernek başkanı arasında imzalanan sözleşme uyarınca borçların ödenmesi karşılığında ihale olunan payın Derneğe iade edileceği konusunda anlaşıldığını, borcun büyük kısmının ödendiğini, kalan kısmın ödenmemesini fırsat bilen davalı ...’nin çekişmeli payı diğer davalı ... ... ...’ya devrettiğini, davalıların Derneği zararlandırma kastı ile hareket ettiklerini ileri sürerek, davalı ...’ye bakiye 30.000,00 TL borcun ödenmesi karşılığında 4/40 payın iptali ile Dernek adına tescilini, 05/03/2013 havale tarihli ıslah dilekçesi ile tapu iptal ve tescil isteğinin kabul edilmemesi halinde pay ve üzerindeki müştemilat değerinin davalılardan tahsilini, bunun da mümkün olmaması halinde daha önce ödenen 215.000,00 TL’nin yasal faizi ile birlikte davalı ...’den tahsilini istemiş, davacı vekili 13/05/2019 tarihli dilekçesi ile; dava konusu taşınmazın dava dışı üçüncü kişiye devredilmesi nedeniyle HMK'nun 125/b maddesi doğrultusunda davanın tazminat davasına dönüştürüldüğünü bildirmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı ..., çekişmeli taşınmazı ihale ile aldıktan sonra dernek başkanı ile aralarında protokol yaptıklarını, ancak davacının protokol hükümlerini yerine getirmediğini, hakkını kullanarak protokolü feshettiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

2.Davalı ... ..., çekişmeli taşınmazın uzun süredir zilyedi olduğunu, diğer davalı ...’den bedeli karşılığında satın aldığını, iddiaların gerçeği yansıtmadığını, öte yandan Dernek ile ... arasındaki protokolü bilmediğini ve bilmesinin de beklenemeyeceğini belirterek, davanın reddini savunmuş, aşamada ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil olmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 22/10/2013 tarihli ve 2009/276 E., 2013/244 K. sayılı kararıyla; davacı ile davalı ... arasındaki 29/05/2008 tarihli protokolün harici satış sözleşmesi olduğu ve resmi şekilde yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 06/06/2017 tarihli ve 2014/19594 E., 2017/3202 K. sayılı kararıyla; ''...Eldeki davada, dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden; davanın inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.

Somut olaya gelince; davacının 29/05/2008 tarihli protokole dayandığı, taraflarca anılan protokolün içeriğine ve imzalara herhangi bir itirazda bulunulmadığı anlaşılmakla anılan protokolün taraflar arasındaki inançlı işlemin yazılı delili olduğu açıktır. Ayrıca protokolün inançlı işlemin yazılı delili olması nedeniyle resmi şekilde yapılması şart olmadığı gibi, devirden önce ya da sonra yapılmasının da bir önemi bulunmamaktadır.

Hal böyle olunca, taraflar arasındaki inançlı işlemin yazılı delili olan 29/05/2008 tarihli protokolün değerlendirilmesi, kayıt maliki ... ... ...’nın iyi niyetli olup olmadığının saptanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir iken hukuki nedenin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.'' gerekçesiyle Mahkeme kararı bozulmuş, davalı ... vekilinin karar düzeltme istemi üzerine Dairenin 26/04/2018 tarihli ve 2017/4345 E., 2018/9559 K. sayılı ilamı ile oyçokluğuyla karar düzeltme isteğinin reddine karar verilmiştir.

3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 03/11/2020 tarihli ve 2018/237 E., 2020/206 K. sayılı kararıyla; bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda kayıt maliki ... ... ...'nın kötüniyetli olduğuna dair bir delil elde edilmediği gerekçesiyle tapu iptali ve tescil talebinin reddine; davacı Dernek ile davalılardan ... arasında akdedilen protokol gereğince, davalı tarafa toplam 213.250,00 TL dernek ve üyeleri tarafından ödeme yapıldığı, ancak davalı tarafından taşınmazın diğer davalılar murisi ... ... ...'ya devredildiği, davalı ...'ün sebepsiz olarak zenginleştiği ve bu miktarı davacı Derneğe iade etmesi gerektiği gerekçesiyle davalı ... yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili duruşma istekli olarak, davalı ... ... ... mirasçıları vekili tarafından vekalet ücretine hasren, davacı vekili tarafından ise katılma yoluyla temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

5.1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; bozma gereğince inançlı işleme konu olan taşınmazla ilgili keşif ve yeni kıymet takdiri belirlenmesi gerekirken; mahkemenin bozma kararı ile davacı lehine oluşan müktesep hakkı (taraflar arasında akdedilen sözleşmenin inançlı işlem sözleşmesi olduğu ve taşınmazın davacı derneğe devrinin gerektiğine dair tespitini) görmezlikten gelerek, bozmadan önceki ıslah dilekçesindeki terditli talep olan ödemelerin iadesine karar verdiğini, oysa dava konusu taşınmazın üçüncü şahıslara devredilmiş olması nedeniyle devir imkanı kalmadığından ve davanın tazminata çevrilmiş olması nedeni ile, taşınmaz değerinin tespiti ve bu değerin tazminat olarak davacıya ödenmesine karar verilmesi gerektiğini, davaya konu taşınmazın bozma sonrasında davalı Çigdem tarafından üçüncü şahıslara devredildiğini, davanın HMK'nun 125/b doğrultusunda tazminata çevrilmiş olduğunu, mahkemenin bu talebi dikkate almadığını bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

5.2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; kanun yolunun hatalı gösterildiğini, kararın eksik incelemeye dayalı, usule ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemece bozma ilamına karşı direnilmesi gerektiğini, karar düzeltme talebi üzerine bozma ilamına karşı oy yazıldığını, taraflar arasındaki protokole rağmen ödemelerin zamanında yapılmadığını, protokolün davalıya tanıdığı haklar çerçevesinde Üsküdar 1. Noteliği'nin 07.05.2009 tarih ve 9582 yevmiye nolu ihtarname ve fesih bildirimi ile protokolün feshedildiğini, taraflar arasındaki protokolün geçerli kabul edilmesi halinde, davacı tarafın davalı ...'den talep edebileceği miktarın, protokol gereğince davacı tarafın ödemiş olduğu 73.250 TL'den cezai şart olarak belirlenmiş olan 50.000 TL düşüldükten sonra geri kalan 23.250 TL olduğunu, davanın tümden reddedilmesi gerektiğini, taraflar arasındaki protokol feshedildikten ve taşınmaz ... ...'ya devredildikten sonra, İsmail Kıralı'nın verdiği paraların davalı ...'den alındığını, davacı tarafın dava dışı kişilerin davalı ...'ye verdiği paraları; davacı derneğe temlik ettiklerine dair bir belge sunmadığını, bu paraların büyük bir kısmının davalı ... tarafından ilgililerine ödendiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

5.3. Davalı ... ... ... mirasçıları vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın davalı ... mirasçıları yönünden reddedildiğini, davalı mirasçıları lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu bildirerek kararın vekalet ücreti yönünden lehlerine düzeltilerek onanmasına mümkün değilse bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. Öte yandan; inanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir.

Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.

Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar. Diğer bir anlatımla, bu işlemle borçlu, alacaklısına malını rehin edecek, yani yalnızca sınırlı ayni bir hak tanıyacak yerde, malının mülkiyetini geçirerek rehin hakkından daha güçlü, daha ileri giden bir hak tanır.

Sözleşmenin ve buna bağlı temlikin, değinilen bu özellikleri nedeniyle, taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak hakkı; taşınmazı, inanç sözleşmesi ile alan kimsenin de borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri vermek yolunda yalnızca bir borcu kalmıştır.

İnanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmelerdir. Anılan sözleşmelerde, taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilirler. Bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilirler. Buna dair akit hükümleri de TBK'nın 26 ve 27. maddelerine aykırılık teşkil etmediği sürece geçerli sayılır.

Uygulamada mesele, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir. İçtihadı Birleştirme kararının sonuç bölümünde ifade olunduğu üzere, inançlı işleme dayalı olup dinlenilirliği kabul edilen iddiaların ispatı, şekle bağlı olmayan yazılı delildir. İnanç sözleşmesi olarak adlandırılan bu belgenin sözleşmeye taraf olanların veya inanılanın imzasını içermesi gereklidir. Bunun dışındaki bir kabul, hem İçtihadı Birleştirme kararının kapsamının genişletilmesi, hemde taşınmazların tapu dışı satışlarına olanak sağlamak anlamını taşıyacağından kendine özgü bu sözleşmelerle bağdaştırılamaz.

05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, inançlı işleme dayalı iddianın, şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerekeceği kuşkusuzdur. Şayet, ispat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışmalar gibi birtakım belgeler var ise bunların delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği sabittir. Şayet, delil başlangıcı sayılacak böylesi bir olgu da bulunmuyor ise iddia sahibinin son başvuracağı delilin karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu da şüphesizdir.

6.2.2.Bilindiği üzere; bozma kararına uyulmakla taraflar lehine usuli kazanılmış hak doğacağından mahkemenin bozma kararında belirtildiği şekilde işlem yapmak ve orada gösterilen doğrultuda hareket etmek zorunluluğu bulunmaktadır.

6.2.3. Öte yandan, 6100 sayılı HMK'nın 31. maddesinde; ''Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.'' hükmüne yer verilmiştir.

6.2.4.Yine 6100 sayılı HMK'nın 125/1. maddesinde ''Davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir:

a) İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde davacı davayı kazanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.

b) İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür.'' hükmüne yer verilmiştir.

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 1127 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki 4/40 payın davacı ... Derneği adına kayıtlı iken 08/05/2009 tarihinde 7200 yevmiye numaralı işlemle ve cebri satış suretiyle davalı ... adına tescil edildiği, davalı ...'nin de yine 08/05/2009 tarihinde 7207 yevmiye numaralı işlemle anılan payı ... ...'ya temlik ettiği, davalı ...'in yargılama sırasında 28/12/2013 tarihinde öldüğü ve mirasçılarına intikal eden dava konusu payın 12/12/2015 tarihinde dava dışı üçüncü kişiye satıldığı, davalı ... mirasçılarının davaya dahil edildiği, davacı vekilinin ise 13/05/2019 tarihli dilekçesi ile; dava konusu taşınmazın dava dışı üçüncü kişiye devredilmesi nedeniyle HMK'nın 125. maddesi doğrultusunda davanın tazminat davasına dönüştürüldüğünü bildirdiği anlaşılmaktadır.

6.3.2.Somut olayda; (IV./6.2.2.) no.lu paragrafta yer verildiği üzere, bozmaya uymakla mahkemenin bozma kararında belirtildiği şekilde işlem yapma, bozma kapsamında araştırma yapma zorunluluğu bulunmaktadır. Ne var ki; Mahkemece bozma kararına uyulmasına rağmen bozma gereklerinin tam olarak yerine getirildiğini söyleyebilme olanağı yoktur.

6.3.3.Hal böyle olunca; davalı ... ile ... ...'nın el ve işbirliği içinde olup olmadığının, ...'in iyi niyetli olup olmadığının tespit edilmesi, diğer yandan tarafların imzalarını içerir 29/05/2008 tarihli ''Protokol'' ile dosyaya ibraz edilen 05/11/2007 tarihli ''Protokoldür'' başlıklı ve 25/01/2008 tarihli ''Makbuzdur'' başlıklı belgeler de birlikte değerlendirilmek suretiyle, lüzumu halinde 6100 sayılı HMK'nın 31. maddesinde yer alan hakimin davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde taraflar dinlenerek, davalı ...'nin borcunun bulunup bulunmadığı, varsa borcun miktarının denetime elverişli şekilde belirlenmesi, davacının talebini HMK'nın 125. maddesi uyarınca tazminata dönüştürdürdüğü de nazara alınarak, davalı ... ve ölen davalı ... arasında el ve işbirliği söz konusu ise birlikte sorumlu olacakları da değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davacının ve davalı ...'ün yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı ... ... mirasçılarının sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren ve 07/06/2022 olan duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalı ... vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacıdan alınmasına, diğer temyiz eden davacı vekili duruşmaya katılmadığından lehine duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, alınan peşin harçların temyiz eden taraflara geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/09/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.