"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-tenkis davası sonunda yerel mahkemece 754 ve 424 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın kabulüne, diğer dava konusu taşınmazlar yönünden yeniden karar verilmesine yer olmadığına ilişkin olarak verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle duruşma günü olarak saptanan 14/06/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ...geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... vekili Avukat ve diğerleri gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasbırakan babası ...'ın maliki olduğu 754 parsel sayılı taşınmazını satış, 701 ve 411 parsel sayılı taşınmazlarını ise bağış yolu ile davalı oğlu ...’ye, 412 parsel sayılı taşınmazını bağış yolu ile davalı kızı ...’ye, 424 parsel sayılı taşınmazını ise ölünceye kadar bakım akdi ile davalı torunu ...’a temlik ettiğini, yapılan tüm işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, davalılardan ...’ye devredilen 412 parsel sayılı taşınmazın imar uygulamasına tabi tutularak 1131 ve 1132 parsel numaralarını aldığını, daha sonra dava dışı üçüncü kişiye satıldığını ileri sürerek dava konusu 754 ve 424 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının iptali ile payı oranında adına tesciline, 701, 411, 1131 ve 1132 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde tenkis hesabı yapılmak suretiyle saklı payı oranında adına tesciline ya da tenkis bedelinin davalılar ... ve ...’den tahsiline, payı oranında adına tescil sağlanamadığı takdirde, dava konusu tüm taşınmazların tenkisine karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar ... ve ..., 754 parsel sayılı taşınmazın bedeli karşılığında davalı ... tarafından muristen satın alındığını, ayrıca 1990 yılından itibaren çeşitli hastalıkları bulunan murisin her türlü bakım ve gözetimi ile davalıların ilgilendiğini, davalı ...’nin yaşının ilerlemesinden sonra davalı ...’un murisle ilgilenmesinden dolayı 424 parsel sayılı taşınmazın ölünceye kadar bakım akdi ile davalı ...’a devredildiğini, ...’un da bakım akdinden kaynaklanan tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, bağış yolu ile devredilen 701 ve 411 parsel sayılı taşınmazların da minnet karşılığı temlik edildiğini, diğer davalı ..., murisin ölümü üzerinden 5 yıl, yapılan hibe işleminin üzerinden 22 yıllık bir zaman geçtiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, murisin yapmış olduğu işlemin mal kaçırma veya muvazaa kastına dayanmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Bolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 04/07/2019 tarihli ve 2017/33 Esas, 2019/666 Karar sayılı kararıyla; dava konusu 424 ve 754 parsel sayılı taşınmazlar yönünden iddianın ispatlanamadığı gerekçesi ile, diğer taşınmazlar yönünden ise tenkis davası için hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili, yerel mahkemece, muris ... tarafından 16.480 m2 büyüklüğünde bulunan 754 parsel sayılı taşınmazın 16.01.1992 tarihinde satış suretiyle devredilmesinin minnet duygusunun bir karşılığı olarak değerlendirildiğini ve mal kaçırma amacını taşımadığının belirtildiğini, ancak 16.480 m2 büyüklüğündeki murisin en büyük ve en değerli taşınmazını oğluna devrinin gerçekte satış olmadığının kabul edildiğinin anlaşıldığını, buna göre işlemin gerçek bir satış olmadığının sabit olduğunu, fakat buna rağmen mahkemece davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, belirli aralıklarla, satış, bağış ve ökba gibi işlemler ile müvekkili mirastan mahrum kalacak şekilde malvarlığının devredildiği bir durumda, minnet duygusundan bahsetmenin mümkün olmadığını, taşınmazların devir tarihlerinde murisin hiçbir sağlık probleminin de bulunmadığını, devir tarihinde minnet duygusunu gerektirecek bir durum olmadığını, davalı tarafın da taşınmazın minnet duygusu nedeniyle devredildiği yönünde bir iddialarının da bulunmadığını, aksine cevap dilekçesinde söz konusu taşınmazın bedeli ödenmek suretiyle satın alındığının iddia edildiğini, davalı ... hakkında açılan davada verilen kararın da hatalı olduğunu, mahkemece davalı ...'un murisin bakımını yerine getirdiğini neye göre kanaat getirdiğini anlaşılamadığını, mahkemece tapu iptali ve tenkis talebinde bulundukları 701, 411 ve 412 Parsel Sayılı taşınmazlara yönelik davalarının reddi kararının da hukuka aykırı olduğunu, belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Sakarya Bölge Adliye Mahkemesinin 26/09/2019 tarihli ve 2019/713 Esas, 2019/737 Karar sayılı kararıyla; ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İzmir Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Bölge Adliye Mahkemesi kararı Dairece, “...754 parsel sayılı taşınmazın muris tarafından oğlu ...’ye satış suretiyle devredildiği anlaşılmakla, dinlenen tanık beyanları ve murisin tüm taşınmazlarını davalılara devrettiği hususu göz önüne alındığında bu parsel açısından murisin iradesinin diğer mirasçılardan mal kaçırma yönünde olduğu, yine çekişme konusu 424 parsel sayılı taşınmaz ise her ne kadar Ölünceye Kadar Bakma Akdi ile davalı ...’a temlik edilmiş ise de, bakım borcunun öncelikle davalı ... tarafından yerine getirildiği, ... ile ...’un baba oğul oldukları, murisin adına kayıtlı son taşınmazının ölünceye kadar bakım akdi ile devredildiği gözetildiğinde asıl amacının mal kaçırma olduğu anlaşılmakla bahsi geçen parseller yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesi ile bozulmuştur.
3. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25/11/2021 tarihli ve 2021/347 Esas, 2021/569 Karar sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulü ile dava konusu 754 ve 424 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın kabulüne, diğer dava konusu taşınmazlar yönünden yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili, mahkemece gerekçeli kararda davalılar lehine hükmedilen vekalet ücretinde yanılgıya düşüldüğünü, maddi hata sonucunda davalılar lehine toplam 14.480,07 TL vekalet ücreti hükmedildiğini, halbuki davanın terditli olarak açıldığını, terditli olarak açılan tenkis talepleri yönünden karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar verildiğinde davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, kaldı ki en olumsuz düşünce ile tenkis hesabı yönünden bir inceleme ve dava olduğu düşünülse dahi yerel mahkemece tenkis talebi yönünden zorunlu dava arkadaşlığı bulunan davalılar lehine, davada tenkis taleplerine ilişkin reddedilen 8.357,40 kısımlık dava değeri olduğu gözetilerek sadece Asgari Avukatlık Ücret Tarifesine göre belirlenen 5.100,00 TL. hükmedilmesi gerekirken maddi hata ve yanılgı sonucunda toplamda 14.480,07 TL. vekalet ücreti hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek temyiz isteminde bulunmuştur.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve (V.2.) numaralı paragrafta yer verilen bozma ilamında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
6.3.2. Ancak çekişme konusu 701-411-1131 ve 1132 parsel sayılı taşınmazlar yönünden tenkis talebi hak düşürücü süreden reddedilmiş bulunmakla, kendilerini vekiller temsil ettiren davalılar ... ve ... lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken fazla vekalet ücreti takdir edilmesi doğru değil ise de, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması gerekmektedir.
VI. SONUÇ
(V/6.3.2.) numaralı paragrafta açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazının değinilen yönden kabulü ile hükmün 8. fıkrasının hükümden çıkarılarak yerine 8. fıkra olarak “Davalılar ... ve ... kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 5.100.00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine” cümlesinin yazılmasına, hükmün bu hali ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 3.815.00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalılardan alınmasına, 14/06/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi