"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 30. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil-bedel istekli dava sonunda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince verilen 18/01/2022 tarihli 2021/996 Esas – 2022/72 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacılar vekili tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 14/06/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalılar vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, Kadıköy 16. Noterliğinin 08.11.2002 tarih ve 27311 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile vekil olarak tayin ettikleri halaları davalı ...’in vekaletnamedeki yetkilerini kötüye kullanmak suretiyle kayden paydaş olarak yer aldıkları 934 ada 50 parsel sayılı taşınmazda bulunan 3 nolu bağımsız bölümdeki 1/7 şer paylarını satış suretiyle diğer davalılara temlik ettiğini, bu işlemlerden haberlerinin olmadığını, karşılığında herhangi bir bedel ödenmediğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile 1/7’şer paylarının adlarına tesciline, olmadığı takdirde bedelin tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalılar, 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, davacıların İstanbul 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/21 esas sayılı dosyasında açtıkları tapu iptali ve tescil davasının derdest olduğunu, sonucunun beklenmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İstanbul Anadolu 30. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/12/2020 tarihli ve 2015/51 E., - 2020/639 K. sayılı kararıyla; davacıların, davalı ...'nin vekalet görevini iradelerinin aksine kötüye kullandığını açıkça ispat edemedikleri gerekçesi ile tapu iptali ve tescil talebinin, terditli olarak taşınmaz bedelinin iadesi talebine ilişkin açmış oldukları davalarının ise; söz konusu alacak iddiasının davalı ...'nin devir işlemini gerçekleştirdiği tarihte muaccel olduğu ve devrin üzerinden 5 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği, alacak talebinin zamanaşımına uğradığı gerekçesi ile zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; vekaletname tarihinden sonra 30/03/2010 tarihinde İstanbul 11.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/131 E sayılı dosyasında dava açtıklarını, bunun zamanaşımı süresini kestiğini, bu dosyanın bozulup 2014/21 E sayısını aldığını, ayrıca vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davasının her zaman açılabileceğini, dava konusu taşınmaz için yapılan bir taksimin olmadığını, taşınmazın müvekkillerin babaannesi Hayriye Andiçen adına kayıtlı olduğunu, kendisinin 2009 yılında vefat ettiğini, vekalet görevinin kötüye kullanıldığının ispatlandığını, mahkeme kararının hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç:
Bölge Adliye Mahkemesinin 18/01/2022 tarihli ve 2021/996 E.- 2022/72 K. sayılı kararıyla; tarafların murisi ...'in taşınmazın intifa hakkını üzerinde bırakarak çıplak mülkiyetini 11/11/2002 tarihinde 1/7 hisseli olarak davacıların da aralarında bulunduğu torunlarına devrettiği, muris adına işlemi vekaleten davalı kızı ...'in yaptığı, iki davacının Kadıköy 16. Noterliğinin 08/11/2002 tarihli ve 27311 yevmiye nolu vekaletnamesi ile taşınmaz alım satımı, intikal ve diğer işlemler için davalı ...'i vekil tayin ettikleri, tanık ve taraf anlatımları ile görülen dava dosyaları uyarınca ailenin mali işlerini davalı ...'nin yürüttüğü, bu konuda aile bireylerinin kendisine vekaletnameler verdiği, vekilin davacıların halası olduğu, davalı vekilin davacıların ayrı ayrı 1/7 hissesini 30/11/2005 tarihinde diğer davalılar kız kardeşleri ... ile ...'ya devrettiği, davacıların dava konusu taşınmaz için muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil davası açtığı, açtığı davada taşınmaz için Yargıtay incelemesi sonucunda ret kararı verildiği, bu dosyada dinlenen davalı tanıklarının davacıların babası olan ...'ın kumar oynaması nedeniyle borçlarının olduğunu, tefecilerden borç aldığını, bu yüzden ailenin zorluklar çektiğini belirttikleri, davacıların babasının 17/07/2004 tarihinde vefat ettiği, bu haliyle davacıların kendi istekleri ile davalı halaları Memnune'yi vekil tayin ettikleri, vekil davalıda tüm aile bireylerinin vekaletnamesinin olduğu, ailenin mali işlerini yürüttüğü, taşınmazda sadece davacıların 1/7'şer hissesinin diğer davalılara devredildiği, davacıların babaları Asım'ın vefatından sonra babalarının borçları nedeniyle diğer davalılara hisse devri yaptığı, bunun İstanbul 11. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2014/21(eski Üsküdar 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2010/131 esas) esas sayılı dosyasında belli olduğu, dolayısıyla davacıların kendi istekleri doğrultusunda vekilin devir işlemlerini yaptığı, davacıların tapu iptali ve tescil ile bunun mümkün olmaması halinde bedel istemli dava açtıkları, vekaletin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayandıkları, bu tür davaların zamanaşımı süresine tabii olmadığı, vekile açılan bedel davasında zamanaşımı süresinin söz konusu olabileceği, ancak bunun sonuca etkili olmadığının anlaşıldığı, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu, istinaf nedenlerinin yerinde görülmediği gerekçesiyle davacıların istinaf taleplerinin 6100 sayılı HMK'nun 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyerek, davacıların babalarının borcu sebebiyle ve onların bilgisi dahilinde vekil olan halasının, davacıların diğer halasına devir yaptığına yönelik mahkeme gerekçesinin bu yönde davalı tarafın bir savunmasının bulunmamasının yanı sıra kendi içinde çelişkili ve olağan hayat akışına aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın müvekkillerine babasından intikal eden ya da onun devrettiği bir mal olmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
Bilindiği üzere, Borçlar Kanununun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (re'sen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 934 ada 50 parsel sayılı taşınmazdaki dubleks mesken (villa) vasıflı 3 no'lu bağımsız bölümün tamamı tarafların mirasbırakanı ... adına kayıtlı iken, muris adına vekaleten davalı ... tarafından 11/11/2002 tarihli satış işlemi ile 1/7’şer paylarla davacılar ... ve ... ile dava dışı ..., ... ..., ... , ... ve... adlarına devredildiği, taşınmazın intifa hakkının muris üzerinde bırakıldığı, daha sonra davacıların Kadıköy 16. Noterliğinin 08/11/2002 tarih ve 27311 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile vekil olarak tayin ettikleri davalı halaları ...’in davacılar adlarına kayıtlı 1/7’şer payları (davacılara vekaleten) 30/11/2005 tarihli satış işlemi ile yarı yarıya olacak şekilde diğer davalılar olan ... ve ...’e temlik ettiği, davacıların dava konusu taşınmaza ilişkin olarak açtıkları muris muvazaası hukuki nedenine dayalı davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
3.3.2. Somut olayda, davacıların vekil Memnune’ye satış için vekalet verdiği, dava konusu taşınmazın vekil Memnune tarafından kardeşleri olan diğer davalılara satış gösterilmek suretiyle temlik edildiği, davacılara herhangi bir bedel ödenmediği anlaşılmakla, dinlenen tanık beyanları da nazara alınarak vekalet görevinin kötüye kullanıldığı kabul edilerek davanın tapu iptali ve tescil talebi yönünden kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru değildir.
3.3.3. Kabule göre de, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 147/5. maddesinde düzenlenen 5 yıllık zamanaşımı süresinin vekil eden ile vekil arasındaki vekalet sözleşmesi nedeniyle hak edilen ücrete ilişkin olması nedeniyle söz konusu maddeye farklı anlam yüklenerek zamanaşımına uğramayan isteğin bedel yönünden zamanaşımına uğradığını kabul etmek de isabetsizdir.
VI. SONUÇ:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacılar vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1. maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İstanbul Anadolu 30. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 20.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacılar vekili için 3.815.00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalılardan alınmasına, 14/06/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.