Logo

1. Hukuk Dairesi2022/1554 E. 2022/3983 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın alzheimer hastalığı ve yaşlılığı nedeniyle akıl sağlığının yerinde olmadığı iddiasıyla yaptığı taşınmaz devrinin iptali istenmiştir.

Gerekçe ve Sonuç: Mirasbırakanın taşınmaz devri tarihinde fiil ehliyetine sahip olduğuna dair Adli Tıp Kurumu raporu ve mirasbırakanın bakıma muhtaç halde iken çocuklarının ilgisizliği nedeniyle davalıya vefa duygusuyla taşınmazı devrettiği gerekçeleriyle yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ: DİNAR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesince verilen 30/12/2021 tarihli ve 2021/773 Esas - 2021/1942 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; davacı vekilinin temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, mirasbırakanı...’nın 104 ada 11 parsel sayılı taşınmazını davalıya devrettiğini, mirasbırakanın işlem tarihinde 88 yaşında olduğunu ve alzheimer ile unutkanlığa sebebiyet veren hastalıkları nedeniyle tedavi gördüğünü, davalının yakın komşusu olduğunu, devrin dava dışı erkek çocuklarının yönlendirmesi ile muvazaalı olarak yapıldığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile ... mirasçıları adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, mirasbırakanın yakın komşusu olduğunu, sağlığında sürekli yanına gidip geldiğini, kendisine dava konusu yeri satabileceğini söylemesi üzerine bedelini ödemek suretiyle çekişme konusu taşınmazı satın aldığını, iddiaların yersiz olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Dinar Asliye Hukuk Mahkemesinin 11/07/2018 tarihli ve 2016/325 E. - 2018/232 K. sayılı kararıyla; Adli Tıp Kurumu raporunda, murisin devir tarihinde fiil ehliyetini haiz olduğunun belirtildiği, dava konusu taşınmazın satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değeri arasında aşırı farkın bulunmadığı, dinlenen davacı tanıkları tarafından devrin mal kaçırma kastı ile ve muvazaalı olarak yapıldığına dair somut bilgiler sunulmadığı, mirasbırakan adına kayıtlı dava dışı taşınmazların olduğu, kastının mal kaçırmak olmadığı gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesi kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Kaldırma Kararı

Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi 23/05/2019 tarihli ve 2018/1552 E., 2019/723 K. sayılı kararıyla; eldeki dava tüm mirasçılar adına açıldığından davacı tarafından davaya devam edilebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı (TMK madde 640) ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek davanın esası hakkında hüküm kurulmasının doğru olmadığı gerekçesi ile Yerel Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

3. Kaldırma Kararı Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararı

İlk Derece Mahkemesince davada yer almayan diğer mirasçıların muvafakati alındıktan sonra yeniden yapılan yargılama sonucunda; mirasbırakan adına kayıtlı dava dışı taşınmazın bulunduğu, mirasbırakanın davalıdan mal kaçırmasını gerektirir bir nedenin bulunmadığı, devrin muvazaalı olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

4. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

5.İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, devrin diğer mirasçılardan mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olarak yapıldığını, dava konusu taşınmazın mirasbırakan tarafından devredilmesine rağmen ölene kadar kullanmaya devam ettiğini ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.

6. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 30/12/2021 tarihli ve 2021/773 E., 2021/1942 K. sayılı kararıyla; Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulunun 25.05.2018 tarihli raporunda, murisin devir tarihinde fiil ehliyetini haiz olduğunun belirtildiği, mirasbırakanın %81 fiziksel engelinin bulunduğu, 1985 yılından beri yalnız yaşadığı, belirtilen nedenlerden ve yaşlılığından dolayı bakıma muhtaç halde iken farklı şehirlerde ikamet eden çocuklarının kendisi ile ilgilenmemesi nedeniyle duyduğu vefa ve minnet duygusuyla taşınmazı davalıya devrettiği, muvazaalı bir işlemin olmadığı belirtilerek, davanın reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde istinaf dilekçesindeki iddialarını tekrarlayarak kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, muris muvazaası ve ehliyetsizlik hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1.Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

3.2.2. Davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) “Fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir” biçimindeki 9. maddesi hükmüyle şahsın hak elde edebilmesi, borç (yükümlülük) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlanmış. 10. maddesinde de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (reşit) olmayı kabul ederek “Ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.” hükmünü getirmiştir. “Ayırtım gücü” eylem ve işlem ehliyeti olarak da tarif edilerek, aynı Yasa'nın 13. maddesinde “Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk yada bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.

Bu durumda, tarafların gösterecekleri, tüm delillerin toplanılması tanıklardan bu yönde açıklayıcı, doyurucu somut bilgiler alınması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta gözlem (müşahede) kağıtları, film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi zorunludur. Bunun yanında, her ne kadar 6100 s. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 282. maddelerinde belirtildiği gibi bilirkişinin “oy ve görüşü” hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.

Hele ayırt etme gücünün nispi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Kurulundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen TMK'nın 409/2. maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinin yerinde bulunmasına, (IV/6.) no.lu paragrafta yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 18/05/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.