Logo

1. Hukuk Dairesi2022/1558 E. 2022/4575 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında, davacının zilyetlik iddiasına dayalı olarak Hazine adına kayıtlı taşınmazların davacı adına tescil edilip edilmeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, bozma kararında belirtilen hususlara tam olarak uymaması, özellikle davacının dayandığı tapu kayıtlarının zemine uygulanması, zilyetliğin kapsamı ve süresinin tespiti, Hazine'nin taraf olduğu tescil kararının bağlayıcılığı gibi konularda eksik inceleme yapması, ayrıca teknik bilirkişi raporunda belirtilen bazı taşınmaz bölümlerinin hangi parsele ait olduğunun tespitinde yanılgıya düşmesi ve hükmün infaza muktedir olmaması gibi nedenlerle bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ile tescil istekli davanın yapılan yargılaması sonunda, önceki tarihli bozma kararına uyulmak suretiyle verilen davanın kabulüne ilişkin karar, süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Kadastro sonucunda, ... ilçesi, Bakış-Güneşli Mahallesi çalışma alanında bulunan 106 ada 2 ve 17 parsel sayılı taşınmazlar ham toprak ve taşlık vasfıyla, 173 ada 130 parsel sayılı taşınmaz ise ham toprak vasfıyla Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden oldukları gerekçesiyle Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı...çekişmeli taşınmazların bazı bölümleri hakkında tapu kaydı ve irsen intikal eden zilyetlik iddiasıyla tapu iptali ve tescil isteğiyle dava açmış, yargılama sırasında davacının ölümüyle taraf teşkili sağlanmıştır.

II. CEVAP

Davalı Hazine, davacı tarafça iddiaya dayanak delil sunulmadığı, bu haliyle iddianın ispata muhtaç olduğu, taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu, davacı yararına iktisap koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 18.01.2008 tarihli, 2006/26 Esas, 2008/9 Karar sayılı kararıyla, davacının tutunduğu tapu kayıtlarının çekişmeli taşınmazları kapsadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile,

106 ada 2 parsel sayılı taşınmazın teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile işaretli bulunan 30.070 metrekarelik kısmının,

106 ada 2 parsel sayılı taşınmazın aynı rapor ve krokide (C1) harfiyle işaretli bulunan 14.682,18 metrekarelik kısmının,

106 ada 17 parsel sayılı taşınmazın aynı rapor ve krokide (B) harfi ile işaretli bulunan 4.959,50 metrekarelik kısmının,

173 ada 130 parsel sayılı taşınmazın aynı rapor ve krokide (C) harfiyle işaretli bulunan 7.604,02 metrekarelik kısmı, (D) harfiyle işaretli bulunan 2.799,30 metrekarelik kısmı, (E) harfiyle işaretli bulunan 2.948,52 metrekarelik kısmı ve (F) harfiyle işaretli bulunan 7.838,45 metrekarelik kısmının, tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Bozma Kararı

Yargıtay 7. Hukuk Dairesince “Mahkemece yapılan araştırma, soruşturma hüküm vermeye yeterli değildir. Davacı tarafın dayandığı tapu kayıtlarının uygulamasına ilişkin yerel bilirkişi sözleri, dıştan komşu taşınmazların tespit tutanağı içeriği ve varsa dayanakları kayıtlarla denetlenmediğinden soyut nitelikte gerekçesiz sözlerden ibaret olduğu gibi uzman bilirkişi tarafından düzenlenen rapor ve eki haritada, keşfi izlemeye, yerel bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan vermediği bu nedenle yargı denetimine açık olmadığından yetersizdir.

O halde saptanan dava niteliği dikkate alındığında sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için öncelikle davacı tarafın tutunduğu tapu kayıtları ilk oluştuğu günden itibaren tüm tedavülleri ile tüm maliklerini oluşma nedenlerini gösterecek biçimde haritalarıyla birlikte Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü ve Tapu Sicili Müdürlüğünden ayrı ayrı getirtilmeli, bundan sonra tapu kaydına dayanan davacı tarafın tutunduğu tapu kayıtlarının maliki ya da malikleri ile akdi, irsi ilişkisi sorulup saptanmalı, bu nedenle kayıt maliki ya da maliklerinin tüm mirasçılarını gösterecek şekilde onaylı nüfus aile kayıt örnekleri, ilgili Nüfus Müdürlüğünden getirtilmeli, ya da bu konuda istihsal edilmiş veraset belgesi varsa ibraz ettirilmeli, bu yolla irsi ilişki sağlıklı biçimde duraksamasız belirlenmeli, akdi ilişkiye dayanıldığı takdirde ilgiliden bu konudaki delilleri sorulup saptanmalı, göstereceği deliller toplanmalı ya da bu konuya ilişkin yazılı kayıt ve belgeleri ibraz ettirilmeli, kayda dayanan tarafın tapu kayıt maliki ya da malikleri ile akdi ya da irsi ilişkisi saptandığı takdirde dayanılan tapu kayıtlarının dava dışı başka taşınmaz ya da taşınmazlara revizyon görüp görmediği, Tapu Sicili Müdürlüğü ve Kadastro Müdürlüğünden ayrı ayrı sorulup saptanmalı, revizyon görmüş ise dava konusu 106 ada 2, 17 ve 173 ada 130 parsel sayılı taşınmazlarla birlikte revizyon gördüğü dava dışı taşınmazları ve bu taşınmazlara dıştan komşu taşınmazları da bir arada gösterecek şekilde geniş kapsamlı birleşik harita Kadastro Müdürlüğünden getirtilmeli, bundan sonra dıştan komşu taşınmazların tespit tutanakları ve varsa dayanakları kayıtlar davalı iseler dava dosyaları da getirtilmeli, dayanılan tapu kayıtlarının dava dışı başka taşınmazlara revizyon gördüğü ve davalı oldukları saptandığı takdirde usulün 43 ve onu izleyen maddeleri hükmü uyarınca dava dosyalarının birleştirilip birleştirilmeyeceği yönü üzerinde durulmalı, vurgulanan bu olgunun dava ekonomisi ve tapu kayıtlarının kapsamının sağlıklı biçimde belirlenebilmesi için zorunlu olduğu özellikle dikkate alınmalı, daha sonra yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve uzman bilirkişi, fen elemanı, tutanak bilirkişilerinin tümü, tarafların aynı yöntemle göstereceği tanıklar hazır olduğu halde çekişmeli taşınmazlar başında yeniden keşif yapılmalı, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20.maddesi hükmü uyarınca dayanılan tapu kayıtları yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi eliyle ayrı ayrı yerine uygulanmalı, uygulamada tapu kayıtlarının revizyon gördüğü dava dışı taşınmazlar varsa özellikle gözönünde tutulmalı, tapu kayıtlarında tarif edilen sınır yerlerinden yerel bilirkişice bilinemeyen sınır yerleri bulunduğu takdirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, uzman bilirkişiye kayıtlarda tarif edilen sınır yerleri düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmeli, davacı tarafın tutunduğu tapu kayıtlarından bir bölümünün tescil yoluyla oluştuğu dikkate alınarak dava dosyasına getirtilen tescil ilamının dayanağı haritalar yerine uygulanmalı, uygulamada geniş kapsamlı kadastro paftasının ölçeği ile sözü edilen tapu kayıtlarının dayanağı haritaların ölçekleri eşitlendikten sonra haritalar çakıştırılarak ayrı ayrı yerlerine uygulanmalı, uygulamada haritalarda tarif edilen belli poligon ve röper noktalar ile arz üzerindeki doğal ya da yapay sınır yerlerinden varsa değişmez nitelikte sınır yeri sayılabilecek kişi taşınmazlarından da yararlanılmalı, tapu kaydının dayanağı ilamda Hazine taraf ise usulün 237. maddesi hükmü gereğince Hazineyi bağlayacağı aksi halde anılan ilamın güçlü delil niteliğinde olduğu güçlü delilin aksinin daha güçlü delillerle kanıtlanabileceği düşünülmeli, tapu kayıtlarının ifraz görmesi halinde ifraz yoluyla oluşan müfrez tapu kayıtlarının kapsamının kök tapu kaydı içerisinde aranmasının zorunlu olduğu düşünülmeli, uygulamaya ilişkin yerel bilirkişi ve tanık sözleri, dıştan komşu taşınmazların tespit tutanağı içeriği ve varsa dayanakları kayıtlarla denetlenmeli, bu yolla dava konusu taşınmazların temyize konu kesimlerinin dayanılan tapu kayıtlarının kapsamında kalıp kalmadığı duraksamasız saptanmalı, dava konusu taşınmazların temyize konu bölümlerinin tümü ya da bir bölümünün dayanılan tapu kayıtlarının kapsamı dışında kaldığı saptandığı takdirde kayıt kapsamı dışında kalan taşınmaz ya da taşınmaz bölümleri yönünden yeterli biçimde zilyetlik araştırması yapılmalı, bu konuda anılan taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan ayrı ayrı olaylara dayalı bilgiler alınmalı, tespit tutanağı bilirkişilerinin beyanları ile yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasında aykırılık bulunduğu takdirde tespit tutanağı bilirkişileri de taşınmazlar başında ayrı ayrı dinlenerek, çelişki giderilmeli, uzman bilirkişiden keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan verecek şekilde bu yolla yargı denetimine açık ayrıntılı, gerekçeli rapor alınmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 13, 20, 14, 14/son ve 18. maddeleri hükmü eşliğinde ve kesinleşen yönler de göz önüne alınarak sonucuna uygun bir karar verilmelidir.” gerekçesiyle Mahkeme kararı bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 12.10.2021 tarihli, 2008/627 Esas 2021/287 Karar sayılı kararıyla, davacı yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile,

106 ada 2 parsel sayılı taşınmazın teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile işaretli bulunan 30.070 metrekarelik kısmının,

106 ada 17 parsel sayılı taşınmazın aynı rapor ve krokide (C1) harfiyle işaretli bulunan 14.682,18 metrekarelik kısmının,

106 ada 17 parsel sayılı taşınmazın aynı rapor ve krokide (B) harfi ile işaretli bulunan 4.959,50 metrekarelik kısmının,

106 ada 17 parsel sayılı taşınmazın aynı rapor ve krokide (C) harfiyle işaretli bulunan 7.604,02 metrekarelik kısmı, (D) harfiyle işaretli bulunan 2.799,30 metrekarelik kısmı, (E) harfiyle işaretli bulunan 2.948,52 metrekarelik kısmı ve (F) harfiyle işaretli bulunan 7.838,45 metrekarelik kısmının, tapu kaydının iptali ile ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/834 Esas-2009/844 Karar sayılı ilamındaki hisseleri nispetinde davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Verilen Karara Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde, Mahkemece eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verildiğini, çekişmeli taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu ve zilyetlikle iktisap koşullarının davacı yararına gerçekleşmediği gerekçesiyle kararın bozulmasını talep etmiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Eldeki dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve davacı adına tescili isteğine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. "

6.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir."

6.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20/A. maddesi, "Kayıt ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunur" hükmünü içermektedir.

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Mahkemece bozma kararına uyulduğu halde, bozma kararının gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Bozma kararına uyulmakla taraflar lehine usuli müktesep hak oluşacağından, bu hakkın zedelenmemesi için bozma gereklerinin tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekir. Hükmüne uyulan bozma kararında açıkça davacının tutunduğu tapu kayıtlarının yöntemince zemine uygulanması, tapu kaydının kapsamı dışında kalan taşınmaz bölümleri yönünden ise zilyetlik araştırması yapılması gereğine değinilmiştir. Ne var ki davacının tutunduğu tapu kayıtları tescil ilamıyla oluşmakla dayanakları tescil ilamı ve haritası getirtilip 3402 sayılı Yasa'nın 20/A maddesi uyarınca mahallinde uygulanmamış, dayanak tescil ilamlarında Hazinenin taraf olup-olmadığı, bu anlamda ilamların Hazine açısından bağlayıcı olup-olmadığı tartışılmamış, komşu parsellere ait kayıtlardan istifade edilmek suretiyle kayıt uygulaması denetlenmemiş, öte yandan davacının tutunduğu Ekim 1964 tarih,11 sıra, Ekim 1964 tarih, 10 sıra, Aralık 1970 tarih, 36 sıra numaralı tapu kayıtlarında kayıt maliki olmadığı, Haziran 1970 tarih, 55 sıra ve Haziran 1970 tarih, 56 sıra numaralı tapu kayıtlarında ise tek başına malik olmadığı hususları göz önüne alınarak bu kayıtlar bakımından davacıdan izahat alınıp sonucuna göre kayıtların akıbeti belirlenmemiş, tüm bunlardan vareste olmak üzere kapsam dışında kalan taşınmaz bölümleri hakkında yöntemince zilyetlik araştırması yapılmamıştır. Bu şekilde eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak sonuca gidilemez.

6.3.2. Hal böyle olunca; sağlıklı bir sonuca varabilmek için Mahkemece öncelikle, davacı tarafın dayandığı tapu kayıtlarının oluşumlarına esas tescil ilamları ve ekleri haritalar Tapu Müdürlüğünden istenilmeli, dayanılan tapu kayıtlarının kadastro sırasında revizyon görüp görmediği sorulmalı, revizyon görmüşse revizyon gördüğü parsellere ait onaylı tutanak örnekleri, tutanakları kesinleşmiş ise tapu kayıtları ile tüm komşu parsellerin onaylı tutanak suretleri ve dayanağı olan belgeler getirtilmeli, çekişmeli taşınmazlara ait temin edilebilen en eski ve yeni tarihli ortofoto ve uydu fotoğrafları ile Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin hava fotoğrafı sorgulama sayfasına girilerek taşınmazın bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve denetimin sağlanması bakımından ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle buradan elde edilen verilere göre tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile üç kişilik ziraat mühendisi bilirkişi heyeti, 3 kişilik jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve bu keşifte, dayanılan tapu kayıtlarının krokisi/haritası zemine uygulanarak kaydın kapsamı 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20/A maddesi uyarınca haritasına göre belirlenmeli; tapu kaydının krokisinin/haritasının uygulama kabiliyetinin olmaması durumunda, tapu kaydı tesisinden itibaren tüm tedavülleriyle birlikte okunup hudutlarının bilirkişilerce zeminde tek tek gösterilmesi istenilmeli, bilirkişilerin gösteremediği hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, fen bilirkişisine yerel bilirkişi ve tanıkların gösterdiği hudutlar haritasında işaret ettirilmeli; davacının tutunduğu Ekim 1964 tarih,11 sıra, Ekim 1964 tarih, 10 sıra, Aralık 1970 tarih, 36 sıra numaralı tapu kayıtlarında kayıt maliki olmadığı, Haziran 1970 tarih, 55 sıra ve Haziran 1970 tarih, 56 sıra numaralı tapu kayıtlarında ise tek başına malik olmadığı hususları göz önüne alınarak bu kayıtlar bakımından davacıdan izahat alınıp, kayıtların akıbeti hususunda yapılan açıklamanın mahiyetine göre (tapu dışı satın alma, kayıt malikleri arasında taksim vb.) dinlenen kişilerden maddi olaylara dayalı beyan alınmalı, tapu kayıtlarının sabit ya da gayri sabit hudutlu olup olmadığı, taşınmazın tamamını ya da bir bölümünü kapsayıp kapsamadığı, tapu kaydı kapsamı dışında kalan taşınmaz ya da taşınmaz bölümlerinin geçmişte ne durumda bulunduğu, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar- ihyaya konu edilmiş ise ihyanın ne zaman başlayıp bitirildiği, kime ait olduğu yerel bilirkişi ve tanıklardan etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı ve beyanları arasında oluşabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle yöntemince giderilmeye çalışılmalı; ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin niteliği, kullanım durumu, imar-ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadığı ve böyle yerlerden ise imar-ihya edilip edilmediği hususlarında önceki tarihli ziraatçı bilirkişi raporunu da irdeler şekilde tarımsal niteliğini açıklayan, taşınmaz bölümlerinin komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde, toprak yapısını, eğimini, bitki desenini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetlik var ise zilyetliğin şeklini ve süresini bildiren, taşınmaz bölümlerinin değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi kurulundan, hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak, taşınmaz bölümlerinin sınırlarını ve niteliklerini, imar-ihyası tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı; fen bilirkişisine, keşfi ve uygulamayı denetlemeye elverişli, ayrıntılı rapor ve harita düzenlettirilmeli; zilyetlikle kazanım koşullarının varlığı halinde 3402 sayılı Yasa’nın 14. maddesi uyarınca belgesiz araştırması yapılmalı ve bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin eksik araştırma incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de, teknik bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen çekişmeli taşınmaz bölümünün dava konusu 106 ada 17 parselin hudutlarında, (C), (C1), (D), (E), (F) harfleri ile gösterilen çekişmeli bölümlerin ise dava konusu 173 ada 130 parselden ifrazen oluşan 173 ada 140 parsel sınırları içerisinde kaldığı anlaşıldığı halde, hüküm yerinde bu bölümlerin tamamına ilişkin olarak 106 ada 17 parselin tapu kaydının iptaline dair karar verildiği, oysa ki bahsi geçen taşınmaz bölümlerinin 106 ada 17 parselin sınırları içerisinde yer almadığı, Mahkemece bu hususta yanılgıya düşüldüğü, mevcut haliyle hükmün infaza muktedir olmadığı anlaşılmıştır.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3.maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK.'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.