Logo

1. Hukuk Dairesi2022/1585 E. 2022/4397 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekaletname ile devredilen taşınmazların satış bedeline karşılık gelen taşınmazların hangileri olduğu ve vekalet görevinin kötüye kullanılıp kullanılmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Vekaletname ile devredilen tüm taşınmazların değeri ile ödenen bedel arasındaki fark gözetilerek vekalet görevinin kötüye kullanıldığı ve davalıların kötü niyetli olduğu değerlendirilerek yerel mahkemenin tapu iptali ve tesciline ilişkin direnme kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali-tescil davası sonunda İlk Derece Mahkemesinde davanın kabulüne karar verilmiş; istinaf incelemesinde Bölge Adliye Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar, temyiz incelemesi sonucunda Dairece bozulmuş; Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulüne karar verilmiş, karar, süresi içinde davalılar vekilince temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, Kaynarca Noterliğinin 12.01.2016 tarihli vekaletnamesi ile vekil olarak tayin ettiği davalılardan ...’in, kayden maliki olduğu İstanbul ili Fatih ilçesinde yer alan 503 ada 3 ve Kandıra ilçesi ... Mahallesindeki 456 ada 1 parsel sayılı taşınmazlarını eşi olan diğer davalıya satış yolu ile temlik ettiğini, söz konusu vekaletnamenin davalı ...’in yönlendirmesi ile hile yolu ile elinden alındığını, çekişme konusu taşınmazların devri konusunda bir iradesinin bulunmadığını, paraya ihtiyacı olması nedeniyle, sadece mirasbırakanı Ümmü Şerife’den kalan Kandıra ilçesi ... köyündeki dava dışı taşınmazlarda yer alan paylarının devri konusunda davalı ... ile anlaşma yaptıklarını, ancak davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ederek satış iradesi bulunmayan dava konusu taşınmazların da devrini sağladıklarını ve kendisini zarara uğrattıklarını ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile satıştan önceki payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiş, aşamada sunduğu 13.06.2018 tarihli dilekçesinde, çekişme konusu 503 ada 3 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırılmasına karar verildiğini belirterek, bu taşınmaz yönünden davaya tazminat davası olarak devam ettiğini bildirmiştir.

II. CEVAP

Davalılar, ...'in davacı ile davacı adına olan tüm taşınmazlardaki hisselerinin satışı konusunda 90.000 TL'ye anlaştığını, dolayısıyla davaya konu taşınmazlar da dahil olmak üzere anlaşmanın sağlandığını, davacının davalı ...'in öz teyzesi olduğunu, vekaletin hile ile alınmasının söz konusu olmadığını, davacının paraya ihtiyacı olduğundan dolayı davalı ... de bu taşınmazlarda davacı ile birlikte hissedar olduğundan davacının bu hisselerini davalı ...'e satmayı amaçladığını, bu şekilde satış talebinin doğrudan davacıdan geldiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Mahkemece, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı, kayıt malikinin iyiniyetli olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Yerel Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, iddianın ispatlanmadığını, yazılı delil bulunmadığını, ödemenin yapıldığını belirtilerek, kararının kaldırılmasını istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 31.10.2019 tarihli ve 2019/934 E., 2019/914 K. sayılı kararıyla; iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekilince temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 27.01.2021 tarihli 2019/4678Esas 2021/408Karar sayılı kararıyla; “...Somut olaya gelince; davacının, sadece ... köyünde yer alan taşınmazlarının satışı için davalı ...’ye vekalet verdiğini, davalının ise, davacının tüm taşınmazlarının satışı için vekil olarak tayin edildiğini beyan ettiği, öte yandan taraflar arasında 90.000 TL bedelin ödendiği hususunda uyuşmazlık bulunmadığı görülmektedir. Ne var ki, dosya kapsamı itibari ile, yapılan keşifler neticesinde dava konusu taşınmazların dava tarihindeki değerlerinin belirlendiği, ancak ... köyünde yer alan taşınmazların değerlerinin ise belirlenmediği açıktır. Bu durumda, davacı adına kayıtlı olup, davalı ... tarafından vekaleten diğer davalı ...’e devredilen ... köyünde yer alan taşınmazların da değerlerinin belirlenmesi, bu suretle belirlenecek değerin 90.000 TL civarında olması halinde davacının iradesinin yalnızca ... köyünde yer alan taşınmazların devri yönünde olduğu kabul edilerek davanın kabulüne, eğer davalı ...’e temlik edilen tüm taşınmazların değerinin 90.000 TL civarında olduğunun tespit edilmesi halinde ise şimdiki gibi davanın reddine karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir...” gerekçesiyle bozulmuştur.

3. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen karar

Bölge Adliye Mahkemesince 20.01.2022 tarihli ve 2021/414 Esas, 2022/119 Karar sayılı kararla; ... köyündeki satışa konu olan davacı hisselerinin toplam değeri 151.546,65 TL olmakta iken, davaya konu 456 ada 1 numaralı parselin satış tarihi itibari ile 20.759,00 TL, 503 ada 3 numaralı parsel ise satış tarihi itibari ile 59.076,00 TL olduğundan ve davalı ... tarafından davacıya 90.000,00TL ödendiğinden, davacının iradesinin yalnızca ... köyünde yer alan taşınmazların devri yönünde olduğu kabul edilerek, davalıların karı koca olması da nazara alındığında kötüniyetle hareket ettikleri ve bu şekilde davacıyı zararlandırdıkları anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Bölge Adliye Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; bilirkişi raporuna yapılan itirazların dikkate alınmadığını, tanıklarını davacının kızları olup, iddianın ispatlanamadığını, davalı tanıklarının ise iddialarını destekler beyanları olduğunu, eş olmalarının kötüniyeti göstermediğini, kötüniyetli olduklarına ilişkin delil olmadığını, davacının yazılı delili olmamasına rağmen, ödemeye ilişkin dekontu olduğunu, işlemden önce sağlık raporu alınarak ve vekaletname kendisine okunarak devir yapıldığını, davacının notere gitmediğini beyan ettiğini, kızının ise çelişkili olarak gittiklerini söylediğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

Bilindiği üzere, Türk Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet akdini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 sayılı Borçlar Kanunu′nun 390. maddesi) aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.

Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.

Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse görülecek işin niteliğine göre belirlenir (TBK'nin 504/1). Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil, değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilinin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu′nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

Fakat, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa, vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu Yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (re'sen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötüniyeti teşvik etmek, en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötüniyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

6.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre bozma kararı uyarınca işlem yapılarak (V.3.) no.lu paragrafta belirtilen kararın verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davalılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 4.411,31 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, 01.06.2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.