Logo

1. Hukuk Dairesi2022/160 E. 2023/6125 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1550 E., 2021/1712 K.

DAVA TARİHİ : 06.02.2014

HÜKÜM/KARAR : Davanın reddi / Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Karayazı Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2014/179 E., 2018/88 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali - tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı Hazine vekili; dava konusu Erzurum ili, Karayazı ilçesi, Çaltılı köyü 107 ada 57 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında davalılar adına tespit ve tescil edildiğini, ancak bu taşınmazın bazı şahıslar tarafından kullanıldığını ve Hazine tarafından işgalcilerden ecrimisil alındığını, davalıların bu işgalcilerden olmadığını, taşınmaz üzerinde zilyetliğe dayalı olarak hak iddia edilmesinin mümkün bulunmadığını, Karayazı Tapu Müdürlüğü zabıt defterinde 271 parsel olan kadastro revizyonundan sonra 107 ada 57 parsel numarası alan bu taşınmazın malikinin Maliye Hazinesi olduğunu, Toprak Tevzi Komisyonu kararları, 1972 yılı tapulama tutanakları celp edilerek keşifte zemine uygulandığında bu durumun açıkça ortaya çıkacağını, dava konusu taşınmazın davalılar adına tescilinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı , davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 22.02.2018 tarihli ve 2014/179 Esas, 2018/88 Karar sayılı kararıyla; 1972 yılında tesis edilen tapu kaydı öncesinde 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 46 ncı maddelerinde belirtildiği üzere 20 yıl süreyle nizasız ve fasılasız olarak malik sıfatıyla zilyetlik koşulunun davalılar lehine oluştuğunun ispatlandığı,davacı Maliye Hazinesi'nin davaya konu taşınmaz üzerinde hiçbir zaman zilyetliğinin oluşmadığı, ecrimisil alındığı iddia edilen yıllarda da dava konusu yerin davalıların kullanımında olduğunun mahalli bilirkişi beyanları ile kabul gördüğü, davacı kurumun ecrimisil evrakından başkaca delil sunmadığı belirtilerek davacının iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davacı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu,dava konusu taşınmaz üzerinde mülkiyet iddiasına dayanak olacak şekilde zilyetliğin oluşmasının mümkün bulunmadığını, davalıların ecrimisil alınan işgalcilerden olmadığını, davalı tarafın zilyet olduğunu ispat edemediğini , dosyaya zilyetliği ispat edici bir delil sunulmadığını davalıların karardaki adresleri dikkate alındığında dava konusu taşınmazların bulunduğu köyde ikamet etmediklerinin görüldüğünü, köyde ikamet etmeyen şahısların zilyetliğinden de bahsedilemeyeceğini , 30-40 sene önce zilyetlik oluştuğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 23.09.2021 tarihli ve 2021/1550 Esas, 2021/1712 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın 4753 sayılı Kanun'a göre davalıların babası İbrahim Kormaz'a dağıtılan 22.12.1972 tarihli ve 29 cilt, 55 sayfa, 99 sıra sayısında tapu siciline kayıtlı 271 parsel sayılı tevzi parselinde kaldığı, irsi halefiyet yoluyla davalılara intikal ettiğinin anlaşıldığı, bu itibarla; İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

Davacı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları yineleyerek ve kararın hukuka aykırı olduğunu, dava konusu taşınmaz üzerinde mülkiyet iddiasına dayanak olacak şekilde zilyetliğin oluşmasının mümkün olmadığını,Hazine adına oluşan tapu tarihi dikkate alındığında davalının zilyetliğini ispatlar bir durum bulunmadığını, imar ve ihya açısından da koşulların oluşmadığını, taşınmazı Hazine'nin belirli tarihlerde ecrimisil bedelleri alarak kullandırdığını, keşifte taşınmaz malikleri ile toprak tevzi çalışmalarında şagil olarak geçen kişiler arasındaki akdi ve irsi bağ olup olmadığı hususunun açıklığa kavuşturulmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 13 üncü ,14 üncü ve 46 ncı maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Dosya içeriği ve toplanan delillere göre, kadastro sonucu, dava konusu Erzurum ili, Karayazı ilçesi, Çaltılı köyü 107 ada 57 parsel sayılı, 19.558,07 m2 yüzölçümlü, tarla vasıflı taşınmazın, Hazine adına kayıtlı, toprak tevzinin 275 ve 402 nolu parseli, 22.12.1972 tarih ve 218 sıra nolu tapu kaydı dayanak alınarak, Hazine'nin taşınmazlar üzerinde herhangi bir tasarrufunun olmadığı, tapunun oluştuğu tarihten önce de Çaltılı köyü sakinleri ve aşağıda isimleri yazan şahıslar tarafından 20 yılı aşkın süredir nizasız fasılasız malik sıfatıyla zilyet ve tasarruflarında bulundurdukları ,taşınmaz Mehmet Korkmaz'ın malik sıfatıyla zilyet ve tasarrufunda iken 2004 yılında evlatları Salim, İsmail, İshak, Salih, İslam, Yasin ve ...' a satarak hak ve alakasını kestiği , adı geçen şahısların taşınmazı halen kullanmaya devam ettikleri edinme sebebi olarak açıklanmak suretiyle ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 13 üncü ve 46 ncı maddeleri gereğince ..., ...,..., ..., ..., ..., ... adına tespit ve tescil edildiği anlaşılmaktadır.

2. Bilindiği üzere; 4753 sayılı Kanun uyarınca oluşturulan tapu kayıtlarının kapsamında kalan yerlerin, tapu kaydının oluştuğu tarihe kadar zilyetleri yararına iktisap koşullarının gerçekleşmesi halinde zilyetleri adına tescile karar verileceği 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 46/1 inci maddesinde düzenlenmiştir. Bu durumda anılan Kanun maddesi uyarınca, tapu kaydının oluştuğu tarihe kadar davalı taraf yararına zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması gerekmektedir.

3. Somut olaya gelince; 3402 sayılı Kanun'un 14 üncü ve 46 ncı maddelerinde belirtilen zilyetlikle iktisap koşullarının davalı taraf yararına oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır.

Şöyle ki, dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede yapılan toprak tevzi çalışması sonucunda oluşan ve dava konusu taşınmazın dayanağı olan 22.12.1972 tarihli ve 217 sıra numaralı 271 sayılı parselin belirtmelik tutanağında Haziran 290 tarih ve 40 no.lu tapunun gösterildiği, anılan tasarruf belgesine göre hudutların gayri sabit olduğu, 1964 yılında şagilleri (Murat oğlu Abdullah Korkmaz) tarafından meradan açılmak suretiyle tarla haline getirildiği belirtilerek 271 numaralı toprak tevzi parselinin Hazine adına tevzi edildiği anlaşılmakta olup taşınmazın şagilleri tarafından meradan açıldığı belirtildiği halde, yöntemince mera araştırması yapılmamış, bu kapsamda ziraat bilirkişisinden ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmamış, toprak tevzi çalışmalarının yapıldığı tarihten önceki zilyetliğin belirlenmesi hususunda bir arazinin niteliğini ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarının incelenmesi olduğu halde, hava fotoğraflarından da yararlanılmamıştır. Öte yandan, teknik bilirkişi raporunda tevzi haritası ile kadastro paftası bilgisayar programı aracılığıyla ölçekleri eşitlenerek yöntemince çakıştırılmamış olup dayanak olarak belirtilen Haziran 290 tarih ve 40 no.lu tapu kaydının getirtilip yöntemince zemine uygulanıp kapsamı belirlenmeksizin sonuca gidilmiştir.

4. Hal böyle olunca; öncelikle dava konusu taşınmaza ilişkin tevzi tapu kaydının oluştuğu tarihten 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı tarihleri açıkça yazılarak Harita Genel Müdürlüğünden temin edilmeli; mahallinde, elverdiğince yaşlı (taşınmazların tespitine esas tapu kayıtlarının oluşumundan öncesini bilebilecek yaşta), tarafsız ve yöreyi iyi bilen şahıslar arasından seçilecek aynı köy ve komşu köyler halkından ayrı ayrı üçer kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları, 3 kişilik jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisi kurulu, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu ve fen bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı; yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın öncesinin ne olduğu, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başladığı, taşınmazın kim tarafından, ne zamandan beri kullanıldığı, kamu orta malı niteliğinde mera, yaylak gibi özel mülkiyete konu olamayacak yerlerden olup olmadığı, meradan sökülerek elde edilip edilmediği hususlarında maddi olaylara dayalı bilgi alınmalı; çekişmeli taşınmazın belirtmelik tutanağında uygulandığı belirtilen Haziran 290 tarihli ve 40 no.lu tapu kaydı temin edilip mahalli bilirkişiler aracılığı ile zemine uygulanarak kapsamı belirlenmeli; keşifte alınan beyanlar komşu parsellerin tutanak ve dayanağı kayıtlar ile denetlenmeli; dava konusu taşınmaza ait belirtmelik tutanağında şagil olduğu ve tutanakların dayanağı olan tapu kaydını ibraz ettiği belirtilen şagil Murat oğlu Abdullah Korkmaz ile davalılar arasında akdi veya irsi ilişki bulunup bulunmadığı saptanmalı; fen bilirkişinden bilgisayar programı aracılığıyla tevzi haritası ile kadastro paftası ölçekleri eşitlenerek yöntemince çakıştırılmak suretiyle keşfi takibe elverişli krokili rapor düzenlenmesi istenmeli; ziraat bilirkişisi kurulundan taşınmazı değişik yönlerden gösteren fotoğrafları da eklenmek suretiyle çekişmeli taşınmazın önceki ve mevcut niteliğini, toprak yapısını, eğimini, bitki desenini, tarımsal niteliğini, sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, imar-ihya gerektiren yerlerden ise imar-ihyaya konu olmaya başladığı ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, taşınmazın komşu parsellerden doğal yahut yapay ayırıcı sınırlarla ayrılıp ayrılmadığını, nasıl ayrıldığını, tasarruf sınırlarının belirgin olup olmadığını, mera, yaylak gibi özel mülkiyete konu olamayacak yerlerden olup olmadığını, meradan sökülerek elde edilip edilmediğini belirten ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişilerinden oluşan kuruldan taşınmazı kapsayan hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak dava konusu taşınmazın hava fotoğraflarında gösterilmesi istenilmeli ve taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin ne olduğunu ve arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını, şeklini ve süresini belirten rapor alınmalı; belirtilen şekilde yapılan uygulama sonunda davalı taraf yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü ve 46/1 inci maddelerinde öngörülen edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenmeli; bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.

Mahkemece, değinilen hususlar göz ardı edilmek suretiyle eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmektedir.

VI. KARAR:

Açıklanan sebeplerle;

Davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Temyiz eden davacı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.