"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 23. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TENKİS
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil/tenkis istekli dava sonunda İstanbul Anadolu 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25/12/2019 tarihli, 2015/60 Esas, 2019/369 Karar sayılı kararı ile davanın reddine dair verilen kararın davacılar vekili tarafından istinafı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 31/12/2021 tarihli, 2020/496 Esas, 2021/1950 Karar sayılı kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar yasal süre içerisinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, ortak mirasbırakanları Sofik Taşçılar'ın 28/06/2013 tarihli ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile 638 ada 21 parsel sayılı taşınmazının 1/4 payını davalıya temlik ettiğini, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, mirasbırakanın demans-alzheimer tedavisi görmesi nedeniyle devir tarihinde ayırt etme gücünün yerinde olamayabileceği düşüncesi ile mirasbırakanın kısıtlanması için vesayet davası açtıklarını, mirasbırakan ile ölünceye dek kendilerinin ilgilendiklerini ileri sürerek, miras payları oranında tapu iptali ve tescile, mümkün olmazsa tenkise karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, muvazaa iddiasının yersiz olduğunu, mirasbırakanın taşınmazda 3/4 payı bulunmasına rağmen sadece 1/4 payını davalıya devrettiğini, bakım sözleşmesi ile devredilen kısmın makul olduğunu, mirasbırakanın alzheimer hastası olmayıp ayırt etme gücüne sahip biri olduğunu belirtip, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İstanbul Anadolu 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25/12/2019 tarihli, 2015/60 Esas, 2019/369 Karar sayılı kararıyla, temlikin mal kaçırma değil bakım amaçlı yapıldığı, davalı tarafından bakım borcunun yerine getirildiği, ölünceye kadar bakma akdi ivazlı akitlerden olup tenkis hükümlerinin uygulanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacılar vekili, vesayet dosyasında davalının mirasbırakanın Adli Tıp Kurumuna sevkine engel olduğunu, yargılama sırasında mirasbırakanın ölümü üzerine vasi tayinine yer olmadığına karar verildiğini, temlikin muvaaazalı olduğunu, Mahkemenin benzer olayda davayı kabul ettiğini, tenkis talepleri hakkında açık ve kesin bir gerekçe ve hüküm bulunmadığını, fiil ehliyeti hususu kamu düzeninden olduğundan Mahkemece re'sen dikkate alınması ve bu hususta Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerekirken rapor alınmaksızın karar verildiğini ileri sürerek, istinaf isteğinde bulunmuştur.
3. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 31/12/2021 tarihli, 2020/496 Esas, 2021/1950 Karar sayılı kararıyla, davacılar tarafından davada ehliyetsizlik iddiasına dayanılmadığı, sadece muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak davanın açıldığı, dava dilekçesinde bu husus açıkca belirtildiği gibi 08/12/2015 tarihli duruşmada davacılar vekilinin "Muris ...'ın ölünceye kadar bakma akdinin yapıldığı tarihte fiil ehliyetine sahip olmadığını iddia etmiyoruz." şeklinde açıkça beyanda bulunduğu ve imzasının alındığı anlaşıldığından, İlk Derece Mahkemesince, ehliyetsizlik yönünden bir araştırma yapılmamış olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, davacılar vekilinin istinaf başvurusu 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddedilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili, dosya kapsamı ve tanık beyanları ile mirasbırakanları tarafından değeri 480.000,00 TL olan taşınmaz payını davalıya devrinin muvazaalı olduğunu, davalının salt aile hukukundan kaynaklı yükümlülüğünü yerine getirdiğini, mirasbırakanın taşınmazda geriye 1/2 payının kaldığını, başkaca taşınmazının bulunmadığını, ehliyetsizlik kamu düzeninden olup taraflar bu husustan vazgeçse dahi hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü ve ehliyet durumunun kamu düzeni ile ilgili olmasından dolayı mirasbırakanın ehliyetli olup olmadığının Adli Tıp Kurumundan alınacak rapor ile ortaya konulması gerektiğini, Bölge Adliye Mahkemesince tenkis talepleri hakkında açık ve kesin bir gerekçe ve hüküm kurulmadığını, tenkis hesabı yapılmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ölünceye kadar bakma sözleşmesinden kaynaklanan muris muvazaası hukuki nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) m. 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. (818 s. Borçlar Kanunu'nun (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614 (BK) m. 514)).
Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 1.4.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
3.2.2. Bilindiği ve Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde düzenlendiği üzere "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." Yine 6100 sayılı HMK'nun 190/1. maddesi gereğince "ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinin yerinde bulunmasına göre, Bölge Adliye Mahkemesince (IV/3.) no.lu paragraftaki gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, onama harcı peşin yatırıldığından harç alınmasına yer olmadığına, 15/09/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.