"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ: GAZİOSMANPAŞA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istekli dava sonunda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 24/12/2021 tarihli ve 2020/167 Esas, 2021/1840 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacılar vekili tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 14/06/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalılar vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... ve diğerleri gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, davacı ...’ın paylı maliki olduğu 5942 ada 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12 ile 6017 ada 2 parselde toplam 413,49 m2 yeri var iken belirtilen parsellerde hissedar olan karşı taraf şahıslarla Arnavutköy Tapu Dairesinde yaptığı 24.03.2016 tarihli trampa işlemi sonrasında belirtilen parsellerdeki hisseleri yerine sadece aynı yer 5942 ada 2 ve 8 parsel ile, işlem görmeyen 6017 ada 2 parselde toplamda 151,74 m2 yer kaldığını fark ettiğini, ilgililerine bahsettiğinde tapu müdürü ve ilgili memurun bu işlemin hatalı olduğunu, ancak doğrudan kendilerinin düzeltemeyeceğini, ilgili kişilerin tümümün gelmesi ile düzelebileceğini bildirdiklerini, ancak davalıların tapu kaydında düzeltme için yardımcı olmadıklarını, trampa işlemi sonrasında iradesi dışında 261,79 m2 yer kaybına uğradığını, mağdur olduğunu; diğer davacı ...’nın da iradesi sakatlanmak suretiyle 128,84 m2 yere sahip iken trampa sonrasında 91 m2 yerin kendisine verildiğini, 38 m2 yerinin kaybolmak suretiyle mağdur edildiğini, amaçlarının imar uygulaması sonrası ortaya çıkan hissedarlığın giderilmesi olduğunu, trampada ne kadar hisse verecekse o kadar hisse alımını amaçladıklarını, ancak iradeleri dışında davalıların bilerek yanlış yönlendirmeleri sonucunda yanıltılarak ve kendilerinin de yanılarak işlem yaptığını ileri sürerek, trampa işleminin iptali ile tapuların eski haline dönmesine karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılardan ... ön inceleme duruşmasında, 24/03/2016 tarihinde yapılan trampa işleminin iptaline karar verilmesini istediğini, kendisinin de mağdur olduğunu bildirmiştir.
Davalı ... ve ... duruşmadaki beyanlarında, tapu müdürlüğü tarafından yapılan işlemde usulsüzlük bulunmadığını, davacılardan ...'ın 8 numaralı parseli ile parsellerini takas ettiklerini bildirmişlerdir.
Davalı ..., işlemin düzeltilmesini talep ettiğini bildirmiştir.
Davalı ..., işlem sonucu kendisinin de mağdur olduğunu, işlemde amaçlarının taşınmazının ifrazı ile müstakil tapu almak olduğunu bildirmiştir.
Davalı ..., ..., ..., .... ve ... vekili, davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Gaziosmanpaşa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 07/11/2019 tarihli ve 2016/169 E., 2019/632 K. sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulü ile, davacı ... yönünden; 5942 ada 7 parsel sayılı taşınmazda davalı ... adına kayıtlı 1267/2400 hisse, 49690/94124 pay kabul edilerek, bu paydan 26175/94124 paya ilişkin tapu kaydının iptali ile, iptal edilen 26175/94124 payın davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, kalan 23515/94124 payın tapu maliki davalı ... üzerinde bırakılmasına, Davacı ... yönünden; 5942 ada 6 parsel sayılı taşınmazda davalı ... adına kayıtlı 1267/2400 hisse, 43164/81763 pay kabul edilerek, bu paydan 4282/81763 paya ilişkin tapu kaydının iptali ile, iptal edilen 4282/81763 payın davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, kalan 38882/81763 payın tapu maliki davalı ... üzerinde bırakılmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar ... ve ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; söz konusu trampa işleminin Gaziosmanpaşa 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/735 Esas sayılı dosyasında açılan ortaklığın giderilmesi davasından dolayı tarafların serbest iradesi ile gerçekleştirildiğini, işlemin tapu memurunun huzurunda yapıldığını, tarafların evlerinin bulunduğu alanların gözetildiğini, müvekkillerinin hataya sevketme ve yanıltmalarının söz konusu olmadığını, buna rağmen mahkemenin müvekkillerinin hile sayılabilecek davranışlarının olup olmadığı veyahut davacıların nasıl hileye düştüklerini gösterecek her hangi bir gerekçe göstermeksizin ve bu hususa ilişkin değerlendirme yapmaksızın karar verdiğini; başkaca davalılarda da artış ve eksikler varken sadece müvekkilleri yönünden karar verilmesinin hatalı olduğunu, tapuda kendi serbest iradeleriyle işlem yapan davacıların kötü niyetinin korunmaması gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 24/12/2021 tarihli ve 2020/167 E., 2021/1840 K. sayılı kararıyla; somut olayda; hile iddiasına dayalı iş bu davanın bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılıyor ise de; toplanan deliller ve özellikle tanık anlatımlarından trampa işleminde fazla pay aldığı iddia edilen davalıların, davacıların iradesini fesada uğrattığının TMK'nın 6. ve HMK'nın 190. maddesi uyarınca ispat edilemediği, temlikin iradi olduğu, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulünün hatalı olduğu gerekçesiyle davalı ... ve ... Mintaş vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/(1).b.2. maddesi uyarınca kabulü ile kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddialarını yineleyip, alınan bilirkişi raporları ile dinlenen tanık beyanlarının da iddialarını doğruladığını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hata ve hile hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Bilindiği üzere, sözleşmenin konusu, niteliği ve ödenecek miktar gibi hususlarda dikkatsizliği veya bilgisizliği sonucu gerçek iradesine uymayan beyanda bulunmak suretiyle esaslı hataya düşen tarafın sözleşme ile bağlı sayılamayacağı kuşkusuzdur. Hemen belirtmek gerekir ki, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) tıpkı 818 sayılı Borçlar Kanunu (BK) gibi esaslı hatanın (yanılmanın) tanımı yapılmamış, 31. ve 32. maddede sınırlayıcı olmamak üzere örnekler gösterilmiştir. Kısaca iç irade ile açıklanan irade arasındaki bilmeyerek yapılan uyumsuzluk olarak tanımlanan hatanın (yanılmanın) esaslı kabul edilebilmesi için, uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa benimsendiği gibi, girişilen taahhüdün başlıca sebebini teşkil etmesi, daha açık söyleyişle hem yanılgıya düşen taraf, yönünden (sübjektif unsur), hem de iş hayatındaki dürüstlük kuralları (objektif unsur) açısından, hataya düşülmese idi böyle bir sözleşmenin hiç veya açıklanan biçimde yapılmayacağının ispatlanması zorunludur.
Bu koşulların varlığı halinde hataya düşen taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Yeter ki hatanın ileri sürülmesi TBK'nın 35. (BK'nin 25.) ve TMK'nın 2. maddesinde hükme bağlanan dürüstlük kuralına aykırı olmasın.
Hemen belirtmek gerekir ki, sözleşme yapılırken hataya düşen tarafın kusurlu bulunması sözleşmenin iptaline engel değildir. Ne var ki, TBK'nın 35. (BK'nin 26.) maddesinde öngörüldüğü gibi hatayı bilmeyen veya bilecek durumda bulunmayan ve kusursuz olan karşı tarafın menfi, gerektiğinde müspet zararının ödenmesi gerekir.
Öte yandan, iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Hatanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde, sözleşmenin karşı tarafına yöneltilecek tek taraflı bir irade açıklaması ile bildirilebileceği gibi def'i veya dava yoluyla da kullanılabilir. Ayrıca hatanın varlığı her türlü delille ispat edilebilir.
3.2.2. Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunu'nun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, def'i yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; 24/03/2016 tarihli, 8068 yevmiye sayılı işlemle 5942 ada 1 ila 12 parsel maliklerinin trampa suretiyle karşılıklı pay devirlerinde bulunduğu, karşılıklı mülkiyet devirleri ile sicil kaydının oluşturulduğu, Mahkemece mahallinde keşif yapıldığı ve bilirkişilerden trampa işlemi ile davacıların işlem öncesi ve sonrası pay durumlarının tespiti ve değerleri ile ilgili rapor alındığı anlaşılmaktadır.
3.3.2. Somut olayda, tarafların 24/03/2016 tarihli işleme konu edilen taşınmazlardaki mevcut paylarını toplulaştırma amacıyla bir araya gelerek trampa işlemini gerçekleştirdiği, söz konusu işlemde tarafların amacının paylarını bir arada muhafaza etmek olduğu sabittir.
3.3.3. Ne var ki, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarından, yapılan işlem sonucunda davacılar ... ve ...adlarına kayıtlı taşınmazların miktarı azalırken, davalılar ... ve ...’un ise taşınmaz miktarlarının arttığı anlaşılmaktadır.
3.3.4. Davalıların bu paylarının sebepsiz olarak artmasında, davalıların herhangi bir kusuru bulunmadığına göre, Mahkemece yapılması gereken iş, davacılar vekilinin 20.05.2019 tarihli dilekçesinde de belirtildiği üzere, davalılar ... ve ...’ta bulunan fazlalığın bu davalılara ait taşınmazlarda davacılar paydaş kılınmak suretiyle davacıların pay eksikliğinin tamamlanmasından ibaret iken, delillerin takdirinden hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
VI. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 20.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacılar vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalılardan alınmasına, 14/06/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.