Logo

1. Hukuk Dairesi2022/1731 E. 2022/4838 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın, davalılara yaptığı taşınmaz satışının muvazaalı olup olmadığı ve davacının miras payına tecavüz teşkil edip etmediği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, mirasbırakanın mal kaçırma kastıyla hareket ettiğini ispatlayamaması ve davalıların iyi niyetli üçüncü kişi olarak taşınmazı edindiklerine dair yeterli delil bulunması gözetilerek, davanın reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ

.....

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TECİL - BEDEL - TENKİS

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-bedel-tenkis istekli davanın yapılan yargılaması sonunda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince verilen 18/01/2022 tarihli ve 2021/1088 Esas - 2022/85 Karar sayılı karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 14/06/2022 Salı günü için yapılan tebliat üzerine temyiz eden davacı ... ve vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalılar ... v.d. Vekili Avukat ..., davalı ... vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, mirasbırakan ........'ın oğlu olup tek mirasçısı olduğunu, davalılardan ... ve ...'nın ise halaları olduğunu, mirasbırakan ...'in davalı kardeşlerinin etki ve baskısı altında kalan biri olup daha öncesinde de babasından kalan malvarlığını davalıların etkisi ile herhangi bir bedel almaksızın ve mal varlığında artış olmaksızın sattığını, akciğer kanseri olan mirasbırakanın ölmeden 42 gün önce dava konusu 381 parseldeki hisselerini davalılar... ve ...'e satış suretiyle devrettiğini, bu durumu tesadüfen öğrendiğinde hemen Haziran-2015 tarihinde davalılara bu yapılan haksızlığı belirterek miras payını talep ettiğini, bunun üzerine davalıların dava açılmadan kısa bir süre önce 18/08/2015 tarihinde taşınmazı kötüniyetli olarak ve davalılardan birinin oğlunun iş ortağının eşi olarak duyum aldıkları davalı ...'a muvazaalı olarak devrettiklerini, tüm bu işlemlerin mirasçı ...'dan mal kaçırmaya yönelik muvazaalı işlemler olduğunu, son kayıt malikinin TMK'nın 1023.maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağını, yine mirasbırakan babaaneesi ...’ın da miras payını aynı tarihte davalı kızlarına satış göstermek suretiyle ve mal kaçırmak amaçlı olarak devrettiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tesciline, olmadığı takdirde tazminata, bu da mümkün olmazsa tenkise karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ..., davada taraf olanlarla hiçbir akrabalığı olmadığını, satışa çıkarılan taşınmazı yatırım amacıyla rayiç bedelini ödeyerek ve tapu kaydına güvenerek iyiniyetle satın aldığını, satış işlemini adına 2013 yılında vekalet verdiği bir kişinin yaptığını, buna benzer yatırım amacıyla birçok kez taşınmaz alım satımı yaptığını, diğer davalılar ... ve ..., davaya konu satışın muvazaalı olmadığını, davacının babası mirasbırakan ... "sara" hastası olduğundan l990 yılından itibaren 8 yıl boyunca ilaç ve kişisel masraflarını kendi cebinden ödeyerek davalı ...'ın baktığını, mirasbırakan ...'in davalı ...'a olan borçları arttığı için dava konusu taşınmazı satma ihtiyacı duyduğunu, taşınmazın satışını mirasbırakanlar ... Açık ile ...'ın teklif ettiğini, satış bedelinin bir kısmının davalı ...'nin murisin hastalığı için yaptığı harcamalara mahsup edildiğini, kalan bakiyenin ise davacının murislerine ödendiğini, mirasbırakan ...'ın mirasını paylaştırma amacı bulunduğunu, bu amaçla davacıya daire aldığını, davaya konu taşınmazın muvazaalı olarak diğer davalı ...'a devredildiği iddiasının da doğru olmadığını, satışın gerçek olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Silivri 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05/12/2017 tarihli ve 2016/8 E. - 2017/316 K. sayılı kararıyla; murisin taşınmazı satma ihtiyacı içinde olmadığı, satıştan herhangi bir gelir elde etmediği, taşınmazın tapudaki satış bedeli ile satış tarihindeki gerçek güncel değerleri arasında nispetsizlik olduğu, davalı tarafın paylaşım hususundaki iddialarının tapu kayıtları ve tanık beyanları ile anlatımları nazara alındığında gerçekliği yansıtmadığı, murisin iradesinin satış olmayıp bağış yönünde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesi kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Kaldırma Kararı

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi 03/04/2018 tarihli ve 2018/157 E.- 2018/556 K. sayılı kararıyla; “ ... somut olaya bakılınca; ilk derece mahkemesince eksik inceleme ile karar verildiği anlaşılmaktadır. Şöyle ki; somut olayda iki mirasbırakan ... Açık ve ...'ın tasarrufları davaya konu edildiği halde, mirasbırakanların tasarruflarına ilişkin resmi senetler getirtilmeden, sadece davalılar arasındaki satışa ilişkin resmi senet getirtilip incelenerek karar verilmiştir. Mirasbırakanların tasarrufuna ilişkin belirtilen resmi senetlerin uyuşmazlığı çözümü için en önemli delillerden olduğunda kuşku yoktur. Halbuki, mirasbırakan ... Açık ve ...'ın dava konusu edilen 381 paseldeki tasarruflarına ilişkin resmi senetler getirtilerek tasarruf tarihlerindeki taşınmazın gerçek değeri ile resmi senetteki değerinin bilirkişilere tespit ettirilerek değerlendirilmesi, davalılar ... ve... vekilinin temlikin bakım karşılığında yapıldığı yönündeki savunması için yeterli araştırma ve incelemenin yapılması, bu iddia ile ilgili olarak mirasbırakan ...'in tasarruf etmediği ve davacıya intikal eden 3884 parseldeki hissesi olduğu gözetilerek toplanan tüm deliller ile birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir.” gerekçeleri ile yerel mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

3. Kaldırma Kararı Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararı

İlk Derece Mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonucunda; dava konusu taşınmazın temlikinin muvazaalı ve mal kaçırma amaçlı olduğuna ilişkin iddianın sübut bulduğu, davalı ...’nin iyiniyetli kabul edilemeyeceği gerekçeleri ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

4. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

5.İstinaf Nedenleri

5.1. Davalılar ... ve ... vekili, istinaf mahkemesi kararında belirtilen eksiklikler giderilmeden, delil ve tanık beyanları yeterince incelenmeden karar verildiğini, savunmanın yeterince araştırılmadığını, denkleştirme savunmasına ilişkin olarak keşif yapılmadığını, davalıya alınan Alibey mahallesi, 143 ada 18 parsel 4.kat 15 nolu meskende keşif yapılmadığını, muris ...'ın paylaştırma amacı olduğunun davacı tanıklarınca dahi ifade edildiğini, miras bırakandan mirasçılarına intikal eden taşınır taşınmaz tüm mal varlığının araştırılmadığını, kayıtların celp edilmediğini, bilirkişi marifetiyle değerlerinin araştırılmadığını, davacının alım gücü olmadığını, tanıkların bu hususları ifade ettiğini, bakım edimi ve davalının alım gücü olduğuna ilişkin hususlarda yeteri kadar inceleme yapılmadığını, deliller ve davalı tanıklarının beyanlarının dikkate alınmadığını, değerler arasındaki farkın tek başına muvazaanın delili olmayacağını, mahkeme gerekçesi ile delil ve tanık beyanlarının çeliştiğini, mahkemenin 3884 parsele ilişkin kanaatinin yerinde olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

5.2. Davalı ... vekili, müvekkilinin dosyadaki diğer kişilerle bir bağlantısının bulunmadığını, taşınmazı iyi niyetli üçüncü kişi olarak aldığını, bedelin ödendiğini, tanıkların yanlı beyanda bulunduklarını, bedeller arasındaki farkın tek başına muvazaanın kanıtı olamayacağını, mahkemenin gerekçesinin davanın kabulü için yeterli olmadığını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

6. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 18/01/2022 tarihli ve 2021/1088 E. - 2022/85 K. sayılı kararıyla; davacının murislerin mal kaçırma kastıyla hareket ettiğini kesin olarak kanıtlayamadığı, murislerden kalan bir taşınmaz daha olduğu, davacı da dahil olmak üzere mirasçılara intikal ettiği, mal kaçırma kastı olsa bu taşınmazı da devretmesi mümkün iken devretmediği, davalı ... yönünden ise tapuya güvenerek aldığı, ödeme yaptığına ilişkin ilk kararın istinafı esnasında belge sunulduğu, kötü niyetli olduğunun kesin bir şekilde kanıtlanmadığı gerekçeleri ile davalı vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili, terditli olarak talep edilen tenkis ve tazminat taleplerine ilişkin olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmadığını, sadece “davanın reddine” şeklinde karar verilmesinin hatalı olduğunu, tanık beyanlarından sabit olduğu üzere murisin kendi iradesi ile oğlu ve mirasçısı olan davacı müvekkilinden mal kaçırmak istediğini ve müvekkiline miras bırakmak istemediğini açıkça ve defalarca beyan ettiğini, bedeller arasında fahiş fark bulunduğunu, dinlenen tanıkların murislerin tapuda yapılan devir karşılığı davalılar ... ve...'den para almadıklarını, davalılar ... ve...’nin maddi gücünün kötü olduğunu ve taşınmazları almaya yetmeyeceğini, murislerin de taşınmazın satışından gelen bir zenginleşmelerinin olmadığını beyan ettiklerini, davalı ...’nin cevap dilekçesinde ve delil listesinde bildirmediği ve istinaf aşamasında sundukları dekontları kabul etmediklerini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel, olmazsa tenkis istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun(TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun(TBK) 237. ve Tapu Kanunu'nun(TK) 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

3.2.2. HMK’nın 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.",

3.2.3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.",

hükümlerine yer verilmiştir.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı (V/3.2). paragraftaki yasal ve hukuksal gerekçeye göre, Bölge Adliye Mahkemesince (IV/6). paragrafta yer verilen gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalılar vekilleri için 3.815,00-TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacıdan alınmasına, alınması gerekli 80,70 TL onama harcı peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 15/06/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.