"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, 306 parsel sayılı taşınmazı 1998 yılında satın aldığını, taşınmazın 1066 ve 1067 parsel sayılı taşınmazlarla tevhidi ile 1068 parsel sayılı taşınmazın oluştuğunu, İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 2001/267 Esas ve 2002/111 Karar sayılı kararıyla mülga 4422 sayılı Kanun'un 1/4. maddesi gereğince suçtan doğan bütün değer ürünlerine el konulmasına karar verildiğini, bu karar doğrultusunda dava konusu taşınmazın Hazineye intikal ettiğini, ceza davasına konu suçun 2000-2001 yılları arasında olmasına rağmen kendi parasıyla aldığı 306 parsel sayılı taşınmaza da haksız olarak el konulduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, zamanaşımı ve hak düşürücü sürenin geçtiğini, dava konusu taşınmazın hükmen ... adına tescil edildiğini, Mahkeme hükmüne esas olarak yapılan tescile ilişkin dava açmanın mümkün olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, Ceza Mahkemesi tarafından verilip usulünce kesinleşen bir mahkeme kararı uyarınca mülkiyeti Hazineye geçirilen taşınmazın tapu kaydının, bu taşınmazın suçtan elden edilen değer olup olmadığı tartışılarak hukuk mahkemelerince tapusunun iptal edilemeyeceği, Ceza Mahkemesi kararının usulünce kesinleşmiş olduğu, kesin hükmün varlığının dava şartı sayıldığı gerekçesiyle, dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 07/10/2019 tarihli ve 2016/12716 Esas, 2019/5057 Karar sayılı kararıyla; “...İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/338 Esas ve 2011/142 Karar sayılı ve 2001/267 Esas ve 2002/111 Karar sayılı kararları davacının ceza anlamında yargılamasına ilişkin olup HMK uyarınca ceza mahkemesi kararlarının eldeki dava için kesin hüküm oluşturmayacağı tartışmazsızdır. İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 2001/267 Esas ve 2002/111 Karar sayılı kararında suç tarihi 2000-2001 olarak belirtilmiştir. Davacı ise 306 parsel sayılı taşınmazı 1998 yılında suç tarihinden önce edinmiştir. Bu durumda 306 parsel sayılı taşınmazı davacının suçtan elde ettiği gelirle aldığı söylenemez. Hal böyle olunca, 306, 1066 ve 1067 parsel sayılı taşınmazların tevhidi ile 1068 parsel sayılı taşınmazın oluştuğu gözetilerek; 1068 sayılı tevhid parselinden 306 parselin ifrazının mümkün olup olmadığının Belediye Encümen kararına dayalı olarak araştırılması, ifrazı mümkün ise ifraz edilerek davacı adına tesciline karar verilmesi, mümkün değil ise de 306 parsel sayılı taşınmazın miktarının 1068 parsel sayılı taşınmazın miktarına oranlanıp davacı paydaş kabul edilerek davanın kabul edilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesiyle Mahkeme kararı bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 24/09/2021 tarihli ve 2020/284 E., 2021/433 K. sayılı kararıyla; 306 parsel sayılı taşınmazın ifrazının mümkün olmadığı, bu nedenle 1068 parsel sayılı taşınmaz miktarına oranlama yapılarak davacıların miras payları oranında davanın kabulüne karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu 306 parsel sayılı taşınmazın davacıların mirasbırakanı tarafından suç gelirlerinden elde edildiğini, bunun üzerine Mahkemece taşınmazın hükmen Hazine adına tesciline karar verildiğini, ayrıca Hazine tarafından davanın açılmasına sebebiyet verilmediğinden dolayı aleyhe vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmiş olmasının da hatalı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Bilindiği üzere; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 705. maddesinde; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” 1022/1. maddesinde; “ Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.”, 1024/2. maddesinde; “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.”, 1025/1-2. maddesinde "Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya bir tescil yolsuz olarak terkin olunmuş ya da değiştirilmiş ise, bu yüzden aynî hakkı zedelenen kimse tapu sicilinin düzeltilmesini dava edebilir. İyiniyetli üçüncü kişilerin bu tescile dayanarak kazandıkları aynî haklar ve her türlü tazminat istemi saklıdır. " düzenlemelerine yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Dosya içeriğine, toplanan delillere, (IV/2.) numaralı paragrafta yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı Hazine vekilinin bu yöne ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine.
6.3.2. Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; yargılama sırasında davacı ...’in öldüğü ve terekesinin 16 pay kabul edilerek geride mirasçı olarak eşi ...'ın 8/16 pay, annesi ...’in 4/16 pay, 2005 yılından ölen kardeşi Nermin mirasçısı ...’nün 1/16 pay, kardeşi ...’ın 1/16 pay, ...’nin 1/16 pay ve İdris’in de 1/16 pay oranında yasal miras paylarının olduğu, Mahkemece davaya dahil edilen mirasçılar yönünden iptal tescile karar verildiği, ancak hükümde davaya dahil edilen mirasçıların miras pay oranları ya da hükme esas alınan veraset ilamı açıkça belirtilmeden hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Ne var ki, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu yönden düzeltilmesi gerekmiştir.
V. SONUÇ
1. Davalı Hazine vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,
2. Yukarıda açıklanan nedenlerle; hükmün 1. bendi hükümden çıkarılarak, yerine 1. bent olarak "Dava konusu 306 parsel sayılı taşınmazın ifrazının mümkün olmadığı anlaşılmakla, davalı adına olan 1068 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının 3284/3797 oranında iptali ile Marmaris 3.Noterliğinin 24/02/2020 tarih ve 1530 yevmiye numaralı veraset ilamındaki miras payları oranında ... mirasçıları adına tapuya kayıt ve tesciline” cümlesinin yazılmasına 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.