"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davası sonunda Adana 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 09.04.2013 tarihli, 2011/350 Esas, 2013/244 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 04.10.2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden asil davacı ... geldi. Davetiye tebliğine rağmen temyiz eden davacılar ... v.d. vekili ve diğerleri gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelen asilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildi. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbıkaranları ... ve ...’ın paydaşı olduğu dava konusu 672 ada 1 ile 674 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların fiilen kendilerine isabet eden kısmına 1920 yılında evlerini yaptıklarını ve halen bu evlerde oturmaya devam ettiklerini, 1956 yılından önce ve sonraki zamanlarda dava konusu taşınmazlarda içme suyu kuyuları açan davalı Belediyenin 221 sayılı Kanun’a dayanarak taşınmazlarda işgal ettiği kısımlar yönünden hasımsız tapu iptali ve tescil davası açtığını, Adana 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.04.1981 tarihli ve 1979/576 E., 1981/296 K. sayılı kararı ile davanın kabulüyle, dava konusu 672 ada 1 ile 674 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların tamamının tapusunun iptali ile davalı ... adına tesciline karar verildiğini, tapu iptali ve tescil davasının hasımsız olarak açılamayacağını, kaldı ki davalı ..., anılan davada dava konusu taşınmazların tamamının değil ancak kamu hizmetine fiilen tahsis ettiği kısımlarının tapusunun iptalini ve tescilini istediğini, Adana 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.04.1981 tarihli ve 1979/576 E., 1981/296 K. sayılı kararının iptali gerektiğini ileri sürerek, taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile payları oranında adlarına tescilini, olmazsa davalı Belediyenin işgal etmediği kısımların tapusunun iptali ile payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı ..., davacıların aynı konuya ilişkin daha önce Adana 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1998/343 Esas sayılı dosyası ile açtıkları iptal-tescil davasının reddine karar verildiğini ve kararın Yargıtayca onanarak kesinleştiğini, öncelikle bu nedenle eldeki davanın reddi gerektiğini, dava konusu taşınmazlarda 1948 yılından itibaren davalı ... tarafından içme suyu kuyuları tesis edilerek binaların yapıldığını, kamu hizmetine tahsis edilen dava konusu taşınmazların 221 sayılı Kanun’un 7/1. maddesi gereğince, kesinleşmiş mahkeme kararı ile adlarına tescil edildiğini, hükmen tescile esas olan Adana 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.04.1981 tarihli ve 1979/576 E., 1981/296 K. sayılı kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Adana 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.04.2013 tarihli, 2011/350 Esas ve 2013/244 Karar sayılı kararı ile dava konusu 674 ada 2 parsel sayılı taşınmaz yönünden Adana 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1998/343 Esas, 2000/924 Karar sayılı, 08.11.2000 tarihli kararının eldeki davada kesin hüküm teşkil ettiği gerekçesiyle davanın usulden reddine; dava konusu 674 ada 1 ve 672 ada 1 parsel sayılı taşınmazlar yönünden ise, Mahkemenin 1979/576 Esas sayılı davasında yapılan yargılama neticesinde, taşınmazlarda 1948 yılı öncesinden beri Belediye tarafından fiilen tasarruf edildiği, 221 sayılı Kanun’da belirtilen şartların mevcut olduğu gerekçesiyle dava kabul edilerek tapu kayıtlarının iptali ile Belediye adına tescil kararı verildiği, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’un geçici 4. maddesine göre, 221 sayılı Kanun’un 12.01.1961-08.11.1983 tarihleri arasında açılan davalarda uygulanabileceği, anılan davanın 10.09.1979 tarihinde açıldığı, 08.11.1983 tarihinden sonra açılan davalarda ise 2942 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerektiği, 2942 sayılı Kanun’un hak düşürücü süreye ilişkin 38. maddesi Anayasa Mahkemesinin 2002/112 E., 2003/33 K. sayılı ve 10.04.2003 tarihli kararı ile iptal edilmişse de iptal kararı geriye yürümeyeceğinden önceki kazanılmış haklara uygulanma imkanının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili, davalı ... tarafından hasımsız olarak açılan tapu iptali ve tescil davasında, Adana 3. Asliye Hukuk Mahkemesininin 1979/576 E., 1981/296 K. sayılı ve 29/04/1981 tarihli kararı ile davanın kabul edildiğini, ancak davada taşınmazdaki tel örgülü alanın Belediye adına tahsis edilmesi talep edilmesine rağmen Mahkemece, taşınmazın tamamının kamulaştırılmasına karar verilerek talebin aşıldığını, anılan davanın eldeki davada kesin hüküm teşkil etmeyeceğini, 221 sayılı Kanun’un 7. maddesinde belirtilen şartlar bulunmamasına rağmen kamulaştırma işleminin yapıldığını, taşınmazın davacıya ait kısmının fiili taksim yoluyla ayrıldığını ve davacının kullanımında olduğunu, bu kısım içerisinde ASKİ’nin herhangi bir tasarrufunun bulunmadığının tespit edildiğini, Mahkemece verilen kararın objektif olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 705. maddesinde; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.”, 1022/1. maddesinde; “ Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.”, 1023. maddesinde; “ Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.", 1024/2. maddesinde; “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.”, 1025/1-2. maddesinde ise "Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya bir tescil yolsuz olarak terkin olunmuş ya da değiştirilmiş ise, bu yüzden aynî hakkı zedelenen kimse tapu sicilinin düzeltilmesini dava edebilir. İyiniyetli üçüncü kişilerin bu tescile dayanarak kazandıkları aynî haklar ve her türlü tazminat istemi saklıdır." düzenlemelerine yer verilmiştir.
3.2.2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 303. maddesinin 1. fıkrasında, “Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.”, 2. fıkrasında, “Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder.”, 3. fıkrasında ise, “Kesin hüküm, tarafların küllî halefleri hakkında da geçerlidir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
3.2.3. 12/01/1961 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanıp yürürlüğe giren 221 sayılı Amme Hükmi Şahısları veya Müesseseleri Tarafından Fiilen Amme Hizmetlerine Tahsis Edilmiş Gayrimenkuller Hakkında Kanun’un 1. maddesinde, “6830 sayılı İstimlak Kanununun yürürlüğe girdiği tarihe kadar, kamulaştırma işlerine dayanmaksızın, kamulaştırma kanunlarının gözönünde tuttuğu maksatlara fiilen tahsis edilmiş olan gayrimenkuller ilgili amme hükmi şahsı veya müessesesi adına tahsis tarihinde kamulaştırılmış sayılır.”, 2. maddesinde, “Gayrimenkulde amme hizmetinin mahiyet ve gayesine uygun şekilde tesisler veya inşaat vücuda getirilmiş olması bu kanunun uygulanması bakımından fiilen tahsistir.”, 3. maddesinde, “Birinci maddede yazılı gayrimenkuller tapuda kayıtlı ise, kayıt sahipleri veya mirascıları ancak fiili tahsis tarihindeki rayiç üzerinden gayrimenkul bedelini isteyebilirler. Tapuda kayıtlı olmayan gayrimenkuller hakkında fiili tahsis tarihinden itibaren on sene geçmemiş ise o tarihte zilyetlikle iktisap şartları tahakkuk eden zilyetleri veya mirasçıları birinci fıkra hükmünden faydalanabilirler. Herhalde gayrimenkule müdahalenin men'i davası dinlenmez.”, 7. maddesinde ise, “Birinci madde uyarınca kamulaştırılmış sayılan gayrimenkuller esasen tapuda kayıtlı ise, ilgili amme hükmi şahsı veya müessesesinin talebi üzerine asliye hukuk hakimliğinin karariyle kayıt sicilden düşülür veya ilgili idare adına tescil yapılır. Tapuda kaydı olmıyan gayrimenkuller tahsisin mahiyeti bakımından tescile tabi ise, idare adına kayıt tesis olunur. Hakim evrak üzerinde ve lüzum gördüğü takdirde mahallinde inceleme yaparak karar verir. Bu işlemler harç ve resme tabi değildir. Bu madde gereğince yapılan sicilden kayıt düşürme ve tescil işlemlerinin bu kanuna aykırılığından bahisle ilgililerin dava hakları mahfuzdur.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre, Mahkemece (III.) no.lu paragraftaki gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, temyiz edilen davalı vekili duruşmaya katılmadığından lehine duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, aşağıda yazılı 36,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/10/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.