Logo

1. Hukuk Dairesi2022/1861 E. 2022/5195 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

.....

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına dair verilen karara, Bölge Adliye Mahkemesince uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne ilişkin verilen karar, süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, davalı ... ile dava dışı .... Tic. Ltd. Şti'nin ortağı olduklarını, şirket borçları nedeniyle davalı ...'ın kredi çekebilmesi için dava konusu 3358 ada 4 parsel sayılı taşınmazda bulunan 29 nolu bağımsız bölümü davalı ...'a devrettiğini, davalı ...'ın Şekerbank Tarsus Şubesinden 50.000 TL'lik kredi kullandığını, ancak şirket borçlarının giderek artması nedeniyle sahibi oldukları şirkette sigortalı çalışan davalı ...'ye taşınmazı devrederek onun da kredi kullanmasının sağlandığını kredi ödemelerini davalı ... ile beraber yaptıklarını, davalı ...'ın davalı ...'e Tarsus 1. İcra Dairesi'nin 2015/552 E dosyasındaki borcu nedeni ile davalı ...'nin muvazaalı olarak dava konusu taşınmazı davalı ...'e devrettiğini, son devrin izin ve onayı olmaksızın yapıldığını, satış bedelinin gerçek bedelden düşük olduğunu ileri sürerek, taşınmazın tapusunun iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

2.1. Davalı ..., ...'ın yaptığı temlikin ve davalı ...’ye yaptığı satışın gerçek olduğunu, diğer temlik ile ilgili bilgisinin olmadığını, yalnızca icra dosyasında davalı lehine taahhütte bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuş, aşamada taşınmazı kredi kullanabilmek için devraldığını, davalı ...'ye de kredi kullanabilmesi için devrettiğini, şirket borçları için ...’den alınan ödünç para geri ödenemediğinden evin ...’e devredilmesini rica ettiğini bildirmiştir.

2.2. Davalı ..., temliklerin gerçek olduğunu belerterek davanın reddini savunmuş, aşamada dava konusu taşınmaz adına devredilerek kredi kullanıldığını, kredinin bir kısmının şirket tarafından ödendiğini, ödemelerin aksamasıyla diğer davalıya devir yaptığını bildirmiştir.

2.3. Davalı ..., taşınmazı ipotek borcunu mahsup ederek satın aldığını, taşınmazı satın aldığında davacıya tahliye ihtarı gönderdiğini, iyiniyetli üçüncü kişi olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 02/04/2019 tarihli ve 2017/147 E. 2019/111 K. sayılı kararıyla; inançlı işlem olgusunun ispatlandığı gerekçesiyle ... aleyhine açılan davanın kabulü ile taşınmazın davacı adına tesciline, diğer davalılar aleyhine açılan davanın pasif husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili ve davalı ... istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

2.1. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin taşınmazı herhangi bir zorlama olmaksızın borca karşılık satın aldığını, aldıktan sonra çevre düzenleme vergisini ödediğini, ayrıca kendisine yapılan satıştan sonra satıştan sonra ... ... çocukları tarafından kredi ödemelerinin yapıldığını, bu kişilerin tanık olarak dinlenmesine yönelik talebin reddedildiğini, ... ...’in taşınmazın satın alınmasından 3 yıl önce davacıların şirketindeki işinden ayrıldığını, iddiaları kanıtlayacak yazılı belgenin bulunmadığını belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

2.2. Davalı ... istinaf dilekçesinde özetle; tüm şirket ortaklarının sahip olduğu bağımsız bölümlerin icra nedeniyle satıldığını, davacının hak iddia ettiği taşınmaz nedeniyle herhangi bir mağduriyetinin söz konusu olmadığını, diğer davalıdan borç olarak alınan paranın da şirket borçlarına hasredildiğini ve davaya konu taşınmazların kredi borçlarının şirket tarafından ödendiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 01/10/2019 tarihli ve 2019/929 E. 2019/1009 K. sayılı kararıyla; temliklerin davacının bilgisi dahilinde yapıldığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davalı ... yönünden açılan davanın esastan, davalı ... ve ... yönünden açılan davanın ise pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 19/04/2021 tarih ve 2020/1030 E., 2021/2376 K. sayılı ilamıyla; “Somut olaya gelince; ilk el davalı ...'ın taşınmazı şirket borçlarının ödenmesi için kredi temin etmek amacıyla devraldığını bildirerek inançlı işlem olgusunu kabul ettiği, ikinci el davalı ...'nin ise şirket çalışanı olması ve taşımazın üzerine devri sağlanarak kredi kullanıldığını beyan etmesi, taşınmazı devralırken çektiği kredinin bir kısım taksitlerinin davacı, davalı ... ile üçüncü el olan kayıt maliki davalı ... tarafından ödenmesi, davalı ...'in taşınmazı ipotekli olarak satın alması ve ilk el davalı ... ile teyze çocuğu olmaları olguları gözetildiğinde davalılar ... ve ... ...'in inançlı işlemi bilen ya da bilmesi gereken kişi konumunda oldukları, bu kapsamda TMK'nın 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanamayacakları sonucuna varılmaktadır.

Hal böyle olunca, inançlı işlem iddiasının sabit olduğu gözetilerek, davalı ...'nin Anadolubank AŞ.'den kullandığı kredi taksitlerinin kim tarafından yatırıldığının açıklığa kavuşturulması, davacı ...’ın ödemediği kısım var ise, Türk Borçlar Kanununun (TBK) 97. maddesi uyarınca bu bedelin mahkeme veznesine depo edilmesi için süre verilmesi, yatırıldığı takdirde davanın kabul edilmesi, davacının ödemekle yükümlü olduğu taksitin bulunmadığı saptanır ise depo kararı verilmeksizin davanın kabul edilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

3. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin 17/01/2022 tarihli ve 2021/1071 E. 2022/79 K. sayılı kararıyla; davalı ...'nin Anadolubank AŞ.'den kullandığı kredi taksitlerinin kim tarafından yatırıldığının açıklığa kavuşturulduğu, davalı ... vekili tarafından, ... ve ... ... tarafından yapılan ödemelerin davalı ... adına yapıldığı ileri sürülmüş ise de bu şahısların taşınmaz ...'e devredilmeden öncede farklı tarihlerde ödemeler yapmış olmaları ve ... ... ile aralarında bir bağın olmaması nedeniyle devir sonrasındaki ödemelerin ... ... adına olmadığı kanaatine varıldığı, davalı ... ve eşi tarafından yapılan ödemelerin toplamının depo ettirildiği (davacı ...’ın ödemediği 33.430,35 TL) gerekçesiyle davanın davalı ... yönünden kabulü ile dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, davalılar ... ve ... aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, depo edilen 33.430,35 TL'nin karar kesinleştiğinde davalı ...'e ödenmesine karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Bölge Adliye Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın reddinin gerektiğine ilişkin önceki beyanlarını tekrarlayarak, ayrıca, kredi taksitlerinin davalının akrabası olan ..., ... ve ... tarafından ödendiğini, bu kişilerin tanık olarak dinletilmesi yönündeki talebin reddedildiğini, davalının ipotek bedeli dışında çevre düzenleme giderlerini de ödediğini, bu taksitlerin ödendiği tarihlerde ... ...’in kendi şirketi bulunup ... ...’in ise ... ...’in sigortalı çalışanı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. Bilindiği üzere; inanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir. Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.

6.2.2. Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar. Diğer bir anlatımla, bu işlemle borçlu, alacaklısına malını rehin edecek, yani yalnızca sınırlı ayni bir hak tanıyacak yerde, malının mülkiyetini geçirerek rehin hakkından daha güçlü, daha ileri giden bir hak tanır.

6.2.3. Sözleşmenin ve buna bağlı temlikin, değinilen bu özellikleri nedeniyle, taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak hakkı; taşınmazı, inanç sözleşmesi ile alan kimsenin de borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri vermek yolunda yalnızca bir borcu kalmıştır.

6.2.4. İnanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmelerdir. (818 s. Borçlar Kanunu 818 s. Borçlar Kanunu’nun (BK). m.; 6098 s. Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 97. m.). Anılan sözleşmelerde, taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilirler. Bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilirler. Buna dair akit hükümleri de TBK'nın 26 ve 27. maddelerine aykırılık teşkil etmediği sürece geçerli sayılır.

6.2.5. Uygulamada mesele, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir. İçtihadı Birleştirme kararının sonuç bölümünde ifade olunduğu üzere, inançlı işleme dayalı olup dinlenilirliği kabul edilen iddiaların ispatı, şekle bağlı olmayan yazılı delildir. İnanç sözleşmesi olarak adlandırılan bu belgenin sözleşmeye taraf olanların veya inanılanın imzasını içermesi gereklidir. Bunun dışındaki bir kabul, hem İçtihadı Birleştirme kararının kapsamının genişletilmesi, hemde taşınmazların tapu dışı satışlarına olanak sağlamak anlamını taşıyacağından kendine özgü bu sözleşmelerle bağdaştırılamaz.

6.2.6. 05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, inançlı işleme dayalı iddianın, şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerekeceği kuşkusuzdur. Şayet, ispat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışmalar gibi birtakım belgeler var ise bunların delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği sabittir. Şayet, delil başlangıcı sayılacak böylesi bir olgu da bulunmuyor ise iddia sahibinin son başvuracağı delilin karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu da şüphesizdir.

6.3. Değerlendirme

Hükmüne uyulan (V/2) numaralı paragraftaki bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (V/3.) numaralı paragrafta gösterilen şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 12.888,83- TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 27/06/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.