"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil, tenkis davası sonunda Mahkemece verilen 04/11/2021 tarihli ve 2020/347 Esas, 2021/739 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde asıl ve birleştirilen davada davacı vekili tarafından adli yardım talepli temyiz edilmiş olup; davacı vekilinin yerinde bulunan adli yardım talebinin ve temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl davada davacı, mirasbırakan babası ...’un 108 ve 109 parsel sayılı taşınmazlarını mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak oğlu Tunçay’a temlik ettiğini, mirasbırakanın maddi durumunun iyi olduğunu, devrin bağış amacıyla yapıldığını ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile payı oranında adına tesciline, mümkün olmadığı takdirde tenkisine karar verilmesini istemiş, birleştirilen davada ise mirasbırakan annesi ...’un 150 parsel sayılı taşınmazını mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak oğlu Vehbi’ye temlik ettiğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tesciline, mümkün olmadığı takdirde tenkisine karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Asıl davada davalı ..., mirasbırakanın mal kaçırma kastının olmadığını, mirasbırakan babası Abdülkadir’in sürekli tedavi gördüğünü ve ihtiyaçlarının fazla olduğunu, annelerinin de çeşitli hastalıkları olduğunu ve ona özel bakım uygulandığını, SGK tarafından karşılanan tedavi masraflarının yeterli olmadığını, onlarla kendisinin ilgilendiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
2. Birleştirilen davada davalı ..., mirasbırakan annesinin eşinin borçları nedeniyle dava konusu taşınmazı sattığını, davacının da durumu bildiğini ve itiraz etmediğini, davacının ....’a olan kızgınlığı nedeniyle eldeki davayı açtığını, annesi ve babasının her türlü ihtiyacı ile ilgilendiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Bolvadin Asliye Hukuk Mahkemesinin 01/06/2016 tarihli ve 2013/649 E., 2016/286 K. sayılı kararıyla; temliklerin muvazaalı olduğu gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davacı vekili ve asıl davada davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 02/03/2020 tarihli ve 2016/16760 E., 2020/1429 K. sayılı kararıyla; “Somut olayda, Mahkemece, eldeki asıl ve birleştirilen davada çekişme konusu taşınmazların keşfen saptanan değeri üzerinden davacının payına isabet eden değer üzerinden harç tamamlattırılmamış olması isabetsizdir. Hal böyle olunca, öncelikle asıl ve birleştirilen davada eksik harç tespit edilerek Harçlar Kanunu'nun 30. ve 32. maddeleri uyarınca harcın tamamlattırılması, harcın tamamlanması halinde ise yukarıdaki ilkeler çerçevesinde delillerin değerlendirilmesi ile hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi kabule göre de asıl ve birleştirilen davada davalılar adına da tescil hükmü kurulmuş olması ile kamu düzenini ilgilendirmeyen ve tanıkla ispatı gereken bir hususta Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 25. maddesinde düzenlenen taraflarca getirilme ilkesine aykırı olarak davanın taraflarınca tanık olarak ismi bildirilmeyen kişilerin mahalli bilirkişi olarak bilgisine itibar edilip hükme dayanak gösterilmesi de doğru değildir.” gerekçesi ile Mahkeme kararı bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Bolvadin Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.11.2021 tarihli ve 2020/347 E., 2021/739 K. sayılı kararıyla; mirasbırakan Abdülkadir'in eşi Hanife’nin uzun süre yatalak olduğu, bu dönemde tüm bakım ve hizmetinin davalı ... ve eşi tarafından yerine getirildiği, temliklerin minnet duygusu ile yapıldığı, mirasbırakanın amacının mal kaçırmak olmadığı, tenkis isteği yönünden ise hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle asıl davanın reddine, mirasbırakan Hanife’nin taşınmazı davalı ...’ye satması için haklı ve makul bir neden bulunmadığı, temlikin muvazaalı olup, davacıdan mal kaçırma amacıyla yapıldığı gerekçesiyle birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Mahkemece asıl dava yönünden davanın reddedilmesinin hatalı ve hukuka aykırı olduğu gibi, birleştirilen dava yönünden verilen kabul kararının gerekçeleri ile de bu durumun çeliştiğini, mirasbırakan ...’un hayatının yaklaşık son 1 yılında başkasının bakım ve gözetimine ihtiyaç duyduğunu, bu dönemde de bakımının davacı tarafça yapıldığını, tanık beyanları ve mirasbırakana ait ikametgah bilgilerinin de bu durumu kanıtladığını, Mahkemece bu durumun göz ardı edildiğini, yapılan temliklerin nedeninin kız çocuğu olan davacıya mal bırakmamak olduğunu, tenkis isteği yönünden hak düşürücü sürenin geçmediğini, asıl davanın da kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek, hükmün bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl ve birleştirilen dava; muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
6.2.2. HMK’nın 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.",
6.2.3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." hükümlerine yer verilmiştir.
6.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı (IV/6.2.) no.lu paragrafta açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde olmasına ve özellikle asıl dava yönünden temliklerin mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak yapıldığının ispatlanamadığı gözetilerek (IV/3.) no.lu paragraftaki gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
V. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 80,70 TL onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/09/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.