Logo

1. Hukuk Dairesi2022/1984 E. 2022/5449 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı tarafından ödendiği iddia edilen satış bedelinin ödenip ödenmediği noktasında toplanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı tarafından imzası inkar edilmeyen sözleşmede belirlenen satış bedelinin tamamının ödendiğinin davalı tarafından ispat edilememesi ve dosya kapsamına göre satış bedelinin ödendiğinin kanıtlanamaması gözetilerek, mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE

MAHKEMESİ : İSTANBUL 15. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat ile birleştirilen itirazın iptali davası sonunda Bölge Adliye Mahkemesince bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda asıl davanın bedel isteği yönünden kabulüne, birleştirilen itirazın iptali davasının kesinleşmesi nedeniyle yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına ilişkin verilen karar süresi içinde asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Asıl davada davacı-birleştirilen davada davalı ..., 1986 ada 48 parseldeki 15 no.lu bağımsız bölümün davalı ...’ye 170.000 TL bedelle satılması konusunda anlaştıklarını ve aralarında 01/11/2010 tarihli adi yazılı sözleşme düzenlediklerini, ancak davalının bankadan kullanacağı krediyle ilgili sorun oluşunca taşınmazın ilk olarak dava dışı ...’e, adı geçen tarafından da davalı ...’ye satış suretiyle devredildiğini, anılan sözleşme ile ilk el dava dışı ...ün gerçek bir alıcı olmadığının açıkça anlaşıldığını, davalının bu satış sebebiyle kendisine 29.000 TL avans ödemesi yaptığını ve karşılığında teminat olarak bono düzenlendiğini, ayrıca 1.260,00 TL de ödediğini, ancak kalan satış bedelini ödemediğini, ayrıca sözleşme gereğince taşınmaz üzerindeki ipotek ve hacizleri kaldırmayı kabul etmesine rağmen bu yükümlülüklerini de yerine getirmediğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde davalının sözleşmedeki edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle şimdilik 60.000 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; birleştirilen itirazın iptali davasının reddini savunmuştur.

II. CEVAP

Asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı ..., iddiaların doğru olmadığını, dava konusu taşınmazı dava dışı ...’ten bedelini ödeyerek satın aldığını, davacının dava dışı Hasan Kemal’den aldığı satış bedeli ile borçlarını ödediğini, 01.11.2010 tarihli sözleşme altındaki imzanın kendisine ait olduğunu ancak ara malik dava dışı Hasan Kemal’in imzasının bulunmaması nedeniyle anılan sözleşmenin geçersiz olduğunu, davacının imzasının bulunduğu 29.000 TL bononun taşınmazın satışıyla bir ilgisinin bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuş, birleştirilen davasında ise; 5.000 TL alacağını tahsil etmek amacıyla İstanbul 35. İcra Müdürlüğünün 2014/33595 sayılı takip dosyası üzerinden başlatılan icra takibine davalı ...’in haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazının iptali ile takibin devamına ve davalı aleyhine %20'den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.

III.   İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, asıl davanın inançlı işleme dayalı olarak açıldığı ve taraflar arasında düzenlenen 01.11.2010 tarihli sözleşme gereğince tapu iptal-tescil isteğinin reddine, ancak anılan sözleşmeye göre davacının 59.740 TL alacağının bulunduğu gerekçesiyle tazminat isteğinin kısmen kabulüne; birleştirilen itirazın iptali davasının ise ispatlanamadığından reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davalı/birleşten davada davacı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Asıl davada davalı/birleştirilen davada davacı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın tapu iptali ve tescil, alacak davası olarak açıldığını, Mahkemece taşınmazın değerinin tespiti için yapılan keşif sonrası ibraz edilen 02/05/2014 tarihli bilirkişi raporunun taraflarına tebliğ edilmediğini, mali müşavirden rapor alındığını, dava dilekçesinde talep edilmediği ve bilirkişinin uzmanlık alanına girmediği halde bilirkişi tarafından kira kaybı ile ilgili değerlendirmeler yapıldığını, rapora itiraz edildiğini, bu kez Mahkemece 10. oturumda ek rapor alınmasına karar verildiğini, bu rapora da itiraz ettiklerini, bunun üzerine Mahkemece Borçlar Hukuku alanında uzman bilirkişiden rapor alınmasına karar verildiğini, hukukçu bilirkişiden 29/07/2015 tarihli rapor alındığını, bu bilirkişi tarafından davalının davacıya borcu kalmadığı tespitinin yapıldığını, bu rapora taraflarca itiraz edilmesi üzerine hesap bilirkişisinin 15/04/2016 tarihli ek raporu sunduğunu, ek raporda kök rapordan farklı bir değerlendirme bulunmadığını, bu seyre rağmen Mahkemenin ilk bilirkişi raporunu hükme esas aldığını, bu hususun Mahkemece gerekçelendirilmediğini, raporlar arasında çelişki bulunduğuna göre bu çelişkinin giderilmesi, gerekirse üçüncü bir bilirkişiden rapor alınması gerektiği halde bu yola gidilmediğini, sözleşme kapsamında edimlerini yerine getirmeyenin davacı olduğunu, parasını peşin almak suretiyle taşınmazı üçüncü kişiye devrettiğini, bunun resmi senetle sabit olduğunu, davacının herhangi bir zararı bulunmadığını, bizzat davacının tanığının beyanı ile müvekkilinin davacıdan 29.000,00 TL alacaklı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesine ait kararın kaldırılmasını istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 12/12/2019 tarihli 2018/2037 Esas, 2019/1773 Karar sayılı kararıyla; asıl davanın inançlı işlem değil, harici satış sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal-tescil, tazminat davası olduğu, davacının iddialarını ancak ilk el dava dışı Hasan Kemal’e karşı ileri sürebileceği, birleştirilen davanın da ispatlanamadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK’nin 353/1.b.2 maddesi gereğince hükmün ortadan kaldırılmasına, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davalı/birleşen davada davacı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Bölge Adliye Mahkemesi kararı Dairece; birleştirilen itirazın iptali davasında takibe konu 5.000,00 TL’nin 2019 yılı itibarıyla temyiz kesinlik sınırı olan 58.800,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmaktadır. Diğer taraftan, temyiz kesinlik sınırı içinde kalması nedeniyle temyiz kabiliyeti bulunmayan kararlar hakkında 01.06.1990 tarihli ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtayca da bir karar verilebileceği açıktır. Yukarıda açıklanan nedenden ötürü temyiz kesinlik sınırı içinde kaldığı anlaşılan birleştirilen itirazın iptali davası yönünden birleştirilen davada davacı ...’nin temyiz dilekçesinin değerden reddine, asıl dava yönünden yapılan incelemede; davacı tarafından dosyaya ibraz edilen "sözleşme" başlıklı belgenin inanç sözleşmesi niteliğinde olmayıp, harici satışın belgesi niteliğinde olduğu İlk Derece Mahkemesince tapu iptali-tescil talebi reddedilip, terditli talebi olan bedele hükmedilmiş, karar davacı tarafından istinaf edilmediğinden uyuşmazlığın satış bedelinin ödenip ödenmediği noktasında toplandığı, davalı ... tarafından imzası inkar edilmeyen 01.11.2010 tarihli sözleşmede taşınmazın satış bedeli 170.000 TL olarak belirlenmiş, bilirkişi raporu ile davalı ...’nin davacıya toplam 110.260,00 TL bedel ödediği tespit edilmiş olup, kalan 59.740,00 TL bedelin ödendiği iddiasının davalı tarafından ispat edilmesi gerektiği, ne var ki, dosya kapsamına göre davalının 59.740,00 TL satış bedelini davacı ...’e ödediğini usulünce kanıtlayabildiğini söyleyebilme olanağı bulunmadığı, hal böyle olunca, 59.740,00 TL bedelin davalı ...’den tahsiline karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur.

3. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin 22/12/2021 tarihli ve 2021/1488 E. 2021/1801 K. sayılı kararıyla; birleştirilen itirazın iptali davasının kesinleşmesi nedeniyle yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, asıl dava yönünden ise bozma kararında belirtildiği şekilde 59.740,00 TL bedelin davalı ...’den tahsili ile 31/01/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı ...’e ödenmesine karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Bölge Adliye Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın davacının rızası ile Hasan Kemal Öztürk’e satıldığını, ondan da bedelini ödemek suretiyle davalı tarafından devralındığını, faize 31/01/2011 tarihinden itibaren hükmedilmiş olmasının hatalı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat; birleştirilen dava ise itirazın iptali isteğine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. HMK’nın 190. maddesi, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.",

6.2.2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesi, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.",

6.2.3. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nun 246. maddesi, "Taşınır satışına ilişkin kurallar, kıyas yoluyla taşınmaz satışında da uygulanır",

6.2.4. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nun 207/1 maddesi, “Satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir.”

6.2.5. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nun 232/1 maddesi, “Alıcı, satış sözleşmesinde kararlaştırılmış olduğu biçimde satış bedelini ödemek ve kendisine sunulan satılanı devralmakla yükümlüdür.” hükümlerini içermektedir.

6.3. Değerlendirme

Dosya kapsamına, toplanan delillere, hükmün dayandığı (V/6.2) no.lu paragraftaki yasal ve hukuksal nedenlere, (V/2.) no.lu paragrafta yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılmış olmasına göre Bölge Adliye Mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı vekilinin temyiz itirazının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 3.058,83 TL bakiye onama harcının temyiz eden asıl davada davalı-birleştirilen davada davacıdan alınmasına, 07/09/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar  verildi.