Logo

1. Hukuk Dairesi2022/2004 E. 2022/5712 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hile ve ikrah nedeniyle yapılan tapu devrinin iptali ve tescili davasında hak düşürücü sürenin geçip geçmediği hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, hile ve ikrahı öğrendiği tarihten itibaren bir yıl içinde dava açmadığı ve korkunun etkisinin devam ettiğini ispatlayamadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesinin hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE

MAHKEMESİ : GAZİOSMANPAŞA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - BEDEL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescili, olmazsa bedel istemli dava sonunda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 30.12.2021 tarihli, 2020/226 Esas, 2021/1907 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 13/09/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekilleri Avukat ... ve Avukat ... ile temyiz edilen davalı ... vekili Avukat ... davalı ... vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde, dava dışı akrabası ... ve oğlu ....’e 3 ay içerisinde ödenmek üzere yüklü miktarda borç verdiğini, ödemenin kendisine araç almak suretiyle yapılmasına ilişkin tekliflerini kabul ettiğini, galeri sahibi davalı ...’ın kendisine lüks bir araç verdiğini, ailesinden gizlediği için aracı gündüzleri kullanıp akşamları ...’ın garajına bıraktığını ancak bu aracın bir süre sonra satıldığını öğrendiğini, ...’ın kendisine yeni bir lüks araç verdiğini ve ödeme eksikliği olduğu gerekçesiyle kendisinden 3 adet hatır çeki aldığını, ... ve ...’in anılan çekleri kendilerinin ödeyeceklerini söylediklerini ancak ödemediklerini ve yeni çek verirse çekleri kırdırmak suretiyle önceki çekleri ödeyeceklerini söylediklerini, yeniden çek yazdığını ve yazdığı çeklerin tefeci olan davalı ...’e kırdırıldığını, ...’e birden 750.000,00 TL borçlandığını, alacağını da alamadığını, akrabası olan ... ile diğerlerinin birlikte tüm mal varlığını almak istediklerini, ...’ın kendisi ile iş yapacağını söyleyerek 17835 parsel sayılı taşınmazına ... Demir lehine Kuveyt Türk Katılım Bankasının 18.000.000,00 TL ipotek tesis ettirdiğini, ayrıca ... ve ...’ın kendisinden çek almaya devam ederek kendisini sürekli borçlandırdıklarını, bir süre sonra da çekleri bankada yazdırmakla ve icra takibi yapmakla kendisini tehdit ettiklerini ve taşınmazın devrini istediklerini, baskı ve tehditler nedeniyle taşınmazı davalı ...’e satmaya karar verdiğini, 28.05.2014 tarihli protokol ile taşınmazın % 66 payı karşılığında ...’de bulunan tüm çeklerin iade edileceğinin ve kalan kısmın da ödemesinin yapılacağını kararlaştırdıklarını ancak, ödeme yapılmadığı gibi çeklerin de verilmediğini, bu süreçte çok borçlandığını, taşınmazın satıldığını duyan alacaklıların da baskı yaptıklarını, taşınmazın kendilerine yaramayacağını ve taşınmazı satmasını söyleyen ...’in satışa engel olduğunu, taşınmazın % 66 payını almalarına rağmen davalı ...’ın kendisinden tekrar para istemeye başladığını, kardeşini öldürmekle kendisini tehdit ettiklerini, kendisinin aracı ile kardeşinin iş yerinin kurşunlandığını, bunun üzerine bedelsiz olarak taşınmazın tamamını davalı ...’e devrettiğini, çekler ve senetlerle hakkında icra takipleri de başlatıldığını, ailesinin durumu öğrenmemesi ve onları korumak için davalıların yaptıklarına göz yumduğunu, ailesinin haberi olduktan sonra her şeyi göze alarak eldeki davayı açtığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline, mümkün olmazsa bedelin faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... cevap dilekçesinde, hak düşürücü sürenin geçtiğini, en son ödemeyi 17.09.2014 tarihinde banka aracılığıyla yaptığını, bu tarihin aynı zamanda protokolde ibra tarihi olduğunu, davacının aracına yakalama şerhi konulması nedeniyle 2015 yılında kendisini ve oğlunu öldürmekle tehdit ettiği bir mesajı attığını, Savcılıktaki ifade tarihinin de 2015 olduğunu, kendisinin varlıklı biri olduğunu, 08.08.2014 tarihinde yapılan protokol ile taşınmazı 8.700.000,00 TL bedelle davacıdan satın aldığını, davacıya 15 adet çek ve 1 adet senet teslim edildiğini, teslim aldığına dair imza da alındığını, taşınmaz değerlenince davacının taşınmazı geri almaya çalıştığını, alacaklarına karşılık takip başlattığını ancak davacının icra memurları ile anlaşarak usulsüzce araçların üzerindeki hacizleri kaldırttığını, kendisinin tefeci olmadığını, davalının iddialarının tutarlı olmadığını, davacının piyasaya ve kurumlara yüklü miktarda borcu olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

2. Davalı ... cevap dilekçesinde, hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacının akrabaları ile arasındaki ilişkinin kendisi ile ilgisi olmadığını, kendisinin davacıya verdiği lüks araç karşılığında alacağını aldığını, davacıdan hatır çeki almadığını, ticari faaliyetler sonucunda davacıdan çekler aldığını, taşınmaza konulan 18.000.000,00 TL tutarındaki ipoteğin ortak iş yapılacağı için tesis edildiğini, bunun çeklerden bağımsız olduğunu, çeklerin karşılığı çıkmayınca da takip başlattığını, davacının borçlarını ödeyebilmek için protokol ile taşınmazının % 66 payını davalı ...’e satmasının kendisini ilgilendirmediğini, davacının kardeşini tehdit etmediğini ve kurşunlatmadığını, tapu iptali ve tescili talebi yönünden kendisine husumet yönetilemeyeceğini, aldığı % 34 payın tehdit ve korkutma ile alındığının ileri sürülmediğini, 03.06.2014 tarihli protokolde belirtildiği üzere 1.500.000,00 TL’nin elden verildiğini, kalan 2.000.000,00 TL’nin banka aracılığıyla ödendiğini, kalan kısım için de davacıya çek düzenlendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davacı istinaf dilekçesinde özetle, korkunun geçmediğini, hükme dayanak edilen mesajda davalıyı tehdit etmediğini, serzenişte bulunduğunu, kendisine ödendiği iddia edilen 2.000.000,00 TL'nin ödenmediğinin soruşturma dosyasında ortaya çıktığını, sunduğu delillerin dikkate alınmadığını, tehdit ile bankaya götürüldüğünü almadığı paraya ilişkin kendisine dekont imzalatıldığını, eldeki davayı açmak için adresini değiştirdiğini ve ailesini güvene aldıktan sonra davayı açtığını, 24.11.2017 tarihinde kurşunlandığını, olayda hile değil tehdit, tefecilik ve dolandırıcılık ile zorla alınmış bir taşınmaz olduğunu, BİMER'e yapılan başvurunun getirilmediğini, ortada iki protokol olmasına rağmen kendisine zorla imzalatılan 08.08.2014 tarihli protokole itibar edildiğini, kendisine hiçbir şekilde ödeme yapılmadığını, 28.05.2014 tarihli protokole davalının itiraz etmediğini ancak bu belgenin dikkate alınmadığını, davalıların birlikte hareket ettiğini, davalı ... yönünden bir inceleme yapılmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 30.12.2021 tarihli, 2020/226 Esas, 2021/1907 Karar sayılı kararı ile; taraflar arasında protokoller düzenlendiği, birbirleri haklarında şikayetlerde bulundukları, bu durumda davacının hileyi çok önceden öğrendiği, 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşmeyle bağlı olmadığını davalılara bildirdiğini ispatlayamadığı, davacının Gaziosmanpaşa 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/1747 Esas, 2017/534 Karar sayılı kararıyla davalıya karşı işlediği tehdit suçu nedeni ile yargılandığı davada, 07.08.2015 tarihinde verdiği ifadesinde davalı ...'i tehdit ettiğini kabul ettiği, korkunun etkisinin devam ettiğinin davacı tarafça ispatlanamadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde, aşamadaki beyanlarını ve istinaf dilekçesini tekrarla kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, hile ve ikrah hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ile tescili, olmazsa bedel istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 36/1maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

3.2.2. Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.

3.2.3. Bilindiği üzere, 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 37. maddesine göre, bir kimse, karşı tarafın veya üçüncü bir kişinin kendisi veya yakınlarının maddi veya manevi varlığına yönelik hukuka aykırı ve esaslı korkutması sonucu yaptığı sözleşme ile bağlı sayılamaz. TBK'nin 38. maddesinde belirtildiği üzere korkutmadan (ikrahtan) söz edilebilmesi için, tehdidin sözleşmeyi yapan kimsenin veya yakınlarının kişilik haklarına veya mal varlıklarına yönelik olması, korkutmaya maruz kalanın sübjektif durumuna göre ağır ve derhal meydana gelebilecek nitelik taşıması, haksız (hukuka aykırı) sayılması, illiyet bağının bulunması, yani sözleşmenin tehdidin yarattığı korku sonucu yapılması zorunludur. Bu koşulların varlığı halinde iradesi sakatlanan taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir.

3.2.4. Hemen belirtmek gerekir ki, iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Korkunun kalktığı tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme karşı tarafa yöneltilecek tek taraflı sarih ve zımni bir irade açıklaması ile feshedilebileceği gibi def'i veya dava yoluyla da kullanılabilir. (TBK'nin 39. m.) Sözleşme iptal edilmekle yapıldığı andan itibaren ortadan kalkacağı için, yerine getirilen edim istihkak davası (tapulu taşınmazlarda iptal ve tescil davası), bunun mümkün olmadığı hallerde sebepsiz zenginleşme davası ile geri istenebilir.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yukarıda (V/3.2.) paragrafta açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre Bölge Adliye Mahkemesince (IV/3.) nolu paragraftaki gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalılar vekilleri için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacıdan alınmasına, harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 13/09/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.