"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/933 E., 2021/900 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret/Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Trabzon 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/241 E., 2021/168 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, Trabzon ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 142 ada 13, 125 ada 95 ve 105, 136 ada 17, 142 ada 8, 155 ada 25 ve 33, 162 ada 12, 192 ada 10 parsel sayılı taşınmazların kök mirasbırakanları ...'a ait olmasına rağmen kadastro tespitlerinin ağabeyi olan davalı adına yapıldığını, kök mirasbırakan ...'un 1951 yılında öldüğünü ancak kadastro tutanaklarının edinme sebebi kısmında taşınmazların 1990 yılında mirasbırakan ... tarafından davalıya hibe edildiğinin belirtildiğini, mirasbırakanın nüfus kayıtlarındaki ölüm tarihinin hukuka aykırı şekilde ve mahkeme kararı olmaksızın hileli yollarla davalı tarafça değiştirildiğini, 1953 yılında ölen mirasbırakanın 1990 yılındaki hibe işlemlerini yapmasının mümkün olmadığını, yapılan işlemlerin yok hükmünde olduğunu ileri sürerek miras payı oranında tapu iptali ve tescile karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 142 ada 13 parsel sayılı taşınmaz yönünden taşınmazın davalı adına kayıtlı olmadığı gerekçesiyle davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle, 142 ada 13, 125 ada 105 ve 95, 155 ada 33 ve 25, 136 ada 17, 142 ada 8, 192 ada 10 ile 162 ada 12 parsel sayılı taşınmazlar yönünden ise davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili, hukuki işlemlerin kurucu unsurlarının başında irade beyanının geldiğini, geçerli bir irade beyanından söz edilebilmesinin temel koşulunun ise irade beyanında bulunan kişinin sağ olması gerektiğini, ölü bir kişinin irade beyanından söz edilemeyeceğini, dolayısıyla 1951 yılında ölen ortak mirasbırakan ...'un 26.06.1990 tarihinde hukuki işlem tesis etmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle hibe işleminin yok hükmünde olduğunu ve herhangi bir hukuki sonuç doğurmayacağını, yok hükmünde olan işlemin tespit edilerek dava konusu taşınmazların tarafların miras payı oranında tapu kayıtlarının iptaline ve tesciline karar vermesi gerekirken yazılı şekilde hak düşürücü süre yönünden davanın reddedilmesinin hukukun ve kanunların temel ilkelerine aykırı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı tarafından 142 ada 13 parsel sayılı taşınmaz dava konusu edilmesine rağmen hüküm fıkrasının (1) numaralı bendinde parsel numarasının sehven "141 ada 13" olarak yazıldığı, ayrıca hüküm fıkrasının (1) numaralı bendinde bu taşınmaz hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesine rağmen (2) numaralı bendinde aynı taşınmaz hakkında davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verildiği, böylelikle hüküm fıkraları arasında çelişki oluştuğu, pasif husumet yokluğunun sözkonusu olduğu hallerde öncelikle bu nedenle usulden red kararı verilmesi gerektiği, kararın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 297 nci maddesine uygun şekilde oluşturulmasının kamu düzenine ilişkin bulunduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, 142 ada 13 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, 125 ada 95 ve 105, 136 ada 17, 142 ada 8, 155 ada 25 ve 33, 162 ada 12, 192 ada 10 parsel sayılı taşınmazlar hakkındaki davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, dava ve istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyip kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.Bir subjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek kişi, o hakka uymakla borçlu olan kişidir (Kuru, Baki: Medeni Usul El Kitabı, Ankara 2020, C.I, s. 332). Mahkemenin de taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında bir karar verilemeyeceğinden dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir. Taraf sıfatı usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olduğundan taraf sıfatının yokluğu davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için def'i değil yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir olgudur. Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 27.01.2016 tarihli ve 2014/13-684 E., 2016/106 K.; 30.11.2021 tarihli ve 2018/(20)8-343 E., 2021/1515 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
2.3402 sayılı Kadastro Kanunu′nun 12 nci maddesinin üçüncü fıkrası, “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” hükmünü içermektedir.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Trabzon ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 125 ada 95 ve 105, 136 ada 17, 142 ada 8, 155 ada 25 ve 33, 162 ada 12, 192 ada 10 parsel sayılı taşınmazların kadastro çalışmaları sonucunda davalı ... adına tespit edildiği, tespitin 21.01.2009 tarihinde kesinleştiği, kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarih ile davanın açıldığı 11.09.2020 tarihi arasında 3402 sayılı Kanun′un 12 nci maddesinin üçüncü fıkrasında belirlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği; 142 ada 13 parsel sayılı taşınmazın 09.04.2019 tarihli satış işlemi ile dava dışı ... adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı vekilinin temyiz itirazının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 210,55 TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.12.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.