"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında bozma kararına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine ilişkin verilen karar, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasbırakan annesi ...'nin 41 parsel sayılı taşınmazdaki 4 no.lu bağımsız bölümünü vekil kıldığı davalı ... aracılığıyla 16.05.2007 tarihinde davalı ...'a, onun da 09.07.2007 tarihinde davalı ...'a, ...'un da 10.08.2007 tarihinde diğer davalı ...'ye devrettiğini, akit tarihinde..nin ehliyetsiz olduğunu, davalıların arkadaş olup el ve işbirliği içinde hareket ettiklerini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile muris ... adına tescile karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ..., kayıt maliki olmadığından kendisine husumet yöneltilemeyeceğini, davalı ... ve ..., iyi niyetli olduklarını belirtip davanın reddini savunmuşlar, davalı ... ise savunma getirmemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemenin 20/06/2013 tarihli ve 2009/491 E. 2013/194 K. sayılı kararıyla; davanın reddine karar verilmiştir.
IV.TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Bozma Kararı
Karar Dairece, "… davalı ... ve son kayıt maliki Sevgi'nin iyiniyetli olup olmadıklarının araştırılması, özellikle taşınmazın sık aralıklar ile el değiştirdiğinin gözetilmesi davalı ...'nin davaya konu taşınmazın yer aldığı apartmanda temlikten önce ikamet edip etmediğinin açıklığa kavuşturulması, tanıkların davalı ... ve ...nin birbirleri ile ilgilerinin olup olmadıkları konusunda etraflıca beyanlarının alınması, taşınmazda davalılar tarafından yapılan tadilatlar varsa bu tadilatların da nazara alınarak akit
tarihlerinde taşınmazın gerçek değerinin saptanması, tarafların bildirecekleri tüm delillerin toplanması, toplanan ve toplanacak delillerin birlikte irdelenmesi, davalıların iyiniyetli olup-olmadığının, bir başka ifadeyle Türk Medeni Kanunu'nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanıp-yararlanamayacaklarının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir...." gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Bozma Kararı Üzerine Mahkemece Verilen Karar
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda, 16/01/2018 tarihli ve 2016/347 E. 2018/6 K. sayılı kararıyla; davalı ... ve son kayıt maliki Sevgi'nin iyi niyetli olmadıkları gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
4. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Bozma Kararı
Dairenin 30/09/2020 tarihli ve 2018/1953 E., 2020/4612 K. sayılı kararıyla; “dinlenen tanık beyanlarından ...’dan temlik alan ...’un kötüniyetli olduğu sonucuna ulaşılacak somut bir olgunun bulunmadığı, ayrıca ...’dan temlik alan ... ve eşi...’in de ilk el ...’ı tanıdığına ilişkin herhangi bir delil ve belgeye rastlanılmadığı, kayıt maliki Sevgi’nin de durumu bildiği veya kendisinden beklenen özeni göstermesi halinde dahi bilebilecek konumda olduğunun ispatlanamadığı gözetildiğinde, Sevgi’nin TMK’nın 1023. maddesi koruyuculuğundan istifade edeceği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
6. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 14/09/2021 tarihli ve 2021/235 E. 2021/319 K. sayılı kararıyla; bozma kararı doğrultusunda davanın reddine karar verilmiştir.
7. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; ... adına yapılan tescilin yolsuz olduğunu, diğer satışların da kısa aralıklarla ve çok düşük bedellerle yapıldığını, satış değerlerinin düşük ve aynı olması, davalıların ...’un arkadaşları ve komşuları olması nedeniyle davalıların iyi niyetli olduğunun kabulünün mümkün olmadığını, bu kişilerin taşınmazın ne şekilde ele geçirildiğini bildiklerini, akıl hastası olan davacının hukukunun korunmadığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
9. Gerekçe
9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
9.2. İlgili Hukuk
9.2.1. Hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alışverişte bulunmaları, satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 2. maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988 ve 989., tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023. maddeleri ile özel hükümler getirilmiştir.
9.2.2. Öte yandan, bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır. İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak da tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur. Belirtilen ilke TMK'nın 1023. maddesinde aynen "Tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024.maddenin 1. fıkrasına göre "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür.
9.2.3. Ne var ki; tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır. Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi, hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır.
9.2.4. Bu nedenle, yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve Yasa Koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyi niyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir.
9.2.5. Nitekim bu görüşten hareketle, "kötü niyet iddiasının def'i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (resen) nazara alınacağı” ilkeleri 8.11.1991 tarihli l990/4 Esas l99l/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşler de aynı doğrultuda gelişmiştir.
9.3. Değerlendirme
Hükmüne uyulan (IV/5) numaralı paragraftaki bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (IV/6) numaralı paragrafta gösterilen şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.
V. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, alınması gereken 80,70 TL harç peşin alındığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/09/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.