Logo

1. Hukuk Dairesi2022/2061 E. 2022/5092 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vakıf arazisinin tasarruf edenlerinin/maliklerinin gaipliği nedeniyle, 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca vakfa tescili talebinin reddine ilişkin kararın temyizi.

Gerekçe ve Sonuç: Tasarruf edenlerin/maliklerin gaip olmadığının ve mirasçılarının bulunduğunun tespit edilmesi, 5737 sayılı Yasa'nın 17. maddesi koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle ve bozma kararına uygun olarak, yerel mahkemenin davayı reddeden kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında bozma kararına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine ilişkin verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, ... Efendi Vakfından icareli 210 ada 30 parsel sayılı taşınmazın 2/16 payının ...oğlu ..., 3/16’şar payının da ...oğlu ... ile ...adlarına kayıtlı olduğunu, adı geçen kayıt maliklerine İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 1993/33 E., 1994/74 K. sayılı kararı ile İstanbul Defterdarının kayyım olarak atandığını, 10 yıllık idare süresinin geçtiğini, 5737 sayılı Yasa'nın 17. maddesi uyarınca anılan payların vakıf adına tescilinin gerektiğini ileri sürerek, adı geçen kayıt maliklerinin gaipliği nedeniyle anılan payların iptalini ve vakıf adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, vakfın ve taşınmazın vakfiyesindeki şart ve amaca uygun kullanılıp kullanılmadığının araştırılması gerektiğini, tek başına vakıf şerhi olmasının taşınmazın vakfına döneceği sonucu doğurmayabileceğini, taşınmaza ilişkin tüm kayıtların araştırılması gerektiğini bildirip davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Mahkemece, davanın kabulü ile çekişme konusu 210 ada 30 sayılı parselin kayıt malikleri ...oğlu ..., ... oğulları ... ile ...’in ayrı ayrı gaipliklerine, ...oğlu ... adına kayıtlı 2/16, ... oğulları ... ile ...adlarına kayıtlı 3/16’şar payın iptali ile... Efendi Vakfı adına tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. TemyizYoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 12.01.2017 tarihli ve 2016/18417 E., 2017/185 K. sayılı kararıyla; "Somut olaya gelince; Mahkemece hüküm vermeye yeterli inceleme ve değerlendirme yapıldığını söyleyebilme imkanı yoktur. Şöyle ki, noksanın tamamlanması yoluyla getirtilen kayıt ve belgeler uyarınca ... ve ... oğulları ... ve ... adlı şahısların mirasçılarının bulunduğu, anneleri olan ...’un kaydının ise tespit edilemediği, kayıt malikleri ile nüfus kayıtları uyarınca tespit edilen kişilerin aynı şahıslar olup olmadığı hususunun aydınlatılmadığı anlaşılmıştır. Hâl böyle olunca, nüfus kayıtları ve çekişme konusu taşınmazın tedavüllü tapu kayıtları uyarınca kayıt malikleri ...oğlu ..., ... oğulları ... ile ...’in mirasçısının bulunup bulunmadığı hususunun açıklığa kavuşturulması, kayıt malikleri ile nüfus kayıtları uyarınca tespit edilen ... ve ... oğulları ... ve ... adlı şahıslar ve anneleri ...’un aynı şahıslar olup olmadığı hususunun tespit edilmesi ve 5737 sayılı Yasa'nın 17. maddesinin koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin tereddüde yer bırakmayacak biçimde saptanarak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken anılan hususlar gözardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir." gerekçesiyle Mahkeme kararı bozulmuştur.

3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 18.01.2022 tarihli ve 2017/214 E., 2022/15 K. sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın tasarruf edenlerinin gaip olmadıkları ve mirasçılarının bulunduğu, 5737 sayılı Yasa'nın 17. maddesi koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

4. TemyizYoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Dava konusu 210 ada 30 parsel sayılı taşınmaz paydaşları ...oğlu ..., ...oğlu ... ve ... oğlu ... ‘in gaip olması nedeniyle kendilerine İstanbul Defterdarının kayyım olarak atandığını, Mahkeme kararının dayanağı olan 19.10.2021 tarihli bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, anılan rapora davacı tarafça itiraz edilmiş olmasına rağmen Mahkemece bu itirazların dikkate alınmadığını, dava konusu Merhum Şeyhülislam ... Vakfından icareli arsa vasıflı taşınmazın tamamının mismarcı ...oğlu ... adına kayıtlı iken, ölümüyle çocukları ..., ..., ...ve ...’a kaldığı, ancak ... ve ...’nın intikal yaptırdıkları halde, ... ve ...’ın intikal yaptırmadıklarından, bunların hisselerinin babaları ... adına kaydedildiğini, ...’in çocukları ... ve ...’ın gaip kişilerden olduğu tespit edildiğinden 8/16 payın mahlülen 26.12.1950 tarihiyle Vakfı adına tescil edildikten sonra bu payın 07.04.1969 tarihinde ... adına satışının yapıldığı,t apu kayıt maliklerinin bu hisseleri iktisaplarında tapu idaresine ibraz etmiş oldukları 26 Ağustos 1324 tarihli nüfusa göre , her üç kayıt malikinin de eldeki davanın açıldığı 2013 yılı itibariyle 100 yaşını geçtikleri ve 100 yaşını geçen şahısların ölü sayılması gerektiğinden bahisle, bu şahısların hisselerinin mahlülen vakfı adına tescili için eldeki davanın açıldığı, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddine karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek, hükmün bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 17. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. 5737 sayılı Yasa'nın 17. maddesi “Tasarruf edenlerin veya maliklerin mirasçı bırakmadan ölümleri, kaybolmaları, terk ve mübadil gibi durumlara düşmeleri halinde icareteynli ve mukataalı taşınmaz malların mülkiyeti vakfı adına tescil edilir.”

6.2.2. 6100 sayılı HMK’nın 588. maddesi; “Sağ olup olmadığı bilinmeyen bir kimsenin malvarlığı veya ona düşen miras payı on yıl resmen yönetilirse ya da malvarlığı böyle yönetilenin yüz yaşını dolduracağı süre geçerse, Hazinenin istemi üzerine o kimsenin gaipliğine karar verilir.

Gaiplik kararı verilebilmesi için gerekli ilan süresinde hiçbir hak sahibi ortaya çıkmazsa, aksine hüküm bulunmadıkça, gaibin mirası Devlete geçer. Devlet, gaibe veya üstün hak sahiplerine karşı, aynen gaibin mirasını teslim alanlar gibi geri vermekle yükümlüdür.” hükmünü içermektedir.

6.2.3. 22/09/1983 tarihli 2888 sayılı Yasa’nın 2. maddesiyle değiştirilen 2762 sayılı Yasa’nın 29. maddesinde, Türk Medeni Kanunu’nun 501. maddesindeki Hazinenin mirasçı olacağı yönündeki genel hükmünden ayrılmak suretiyle "mülkiyeti mutasarrıfa geçmiş olan taşınmazlarda maliklerin bu Yasa’nın yürürlük tarihine kadar ölmeleri üzerine son mirasçı sıfatıyla Hazineye intikal edipde bu husus tapu kaydına bağlanmış bulunan taşınmazlar ayrık bırakılmış tapuda intikal işlemleri yapılmamış olan taşınmazların mahlulen vakfına rücu edeceği" kuralı getirilmiştir. Bu nedenle, 2888 sayılı Yasa’nın yürürlük tarihi 24/9/1983 tarihinden sonra aslı vakıf olan taşınmazların Hazineye geçmesine yasal olanağın kalmadığı sonucuna ulaşılmalıdır.

Öte yandan, daha önce Hazine üzerine oluşan tapu kayıtlarının iptal edilememesi için de; taşınmazın önce mutasarrıfına geçip özel mülk haline gelmesi, mal sahibinin mirasçı bırakmadan ölmesi ve 2888 sayılı Yasa’nın yürürlüğünden önce tapuda Hazine üzerine yazılması gibi üç koşulun gerçekleşmesi gerekmektedir. Vakıflar Yasası’nın tasfiye hükümlerinin işlemesinden önce vakıf malın kuru mülkiyetinin mutasarrıfa geçtiğinden, mutasarrıfın tam malik sıfatını kazandığından söz edilemez. Anılan Yasa’nın 29. maddesinde açıklanan koşullar gerçekleşmeden, mirasçı bırakmaksızın ölen kişi malik olamayacağı gibi tasarruf hakkı dahi sona ereceğinden taşınmazın mülkiyetinin Hazineye geçtiği ileri sürülemez. Aynı şekilde mutasarrıfı kaçak ve yitik kişi durumuna düşen taşınmazların mülkiyetinin de metruken vakfına dönmesi asıl olup hiçbir surette Hazineye geçmesine yasal olanak yoktur.

6.3. Değerlendirme

Hükmüne uyulan ve (IV/2.) numaralı paragrafta belirtilen bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (IV/3.) numaralı paragrafta yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

V. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gereklerine uygun olan hükmün ONANMASINA, temyiz karar harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığında, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.