"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istekli dava sonunda, Mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, süresi içinde davalı ... vekili ve davalı ... tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, davalılardan ...’nin dayısı olduğunu, aralarında yaptıkları rızai taksim ile 2775 parsel sayılı taşınmazın adına tescil edildiğini, dava dışı 2902 parsel sayılı taşınmazın da davalı ... adına tescil edilmesinin kararlaştırıldığını, bir süre sonra davalı ...’nin tescil işlemi sırasında yanlışlık olduğunu söylemesi üzerine 2775 parsel sayılı taşınmazı davalı ...’ye devrettiğini, davalı ...’nin de anılan taşınmazı diğer davalı ...’ya temlik ettiğini, daha sonra yaptığı araştırmada 2902 parsel sayılı taşınmazın kadastro işlemleri sırasında Hazine adına tescil edildiğini öğrendiğini, 2775 parsel sayılı taşınmazı hataya düşerek davalı ...’ye devrettiğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde bedelinin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ..., dava konusu taşınmazı bedeli mukabilinde iktisap ettiğini, davalının hataya düşmesinin mümkün olmadığını, temliki rızası ile yaptığını; davalı ..., iyi niyetli üçüncü kişi konumunda bulunduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, hata iddiası yönünden 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. TemyizYoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 22/06/2020 tarihli, 2018/49 E., 2020/2970 K. sayılı ilamı ile; ‘‘...yargılama sırasında davalı tanığı olarak dinlenen ...; “kardeşim olan... 2006 yılında ölmeden önce bana kendilerinin olan tarlanın tapusunu ...’dan aldığını söyledi ve tapunun aslını bana gösterdi. 2006 yılında o öldükten sonra ... ve annesi... zorlandıkları ve paraya sıkıştıkları için tarlayı satmak istediler. ... yanlışlık olup olmadığını bilemezdi. Tarlanın yerini bilemez. Tapu senedinde yazılı olan yeri ...’ya sattılar. Daha sonradan satış olduktan 6 ay sonra yaklaşık 6-7 kişi ... ile konuşmak ve baskı yapmak için geldiler. O konuşma sırasında ben de vardım. ... tarlanın yanlış devir edildiğini, tapu senedini vermediğini söylüyordu. Bende kendisine tapuda satış işini kendisinin yaptığını söyledim ve ... zaten konuşmada yanlışlık olduğunu kabul etmedi. Taraflar anlaşamadan ayrıldılar. 1999-2000 yılında tapu senedi alındı. 5-6 yıl sonra satış yapıldı.” şeklinde beyanda bulunduğu sabittir. Bu durumda, akit tarihinden itibaren kanunda belirlenen bir yıllık süre içerisinde hata olgusunun ileri sürülerek sözleşmeden dönme iradesinin ortaya konulduğu açıktır. Ayrıca kanunda sözleşmeden kaynaklı bir yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra tapu kaydında düzeltim davası açılması yönünden bir süre de bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, davanın süresi içerisinde açıldığı gözetilerek tarafların bildirdikleri delillerin toplanması, toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.’’ gerekçesi ile Mahkeme kararı bozulmuştur.
3.Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemece; davacı ile kardeşleri arasında miras taksimi yapıldığı, davalı tanığı ...'un ifadesi ve davacı tarafın beyanlarından Hazineye ait olan 2902 parsel sayılı taşınmazın davalı ...’nın annesi olan ...’a verildiği, davacıya ise dava konusu eski 2775 parselin isabet ettiği, iki tarafın da ortak iradelerinin 2902 sayılı parselin devrine yönelik olduğu, fakat satış sözleşmesinde davacı adına kayıtlı olan 2775 sayılı parselin satışının gerçekleştiği, TBK'nın 30. maddesinde düzenlenen yanılmanın somut olayda gerçekleştiği, yine aynı Kanun'un 31. maddesinde sayılan sözleşme konusu üzerinde hatanın gerçekleştiği, davalı ...'nin farklı taşınmazı ekmiş olması dikkate alınarak tescilin yolsuz olduğunu bildiği ve iyiniyetli kabul edilmeyeceği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili ve davalı ... temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
5.1. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; taleple bağlılık ilkesi aşılarak karar verildiğini, taraf teşkilinin sağlanmadığını, hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacının hataya düştüğünü öğrendikten sonra çelişkili davrandığını, akde icazet veren hareketlerde bulunduğunu, 2902 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün 2775 parsel sayılı taşınmazdan iki kat fazla olduğunu, bu nedenle davacının hataya düşmesinin söz konusu olamayacağını, davacının 1990'lı yıllarda davalı ...’nin babasına “Bu tarlada senin eşinin hakkı” diyerek tapu senedi verdiğini ve daha sonra dava konusu taşınmazı temlik ettiğini, davacının dava konusu taşınmazı devretmiş olsa da taşınmazda zirai faaliyetlerini sürdürme düşüncesinde olduğunu, davacının oğlunun diğer davalı ...'ya “Tapunun gösterdiği yer senindir.” diyerek icar yolu ile tarlayı kullanma taleplerini bildirdiklerini, diğer davalı ...'nın davacıya dava konusu taşınmazı icar yolu ile kullandırmaması nedeniyle iş bu kötüniyetli davanın açıldığını belirterek, hükmün bozulmasını istemiştir.
5.2. Davalı ... temyiz dilekçesinde özetle; iyiniyetli 3. kişi konumunda olduğunu, davacı ile diğer davalı arasındaki ihtilafı veya davacının iradesinin sakatlandığını bilmesinin mümkün olmadığını belirterek, hükmün bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; hata hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde bedel isteğine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
Sözleşmenin konusu, niteliği ve ödenecek miktar gibi hususlarda dikkatsizliği veya bilgisizliği sonucu gerçek iradesine uymayan beyanda bulunmak suretiyle esaslı hataya düşen tarafın sözleşme ile bağlı sayılamayacağı kuşkusuzdur.
Hemen belirtmek gerekir ki, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) esaslı hatanın (yanılmanın) tanımı yapılmamış, 31 ve 32. maddede sınırlayıcı olmamak üzere örnekler gösterilmiştir. Kısaca iç irade ile açıklanan irade arasındaki bilmeyerek yapılan uyumsuzluk olarak tanımlanan hatanın (yanılmanın) esaslı kabul edilebilmesi için, uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa benimsendiği gibi, girişilen taahhüdün başlıca sebebini teşkil etmesi, daha açık söyleyişle hem yanılgıya düşen taraf, yönünden (sübjektif unsur), hem de iş hayatındaki dürüstlük kuralları (objektif unsur) açısından, hataya düşülmese idi böyle bir sözleşmenin hiç veya açıklanan biçimde yapılmayacağının ispatlanması zorunludur.
Bu koşulların varlığı halinde hataya düşen taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Yeter ki hatanın ileri sürülmesi TBK'nın 35. (BK'nın 25.) ve TMK'nın 2. maddesinde hükme bağlanan dürüstlük kuralına aykırı olmasın.
Öte yandan, sözleşme yapılırken hataya düşen tarafın kusurlu bulunması sözleşmenin iptaline engel değildir. Ne var ki, TBK'nın 35. (BK'nın 26.) maddesinde öngörüldüğü gibi hatayı bilmeyen veya bilecek durumda bulunmayan ve kusursuz olan karşı tarafın menfi, gerektiğinde müspet zararının ödenmesi gerekir.
Diğer taraftan, iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Hatanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde, sözleşmenin karşı tarafına yöneltilecek tek taraflı bir irade açıklaması ile bildirilebileceği gibi def'i veya dava yoluyla da kullanılabilir. Ayrıca hatanın varlığı her türlü delille ispat edilebilir.
6.3. Değerlendirme
Kararın (IV/2.) no.lu paragrafta yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak, (IV/3.) no.lu paragraftaki gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davalı ... vekilinin ve davalı ...’ın yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 271,48 TL bakiye onama harcının davalılardan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.