"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : KONYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : BEYŞEHİR 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - BEDEL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel davası sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine ilişkin verilen kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine ilişkin verilen karar yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
I. DAVA
Davacı, ekonomik olarak sıkıntıya girdiği bir dönemde borçlarını ödemek amacıyla 238 ada 37 parsel sayılı taşınmazını davalıya kredi çekmesi amacıyla devrettiğini, aralarında şifahi olarak anlaştıklarını, ancak devirden sonra davalının kredi çekmediğini, dava konusu taşınmazının iade edilmesi yönünde çektiği ihtira rağmen devre yanaşmadığını, kendisine bedel ödenmediğini, tecrübesizliğinden ve deneyimsizliğinden yararlanmak suretiyle işlemin gerçekleştiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline, aksi halde bedele karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, davacının ve çocuklarının kendisine 1.502.000 TL borcu olduğunu, borcundan mahsup edilmek suretiyle çekişme konusu taşınmazın davacının rızası ile bizzat kendisinin katıldığı işlemle devredildiğini, iddiaların yersiz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, taraflar arasındaki sözleşmenin iade koşulunu içeren inanç sözleşmesi olduğu belirtilmekte ise de davacı tarafından iddiasını ispata yarar adi ya da resmi nitelikte yazılı bir sözleşme ibraz edilemediğinden, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Kaldırma Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin 22/02/2021 tarihli ve 2021/154 Esas, 2021/217 Karar sayılı kararıyla; davacı tarafça dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanıldığı, yazılı bir belgenin veya bir delil başlangıcının bulunmadığı durumda, iddia sahibine yemin teklif etme hakkının hatırlatılması, bu hakkın kullanılması halinde hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, değinilen yön gözardı edilerek karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle davacının istinaf talebinin kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 bendi uyarınca yargılama yapılmak üzere dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, İlk Derece Mahkemesince, davacı tarafından teklif edilen yeminin 16/06/2021 tarihli oturumda davalı tarafından eda edildiği, inançlı işlem iddiasının usulünce ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
3. İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
4.İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı tarafından Beyşehir Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/3298 Soruşturma numaralı dosyasında verdiği beyanda iddialarının doğrulandığını, dava konusu taşınmazı 200.000 TL bedelle satın aldığını ikrar ettiğini, bu değerin bilirkişiler tarafından belirlenen değerin çok altında olduğunu, davalı tarafından davacının zor durumda olmasından yararlanmak suretiyle devri gerçekleştirdiğini, Mahkemece sadece inançlı işlem hukuksal nedeni üzerinde durulduğunu, gabin hukuksal nedeni üzerinde inceleme ve araştırma yapılmadan sonuca gidildiğini, edimler arasındaki nispetsizlik ve davacının borçları nedeniyle içerisinde bulunduğu zor durum ve bundan kaynaklı olarak dava konusu taşınmazın bedelsiz olarak davalıya devredilmiş olduğunun gerek tanık beyanları, gerekse bilirkişi raporundaki nispetsizlik ile açık olduğunu, bunun da gabin iddiasının ispatı için yeterli bir olgu olduğunu, davalının Beyşehir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma dosyası kapsamında verdiği ifade ile taşınmazı bedelsiz olarak davacının oğullarının kendisine olan borcuna istinaden devraldığını beyan ettiğini belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
5. Gerekçe ve Sonuç
Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 29/11/2021 tarihli 2021/1468 Esas 2021/1546 Karar sayılı kararıyla; davacı tarafından inançlı işlem hukuksal nedenine dayanıldığı, böylelikle davacı tarafından inançlı işlemin varlığına dair yazılı delil veya delil başlangıcı sayılabilecek bir delil sunulamadığı, davalının da taraflar arasında inanç sözleşmesi olmadığına dair yemin ettiği, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki iddialarını tekrarlayarak kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, aksi halde bedel istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
İnanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir.
Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.
Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar. Diğer bir anlatımla, bu işlemle borçlu, alacaklısına malını rehin edecek, yani yalnızca sınırlı ayni bir hak tanıyacak yerde, malının mülkiyetini geçirerek rehin hakkından daha güçlü, daha ileri giden bir hak tanır.
Sözleşmenin ve buna bağlı temlikin, değinilen bu özellikleri nedeniyle, taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak hakkı; taşınmazı, inanç sözleşmesi ile alan kimsenin de borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri vermek yolunda yalnızca bir borcu kalmıştır.
İnanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmelerdir. Anılan sözleşmelerde, taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilirler. Bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilirler. Buna dair akit hükümleri de TBK'nin 26 ve 27. maddelerine aykırılık teşkil etmediği sürece geçerli sayılır.
Uygulamada mesele, 05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir. İçtihadı Birleştirme kararının sonuç bölümünde ifade olunduğu üzere, inançlı işleme dayalı olup dinlenilirliği kabul edilen iddiaların ispatı, şekle bağlı olmayan yazılı delildir. İnanç sözleşmesi olarak adlandırılan bu belgenin sözleşmeye taraf olanların veya inanılanın imzasını içermesi gereklidir. Bunun dışındaki bir kabul, hem İçtihadı Birleştirme kararının kapsamının genişletilmesi, hem de taşınmazların tapu dışı satışlarına olanak sağlamak anlamını taşıyacağından kendine özgü bu sözleşmelerle bağdaştırılamaz. İspat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışmalar gibi birtakım belgeler var ise bunların delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği sabittir. Şayet, delil başlangıcı sayılacak böylesi bir olgu da bulunmuyor ise iddia sahibinin son başvuracağı delilin karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu da şüphesizdir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinin yerinde olmasına, kararın dayanağı olan, (V/3.2) no.lu paragraftaki yasal ve hukuksal gerektirici nedenlere göre, Bölge Adliye Mahkemesince, (IV/5) no.lu paragrafta yer verilen gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün HMK'nın 370. maddesi gereğince ONANMASINA, harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 07/09/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.