"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine ilişkin verilen kararın, davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 63 ada 11 parsel sayılı taşınmazın 1987 yılında 6.000,00 TL'si davalı ..., 6.500,00 TL'si davacı ... tarafından ödenmek suretiyle Muharrem adına satın alındığını, davacılar ... ile ...’in taşınmaz üzerinde 1991 yılında bina inşa ettiğini ve binanın muhtelif bölümlerinin adı geçen 3 kardeş arasında paylaşıldığını, ....aleyhine başlatılan hacizler nedeniyle bu sorununu çözene kadar taşınmazın davalı ...’e devredildiğini, devir tarihinden sonra da taşınmazın paylaşıma uygun kullanımının devam ettiğini, kira gelirlerinin tarafların annesi tarafından kullanıldığını, davalıdan imar barışı sürecinde gerekli işlemleri yapması sonrasında ise kat mülkiyetine geçilerek bağımsız bölümlerin tapuda paylaşılması talep edilmesine rağmen, davalının bunları yapmadığını, taşınmazın kendisine ait olduğunu ve davacılara iade etmeyeceğini ileri sürdüğünü,.... ve annesinin oturduğu daire için tahliye talepli icra takibi başlattığını ileri sürerek, tapuda tarla vasıflı olarak gözüken ancak üzerinde ruhsatsız bina bulunan taşınmazın tapu kaydının iptali ile bağımsız bölümlerine isabet eden hisseleri oranında davacılar adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalının 1980’li yıllarda geçirdiği iş kazası nedeniyle aldığı tazminatı ve üzerine bina yapmak üzere 10.000,00 TL'yi 1987 yılında davacı ...’e verdiğini, davacı ...’in arsayı müvekkilinin adına alarak kendi adına tescil ettirdiğini, daha sonra davalının ...’e ek olarak 7.000-TL daha elden teslim ederek inşaat yapılmasını istediğini, davalının çabaları sonucunda 06/10/2005 tarihinde maliki olduğu taşınmazın adına tescil edildiğini, eldeki davanın davalı tarafından kiraların tahsili için hukuki takip başlatılması üzerine açıldığını, taraflar arasında inanç sözleşmesi veya mal paylaşımı yapılmadığını, binanın inşa edildiği 1998 yılında Ekrem’in 13 yaşında olduğunu, ancak davacı ...’in yıllarca aynı binada yaşaması nedeniyle kira gelirlerini tahsil ettiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 11/02/2021 tarihli ve 2019/691 E., 2021/87 K. sayılı kararıyla; davanın taraf muvazaasına dayalı olduğu, davacı tarafın bu hususta yazılı delil veya delil başlangıcı sayılabilecek belge sunmadığı, davacılar vekilinin açıkça yemin deliline dayanmayacağını da beyan ettiği, iddianın ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddialarını tekrarla, davanın inançlı işleme dayandığını, HMK’nın 203.maddesi uyarınca kardeşler arasında senetle ispat zorunluluğu bulunmadığını, taşınmazın devre rağmen kardeşlerin her biri tarafından kullanılmaya devam ettiğini, tanık dinletme talebinin hukuka aykırı olarak reddedildiğini, yapılan keşifte binanın kullanım durumunun araştırılmadığını, satış tarihinden sonrasına ilişkin olarak sunulan fatura ve sözleşmelerin delil başlangıcı teşkil etmesine karşın tanıklarının dinlenmediğini, tanık deliline dayanılmasına rağmen yemin deliline gidilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 21/12/2021 tarihli ve 2021/931 E., 2021/1958 K. sayılı kararıyla; davanın inançlı işlem hukuki nedenine dayandığı, davanın yazılı delil, delil başlangıcı veya yemin delili ile ispatlanamadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Bilindiği üzere; inanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir. Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.
3.2.2. Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar. Diğer bir anlatımla, bu işlemle borçlu, alacaklısına malını rehin edecek, yani yalnızca sınırlı ayni bir hak tanıyacak yerde, malının mülkiyetini geçirerek rehin hakkından daha güçlü, daha ileri giden bir hak tanır.
3.2.3. Sözleşmenin ve buna bağlı temlikin, değinilen bu özellikleri nedeniyle, taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak hakkı; taşınmazı, inanç sözleşmesi ile alan kimsenin de borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri vermek yolunda yalnızca bir borcu kalmıştır.
3.2.4. İnanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmelerdir. Anılan sözleşmelerde, taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilirler. Bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilirler. Buna dair akit hükümleri de TBK'nın 26 ve 27. maddelerine aykırılık teşkil etmediği sürece geçerli sayılır.
3.2.5. Uygulamada mesele, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir. İçtihadı Birleştirme kararının sonuç bölümünde ifade olunduğu üzere, inançlı işleme dayalı olup dinlenilirliği kabul edilen iddiaların ispatı, şekle bağlı olmayan yazılı delildir. İnanç sözleşmesi olarak adlandırılan bu belgenin sözleşmeye taraf olanların veya inanılanın imzasını içermesi gereklidir. Bunun dışındaki bir kabul, hem İçtihadı Birleştirme kararının kapsamının genişletilmesi, hem de taşınmazların tapu dışı satışlarına olanak sağlamak anlamını taşıyacağından kendine özgü bu sözleşmelerle bağdaştırılamaz.
3.2.6. Şayet, ispat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışmalar gibi birtakım belgeler var ise bunların delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği sabittir. Şayet, delil başlangıcı sayılacak böylesi bir olgu da bulunmuyor ise iddia sahibinin son başvuracağı delilin karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu da şüphesizdir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayanağı olan ve (V/3.2.) no.lu paragrafta açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre (III) ve (IV/3.) no.lu paragraflarda gösterilen gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün HMK'nın 370. maddesi gereğince ONANMASINA, alınması gereken 80,70 TL onama harcı peşin alındığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 12/09/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.