Logo

1. Hukuk Dairesi2022/2266 E. 2022/5952 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın, taşınmazlarını mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla davalılara ölünceye kadar bakma ve satış sözleşmeleriyle devretmesi nedeniyle tapu iptali ve tescil davası açılması.

Gerekçe ve Sonuç: Mirasbırakanın bazı taşınmazları devrederken mirasçılarını mağdur etme kastıyla hareket ettiğinin ve satış ile ölünceye kadar bakma sözleşmelerinin muvazaalı olduğunun tespit edilmesi, bir kısım taşınmazların ise mirasbırakandan davalıya intikal etmediğinin anlaşılması ve temyiz edilen bir kısım taşınmazlara ilişkin davanın değerinin temyiz kesinlik sınırının altında kalması gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılıp davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair verilen istinaf kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE

MAHKEMESİ : TEKİRDAĞ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istekli dava sonunda, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, davalının istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine; davacının istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine dair verilen karar davacı ve davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü;

I. DAVA

Davacı, mirasbırakanı ...'un yedi parça taşınmazını mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalılara ölünceye kadar bakma ve satış sözleşmeleri ile temlik ettiğini ileri sürerek, davaya konu taşınmazların davalılar adına olan tapu kayıtlarının miras payı oranında iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemiştir

II. CEVAP

Davalılar, mirasbırakanın koah hastası olduğunu, son on iki yılını makineye bağlı olarak sürdürdüğünü, çalışamadığını, bakım borcunun yerine getirildiğini, mirasbırakanın mal kaçırma iradesi bulunmadığını, davacının babasına 7993 ve 7794 parsel sayılı taşınmazları devrettiğini, terekede halen 77 dönüm civarında değerli taşınmaz bulunduğunu, taşınmazlardan 3298 no.lu parselin mirasbırakan ile ilgisi bulunmadığını, mirasbırakanın dava dışı üçüncü bir kişiye bağışladığı taşınmazı da olduğunu, sağlığında ölünceye kadar bakım akdinin iptalini istemediğini, davalı ...'e yapılan bağışın tapu iptal ve tescile konu olamayacağını, tenkis koşullarının oluşmadığını ve tenkis için hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince 30, 230, 909 parsel, 951, 402 ve 542 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin muvazaa iddiasının ispatlanamadığı, 3298 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan tarafından davalılara devredilmediği, 102 parsel sayılı taşınmazın ise ara malik kullanılmak suretiyle davalı ...’ye diğer mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak temlik edildiği gerekçesi ile 102 no.lu parsel yönünden davanın kabulüne, kalan taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

2.1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosya kapsamında mevcut deliller ile muris muvazaasının sabit olduğunu, mirasbırakanın bir kısım taşınmazını ölünceye kadar bakma akdi ile bir kısım taşınmazını satış suretiyle davalılara temlik ettiğini, temliklerin bedelsiz olduğunu, davalılardan ....'in anne ve babası ile birlikte yaşadığını, mirasbırakana annesi ...ile birlikte baktığını, tanıklara soru sorma haklarının Mahkemece engellendiğini, mirasçılar .... ve ...tarafından muris muvazaasına dayalı olarak açılan tapu iptal ve tescil davasının kabulle sonuçlandığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın tüm taşınmazlar yönünden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

2.2. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; muris muvazaası koşullarının gerçekleşmediğini, davalıların bakım edimini yerine getirdiklerini, tanıkların, özellikle davadan menfaati olan kardeşlerin anlatımlarının savunmalarını teyit ettiğini, davalı ...'nin alım gücü olup 102 parseli ediniminin gerçek satış olduğunu, mirasbırakanın terekesinde mirasçılarına intikal eden taşınır ve çok sayıda malvarlığı bulunduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın tüm taşınmazlar yönünden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesince; 230 parsel sayılı taşınmaz dışında dava konusu taşınmazların mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olarak temlik edildiği, Tekirdağ 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/328 Esas, 2019/203 Karar sayılı kararının eldeki dava yönünden güçlü delil oluşturduğu, mirasbırakan tarafından bağış suretiyle temlik edilen 105 ada 31 parsel (eski 230 parsel) yönünden saklı payı ihlal kastı bulunmadığı 3298 no.lu parselin muristen davalılara intikal etmediği gerekçesi ile davalının istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine; davacının istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kabulü ile İlk Derece Mahkemesi karar kaldırılarak davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

2.1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ederek, aynı konuda kesinleşmiş karar bulunduğunu, 105 ada 31 parsel (eski 230) yönünden davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

2.2. Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ederek, davacının eldeki davayı tek başına açamayacağını, Türk Medeni Kanunu'nun 701 ve 703. maddeleri kapsamında dedesi ...’un ve annesi ...´nın terekelerinin elbirliği mülkiyetine tabi olduğunu, davacının iddiasını kanıtlayamadığını, mirasbırakanın terekesinde çok sayıda taşınmazın bulunduğunu belirterek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, satış akdi ve ölünceye kadar bakma akdinden kaynaklanan muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

3.2.2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) m. 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614).

Bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.

Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 1.4.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda uygulama yeri bulur.

Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.

3.2.3. 6100 sayılı HMK.'nın 362.maddesinde bölge adliye mahkemelerinin temyiz olunamayan kararları düzenlenmiş, 1/a bendinde de miktar veya değeri kırk bin Türk lirasını (bu tutar dahil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar" hükmüne yer verilmiş, 2022 yılı itibarıyla HMK.'nın 362/1-a bendinde belirtilen 40.000.00 TL’lik kesinlik sınırı 107.090,00 TL olarak uygulanmaya başlanmıştır.

Pay oranında açılan muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil davalarında davacılar ve ayrı ayrı temlik yapılan davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayıp ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan, dava değerinin davayı açan mirasçı veya mirasçıların her birinin payına isabet eden değer olacağı kuşkusuzdur.

Diğer taraftan, temyiz kesinlik sınırı içinde kalması nedeniyle temyiz kabiliyeti bulunmayan kararlar hakkında 01.06.1990 tarihli ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtayca da bir karar verilebileceği açıktır.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Mirasbırakan tarafından davalı ...’a temlik edilen ve davacı tarafından temyiz konusu edilen 230 parsel sayılı taşınmazın dava tarihi itibariyle keşfen saptanan değeri 166.359,65 TL olup, bu miktardan davacının 3/56 olan miras payına isabet eden 8.912,12 TL’nin 2022 yılı itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL'nin altında kaldığı anlaşılmaktadır.

Mirasbırakan tarafından davalı ...’a temlik edilen ve davalı ... tarafından temyiz konusu edilen 951 ve 542 parsel sayılı taşınmazların dava tarihi itibari ile keşfen saptanan değeri 81.088,15 TL olup bu miktardan davacının 3/56 payına isabet eden 4.123,12 TL'nin 2022 yılı temyiz kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL'nin altında kaldığı anlaşılmaktadır.

Açıklanan nedenle, 951, 542, 230 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin hükmü temyiz eden davalı ... ve davacının temyiz dilekçelerinin değerden reddine karar vermek gerekmiştir.

3.3.2. Davacının diğer ve davalı ...’un tüm temyiz itirazlarına gelince,

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle (IV/3.) no.lu paragrafta yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesine göre yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacı ve davalı ...'un 951, 542, 230 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin temyiz dilekçelerinin değerden REDDİNE; alınan peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı ...’a geri verilmesine,

2. Davacı ve davalı ...’un 3298, 101 ada 4, 909, 402 ve 102 parsellere yönelik yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 3013,17 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalı ...’tan alınmasına, temyiz karar harcı peşin alındığından davacıdan başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 21/09/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.