Logo

1. Hukuk Dairesi2022/229 E. 2022/1631 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın tek erkek çocuğuna yaptığı temlikin muvazaalı olup olmadığı ve mirasçıların tapu iptali ve tescil taleplerinin kabul edilip edilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkemenin, davacıların muvazaa iddiasını ispatlayamadıkları gerekçesiyle davanın reddine ilişkin kararının, Yargıtay’ın önceki bozma kararına uygun olduğu ve davacıların temyiz itirazlarında isabet bulunmadığı gözetilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Yerel Mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi:

I. DAVA

Asıl ve birleştirilen davada davacılar, 3130 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan ...'a ait iken hileli işlemler ile tek erkek çocuğu ...'a geçtiğini, ...’ın taşınmazı ...'e, ...'in de aynı gün ...'ın gelini olan davalı ...’ye devrettiğini, temliklerin muvazaalı olduğunu ileri sürerek, taşınmazın tapu kaydının miras hisseleri oranında iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Asıl ve birleştirilen davada davalı, dava konusu taşınmazın, kayınpederi ...’ın kazancı ile alındığı için tüm mirasçıların onayı ile devredildiğini, ... mirasçıları olan davacıların miras haklarını ödemesi amacıyla kayınpederi ...’a düğün takılarını verdiğini ve karşılığında taşınmazı aldığını, diğer mirasçı davacılarla da taksim anlaşması yapıldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 14/09/2015 tarihli ve 2012/20 E., 2015/639 K. sayılı kararıyla; davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 07/02/2019 tarihli ve 2018/5563 E., 2019/707 K. sayılı kararıyla; "... Somut olaya gelince, dinlenen davacı tanıkları temlikin muvazaalı olduğu hakkında bir beyanda bulunmamışlardır. Her ne kadar, Mahkemece satış bedeli ile gerçek bedel arasında fark olduğu gerekçe gösterilmişse de bu hususun tek başına muvazaanın ispatı olmayacağı açıktır. Dolayısıyla muvazaa iddiası kanıtlanmış değildir. Hal böyle olunca davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir." gerekçesiyle bozulmuş, asıl ve birleştirilen dava davacılar vekilinin karar düzeltme istemi, 16.10.2019 tarihli ve 2019/2041 E., 2019/5281 K. sayılı kararı ile reddedilmiştir.

3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 17/02/2021 tarihli ve 2019/682 E., 2021/194 K. sayılı kararıyla; Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda davacıların muvazaaya ilişkin iddiaları kanıtlanamadığından asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

5.1. Asıl davada davacılar vekili, dinlenen tanıkların mirasbırakanın taşınmazı kız çocuklarından kaçırma amacıyla tek erkek çocuğu ... Aslan’a devrettiğini, mirasbırakanın kız-erkek çocuk ayrımı yaptığını, temlikte gösterilen bedel ile gerçek değer arasında fahiş fark bulunduğunu, mirasbırakanın dava konusu taşınmaz dışında başka taşınmazları da kaçırma amacıyla temlik ettiğini, davanın tanık beyanları ile ispatlandığını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

5.2. Birleştirilen davada davacılar vekili, Yerel Mahkemenin kararında gerekçe bulunmadığını, tanık beyanlarının muvazaa iddiasını ispatladığını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır

6.2.2. 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.",

6.2.3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." hükümlerine yer verilmiştir.

6.3. Değerlendirme

(IV/2.) numaralı paragrafında yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararlarında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

V. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; asıl ve birleştirilen davada davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 21,40’ar TL bakiye onama harcının temyiz eden asıl ve birleştirilen dava davacılarından ayrı ayrı alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.