"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında bozma kararına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne ilişkin verilen karar, yasal süre içerisinde davalılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmekle; duruşma günü olarak saptanan 13/09/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılardan ... ve davalılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı vekili Avukat ... geldiler, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, dava dışı ...ı tevkil yetkili olarak vekil tayin ettiğini, onun da bu tevkil yetkisi ile dava dışı ....’ı vekil tayin ettiğini, vekaletnamede 297 ada 8 parsel, 323 ada 4 parsel ile 324 ada 4 parsel sayılı taşınmazın satışının yasaklandığını, ancak bilgi ve talimatı olmaksızın vekilin bu üç parça paylı taşınmazı dava dışı 3. kişilere temlik ettiğini, vekil ile el ve işbirliği içerisinde hareket eden davalıların mirasbırakanı aynı zamanda davacının da kardeşi olan ...n ise, anılan taşınmazları şufa hakkını kullanmak suretiyle mahkeme aracılığıyla adına tescil ettirdiğini ve kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile payı oranında adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar, mirasbırakanlarının vekalet görevinin kötüye kullanıldığından ve çekişme konusu yerlerin satışı için vekaletname verildiğinden haberi olmadığını, aksi halde şufa davası yoluyla hakkını kullanmak yerine taşınmazları satın alacağını, mirasbırakanlarının iyiniyetli olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, davalıların mirasbırakanı Hacı Abdil’in iyiniyetli üçüncü kişi olduğu ve iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
Erdemli 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen 14/07/2020 tarihli, 2018/467 Esas - 2020/379 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Dava dışı İsmail’in kendisine vekaletname verildiği yönünde davacı ...’ı kandırdığını ve dava dışı ...’a vekaletname verilmesini sağladığını,vekaletnamenin davacıya düşecek miras hisselerinin intikali , müşterek mülkiyete dönüştürülmesine ilişkin işlemlerin takibi için verildiğini,vekil ...ın da vekaletnamedeki tevkil yetkisine dayananak ....ve ...’ı vekil tayin ettiğini, davacının 15.05.2003 tarihinde .... ve ...ı vekillikten azlettiğini,azilnamenin tapu kayıtlarına da işlendiğini, vekil İsmail’in vekaletnamede yazılan yetkilere aykırı olarak davacıya ait 297 ada 3 parsel (yeni 297 ada 8 parsel) sayılı taşınmazdaki payını dava dışı ...’a , ada 4 parsel ve 324 ada 4 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını da dava dışı İmam ...a devrettiğini, vekaletnamede açıkça bu taşınmazların devrinin yasaklandığını, taşınmazlar 3.kişilere satıldıktan sonra kardeşi olan davalıların mirasbırakanı ...’in kayıt maliklerine karşı şufa davası açtığını ve görülen davalar neticesinde taşınmazların...adına tescil edildiğini, ....’in davacının kardeşi olması nedeniyle davacının bu taşınmazlardaki hisselerini satıp satmadığını bilebilecek durumda olduğunu, yapılan devir ve şufa işlemlerinde kötü niyetle hareket edildiğini, davalılar adına oluşan tescillerin yolsuz nitelikte olduğunu, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 22/03/2021 tarihli, 2020/1112 Esas - 2021/410 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazlardaki davacıya ait hisselerin davalıların murisi tarafından ön alım hakkı kullanılarak mahkeme kararıyla dava dışı hisse sahipleri ... ve ...'tan mahkemece belirlenen bedel ödenmek suretiyle devralındığı, davalıların murisi ... ile davacı kardeş ise de ara malik konumundaki dava dışı ... ve ...'un kötü niyetli olduklarının davacı tarafça ispatlanamadığı, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle HMK’nın 353/1-b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 22/03/2021 tarihli, 2020/1112 Esas - 2021/410 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ile kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Bozma Kararı
Dairenin 03/11/2021 tarihli 2021/1519 Esas - 2021/6385 Karar sayılı kararıyla; “Somut olaya gelince; davacı tarafından dava dışı ...a verilen vekaletname ile dava konusu 158/1761 paylı 297 ada 8 no’lu parselin tamamı ile 1/6'şar paylı 323 ada 4 parsel ve 324 ada 4 nolu parsel sayılı taşınmazların 1000 m2’lik kısmının satışının yasaklandığı, ... tarafından tevkil edilen İsmail’e verilen vekaletnamede de aynı yasakların devam ettirildiği, satışı yasaklanan 297 ada 8 parselin azilden önce dava dışı ...’a, yine satışı yasaklanan 323 ada 4 parsel ile 324 ada 4 parsellerin azilden sonra dava dışı İmam ...’a devredildiği ve davalılar ...tarafından dava dışı kayıt maliklerine açılan ön alım davaları sonucu taşınmazdaki davacı payları davalıların mirasbırakanı ...e geçtiğine göre, satışı yasaklanan yerlerin vekaleten temlik alınması nedeniyle dava dışı... ve İmam ... adına oluşturulan tescilin yolsuz olduğunda herhangi bir tereddüt bulunmadığı, kayıt maliki olan davalıların mirasbırakanı ...in ise, davacının kardeşi olması nedeniyle anılan yolsuzluğu bilen veya bilmesi gereken kişi konumunda bulunduğu, bir başka ifade ile TMK 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanamayacağı açıktır. Kayıt malikinin ediniminin ön alım davası yoluyla gerçekleşmiş olmasının, TMK'un 1024. maddesi karşısında sonuca herhangi bir etkisi bulunmamaktadır. Hâl böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Kabule göre de; dava konusu taşınmazlarda davacının devredilen payları üzerinden harcın tamamlanması gerekirken kayıt maliki Hacı Abdil’in önceki payını da kapsar şekilde fazla harç alınması da hatalıdır.” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
4. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Erdemli 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/01/2022 tarihli, 2021/291 Esas - 2022/7 Karar sayılı kararıyla; dava dışı Veysel ve İmam Mesut’un davacı tarafça vekaletname ile satışı yasaklanan yerleri vekil eliyle satın aldıkları, bu nedenle adlarına oluşturulan tescilin yolsuz olduğu, kayıt maliki olan davalıların mirasbırakanı Hacı Abdil’in ise, davacının kardeşi olması nedeniyle anılan yolsuzluğu bilen veya bilmesi gereken kişi konumunda olup, TMK’nın 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanamayacağı, kayıt malikinin ediniminin ön alım davası yoluyla gerçekleşmiş olmasının TMK’nın 1024. maddesi karşısında sonuca etkisi bulunmadığını, iddianın ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
5. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Erdemli 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/01/2022 tarihli, 2021/291 Esas - 2022/7 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
6. Temyiz Nedenleri
Bozma ilamından sonra 07.01.2022 tarihli dilekçe ile HMK’nın 31. maddesi çerçevesinde tanık listesi vererek , bu tanıkların dinlenilmesi talebinde bulunduklarını,ayrıca cevap dilekçesinde de yemin deliline dayandıklarını, ancak bu delillerin hiç biri toplanıp değerlendirilmeden karar verildiğini, 07.01.2022 tarihli dilekçede, dava konusu taşınmazların satış tarihlerine yakın tarihlerde davacının banka hesap hareketleri ve satıştan sonra başka taşınmazlar edinip edinmediğinin araştırılmasının istediğini, ancak tüm bu taleplerin araştırılmadığını, davacının satıştan sonra yayla evi ve araba aldığını, bu durumun da satışın gerçek olduğunu gösterdiğini, davalıların mirasbırakanı Hacı Abdil’in davacının kardeşi olması nedeniyle, güven ilkesinden yararlanamayacağının düşünülmesinin doğru olmadığını, zira 323 ada 4 ve 324 ada 4 parsellerde tüm paydaşların kardeş olup, kardeşlerden başka şufa hakkını kullanacak kimse bulunmadığını, kaldı ki, davacının 15 yıl süren sessizliğinin de bunu gösterdiğini, davacının dava konusu yerleri sattığını bizzat ikrar ettiğine ilişkin tanık beyanlarının mahkemece dikkate alınmadığını, tapuda satışı yapan vekilin yetkili olsun veya olmasın davacının yapılan bu satışa itiraz etmediğini ve karşı çıkmadığını, hal ve davranışları ile satışa onay verdiğini, davayı kötü niyetli olarak açtığını, mirasbırakan Abdil’in yolsuz tescili gerçekleşktiren dava dışı 3. kişilerle el ve iş birliği içerisinde hareket ettiğine dair herhangi bir kanıt bulunmadığını, Abdil’in taşınmazları iyi niyetli olarak tapu kaydına güvenerek şuf’a davası ile edindiğinden kazanımının korunması gerektiğini, davacının dava konusu hissilerin satışını ve bu taşınmazlarda şuf’a hakkının kullanıldığını başından beri bildiğini, davanın zamanaşımına uğradığını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
7. Gerekçe
7.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
7.2. İlgili Hukuk
7.2.1. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 705. maddesinde; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” 1022/1. maddesinde; “Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.”
7.2.2. Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur.
7.3. Değerlendirme
(V.3.) no.lu paragrafta belirtilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (V.4.) no.lu paragrafta yer verilen gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 03/09/2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 40.885,39 TL bakiye onama harcının hükmü temyiz eden davalılardan alınmasına,13/09/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.