"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1105 E., 2021/1145 K.
DAVA TARİHİ : 13.12.2013
HÜKÜM/KARAR : Ret / Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kulu Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2013/675 E., 2021/150 K.
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun reddine resen gözetilen nedenlerle İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; çekişmeli 250 ada 114 parsel, 173 ada 10 parsel ve 170 ada 31 parsel sayılı taşınmazların davacı tarafından satın alındığını, davacının bayisine ise miras ve trampa yoluyla kaldığını, taşınmazların kadastro çalışmaları sırasında hatalı olarak Hazine adına tespit edildiğini, dava konusu tarla vasfındaki özel mülkiyete konu taşınmazların müvekkili ve bayii tarafından 80 yılı aşkın süredir malik sıfatıyla kesintisiz kullanıldığını ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; çekişmeli 170 ada 31 parsel sayılı taşınmazın 03.01.1963 tarih ve 740 sıra numaralı tapu kaydı ile Hazine adına tescil edildiği, belirtmelik tutanağında işgal tarihinin yazılı olmadığı, işgalci olarak Arif oğlu Mehmet Karpuz yazılı olduğu, davacının 1987 doğumlu olduğu ve 1963 tarihinden geriye doğru 20 yıl öncesinden başlayan zilyetliği ispatlayamadığı, çekişmeli 250 ada 114 parsel ve 173 ada 10 parsel sayılı taşınmazların belirtmelik tutanaklarında Mehmet Karpuz işgalinde oldukları ve meradan açılarak meydana getirildiklerinin belirtildiği ve meradan açma keyfiyetinin devam ettiği, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, çekişmeli taşınmazların zilyetlikle iktisabı mümkün olan yerlerden olduğunu, davacı ve bayilerinin aralıksız ve çekişmesiz olarak 80-100 senedir zilyetliklerinin devam ettiğini, dinlenen tanıklar ve bilirkişi raporlarının bu hususu doğruladıklarını ileri sürerek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ileri sürülen istinaf nedenlerine, kamu düzenine ilişkin hususlara, dosyadaki belgelere, taraflarca ileri sürülen ve kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle İlk Derece Mahkemesince delillerin takdirinde usul ve yasaya aykırılık görülmemesine göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine kamu düzenine ilişkin nedenlerle Mahkeme kararının düzeltilerek davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü ve 46 ıncı maddeleri, 4753 ve 5618 sayılı Toprak Tevzi Çalışmalarının Usul Ve Esaslarına İlişkin Kanun hükümleri
3. Değerlendirme
1.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; kadastro çalışmaları sırasında çekişmeli 170 ada 31 parsel sayılı taşınmazın 03.01.1963 tarih ve 740 sıra nolu, 173 ada 10 parsel sayılı taşınmazın 03.01.1963 tarih ve 740 sıra nolu, 250 ada 114 parsel sayılı taşınmazın ise 20.08.2004 tarih ve 49 sıra nolu tapu kaydı uygulanarak Hazine adına tescil edildiği, Toprak Tevzi komisyonunca tanzim edilen belirtmelik tutanakları incelendiğinde, taşınmazların Arif oğlu Mehmet Karpuz işgalinde olduğu, 250 ada 114 parsel ve 173 ada 10 parsel sayılı taşınmazların meradan açılarak meydana getirildiklerinin yazıldığı anlaşılmaktadır.
2. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye onama harcının davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
02.11.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy çokluğuyla karar verildi.
- KARŞI OY -
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır. İlk Derece Mahkemesince (İDM) 256 ada 114 parsel ve 173 ada 10 parsel sayılı taşınmazların belirtmelik tutanaklarında meradan açılarak meydana getirildiklerinin belirtildiği, tutanakta taşınmazların meradan kazanıldığı yazıldığından geçmişi mera olan yerden zilyetlikle taşınmaz kazanılamayacağı belirtilerek davanın reddine karar verilmiş, diğer taşınmaz olan 170 ada 30 parsel yönünden ise davacının 20 yıllık zilyetliğini ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararın istinafı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince (BAM) belirtmelik tutanaklarında taşınmazın meradan kazanıldığının belirtilmesinin taşınmazın evveliyatında mera olduğunun kesin kanıtı olamayacağını ancak sonucu itibariyle davacının dava konusu yerde zilyetliğinin bulunduğunu ispatlayamadığından bahisle istinaf talebinin kabulüyle davanın reddine karar vermiştir. Dairemizin Sayın Çoğunluğunca da anılan karar onanmıştır.
Sayın Çoğunlukça davacının davasını ispatlayamadığı kabul edilerek onama kararı verilmiş ise de kanaatimizce davada hüküm vermeye yetecek düzeyde araştırma ve inceleme yapılmamıştır.
Hazine adına oluşan tapu 1963 tarihli olup davacı tarafın bayileriyle birlikte 1963'ten geriye doğru 20 yıl boyunca dava konusu yerde zilyet olduğunu ispatlaması gerekmektedir. Mahalinde dinlenen tüm mahalli bilirkişiler ve tanıklar bilebildikleri tarihten itibaren dava konusu taşınmazların davacı tarafın bayileri ve sonrasında da davacı tarafından kullanıldığını ifade etmişlerdir. Ziraat Bilirkişisi raporunda da dava konusu taşınmazların tarım arazisi olduğu, taşınmazlarda tarımsal faaliyete engel olabilecek herhangi bir durumun söz konusu olmadığı ve hali hazırda buğday anızı niteliği taşıdıkları bildirilmiştir. Dava konusu taşınmazların çevrelerinin genel olarak şahıs arazisi olması da taşınmazlarda önceden beri tarımsal faaliyet yapıldığına işaret olabilir.
Dosyaya kazandırılan bu deliller karşısında davacının davasını kesin olarak ispatlayamadığını söylemenin erken bir değerlendirme olacağı değerlendirilmektedir. Burada zilyetliğin 1943 yılından itibaren bulunduğunun ispatlanması gerektiği açık olmakla birlikte anılan tarihin çok eski olması nedeniyle bu durumu 1943'ten itibaren gözlem yoluyla bilebilecek mahalli bilirkişilerin bulunmamasının doğrudan mülkiyet iddiasında bulunan davacı birey aleyhine yorumlanmasının Anayasa'daki temel hakların geniş yorumlanması gerektiği ilkesi ile bağdaştırılması pek mümkün görünmemektedir. Nitekim Dairemizce de yakın tarihte verilen 9/11/2023 tarihli, E. 2022/6540, K. 2023/6488 ve E. 2022/6534, K. 2023/6489 sayılı kararlarla 1963 tarihinden önceki 20 yıllık zilliyetliğin ispatlanmasının gerektiği davalarda 1930, 1937 ve 1938 doğumlu mahalli bilirkişilerin beyanlarına itibar edilmiş, yine 1943 yılından 11 yıl sonraya ait 1954 tarihli hava fotoğrafı da diğer delillerle birlikte bir bütün olarak yorumlanıp davacının davasını ispatladığı kabul edilmiştir.
Diğer taraftan dosyaya hava fotoğraflarının kazandırılarak hava fotoğrafı incelemesi de yapılmadığı görülmektedir. Bu nedenle, davanın reddi yönündeki kararın onanması yerine dava konusu yerin 1963 yılından önceki fotoğraflarının temin edilerek dava konusu yerde davacının ve bayilerinin zilyetliğinin bulunup bulunmadığının tespit edilmesine yönelik bir araştırma bozması yapılmasının daha uygun olacağı değerlendirilmektedir.
Açıklanan nedenlerle eksik araştırma ve inceleme nedeniyle bozma kararı verilmesi gerekirken Sayın Çoğunluğun onama yönündeki görüşüne iştirak edilememiştir.