"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/2131 E., 2021/1749 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret/ Esastan Red
İLK DERECE MAHKEMESİ : ...Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/43 E., 2018/226 K.
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı Hazine vekili, çekişmeli 128 ada 37 parsel sayılı taşınmazın yörede yapılan toprak tevzi çalışmaları sonucunda oluşturulan askı dağıtım cetvellerinde belirlenen hak sahipleri ile tespit maliklerinin farklı kişiler olduğunu, hak sahipliği hususunda oluşan bu çelişkili hal nedeni ile gerçek malikin belirlenemediğini, hak sahibinin belirlenemediği hallerde taşınmazın Hazine adına tescilinin gerekeceğini, ancak kadastro sırasında toprak tevzi kayıtlarının esas alınmadığını, bu suretle taşınmazın davalı adına tespit ve tescil edildiğini belirterek tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili iştirak ettiği oturumlarda eklemeli zilyetlikle iktisap koşullarına tutunarak davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın eklemeli ve mülk edinmeye elverişli şekilde davalı zilyetliğinde olduğu, davacının çekişmeli taşınmazın hak sahibinin belirlenemediğine dair iddiasının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; çekişmeli taşınmazın toprak tevzi sırasında belirlenen hak sahiplerinin zilyetliğinde olmadığını, hak sahipliği şartlarını taşımayan kişilerin kullandığını, taşınmazın köylü tarafından kullanılıyor olmasının tevzide hak sahibinin kim olduğunu belirleme açısından yeterli bulunmadığını, mahkemenin delillerin değerlendirilmesi hususunda yanılgıya düştüğünü belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taşınmazın toprak tevzi sırasında Hazine adına belirtilen yerlerden olmadığı, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 46/1 inci ve 14 üncü maddelerinde öngörülen zilyetlikle mülk edinme şartlarının davalı yararına oluştuğu gerekçesiyle davacı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı Hazine vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü ve 46 ncı maddeleri
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu olan ... ili, ...ilçesi, ...köyü çalışma alanındaki 128 ada 37 parsel sayılı taşınmazın, toprak tevzii sırasında Hazine adına belirtildiği; ancak toprak tevzi çalışmalarından önce başlayacak şekilde eklemeli biçimde...’ın zilyetliğinde olduğu tutanağın edinme hanesinde açıklanmak suretiyle... adına tespit ve tescil edildiği görülmektedir.
3. Mahkemece, 3402 sayılı Kanun'un 14 üncü ve 46 ncı maddelerinde belirtilen zilyetlikle iktisap koşullarının davalı yararına oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve incelemenin son derece yetersiz olduğu aşikardır. Dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede toprak tevzi çalışmalarının yapıldığı, hatta kadastro tespiti sırasında toprak tevzi çalışmalarına ilişkin kayıtların esas alındığı belirlendiği halde, teknik bilirkişi raporunda kadastro paftası ile toprak tevzi haritası usulüne uygun olarak çakıştırılmamış, taşınmazın hangi toprak tevzi parseli sınırlarında kaldığı hususunda kadastro komisyonunun yaptığı belirleme ile bilirkişinin yaptığı tespit arasında çelişki oluştuğu halde bu yön üzerinde durulmamış, toprak tevzi çalışmalarına ait tüm kayıtlar getirtilerek (özellikle belirtmelik tutanakları) çekişmeli taşınmazın hangi sebeple, kim adına tevzi edildiği belirlenmemiş, var ise toprak tevziye esas kayıtlar ( tapu kaydı, vergi kaydı vb.) getirtilip uygulanmamış, çekişmeli taşınmazın öncesi itibariyle zilyetlikle iktisabı mümkün yerlerden olup olmadığı belirlenmemiş, toprak tevzi çalışmalarının yapıldığı tarihten önceki zilyetliğin belirlenmesi hususunda hava fotoğraflarından istifade edilmemiş, taşınmazın niteliği ve zilyetliğin şekline dair son derece soyut ve yetersiz ziraat mühendisi bilirkişi raporuna itibar edilmiştir. Öte yandan hükmün gerekçesinde dava konusu taşınmazın toprak tevzi sırasında davalı murisi lehine dağıtılan tevzi parseli sınırlarında kaldığı belirtilip, ardından 3402 sayılı yasanın 14 ve 46/1 inci maddesi uyarınca dava konusu taşınmaz üzerinde davalı yararına zilyetlikle kazanım koşullarının oluştuğuna dair anlatımda bulunulması suretiyle çelişki oluşturulduğu, zira Yasanın 14 ve 46/1 inci maddesinde bahsedilen zilyetlikle iktisabın ancak toprak tevzi sırasında Hazine adına tapuya kaydedilen taşınmazlar yönünden mümkün olduğu gözetilmeden hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
4. Hal böyle olunca; sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için Mahkemece öncelikle dava konusu taşınmaza ve komşu taşınmazlara ait özellikle belirtmelik tutanakları, tablendikatif cetvelleri ve yörede yapılan toprak tevzi çalışmaları ile ilgili tüm evrak ( dağıtım cetvelleri, tahdit haritaları vb.) getirtilmeli, yörede toprak tevzi sonucunda oluşmuş mera kaydının olup olmadığı, belirtmelik tutanağında herhangi bir kayıt ya da belgenin esas alınıp alınmadığı belirlenmeli, tevziye esas alınan kayıtların bulunması halinde bu kayıtlar tesislerinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte getirtilmeli ve Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin hava fotoğrafı sorgulama sayfasına girilmek suretiyle taşınmazın bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı olduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle buradan elde edilen verilere göre dava konusu taşınmazlara ilişkin tevzi tapu kaydının oluştuğu tarihten 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı tarihleri açıkça yazılarak Harita Genel Müdürlüğünden stereoskopik hava fotoğrafları getirtilip dosya ikmal edilmelidir.
5. Bundan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan, taşınmazların bulunduğu köyde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişi kurulu ve aynı yönteme göre tespit edilecek taraf tanıkları ile hayatta iseler belirtmelik tutanağında imzaları bulunan bilirkişiler, teknik bilirkişi, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi ve 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişisinden teşekkül edecek kurulun katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır.
6.Yapılacak bu keşif sırasında var ise belirtmelikte gösterilen kayıtlar uygulanmalı, özellikle teknik bilirkişi eliyle toprak tevzi haritaları ile kadastro paftasının usulüne uygun şekilde var ise sabit sınır yerleri esas alınmak suretiyle çakıştırılması suretiyle taşınmazın toprak tevzi sırasında hangi parsel numarası ile, hangi dayanakla ve kim adına belirtildiği belirlenmeli, bu hususta kadastro çalışma ekibinin yaptığı tespit ile bilirkişi raporunda yapılan belirleme arasındaki farklılığın neden kaynaklandığı belirlenerek çelişki giderilmeli, böylelikle taşınmazın öncesinin zilyetlik yolu ile iktisaba elverişli yerlerden olup olmadığının tespitine çalışılmalı ve bu kapsamda bilirkişi ve tanıklardan, çekişmeli parselin öncesinin ne olduğu, kime ait bulunduğu, kimden kime nasıl intikal ettiği, kim ya da kimler tarafından hangi tarihten itibaren ve ne şekilde kullanıldığı, öncesinin mera, yayla, sıvat yeri gibi özel mülkiyete konu olamayacak umuma tahsis edilmiş yerlerden olup olmadığı hususları maddi olaylara dayalı olarak sorulup açıklattırılmalı, bilirkişi ve tanık beyanları komşu parsellere ait kadastro tutanakları ve dayanakları olan belgelerle denetlenmeli, bilirkişi ve tanıkların beyanları arasındaki çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalı; üç kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, taşınmazı değişik yönlerden gösteren fotoğrafları da eklenmek suretiyle taşınmazın niteliğini, toprak yapısını, zirai durumunu üzerinde sürdürülen zilyetliğini şeklini ve süresini, imar-ihya gerektiren yerlerden ise imar-ihyaya konu olmaya başladığı ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, taşınmazın istifadesi umuma ait olan mera, yaylak gibi yerlerden olup-olmadığını ve taşınmazın komşu parsellerden doğal yahut yapay ayırıcı sınırlarla ayrılıp-ayrılmadığı, tasarruf sınırlarının belirgin olup-olmadığı, meradan sökülerek elde edilip edilmediği hususlarında ayrıntılı ve denetime elverişli rapor alınmalı; fen bilirkişisine, kadastro paftasını, belirtmelik tutanağını, toprak tevzi haritasını ve var ise mera tahsis haritasını ile dava dosyası kapsamını belirtir şekilde keşfi izlemeye elverişli ,toprak tevzi haritaları ile kadastro paftasının usulüne uygun şekilde var ise zeminde sabit sınır yerleri esas alınmak suretiyle çakıştırılması suretiyle oluşturulmuş harita düzenlettirilmeli; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik üç adet hava fotoğrafının stereoskop aletiyle incelenmesi suretiyle, çekişmeli taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, taşınmazın üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre kendi içerisinde çelişki oluşturmayacak bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görülmüştür.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Hazine vekilinin temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye
Mahkemesine gönderilmesine 12.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi