"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/46 E., 2021/302 K.
DAVA TARİHİ : 10.06.2015
HÜKÜM/KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 18.11.2019 tarihli, 2016/11301 Esas, 2019/7400 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiş; karar davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... vekili dava dilekçesinde; kadastro çalışmaları sonucunda dava konusu 116 ada 168 parsel sayılı taşınmazın davalı adına tespit ve tescil edildiğini, oysa taşınmazın uzun yıllardır müvekkili tarafından kullanıldığını ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın özel mülkiyete konu olamayacak yerlerden olduğunu, kaldı ki taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının da oluşmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 21.04.2016 tarihli, 2015/341 Esas, 2016/193 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın davacıya miras yoluyla geldiği ve taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu 116 ada 168 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2. Karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 18.11.2019 tarihli, 2016/11301 Esas, 2019/7400 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmaza tespit sırasında uygulanan tapu kaydının oluşum nedeni göz önüne alınarak toprak tevzi çalışmalarına ilişkin evrakın getirtilip yöntemince uygulanmadığı, taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin süresi ve niteliğinin kesin olarak belirlenmediği, ziraat ve fen bilirkişilerinden denetime elverişli, taşınmazın durumunu bildirir ayrıntılı rapor alınmadığı belirtilip, Mahkemece öncelikle, dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgeyi gösterir toprak tevzi haritası ile ilgili belirtmelik tutanaklarının getirtilip dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra mahallinde yeniden keşif yapılması, açıklanan hususlarda araştırma ve inceleme yapılarak varılacak sonuca göre karar verilmesi gereğine değinilerek bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Temyize Konu Karar
Mahkemenin 30.11.2021 tarihli, 2020/46 Esas, 2021/302 Karar sayılı kararıyla; hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgeyi gösterir toprak tevzi haritasının dosya arasına alınması için ilgili kurumlara müzekkereler yazıldığı ancak haritanın bulunamadığı, bu hususun davacının aleyhine değerlendirilemeyeceği, dava konusu taşımazın önce davacının babası tarafından daha sonra ise davacı tarafından uzun yıllar zilyet edildiği, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi tarafından incelenen 1985 ve 1997 yıllarına ait hava fotoğraflarının da kullanım durumunu desteklediği gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu 116 ada 168 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen kararın eksik araştırma ve incelemeye dayalı olduğunu, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 46 ncı maddeleri
3. Değerlendirme
1. Kadastro çalışmaları sonucunda ... ili,... ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan dava konusu 116 ada 168 parsel sayılı 84.820,87 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesinde taşınmazın Osman oğlu ...’ün işgalinde olduğu gösterilerek, Toprak Tevzi Komisyonu çalışmaları sonucunda oluşan tapu kaydı nedeniyle tarla vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.
2. Mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Bozma ilamına uyulmakla taraflar yararına usuli kazanılmış hak oluşacağı gibi Mahkemeye de bozma ilamı doğrultusunda işlem yapma ve bozma ilamında işaret edilen hususları eksiksiz olarak yerine getirme yükümlülüğü doğar. Hükmüne uyulan bozma ilamında; dava konusu taşınmazın tespitine esas tapu kaydının Toprak Tevzi Komisyonu’nun çalışmaları sonucunda oluştuğu göz önünde bulundurularak taşınmazın bulunduğu bölgeyi gösterir toprak tevzi haritası ile ilgili belirtmelik tutanaklarının getirtilmesi gereğine değinilmiş, Mahkemece bu hususta Kadastro Müdürlüğü, Tapu Müdürlüğü,... Belediye Başkanlığı, ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve ... Valiliğine müzekkereler yazılmış, cevabi yazılarda ilgili evrakın bulunamadığının belirtilmesi üzerine dosya kapsamına göre karar verilmiş, ancak taşınmazın sınırında bulunan 116 ada 161 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin hükmen kesinleşmiş olduğu gözetilerek taşınmazın hüküm dosyası getirtilip dosya içerisinde varsa toprak tevzi haritası ile belirtmelik tutanaklarının içeriğinden yararlanılabileceği düşünülmemiş, dava konusu taşınmazın tespitine esas tapu kaydı tesisinden itibaren getirtilerek kaydın dava dışı 116 ada 167, 169, 170 ve 171 parsel sayılı taşınmazlara da revizyon gördüğü değerlendirilmek suretiyle mahallinde yöntemince uygulanmamış, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün parsel sorgu uygulaması üzerinden yapılan incelemeden, taşınmazın güney sınırında Büyük Yapalak köyü çalışma alanında bulunan 2283 nolu mera parseli bulunduğu halde, taşınmaza ait kadastro tespit tutanağının onaylı örneği, varsa dayanakları ile birlikte getirtilmemiş, Mahkemece yöntemince mera araştırması da yapılmamıştır.
Hal böyle olunca; Mahkemece öncelikle dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgeyi gösterir toprak tevzi haritası ile ilgili belirtmelik tutanaklarının getirtilmesi için özellikle ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın İmar ve Şehircilik Dairesi Başkanlığı ile Mahalle ve Tarım Hizmetleri Dairesi Başkanlığı’na yeniden yazı yazılarak ilgili kayıt ve belgeler dosya arasına alınmalı, komşu 116 ada 161 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin hükmen kesinleştiği gözetilerek ilgili hüküm dosyası getirtilip dosya arasına alınmalı, dava konusu taşınmazın güney sınırında bulunan Büyük Yapalak köyü çalışma alanında bulunan 2283 parsel sayılı taşınmaza ait kadastro tespit tutanağının onaylı örneği, varsa dayanakları ile birlikte getirtilmeli, taşınmazın kadastro tespiti kesinleşmiş ise mera kütük sayfasının onaylı örneği getirtilerek dosya arasına alınmalı, dava konusu taşınmazın tespitine esas tapu kaydının Aralık 1961 tarih, 130 sıra numaralı kayıttan geldiği ancak kaydın dosya arasında bulunmadığı gözetilerek söz konusu tapu kaydı tesisinden itibaren getirtilerek dosya arasına alınmalı; söz konusu kayıt dava dışı 116 ada 167, 169, 170 ve 171 parsel sayılı taşınmazlara da revizyon gördüğünden, bu taşınmazları dıştan çevreleyen taşınmazlara ait kadastro tespit tutanaklarının onaylı örnekleri, varsa dayanakları ile birlikte getirtilmeli, Harita Genel Müdürlüğünden dava konusu taşınmaza ait 1961 yılından geriye doğru temin edilebilen en eski streoskopik çift hava fotoğrafları getirtilerek dosya arasına alınmalı, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi, ziraat mühendisi bilirkişi ve teknik bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır.
Keşif sırasında; yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin ne olduğu, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kimden kime ne şekilde intikal ettiği, evveli itibariyle imar-ihya gerektiren yerlerden olduğunun anlaşılması halinde ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman bitirildiği, taşınmazın öncesinin mera olup olmadığı, zaman içinde meradan açma yapılmak suretiyle kullanılıp kullanılmadığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; yerel bilirkişi ve tanık beyanları komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, beyanların çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı; ziraat mühendisi bilirkişiden taşınmazın önceki ve mevcut niteliğini, toprak yapısını, eğimini, bitki desenini ve komşu parseller ile nasıl ayrıldığını, dava konusu taşınmazla güneyindeki mera parseli arasında doğal ya da yapay ayrıcı unsur bulunup bulunmadığını, meradan açma olup olmadığını açıklayıp tarımsal niteliğini belirten, taşınmazın değişik yönlerden ve özellikle güneyindeki komşu mera parseli ile müşterek sınırının bulunduğu bölümden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye dosya arasında mevcut ve getirtilecek olan hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılmalı, bilirkişiden taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir rapor alınmalı; teknik bilirkişiden keşif ve uygulamayı denetlemeye elverişli, toprak tevzi haritası ölçeği ile kadastro paftası ölçeği eşitlenip çakıştırma yapılmak suretiyle dava konusu taşınmazın tevzi haritasındaki konumunu gösteren denetime açık krokili rapor alınmalı; böylece tevzi tarihine kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14, 46/1 ve devamı maddelerinde sözü edilen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının davacı lehine gerçekleşip gerçekleşmediği hususları araştırılmalı; bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
02.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.