Logo

1. Hukuk Dairesi2022/2447 E. 2024/842 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi hukuki sebebe dayalı tapu iptali ve tescil davasında, davacının Hazine adına kayıtlı taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin zilyetlikle edinme koşullarını sağlayıp sağlamadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin, taşınmazın bulunduğu yerleşik alanda arsa vasfında kullanımı ve fiili hakimiyeti de dikkate alındığında, zilyetlikle edinme koşullarını sağlamadığı gözetilerek yerel mahkemenin davayı reddeden kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

...

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I .DAVA

Davacı; ... kain 200 ada 115 parselin 36 yıldır davacının zilyet ve tasarrufunda olduğunu taşınmazın ... Belediyesine ait iken Belediye tarafından taşınmazın farklı kısımlarının ilçe halkına satıldığını, davacının babasının 1976 yılında sekiz parça halinde 1.232 m2'nin parasını Belediyeye ödeyerek satın aldığını, krokisi ve para makbuzunun onaylı yazısı ile zilyetliğin geçtiğini ancak kadastro çalışmaları sırasında taşınmazın Hazine adına tespitinin yapıladığını ileri sürerek tapu kaydının iptaliyle adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine temsilcisi; zilyetlikle kazanma koşulları bulunmadığını, taşınmazın Hazineye ait olması sebebiyle Belediye tarafından satışının geçersiz olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

III. YARGILAMA SAFAHATİ VE MAHKEME KARARI

1-Mazıdağı Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.10.2012 tarih, 2012/16Esas, 2012/164 Karar sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulüne, taşınmazın 1154.51 m2 lik kısmının tapu kaydının iptaliyle davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş; karar davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.

2-T.C. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 03.06.2014 tarih, 2014/11854 Esas, 2014/11315 Karar sayılı kararıyla; dosyada mevcut fotoğraflardan taşınmazın tarımsal niteliğinin bulunmadığı, öncesinde harmanyeri olarak kullanıldığı, akabinde üzerine ev yapılarak tasarruf edildiği, çekişmeli taşınmazın farklı kısımları yönünden dava dışı ...,...,... isimli kişiler tarafından benzer nedenlerle davalar açıldığı ancak ilgili dava dosyaları getirtilerek taşınmazın niteliğinin belirlenmesinde dikkate alınmadığı, taşınmazın çevresiyle irtibatlandırılmadığı, ifrazının mümkün olup olmadığı üzerinde durulmadığı, araştırma ve incelemenin karar vermeye yeterli olmadığı gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

3-Mazıdağı Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.01.2017 tarih, 2014/87 Esas, 2017/5 Karar sayılı kararıyla; bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, taşınmazın 11.08.2016 bilirkişi raporunda gösterilen 1.232,00 m2lik kısmının davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile aynı adanın son parsel numarası verilmek suretiyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.

4-T.C.Yargıtay16. Hukuk Dairesinin 09.06.2021 tarih, 2021/3371 Esas, 2021/5158 Karar sayılı kararıyla; ziraat mühendisi bilirkişisi raporunda çekişmeli taşınmaz bölümünün tarım arazisi olarak kullanılmadığı, bazı kısımların taşlık ve kayalıklardan oluştuğu yönünde rapor verilmiş olup dava konusu taşınmaza ilişkin fotoğraflarla da bu durumun teyit edildiği, taşınmaz üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetliğin bulunmadığı, zilyetlikle edinme koşullarının davacı lehine gerçekleşmediği, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kara verilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

5- Mahkeme yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma ilamı doğrultusunda, dosyada mevcut bilirkişi raporlarına göre çekişmeli taşınmazın tarım arazisi olarak kullanılmadığı, bazı kısımlarının taşlık ve kayalıklardan oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz başvurusunda bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazın ilgili belediyeden satın alındığına ilişkin onaylı belgelerin dosyada mevcut olduğunu, çekişmeli taşınmazın konut alanı olarak 25-30 yıldır kullanıldığını, dava dışı kişilerin açtığı davalarda lehlerine karar verildiğini, kararların onandığını, özel mülkiyete konu yer olduğunu sehven Hazine adına yazıldığını, konut olarak kullanıldığını, 36 yıldır zilyetliğinde bulunduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713 üncü maddesi

3. Değerlendirme

Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un uygulanacağı davalar yönünden HUMK’un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, bozma ilamına, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

V. KARAR

Açıklanan nedenlerle

Davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

05.02.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Muhalif)

...

- KARŞI OY -

Dava, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır. İlk Derece Mahkemesince (İDM) davanın kısmen kabulüne karar verilmiş,Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 03.06.2014 tarihli kararıyla eksik araştırma ve inceleme yapıldığı gerekçesiyle karar bozulmuş, İDM'nin 11.01.2017 tarihli kararıyla davanın tekrar kabulüne karar verilmiş, Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 09.06.2021 tarihli kararıyla ziraat mühendisi bilirkişisinin raporunda çekişmeli taşınmaz bölümünün tarım arazisi olarak kullanılmadığı, bazı kısımların taşlık ve kayalardan oluştuğu yönünde rapor verilmiş olması karşısında, ekonomik amaca uygun zilyetliğin bulunmadığı kabul edilerek davanın reddedilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. İDM'ce bozma ilamı doğrultusunda davanın reddine karar verilmiş, Dairemizin Sayın Çoğunluğunca da anılan karar onanmıştır.

Davacı taraf dava dilekçesinde dava konusu taşınmazı Belediyeden 1976 yılında babası tarafından arsa vasfında satın alındığını ve söz konusu tarihten bugüne kadar yerin kendi zilyetliklerinde bulunduğundan bahisle tapu iptal ve tescil talebinde bulunmuştur. Mahallinde dinlenen tüm mahalli bilirkişiler de taşınmazın 1975 yılından sonra ... Dağı Belediyesinden alınmasından sonra davacının babası tarafından 1993 yılından sonra özel harman yeri olarak kullanıldığı, davacının da burayı 10 yıl özel harman yeri olarak kullandıktan sonra tel örgü ile çevirdiğini ifade etmişlerdir.

Ziraat bilirkişisi raporunda da dava konusu yerin imar planı dahilinde etrafında evler ve şahıslara ait arazilerin bulunduğu arsa vasfında bir taşınmaz olduğu bildirilmiştir. Dava konusu taşınmazın dosya arasında bulunan fotoğrafları incelendiğinde taşınmazın etrafında evler olduğu ve yerleşim alanı içerisinde kaldığı anlaşılmaktadır.

Genel olarak yerleşik Yargıtay kararları uyarınca köy içinde/meskun mahalde olmayan bir taşınmazın kazanılması için taşınmazın imar ihyaya muhtaç ise önce imar ihyasının yapılıp akabinde 20 yıl boyunca tarımsal faaliyet yapılması suretiyle zilyet olunması gerekmekte ise de meskun mahalde bulunup arsa vasfıyla kullanılan bir yerde hukuken geçerli zilyetliğin varlığı için tarımsal faaliyet yapılması gerekli olmayıp taşınmazda fiili bir hakimiyet kurulması yeterlidir.

Buna göre tüm dosya kapsamında davacının dava konusu yeri arsa olarak satın aldığı ve satın aldığı tarihten tespit tarihine kadar taşınmazda fiili hakimiyetinin olduğu mahalli bilirkişi beyanları çerçevesinde açıklığa kavuştuğundan ve dava konusu yerin meskun mahalde bulunan arsa nitelikli yer olduğu anlaşıldığından dava konusu yerde davacının zilyetliğinin bulunmadığını söylemek yerinde değildir.

Öte yandan mahalli bilirkişiler de taşınmazın satın alındığı 1975 yılından sonra davacının babası ve davacı tarafından önce özel harman yeri olarak kullandığını ifade etmişlerdir. Özel harman yeri olarak kullanılan taşınmazda da ekme biçme biçiminde bir faaliyetin bulunması söz konusu olmayacağından bu yönden de davacının davasının reddini gerektiren bir durum söz konusu değildir.

Açıklanan nedenlerle İDM kararının bozulması gerekirken Sayın Çoğunluğun aksi yöndeki onama kararına iştirak edilememiştir.