Logo

1. Hukuk Dairesi2022/2449 E. 2022/8549 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı Hazine'nin kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını iddia ettiği taşınmaza ilişkin tapu iptali ve kal davasında, yargılama sırasında dava konusu parsellerin tevhit edilmesi nedeniyle mahkemenin talepten fazlasına hüküm verip vermediği hususunda oluşan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı Hazine'nin, tevhit öncesi parsel için açtığı davada, sonradan oluşan yeni parselin tamamı için tapu iptali ve kal'e karar verilmesinin HMK'nın 26. maddesinde düzenlenen tarafların talep sonuçlarıyla bağlılık ilkesine aykırı olması gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali, kal davasında bozma kararına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne ilişkin verilen karar, süresi içinde davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı Hazine, dava konusu 1512 ada 6 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan kısmına ilişkin tapu kaydının iptali ile üzerindeki binanın kal'ine karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 25/03/2010 tarihli ve 2008/17 E., 2010/79 K. sayılı kararıyla; hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 02/03/2011 tarihli ve 2011/1294 E., 2011/2268 K. sayılı kararıyla; 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca, dava konusu taşınmazın geldisi olan kadastro parseli kapsamında kalan kısım bakımından hak düşürücü süreden dolayı davanın reddinde bir isabetsizlik olmadığı, ancak, çekişme konusu 1512 ada 6 parsel sayılı taşınmazın "ihdasen" ve "yeniden" suretiyle oluşan parseller kapsamında kalan kısmının kıyı kenar çizgisi içinde yer alıp almadığının saptanması gereğine değinilerek mahkeme kararı bozulmuş, davalıların karar düzeltme talebi üzerine bu kez Dairenin; 08/12/2011 tarihli ve 2011/10755 E., 2011/12529 K. sayılı kararıyla; ''... işin esası bakımından 5841 sayılı Yasa'nın yürürlüğü döneminde davanın hak düşürücü süreden reddedilmiş olması doğrudur. Ancak anılan yasa Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarihli, 2009/31 E. 2011/77 K. sayılı kararı ile iptal edilmiş ve karar 23.07.2011 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak iptal hükmü yürürlüğe girmiştir.

Öyle ise, kesin hüküm halini almamış ve kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 5841 sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükmün, verildiği tarih itibarıyla doğru olduğu düşünülse ve ayrıca Anayasa'nın 153. maddesine göre iptal kararı geriye yürümezse de 10.03.1969 tarihli ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçe bölümünde belirtildiği üzere iptal, kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemez ve henüz anlaşmazlık hali devam ediyorsa iptalin kapsamına girer. Öyleyse, davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin verilen kararın Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararından sonra doğru olduğu söylenemez.

Somut olaya gelince; dava konusu 1512 ada 6 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi kapsamında kalıp kalmadığı yönünden Mahkemece bir araştırma ve uygulama yapılmış değildir.

Hal böyle olunca, davadaki istek yönünden yukarıdaki ilkeleri kapsar biçimde hükme yeterli bir araştırma yapılması, infaza elverişli biçimde uzman bilirkişilerden rapor ve kroki alınarak, taşınmazın ‘ihdasen’ ve ‘yeniden’ oluşan kısımlarının da kıyı kenar çizgisi içerisinde yer alıp almadığının saptanması ve ondan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi, davanın kısmen veya tamamen kabulü halinde de, 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa hükümleri de gözetilerek bir hüküm tesisi için karar bozulmalıdır.'' gerekçesiyle karar düzeltme isteği kabul edilerek, mahkeme kararı bozulmuştur.

3. Mahkemece İlk Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 24/11/2015 tarihli ve 2012/488 E., 2015/862 K. sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisinin dışında bulunduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

4. İlk Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Bozma Kararı

8. Hukuk Dairesinin 11/06/2019 tarihli ve 2016/20163 E., 2019/5666 K. sayılı kararıyla; ''... az yukarıda bahsi geçen ilkeler uyarınca, bilirkişi kurulu içtihatlara uygun oluşturulmadığı gibi, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dava konusu ve bitişik komşu taşınmazların ve idarece tespit edilen kıyı kenar çizgisinin dikkate alınarak, kıyı kenar çizgisinin belirlendiği belirtilmiş olmasına rağmen, harita mühendisi tarafından düzenlenen raporun eki olan krokide, keşfen tespit edilen kıyı kenar çizgisi ile Bakanlık tarafından onaylanan kıyı kenar çizgisi kroki üzerinde ayrı ayrı gösterilmemiş, yine çevre parsellere ilişkin kıyı kenar çizgisi de kroki de işaretlenmemiştir.

Hal böyle olunca; Mahkemece yukarıda belirtilen eksiklikler gözetilmek suretiyle 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nda ve 3621 sayılı Yasa'nın 9. maddesinde öngörüldüğü şekilde 3 kişilik jeolog ya da jeomorfolog, 1 harita mühendisi ve 1 inşaat mühendisinden oluşacak bilirkişi kurulu eliyle, dava konusu taşınmazda yeniden keşif yapılması, topoğrafik memleket haritalarından da yararlanılarak kıyı kenar çizgisinin tespit edilmesi, keşfen tespit edilen kıyı kenar çizgisi ile Bakanlık tarafından onaylanan kıyı kenar çizgisinin fen bilirkişi tarafından kroki üzerinde gösterilmesi, farklılık olursa sebebinin açıklattırılması, çevre parseller hakkında kesinleşmiş kıyı kenar çizgisi bulunup bulunmadığının araştırılması, bulunduğunun tespit edilmesi halinde kesinleşen kıyı kenar çizgisinin eldeki davada belirlenen kıyı kenar çizgisi ile çelişip çelişmediğinin göz önünde bulundurulması, dava konusu taşınmazın tamamen veya kısmen kıyı kenar çizgisi içinde kalıp kalmadığının duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, raporda kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan kısmın renkli olarak belirtilmesi ve ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi" gereğine değinilerek Mahkeme kararı bozulmuştur.

6. Mahkemece İkinci Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 09/11/2021 tarihli ve 2019/453 E., 2021/487 K. sayılı kararıyla; bozma kararı kapsamında belirtilen şekilde sondaj yapılmak suretiyle gözlem çukuru açılarak, malzeme ve zemin değerledirmesi suretiyle yapılan teknik bilirkişi incelemesi ile sunulan raporlar kapsamında, dava konusu taşınmazın bütünüyle kıyı kenar çizgisinde kaldığının tespit edildiği, alınan ek raporlar kapsamında idarece belirlenen ve evvelce dava konusu olan kıyı kenar çizgisinin farklılıklarının neden kaynaklandığının ayrıntılı değerlendirildiği, sunulan raporların dosya kapsamı ve somut olay özelliklerine uygun olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu 1512 ada 9 parsel sayılı taşınmazın tamamının tapu kaydının iptali ile kıyıya terkinine, taşınmaz üzerinde bulunan binanın kâl'ine karar verilmiştir.

7. İkinci Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Temyiz Nedenleri

8.1. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazın küçük bir bölümünün Trabzon Milli Emlak Müdürlüğünden satın alınarak ana parsele eklendiğini, daha sonra Maliye Hazinesinin ana taşınmazın satın alınan bu kısmının mevcut kıyı kenar çizgisinin dahilinde kaldığını iddia ederek bu bölümün tapusunun iptaline karar verilmesi için dava açtığını 13 yıllık yargılamanın ardından dava konusu taşınmazın tamamının kıyı kenar çizgisi dahilinde kaldığı kabul edilerek taşınmazın tamamının tapusunun iptaline karar verildiğini, dava konusu taşınmazın bulunduğu alanın tamamen yerleşim alanı olup, dava konusu taşınmazın hiçbir cephesinde denize komşu olmadığını, taşınmazın batı sınırında özel mülkiyete konu taşınmazların sıralandığını, bu taşınmazların dava konusu taşınmazla aynı paralelde olup, kıyı kenar çizgisinin güneyinde kaldıklarına ilişkin yargı kararlarının kesinleştiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda sırf jeoloji mühendislerinin tespitlerine yer verildiğini, mevcut yerleşim, kazanılmış haklar ve kamu yararının dikkate alınmadığını, aynı paraleldeki sayısız taşınmazın kıyı kenar çizgisinin dışında yer aldığı gerçeğine hiç değinilmediğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunu düzenleyen heyette bulunan bilirkişilerin yasal düzenlemeye uygun şekilde seçilmediklerini, birden fazla jeoloji mühendisinin aynı heyet içinde yer alması ve yasa hükmünde belirtilen diğer meslek mensuplarının heyete dahil edilmemesinin yasanın emredici hükmüne aykırılık oluşturduğunu, bu konudaki itirazlarının dikkate alınmadığını, mülkiyet hakkının ihlal edildiğini, davacı ... Hazinesinin, dava dilekçesinde dava tarihinde mevcut kıyı kenar çizgisinin kuzeyinde kalan kısmın iptalini talep etmesine karşın, talepten fazlasına hükmedilerek taşınmazın tamamının tapusunun iptaline karar verilmesinin de hukuk kurallarına uygun olmadığını bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.

8.2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; gerek bozma kararı gerekse de dava dilekçesinde taşınmazın bir kısmının kıyıda kaldığı gerekçesi ile iptal talebi nazara alındığında bozma kararı kapsamı dışında kalan ve davacının talebini aşar oranda yapılan yargılama ile taşınmazın tamamına ilişkin tapunun iptaline karar verilmesinin hatalı olduğunu, sonrasında verilen bozma kararlarının usulü kazanılmış haklara aykırı olup dava konusu yargılamanın ise usuli kazanılmış hakların istisnasını oluşturmadığını, hükme esas alınan raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, raporlardaki çelişkiler giderilmeden hüküm kurulduğunu, itirazları irdelemeyen raporun esas alındığını ve heyette yer alması gereken bilirkişilere yönelik itirazlarının da değerlendirilmediğini, ''Kazanılmış müktesep haklar'' gözetilmeksizin hüküm kurulduğunu, kal yönünden karar verilmesinin ise Anayasa ile güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlali niteliğinde olduğunu, davalıların mülkiyet hakkından kaynaklanan alacakları depo edilmeksizin bu yönde bir teklifte dahi bulunulmaksızın kal kararı verilmesinin mülkiyet hakkının ihlali olduğunu bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.

9. Gerekçe

9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; çekişmeli taşınmazın kıyı-kenar çizgisi içinde kaldığı iddiasına dayalı tapu iptal ve kal istemine ilişkindir.

9.2. İlgili Hukuk

9.2.1. Anayasa'nın ''Kıyılardan Yararlanma'' başlıklı 43 üncü maddesinde ''Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyılarla sahil şeritlerinin, kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkan ve şartları kanunla düzenlenir.'' denilmektedir. Öte yandan 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 5 inci maddesi ile de ''Kıyılar ile ilgili genel esaslar aşağıda belirtilmiştir: Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır, Kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyıda ve sahil şeridinde planlama ve uygulama yapılabilmesi için kıyı kenar çizgisinin tespiti zorunludur. Kıyı kenar çizgisinin tespit edilmediği bölgelerde talep vukuunda, talep tarihini takip eden üç ay içinde kıyı kenar çizgisinin tespiti zorunludur. Sahil şeritlerinde yapılacak yapılar kıyı kenar çizgisine en fazla 50 metre yaklaşabilir. Yaklaşma mesafesi ve kıyı kenar çizgisi arasında kalan alanlar, ancak yaya yolu, gezinti, dinlenme, seyir ve rekreaktif amaçla kullanılmak üzere düzenlenebilir. Sahil şeritlerinin derinliği, 4 üncü maddede belirtilen mesafeden az olmamak üzere, sahil şeridindeki ve sahil şeridi gerisindeki kullanımlar ve doğal eşikler de dikkate alınarak belirlenir. Taşıt yolları, sahil şeridinin kara yönünde yapı yaklaşma sınırı gerisinde kalan alanda düzenlenebilir. Sahil şeridinde yapılacak yapıların kullanım amacına bağlı olarak yapım koşulları yönetmelikte belirlenir.''

9.2.2. 6100 sayılı HMK'nın 26. maddesi şöyledir: ''(1) Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.

(2) Hâkimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır.

''

şeklinde genel esaslar düzenlenmiştir.

9.3. Değerlendirme

9.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; dava konusu 1512 ada 6 parsel sayılı taşınmazın evveliyatı incelendiğinde, 70 ve 1048 parsel sayılı taşınmazların 19/02/1992 tarihinde tevhidi neticesinde 2097 parsel sayılı taşınmazın oluştuğu, bu parselin de (mahalle aktarımı suretiyle) dava konusu 1512 ada 6 parsel sayılı taşınmaz haline geldiği, dava dışı 1512 ada 7 ve 8 parsel sayılı taşınmazlar ile dava konusu 1512 ada 6 parsel sayılı taşınmazın yargılama sırasında 12/05/2010 tarihinde tevhit edildiği, bu tevhit işlemi neticesinde ise 1512 ada 9 parsel sayılı taşınmazın oluştuğu ve davalılar adına kayıtlı olduğu kayden sabittir.

9.3.2. Davacı Hazinenin dava konusu 1512 ada 6 parsel sayılı taşınmaza ilişkin dava açarak, bu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerinde kalan kısmı için tapu iptali ve kal isteğinde bulunduğu, ne var ki, yargılama sırasında dava konusu olan 6 no.lu parselin, dava dışı 7 ve 8 parsel sayılı taşınmazlarla birleştiği ve 9 parsel sayılı taşınmazın oluştuğu, Mahkemece talepten fazlasına hükmedilmek suretiyle 9 parsel sayılı taşınmazın tamamı yönünden davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.

9.3.3. Hal böyle olunca; 9 parsel sayılı taşınmaz içerisinde dava konusu olan 6 parsel sayılı taşınmazdan gelen kısım bakımından iptal ve kal'e hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde talepten fazlasına karar verilmesi doğru olmamıştır.

V. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davalılar vekillerinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harçların yatıranlara geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.12.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.