"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : KOCAELİ 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - BEDEL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel istemli dava sonunda Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 18.02.2022 tarihli, 2022/190 Esas ve 2022/259 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 20/09/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... ve vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı ... vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı.
Süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelenerek gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasbırakanları ...'in maliki olduğu 1139 parsel sayılı taşınmazdaki ½ payını 06.12.1984 tarihli bağış işlemi ile davalının amcasının damadı olan dava dışı ...’e devrettiğini, dava dışı Hayri’nin ise söz konusu ½ payı 15.01.1986 tarihli satış işlemi ile davalıya temlik ettiğini, yapılan tüm işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, dava konusu taşınmazın 1992 yılında şuyulandırma işlemi gördüğünü ve tapuya 2689 ada 7 parsel sayılı taşınmaz olarak kayıt ve tescil edildiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile payı oranında adına tesciline, olmadığı takdirde taşınmazın bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, şuyulandırma işlemi neticesinde oluşan 2689 ada 7 parsel sayılı taşınmazın bir kısmını İzmit Belediyesinden satın aldığını, ayrıca muris tarafından dava dışı Hayri’ye devredilen ½ payı da bedelini ödemek suretiyle satın aldığını, muris adına kayıtlı başkaca taşınmazların da bulunduğunu, muvazaalı bir işlemin söz konusu olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Kocaeli 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21/12/2021 tarihli ve 2020/156 E., 2021/486 K. sayılı kararıyla; murisin asıl amacının aracı-emanetçi olan kişiye değil davalıya bağış ve muvazaalı şekilde devir olduğu, paylaştırma savunmasının tapu kayıtlarına uygun olmadığı, makul oran sınırının aşıldığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, eksik ve hatalı inceleme sonucu karar verilmiş olduğunu, muris Sıdıka'nın birçok taşınmazı bulunduğunu, murisin davacı torun Özkan'dan mal kaçırma amacı bulunsaydı malvarlığının tamamını devretmesinin önünde herhangi bir engel olmadığını, buna rağmen bir taşınmazın sadece 1/2'sini devretmekle yetindiğini, davalı ...'in eşi ve çocukları yanında muris... ve davacı ... ile aynı evde yaklaşık 30 yıl geçirdiklerini, yapılan devrin birlikte yaşadıkları dönemde gerçekleşerek minnet duygusuyla yapıldığını, davacının tanık dışında herhangi bir delilinin bulunmadığını, davacının eşi ...'in, eşi aleyhine beyanda bulunamayacağını, diğer iki tanığın olayda bilgi sahibi olmadıklarını, muris Sıdıka tarafından yapılan bağış işlemine karşı muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil davası açılamayacağını, davalı ...'in taşınmazı satın alma gücünün bulunduğunu, Mahkeme kararının gerekçesinde; birbiriyle çelişen ifadeleri olmasına rağmen davacı tanıklarına değer verildiğini, devrin minnet duygusuyla yapılabileceğinin değerlendirilmediğini ileri sürerek, Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 18.02.2022 tarihli ve 2022/190 E., 2022/259 K. sayılı kararıyla; muris ile davacı arasındaki beşeri ilişkilerin kötü olmadığı ve murisin davacı torunundan mal kaçırmasını gerektirecek herhangi bir nedenin tespit edilemediği, aynı zamanda murisin hibe tarihinde davalı kızını üstün tutmasını gerektiren somut bir olgunun da ortaya konulup ispatlanamadığı, kaldı ki kaynağını 01/04/1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararından alan muris muvazaası iddiasına dayalı davaların ancak tapudaki resmi işlemin satış ya da ölünceye kadar bakma akdi ile yapılmış olması halinde uygulama yeri bulacağı, somut olayda ise ilk işlemin bağış olup geçerli bulunduğu, koşullarının varlığı halinde ancak tenkis talebine konu edilebileceği, geçerli olan bağış işlemi bakımından 01/04/1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yerinin bulunmadığı gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile Yerel Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, nüfus kayıtlarından da açıkça anlaşılacağı üzere 1984 tarihinde müvekkilinin henüz 13 yaşında olup 13 yaşındaki torunuyla muris arasında herhangi bir husumet olamayacağı ve anne-babası yanında olmayan yapılan işlemlerden habersiz olan bir çocuğun yanına sığındığı anneannesine husumet güdemeyeceği, gütse bile bunu hayata geçiremeyeceğinin kesin olduğunu, davalının, hibe tarihi itibariyle murisin tek çocuğu, müvekkilinin ise torunu olup velayetinin babasında olduğunu, ayrıca davalının halen, murisin ise vefatına kadar dava konusu taşınmazın üzerinde bulunan binada ikamet ettiğini, başka evlerinin de bulunmadığını, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde murisin, davalıyı müvekkilinden üstün tutmasını gerektiren somut olgunun kesin olarak ortaya konulup ispatlanmasına rağmen aksi yönde gerekçe oluşturulmasının kabul edilebilir olmadığını, muristen intikal eden taşınmazların hisseli taşınmazlar olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ile tescil, olmazsa bedel istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı (V/3.2.) no.lu paragrafta açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre (IV/3.) no.lu paragraftaki gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacıdan alınmasına, aşağıda yazılı 2.702,30 TL fazla yatırılan temyiz karar harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 20.09.2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.