Logo

1. Hukuk Dairesi2022/2490 E. 2024/556 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında, davacının zilyetliğini ispat edip etmediği ve davalının kabul beyanının hukuki sonucu uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davalının keşifteki beyanlarının kayıtsız şartsız bir kabul olarak nitelendirilemeyeceği ve davacının zilyetliğini toplanan delillerle ispatladığı gözetilerek, yerel mahkeme kararının gerekçesi düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul / Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Yığılca Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/109 E., 2020/24 K.

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; ... köyü çalışma alanında bulunan 117 ada 276 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan babası ...’dan kendisine intikal ettiğini ve taşınmazı uzun yıllar malik sıfatıyla zilyet olarak kullandığını, ancak kadastro çalışmaları sırasında taşınmazın hatalı olarak davalı adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı; hak düşürücü sürenin geçtiğini, dava dilekçesinin kendisine usulüne uygun tebliğ edilmediğini, davacının dava dışı 275 parsel sayılı taşınmazda hakkı olup dava konusu 276 parsel sayılı taşınmazda herhangi bir hakkı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Yığılca Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.02.2020 tarihli, ve 2018/109 Esas, 2020/24 Karar sayılı kararı ile; dava konusu taşınmazın miras payına mahsuben tamamının davacıya kaldığının kanıtlanamadığı, dava konusu taşınmazda davalının da hak sahibi olduğu, iddianın ispatlanamadığı, davalının kabul beyanlarının da göz önüne alındığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 15.10.2019 tarihli fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen sarı alanla taralı 3.024,03 m2'lik kısmın tapusunun iptali ile iptal edilen kısmın davacı adına aynı ada son parsel numarası verilmek kaydı ile fındık bahçesi vasfı ile tapuya kayıt ve tesciline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, taşınmazın tamamı yönünden kabul kararı verilmesi gerektiğini, dava konusu taşınmazın davacıya babasından kaldığını, 8.5 dönüm civarında olan taşınmazın davacı ile ağabeyi adına mirasçısı ... arasında paylaştırıldığını ve uzun yıllar boyunca bu şekilde kullanıldığını, daha sonra kadastro çalışmaları sırasında yapılan paylaşım sonucu ... adına kayıt edilmesi gereken yerin ... ile davacı adına hisseli olarak tescil edilmesi üzerine, davacının bu yanlış kaydın düzeltilmesi için üzerine kaydedilen payı ...’a devrettiğini, fakat bu kez de kendi adına tespit edilmesi gereken taşınmazın davalı adına tescil edildiğini öğrendiğini, keşif sırasında da gösterildiği üzere taşınmazın sınırının ceviz ağacından başladığını, davacı tarafça kullanılan yerin tam olarak gösterildiğini, ancak davalının net olarak taşınmazın hangi bölümünü kullandığını gösteremediğini, zira taşınmazın kendisine ait olmadığını, tanık ve mahalli bilirkişilerce de taşınmazın davacıya ait olduğunun beyan edildiğini, davalı tanığı ... tarafından dava konusu taşınmazda eskiden ark olduğunun beyan edildiğini, oysa arkın bulunduğu yerin söz konusu taşınmaz olmadığını, kaldı ki yapılan keşifte de arka ilişkin hiç bir bulguya rastlanılmadığını, ark olarak ifade edilen yerin taşınmazın daha ilerisinde bir yerde olduğunu, oysa davacıya ait olan taşınmaz sınırındaki ceviz ağacının halen mevcut olduğunu, her ne kadar ziraat bilirkişisi raporunda taşınmazın kullanımımın 30 sene önce bırakıldığı ifade edilse de raporda 2 adet ceviz ağacının yaklaşık 30 yıl önce dikildiğinin ifade edildiği, davacı tarafından taşınmaz üzerine fındık ağacı da dikildiğini, ancak yerin verimsiz olmasından dolayı tutmadığını, zaman zaman davacı tarafından taşınmaza ekim yapıldığını, davacının taşınmazı her zaman malik sıfatıyla kullandığını, mahalli bilirkişi, davacı ve davalı tanık beyanları ile davacı beyanlarının örtüştüğünü, taşınmazın (A) harfi ile gösterilen bölümünün de davacı tarafça kullanıldığını,taşınmazın tamamı yönünden kabul kararı verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı tarafça davacının iddialarını kabule yönelik herhangi bir beyan bulunmadığını, davalının sadece sahip olduğu 4,5 dönümlük taşınmazda ekim yaptığı yerleri göstermeye çalıştığı, yoksa ekim yaptığı alanın dışındaki yerlerin davacıya ait olduğuna dair bir kabulü bulunmadığını, ölçülen yerin davacıya ait olduğu yönündeki beyanın, davacının hak iddia ettiği alanı ifade etmekten ibaret olduğunu, bilirkişi raporu ile taşınmazın 30 yıldır kullanılmadığının tespit edildiğini, dava konusu taşınmazda davacının herhangi bir hakkının bulunmadığını, davacının annesi ... ile davalı ...’ın kuzen olmalarına rağmen kardeş gibi büyüdüklerini, davalının annesi ...’nın sağlığında babasından kalan ve kendisine ait olan yerlerin yarısını kızı gibi gördüğü ...’a bıraktığını, kalan kısımları da kendi öz çocuklarına bıraktığını, davalının uzun yıllardır taşınmazı kullandığını, dava konusu taşınmazın 276 parsel olarak davalı adına, bitişiğindeki 275 parsel sayılı taşınmazın ise davacının annesinin payı olarak davacı ... ve yeğeni ... adına tescil edildiğini, yapılan tespitte her hangi bir hata bulunmadığını, dava konusu taşınmaz ile bitişiğindeki 275 parsel sayılı taşınmazın davacının babası ile bir ilgisinin bulunmadığını, davacının hakkının dava dışı 275 parsel sayılı taşınmazda olduğunu, ancak davacının hata ile kadastro sırasında kendi adına tescil edilen bu bölümü yeğeni ...’a devrettiğini, taşınmazın 30 yıldan fazla süredir kullanılmaması ve bölgede heyelan meydana gelmesi nedeniyle tüm tanıklarca sınırların gösterilmesi noktasında tereddüte düşüldüğünü, davanın tümden reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 02.12.2021 tarihli ve 2020/1399 Esas, 2021/943 Karar sayılı kararıyla; hükme esas alınan fen bilirkişileri ... ve ...'in 15.10.2019 tarihli bilirkişi raporunda (A) Harfi ile gösterilen kısmın ziraat bilirkişi raporuna ve mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına göre uzun süredir kullanılmadığı, zeminin çayır bitkileri ile kaplı olduğu, bu kısım üzerindeki zilyetliğin tespit tarihinden geriye 20-25 yıl önce terk edildiği, bu kısım yönünden davacının zilyet olduğunu ispatlayamadığı, Mahkemece 15.10.2019 tarihinde yapılan keşifte davalı ...’ın "dava konusu taşınmazda davacının kendisine ait taşınmazda olan yerini gösterebileceğini, ölçülen yerin davacıya ait olduğunu" şeklinde beyanıyla davacı tarafından açılan davayı kayıtsız ve şartsız kabul ettiği, hatta davalı tanığı ...'ın dahi bu sınırlara göre beyanda bulunduğu, davalı beyanlarından sonra düzenlenen ve hükme esas alınan fen bilirkişileri ... ve ...'in 15.10.2019 tarihli bilirkişi raporunda (B) Harfi ile gösterilen kısma ilişkin ölçülen yere ve fenni hatalara yönelik bir itiraz ileri sürülmediği, kabul beyanından dönmeyi haklı kılacak bir irade fesadı hali olmadığı, bu nedenle incelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf dilekçesindeki taleplerinin tekrarı ile kararın bozulmasını istemiştir.

2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf dilekçesindeki taleplerinin tekrarı ile kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713 üncü maddesi,

2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 inci maddeleri,

3. HMK'nın 308 inci maddesinin 1 inci ve 309 uncu maddesinin 4 üncü fıkraları.

3. Değerlendirme

Dosya içeriği ve toplanan delillerden, kadastro çalışmaları sonucunda, ... parsel sayılı 4448,69 m2 yüzölçümündeki taşınmazın intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... adına tespit edildiği, kadastro tutanağı nın 02.11.2010 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.

Davacı, dava konusu 117 ada 276 parsel sayılı taşınmaz için ırsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak iptal tescil isteğinde bulunmuş, davalı ise, davacının dava konusu taşınmazda herhangi bir hakkı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince, dava konusu taşınmazın miras payına mahsuben tamamının davacıya kaldığının kanıtlanamadığı, dava konusu taşınmazda davalının da hak sahibi olduğu, iddianın ispatlanamadığı ancak davalının kabul beyanlarının da göz önüne alındığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 15.10.2019 tarihli fen bilirkişi raporunda B harfi ile gösterilen sarı alanla taralı 3024.03 m2'lik kısmın tapu kaydının ile, iptal edilen kısmın davacı adına aynı ada son parsel numarası verilmek kaydı ile fındık bahçesi vasfı ile tapuya kayıt ve tesciline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bilindiği üzere, HMK.nun 308 inci maddesi 1.fıkrasında, “Kabul, davacının talep sonucuna, davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesidir.” şeklinde tanımlanmış, aynı Yasanın 309 uncu maddesi 4.fıkrasında yer alan “feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır.” hükmü ile de kabulün şarta bağlı olamayacağı belirlenmiştir. Somut olayda mahkemece 14.10.2019 tarihinde yapılan keşifte mahkeme gözlemi olarak ; “davacının dava konusu ettiği alanı yer gösterimi ile ceviz ağacı sınırının olduğunu beyan ettiği anlaşıldı.Bu kısım bilirkişilerce ölçüldü. Davalı, davacının dava konusu ettiği alanın bir kısmının davacıya ait olduğunu beyan ettiği,ancak sınırının bu kadar olmadığı görüldü.Davalının davacıya ait olduğunu beyan ettiği kısım da , bilirkişilerce ölçüldü ve gerekli notlar alındı” şeklindeki tespitinin, davalı tarafça yapılan bir kabul beyanı olarak nitelendirilemeyeceği açık olup, bu tespitin Mahkemece kabul beyanı olarak nitelendirilerek, bu beyana göre davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru değildir.

Taraf vekillerinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarına gelince;

Dosya içeriğine, toplanan delillere, mahkemece yapılan keşif sonucu dinlenen mahalli bilirkişiler ve taraf tanık beyanları esas alınarak düzenlenen fen bilirkişileri ...,...’in 15.10.2019 tarihli raporunda “A” harfi ile gösterilen kısım yönünden davacı tarafın herhangi bir zilyetliğinin bulunmadığı, “B” harfi ile gösterilen kısmın ise davacının zilyet ve tasarrufu altında olduğu, davacının iddiasının “B” harfi ile gösterilen kısım yönünden ispat edildiği gözetilerek, İlk Derece Mahkemesince “ A” harfi ile gösterilen kısım yönünden davanın reddine, “ B “ harfi ile gösterilen kısım yönünden ise davanın kabulüne karar verilmesi doğrudur.

Ancak, İlk Derece Mahkemesince, kabul kararı verilen, 15.10.2019 tarihli fen bilirkişileri raporunda “B” harfi ile gösterilen kısım yönünden, davacının iddiasını ispatladığı gözetilerek kabul kararı verilmesi gerekirken, davalının kabul beyanının bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması isabetsiz ise de, dava konusu "B" harfi ile gösterilen kısım yönünden davanın kabulüne ilişkin verilen karar, bu gerekçe ile ve sonucu itibariyle doğru olduğuna göre bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, mahkeme kararının gerekçe kısmının düzeltilerek onanması, HMK'nın 370. maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereğidir.

VI. SONUÇ

Açıklanan sebeplerle;

Davacı ve davalı vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının reddine,

Mahkemece verilen karar açıklanan gerekçeyle sonucu itibariyle doğru olduğundan, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1. maddesi uyarınca Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi düzeltilmek suretiyle 6100 sayılı HMK’nın 371. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının ilgililere iadesine,

Dosyanın İlk Derece Yığılca Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

23.01.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.