Logo

1. Hukuk Dairesi2022/2512 E. 2022/5732 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın ehliyetsiz olduğu ve muris muvazaası nedeniyle yapılan taşınmaz satışının iptali ve tescil ile bedel istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, bozma kararına uygun olarak mirasbırakanın işlem tarihinde ehliyetli olduğunun tespit edilmesi ve temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak yapıldığının ispatlanması üzerine davacı talebiyle davanın tazminata çevrilerek bedel hükmedilmesi doğru bulunarak onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-BEDEL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda İnegöl 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 16/12/2021 tarihli 2021/231 Esas, 2021/355 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, mirasbırakanları ...' in maliki olduğu 3 no.lu bağımsız bölümün satışı için dava dışı ...’nu vekil tayin ettiğini, vekil tarafından taşınmazın 50.000 TL bedelle davalıya temlik edildiğini, mirasbırakanın vekâletname tarihinde ehliyetsiz olduğunu, temlikin mal kaçırmak amacıyla muvazaalı yapıldığını ileri sürerek, 453 ada 84 parsel sayılı taşınmazdaki 3 no.lu bağımsız bölümün satış işleminin iptaline karar verilmesini istemişler, aşamada taşınmazın dava dışı üçüncü kişiye devredilmesi üzerine tapu iptali ve tescil talebini HMK’nın 125. maddesi uyarınca tazminata dönüştürmüşlerdir.

II. CEVAP

Davalı, taşınmazı 50.000,00-TL bedel karşılığında satın aldığını, mirasbırakanın borçları olduğu için taşınmazı satmak zorunda kaldığını, muvazaanın olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

İnegöl 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 26/10/2010 tarihli ve 2007/633 E., 2010/518 K. sayılı kararıyla; iddianın ispatlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Birinci Bozma Kararı

Dairenin 29.09.2011 tarihli 2011/6343 Esas, 2011/9597 Karar sayılı kararıyla; “... mirasbırakanın sağlığında mal varlığının tamamını veya bir kısmını, mirasçıları arasında hoşgörü ile karşılanabilecek makul ölçüler içerisinde paylaştırmışsa mirasçısından mal kaçırma iradesinden söz etme olanağı yoktur. O halde mirasbırakanın denkleştirme yapıp yapmadığı üzerinde durulması, mirasbırakandan tüm mirasçılarına intikal eden, taşınır, taşınmaz ve hakların araştırılması, tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgelerin mercilerinden getirtilmesi, her bir mirasçıya geçirilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınarak paylaştırmanın mı, yoksa mal kaçırma amacın mı, üstün tutulduğunun aydınlığa kavuşturulması zorunludur. Hal böyle olunca; muris muvazaası iddiası yönünden, Mahkemece yukarıda değinilen ilkeler doğrultusunda bir inceleme ve araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi" gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur.

3. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 15/07/2013 tarihli ve 2012/264 Esas, 2013/580 Karar sayılı kararıyla; davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. İkinci Bozma Kararı

Dairenin 28.01.2014 tarihli 2013/18116 Esas, 2014/1319 Karar sayılı kararıyla; “...Bilindiği üzere, Avukatlık Kanunu'nun 41. maddesi; "Avukatlıktan çekilen avukatın o işe ait vekalet görevi, durumu müvekkiline tebliğinden itibaren 15 gün süreyle devam eder." ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 82. maddesi; "İstifa eden vekilin vekalet görevi, istifanın müvekkiline tebliğinden itibaren iki hafta süreyle devam eder." hükümlerini içermektedir. Anılan düzenlemeler karşısında, vekillerinin istifasının her iki davacıya da tebliğ edilmesi beklenmeden dosyanın işlemden kaldırılmasına ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

6. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 28/04/2015 tarihli ve 2015/2 Esas, 2015/205 Karar sayılı kararıyla; muvazaa iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

7. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Üçüncü Bozma Kararı

Dairenin 09.05.2018 tarihli 2015/10891 Esas-2018/10044 Karar sayılı kararıyla; “...temlikin 31.07.2007 tarihinde yapıldığı, dosyadaki hastane kayıtlarından mirasbırakanın 16.07.2007 tarihinde kanser hastası olduğunu öğrendiği ve 08.08.2007 tarihinde de öldüğü anlaşılmaktadır. Satış bedeli olan 50.000-TL mirasbırakanın terekesinde tespit edilememiş olup bu meblağdaki bir paranın ağır hasta olduğu anlaşılan mirasbırakan tarafından 8 gün içerisinde harcandığının kabulü hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi, bu durumdaki bir kişinin kısa bir süre içerisinde maliki olduğu taşınmazı satması da makul değildir. Hâl böyle olunca, temlikin mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak yapıldığı gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek, davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

9. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen karar

Mahkemenin 12/03/2019 tarihli ve 2019/29 Esas, 2019/62 Karar sayılı kararıyla; bozma kararında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle iddianın ispatlandığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.

10. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

11. Dördüncü Bozma Kararı

Dairenin 01.07.2021 tarihli ve 2019/4470 Esas, 2021/3696 Karar sayılı kararıyla; “... dava açıldıktan sonra da sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği, hak sahibi veya malik olmanın da doğal bir sonucudur. Usul Hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş 6100 s. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 125. maddesinde, dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usuli işlemler düzenlenmiştir. Söz konusu maddede, “Dava konusunun devri” kenar başlığı altında; "Davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir: a) İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde davacı davayı kazanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olurlar. b) İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür." şeklinde düzenleme getirilmiştir. O halde, kendiliğinden (re'sen) gözetilmesi zorunlu bulunan anılan yasal düzenlemeler gözetilmek suretiyle, Mahkemece davacı tarafa seçimlik hakkının hatırlatılması, bu yöndeki usuli eksikliğin giderilmesi ve sonucuna göre işlem yapılarak ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Kabule göre de, açılan veraset ilamının iptali davası sonucunda davacıların miras payları değişmesine rağmen, iptal edilen veraset ilamı esas alınarak hüküm kurulması da doğru değildir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

12. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 16.12.2021 tarihli ve 2021/231 Esas, 2021/355 Karar sayılı kararıyla; hükmüne uyulan bozma kararı uyarınca işlem yapılarak Adli Tıp Kurumunun 31.05.2010 tarihli raporu ile işlem tarihinde mirasbırakanın fiil ehliyetini haiz olduğunun saptandığı, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olarak yapıldığı iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle, davacının davasını tazminata dönüştürmüş olması nedeniyle 41.250,00 TL bedele hükmedilmiştir.

13. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

14. Temyiz Nedenleri

Davalı vekili temyiz isteminde özetle; dava konusu yapılan taşınmazın satış işlemi sonrasında bedelinin ödendiğini, kayıt malikinin davalı olmadığını, bu nedenle davanın öncelikle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, dinlenen tanıkların da devrin muvazaalı olduğu yönünde beyanda bulunmadıklarını, dava konusu taşınmazın devir tarihinden çok önceki zamanda mirasbırakan tarafından satılığa çıkartıldığını, ancak istediği rakamların verilmemesi üzerine işlemin gerçekleşmediğini, mirasbırakanın asıl amacının dava konusu taşınmazı satmak olduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

15. Gerekçe

15.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil ile bedel istemine ilişkindir.

15.2. İlgili Hukuk

15.2.1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

15.3. Değerlendirme

Hükmüne uyulan (IV/11.) numaralı paragraftaki bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (IV/12.) numaralı paragrafta gösterilen şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.

V. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasa ile bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK'un 438. maddesi gereğince ONANMASINA, aşağıda yazılı 2.313,34 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/09/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.