Logo

1. Hukuk Dairesi2022/2647 E. 2022/5648 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın sağlığında yaptığı taşınmaz satışının muris muvazaası olup olmadığına ilişkin tapu iptali ve tescil davası.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, mirasbırakanın satış işlemini mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yaptığına dair iddiasını ispatlayamaması ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmaması gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE

MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; mirasbırakan Hacı ....'nün maliki olduğu 32641 ada 2 parsel sayılı taşınmazını dava dışı...'a düşük bir bedelle sattığını, ...'ın ise taşınmazı 2 yıl sonra mirasçılardan ...'ye devrettiğini, mirasbırakanın diğer mirasçılardan mal kaçırma kastı ile bu işlemi yaptığının ölümünden sonra anlaşıldığını, ara malik ile davalının komşuluk ilişkisi çerçevesinde muvazaalı işlemler yaptıklarını, satış bedellerinin düşük olduğunu ileri sürerek taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; tüm mirasçıların taşınmazın mirasbırakan tarafından satıldığından haberdar olduğunu, mirasbırakanın Çorum’da yaşayarak çiftçilikle uğraştığını, 2004 yılında gırtlak kanseri teşhisi konulduğunu, ameliyat olarak uzun süre tedavi gördüğünü, bu sırada çalışamaması ve paraya ihtiyacı olması nedeni ile taşınmazı ameliyattan 9 ay sonra Ali Haydar'a sattığını, davalının tüm tedavi süresince mirasbırakanın ve annesinin bakımıyla ilgilendiğini, 1986 yılından bu yana çalışan davalının daha sonra taşınmazı 60.000 TL bedelle ahde vefa gereğince aldığını ve üzerinde bina inşa ettiğini, davalı ile eşinin yıllardır çalıştıklarını, ayrıca bedelin bir kısmını yakınlarından borç aldıklarını, bir kısmını ise kredi kullanarak ödediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 30/04/2019 tarihli ve 2017/582 E., 2019/255 K. sayılı kararıyla; mirasbırakanın Çorum’da oturduğu, taşınmazı yatırım amaçlı aldığı, davalı oğlunun iş bu taşınmazda oturduğu, mirasbırakanın kanser tedavisi gördüğü, bu nedenle taşınmaz satmaya ihtiyacının bulunduğu, ara malikin aynı mahallede oturmak dışında taraflar ile herhangi bir sosyal ilişkisinin ispat edilemediği, tanığın iş bu taşınmazı emekli olması üzerine yatırım amaçlı alıp yaklaşık 15.000,00 TL karla devrettiğini beyan ettiği, yine SGK'da aşçılık yapan davalının mesai arkadaşı tanığın beyanına göre davalının taşınmazı satın alabilmek için borç aldığı muvazaanın subjektif unsurunun mevcut olmadığı, davanın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki ve yargılama aşamasındaki beyanlarını tekrarla, taşınmazda sürekli olarak davalının oturduğunu, ara malikin tasarruf etmediğini, kira ilişkisinin bulunmadığını, ara malikin davalının kirvesi durumunda olduğunu, satış bedellerinin düşük olduğunu, mirasbırakanın Devlet Hastanesinde ayakta tedavi gördüğünü, dosya kapsamında sağlık harcaması bulunmadığını, mirasbırakanın Çorum ilinde gelir getiren birçok taşınmazı bulunduğunu, taraflar arasında bedel ödendiğine dair delil bulunmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 25/03/2021 tarihli ve 2019/1766 E., 2021/728 K. sayılı kararıyla; mirasbırakanın Çorum ilinde birçok taşınmazının bulunduğu ve mirasçılar arasında pay edildiği, mirasbırakanın İzmir'de sağlık tedavi işlemlerinin yürütüldüğü dikkate alındığında delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle istinaf dilekçesindeki hususları tekrar etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

3.2.2. Öte yandan, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını ispat külfeti 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190. maddesi ile Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 6. maddesi gereği davacı tarafa aittir.

3.2.3. Ayrıca 6100 sayılı HMK’nın “temyiz dilekçesi” başlıklı 364. maddesinin 2. fıkrası uyarınca temyiz dilekçesinde temyiz sebepleri ve gerekçesine yer verilmelidir. Aynı Kanun’un 369. maddesinin 1. fıkrası uyarınca Yargıtay, tarafların ileri sürdükleri temyiz sebepleriyle bağlı olmayıp, kanunun açık hükmüne aykırı gördüğü diğer hususları da inceleyebilir.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayanağı olan ve (V/3.2.) no.lu paragrafta açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde olmasına ve özellikle dava dilekçesinde tanık deliline dayanan ancak tanık ismi bildirmeyen davacının tanıklarının dinlenmemesini temyiz sebebi yapmamış olmasına göre (III) ve (IV/3.) no.lu paragraflarda gösterilen gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, alınması gereken 80,70 TL onama harcının davacı tarafça peşin olarak yatırılan 118,60 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 37,90 TL harcın yatırana iadesine, 12/09/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.