Logo

1. Hukuk Dairesi2022/266 E. 2022/2916 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kıyı kenar çizgisi içinde kalan taşınmazla ilgili tapu iptali ve terkin, elatmanın önlenmesi ve yıkım davasının hak düşürücü süre nedeniyle reddine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12. maddesindeki hak düşürücü süreye ilişkin 5841 sayılı Yasa ile yapılan düzenlemenin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi ve kıyı kenar çizgisinin tespiti uyuşmazlığında 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca değerlendirme yapılması gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TERKİN - ELATMANIN ÖNLENMESİ - YIKIM

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve terkin, elatmanın önlenmesi, yıkım davasının hak düşürücü süreden reddine ilişkin verilen karar, süresi içinde davacı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ..., davalılar adına kayıtlı 1232 (yeni 347 ada1) parsel sayılı taşınmazın 1.150,00 m2'lik kısmının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını, kıyı kenar çizgisi içerisindeki yerlerin Devletin hüküm ve tasarrufunda olan yerlerden olduğunu, özel mülkiyete konu edilemeyeceğini ileri sürerek, taşınmazın tapu kaydının iptali ile tespit dışı bırakılmasına, elatmanın önlenmesine ve taşınmaz üzerindeki muhdesatların yıkımına karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Bir kısım davalılar, davanın süresinde açılmadığını, kıyı kenar çizgisinin tespitine ilişkin işlemin iptali için İdare mahkemesinde açılan davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini belirtip, davanın reddini savunmuşlar; diğerleri savunma getirmemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Erdemli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30/03/2009 tarihli, 2005/304 Esas, 2009/369 Karar sayılı kararıyla; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesine ilave düzenleme getirilmesine ve aynı Yasa'ya geçici 10. madde eklenmesine dair 5841 sayılı Yasa'nın 2. maddesinin 25/02/2009 tarihinde yürürlüğe girmesi ile, kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten itibaren 10 yılı aşkın sürenin geçtiği gerekçesiyle, davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davacı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı ... vekili, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nda 5841 sayılı Yasa ile yapılan değişiklik düzenlemesinin Anayasa'ya aykırılık teşkil ettiğine dair açılan iptal davası ve itiraz başvuruları sonucunda; hak düşürücü süreye ilişkin 12. maddeye eklenen cümlenin Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarihli ve 2009/31 E., 2011/77 K. sayılı kararı ile iptaline karar verildiğini, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı karşısında Yerel Mahkemenin kararının yasa ve mevzuata açıkça aykırı hale geldiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını sistemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 3621 sayılı Yasa'dan kaynaklanan tapu iptali ve sicil kaydının kütükten terkini, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

Bilindiği üzere; kıyılara ilişkin olarak, 2709 sayılı T.C. Anayasası'nın, "Kıyılardan yararlanma" başlıklı 43. maddesinde, "Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyılarla sahil şeritlerinin, kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkan ve şartları kanunla düzenlenir." düzenlemesi ve bu düzenleme gereğince çıkarılan 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun "Genel Esaslar" başlıklı 5. maddesinde "Kıyılar ile ilgili olarak kıyıların Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açık olduğu, yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetildiği, kıyıda ve sahil şeridinde planlama ve uygulama yapılabilmesi için kıyı kenar çizgisinin tespitinin zorunlu olduğu, sahil şeritlerinde yapılacak yapıların kıyı kenar çizgisine en fazla 50 metre yaklaşabileceği, yaklaşma mesafesi ve kıyı kenar çizgisi arasında kalan alanlar, ancak yaya yolu, gezinti, dinlenme, seyir ve rekreaktif amaçla kullanılmak üzere düzenlenebileceği, kıyılarda hiçbir yapı yapılamayacağı, duvar, çit, parmaklık, tel örgü, hendek, kazık ve benzeri engeller oluşturulamayacağı şeklinde genel esaslar düzenlenmiştir.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. İşin esası bakımından 5841 sayılı Yasa'nın yürürlüğü döneminde davanın hak düşürücü süreden reddedilmiş olması doğrudur. Ancak anılan bu Yasa, Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarihli ve 2009/31 E., 2011/77 K. sayılı kararı ile iptal edilmiş ve 23.7.2011 tarihinde de Resmi Gazete'de yayımlanarak iptal hükmü yürürlüğe girmiştir.

Öyle ise, kesin hüküm halini almamış ve kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 5841 sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükmün, verildiği tarih itibarıyla doğru olduğu düşünülse ve ayrıca Anayasa'nın 153. maddesine göre iptal kararı geriye yürümezse de 10.3.1969 tarihli ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçe bölümünde belirtildiği üzere iptal, kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemez ve henüz anlaşmazlık hali devam ediyorsa iptalin kapsamına girer. Bu durumda, davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin kurulan kararın Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararından sonra doğru olduğu söylenemez. Zira, kamu düzeni gibi Anayasa Mahkemesinin iptal kararı da usuli kazanılmış hakkın istisnaları arasında yer alır.

3.3.2. Öte yandan, davacı ... çekişme konusu parselin kıyı kenar çizgisi içinde kaldığından bahisle eldeki davayı açtığı, davada ileri sürülen iddianın ve savunmanın içeriğine göre; yanlar arasındaki uyuşmazlığın "kıyı kenar çizgisinin" saptanmasından kaynaklandığı açıktır. Anayasa Mahkemesinin iptal kararı karşısında Mahkemece 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı doğrultusunda inceleme ve değerlendirme yapılması zorunlu hale gelmiştir.

3.3.3. Hal böyle olunca; işin esasının 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre değerlendirilmesi, davanın kısmen veya tamamen kabulü halinde de, 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa hükümleri de gözetilerek uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması için karar bozulmalıdır.

V. SONUÇ:

Davacı ... vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.