"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/127 E., 2022/62 K.
HÜKÜM : Ret
Taraflar arasında kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.
Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; dava konusu Gürün ilçesi, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 467 ada 70 parsel sayılı taşınmazın içinde kalan yaklaşık 2 dönüm bahçe niteliğindeki taşınmazın babasından kendisine intikal ettiğini, 50 yılı aşkın süredir taşınmazı kullandıklarını, taksim sonrasında taşınmazın kendisine düştüğünü ancak taşınmazın Hazine adına tespit gördüğünü ileri sürerek belirttiği alanın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup zilyetlikle kazanıma uygun olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Gürün Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.11.2015 tarihli ve 2014/202 Esas, 2015/257 Karar sayılı kararıyla; iddianın ispat edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne, çekişmeli 467 ada 70 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisi ... 'ın 14.08.2015 tarihli raporundaki krokide (A) harfi ile gösterilen 634,08 metrekarelik kısmının tapusunun iptali ile bu bölümün davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 24.04.2019 tarihli ve 2016/8493 Esas, 2019/3048 Karar sayılı kararıyla; çekişmeli taşınmaz bölümünün tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı evreye ilişkin stereoskopik çift hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığından getirtilerek dosya arasına konulması, ardından taşınmaz başında 3 ziraat mühendisi, fen bilirkişisi ile jeodezi ve fotogrametri mühendisinden oluşturulacak bilirkişi heyeti ile yerel bilirkişiler ve tanıkların katılımıyla yeniden keşif yapılması, taşınmazın öncesinin ne olduğu, taşınmaz üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği, çekişmeli taşınmaz bölümünün mirasbırakanından taksim, bağış, satış vs. suretiyle davacıya intikal edip etmediği, taksim yapılmış ise ne zaman yapıldığı hususları yerel bilirkişi ve tanıklardan etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması ve böylelikle davacının aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı üzerinde durulması; dava ehliyetinin bulunduğu sonucuna varılması halinde hava fotoğraflarının fotogrametri ve jeodezi uzmanı olan bilirkişi tarafından stereoskop aleti ile incelenmesi suretiyle hava fotoğraflarının çekildiği tarihlere göre dava konusu taşınmaz bölümlerinin kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadığını, hali arazi olarak tespit edildiğine göre imar-ihyaya konu olup olmadığını, imar-ihya mevcut ise imar-ihyasının tamamlanıp tamamlanmadığını, tamamlanmış ise taşınmazın hangi tarihte tarım arazisi haline gelmiş olduğunu, mirasbırakan ... mirasçıları adına elbirliği mülkiyet şeklinde tapuda kayıtlı bulunan komşu 16 parsel ile bir bütün olarak kullanılıp kullanılmadığını ve çekişmeli taşınmaz bölümünün taşınmazın geriye kalan bölümünden ne şekilde ayrıldığını açıklar mahiyette rapor alınması; taşınmazın niteliği konusunda ziraat bilirkişisinden ayrıntılı rapor istenmesi; imar ve ihyanın tamamlandığı tarihten tespit tarihine kadar yirmi yıllık kazanma süresinin dolup dolmadığı tereddütsüz belirlenmesi, mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarının teknik raporlarla denetlenmesi ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gereğine değinilerek karar bozulmuştur.
B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Gürün Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.02.2022 tarihli ve 2019/127 Esas, 2022/62 Karar sayılı kararıyla; davacı lehine zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine, taşınmaz üzerindeki muhdesatın 2012-2013 yılları arasında yapıldığının sabit olduğu, muhdesatın kadastro tespitinden sonra yapılması nedeniyle Kadastro Kanunu'nun 19/2 nci maddesine göre değerlendirilemeyeceğine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahalli bilirkişi ve tanıkların dava konusu taşınmazda 50 yıl öncesinden imar-ihya olduğunun, taşınmazı ...’nın üzüm bağı ve bahçe olarak kullandığını, ...’nın sağlığında ev yapması için burayı davacı kızı ...’ya verdiğini, taşınmazın ...’ın kullanımında olduğunu, diğer kardeşlerin bu kullanıma itiraz etmediklerini, dava konusu taşınmazın ...’ya ait 467 ada 16 parsel sayılı taşınmazın devamı olarak birlikte kullanıldığını ve ...’ın 2012-2013 yıllarında buraya ev inşa ettiğini beyan ettiklerini, bilirkişi raporlarına göre de dava konusu alanın 40-50 yıldır ekonomik amacına uygun tarımsal arazi olarak kullanıldığını, bu sürenin de zilyetlikle kazanım için yeterli olduğunu, taşınmazın özel mülkiyete konu yerlerden olduğunu, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olmadığını, taşınmaz üzerinde davacı tarafından inşa edilen evin değerinin dava tarihine göre hesaplanmadığını, yapının değerinin yüksek hesaplandığını, 31.05.2021 tarihli jeodezi bilirkişi raporunun önceki jeodezi, ziraat bilirkişi raporu ve mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ile çeliştiğini, 17.08.2015 tarihli jeodezi bilirkişisi raporunun ise ziraatçi bilirkişi kurulu raporları ve mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ile uyumlu olduğunu, jeodezi bilirkişisinden yeni bir rapor alınarak raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesinin gerektiğini, taşınmaz üzerinde bulunan binanın davacı tarafından yapıldığı açık olup muhdesatın davacıya ait olduğunun tespiti ve tapunun şerhler veya beyanlar hanesinde belirtilmesi talebinin Mahkemece reddedilmesinin de doğru olmadığını, davalı yararına hükmedilen vekalet ücretinin fazla olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastrodan önceki hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi,
2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 702 inci ve 713/1 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Kadastro sonucu, Sivas ili, Gürün ilçesi, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 467 ada 70 parsel sayılı 170.428,97 m2 yüz ölçümündeki taşınmaz, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu belirtilerek hali arazi vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.
2. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen kararının bozma kararına uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde, hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma kararına uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı, özellikle 31.05.2021 tarihli jeodezi ve fotogrametri mühendisi tarafından düzenlenen bilirkişi raporu da gözönüne alınarak davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluşmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
4. Davacı vekilinin yargılama giderlerine hasren temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere, taşınmazın aynına ilişkin davalarda hükmedilecek vekalet ücreti, dava konusu taşınmazın dava tarihindeki ve harcı tamamlanan değeri üzerinden nispi oranda belirlenir.
Somut olayda, dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle keşfen belirlenen değeri (arsa + bina) 15.775,20 TL olup harcı tamamlanan bu değer üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, taşınmazın son yapılan keşif tarihindeki belirlenen değeri üzerinden fazla vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir.
5. Ne var ki anılan bu hususlar yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin işin esasına yönelik yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddine,
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının değinilen yönden kabulü ile hükmün 5. bendinin hükümden çıkarılarak yerine 5. bent olarak “Davalı vekille temsil edildiğinden harcı tamamlanan dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,” cümlesinin yazılmasına, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7 nci maddesi gereğince hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Alınan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
05.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.