"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : KONYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : AKSARAY 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-BEDEL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-bedel istekli dava sonunda Aksaray 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/10/2021 tarihli, 2018/187 Esas, 2021/249 Karar sayılı davanın reddine dair kararının davacı vekili tarafından istinafı üzerine Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 07/02/2022 tarihli, 2021/1847 Esas, 2022/163 Karar sayılı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin karar yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 20/09/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... vekili Avukat ... geldi. Davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalılar ... v.d. vekili gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı,
Süresinde verilen ve kayıt olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelenerek gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, okuma yazma bilmediğini, mirasbırakanları ...’den kalan taşınmazların intikal işlemlerinin yapılacağını ve hakkının verileceğini söyleyen kardeşleri, davalılar Ramazan ve Abdurrahman tarafından notere götürüldüğünü, orada kendisine bir takım belgeler imzatıldığını, daha sonra imzalatılan belgenin vekaletname olduğunu ve mirasbırakandan intikal edecek taşınmazlarının bu vekaletname kullanılarak davalılar adına tescil edildiğini öğrendiğini, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını, taşınmazların bedellerinin ödenmediğini, devirlerin muvazaalı olduğunu ileri sürerek 398 ada 1 parsel, 399 ada 3 (yeni 1162 ada 3) parsel, 399 ada 71 (yeni 1162 ada 71 parsel, 7125 ada 2, 3, 4, 5 parsel, 7151 ada 1 parsel), 520 ada 520 parsel ile 49, 51, 109, 182, 183, 185, 222, 247, 328, 334 ve 498 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının payı oranında iptali ile adına tesciline, mümkün olmazsa fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla 20.000,00 TL'nin yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslahla terditli bedel isteğini 361.887,60 TL’ye çıkartmıştır.
II. CEVAP
Davalılar, davacının kendi istek ve iradesi doğrultusunda vekaletname verdiğini, ekonomik durumu iyi olmayan davacı ve ailesine davacının istediği maddi yardımlarda bulunduklarını, gerçekte dava konusu taşınmazların tamamının kendi çalışmaları karşılığında elde ettikleri gelirlerle alındığını, taşınmazlarda sonradan değer artışı olması nedeniyle davanın açıldığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Aksaray 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/10/2021 tarihli 2018/187 Esas, 2021/249 Karar sayılı kararı ile, vekaletnamenin intikal ve satış için verildiği, devrin bedel karşılığı yapıldığı, vekalet görevinin kötüye kullanılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili, dava dilekçesindeki iddialarını yineleyerek, taşınmazların davalılar tarafından kullanmalarına davacının ses çıkartmamış olmasının taşınmazlar üzerindeki mülkiyet hakkından feragat etmesi anlamına gelmeyeceğini, satış iradesi olsa idi doğrudan kendisinin satışı gerçekleştirebileceğini ya da doğrudan yeğeni olan davalı ...'a vekaletname verebileceğini, davacının taşınmazlarını satmasını gerektirir bir durum bulunmadığını, bedellerin ödendiğinin davalılarca usulünce kanıtlanmadığını, davacının borçlarının davalılar tarafından ödendiğini veya çocuklarını evlendirirken ve yurt dışına gönderilirken davacıya para ödemesi yapıldığını gösterir delil olmadığını ileri sürmüştür.
3. Gerekçe ve Sonuç
Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 07/02/2022 tarihli 2021/1847 Esas, 2022/163 Karar sayılı kararı ile, çekişme konusu taşınmazların devirden sonra davalılar tarafından kullanıldığı, davacının yaklaşık 20 yılı aşkın sürede davalılardan hak talebinde bulunmadığı, davacı ile aynı vekaletname ile vekalet veren diğer mirasçı tanık Emine’nin beyanlarına göre vekaletnamenin babaları Rafet'ten gelen miras paylarının intikali ve davalılara devri amacıyla verildiğinin sabit olduğu, temlikin davacının iradesi doğrultusunda yapıldığı İlk Derece Mahkemesince davanın reddinin doğru olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusu esastan reddedilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili, istinaf dilekçesindeki iddialarını tekrar ile hükmün bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet akdini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nın 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
3.2.2. Vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
3.2.3. Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre, Bölge Adliye Mahkemesince (IV/3.) numaralı paragraftaki gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, alınması gereken harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, temyiz edilen davalılar vekili duruşmaya katılmadığından lehine duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 20/09/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.