Logo

1. Hukuk Dairesi2022/2847 E. 2022/5492 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Yolsuz tescil iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil davasında, 1936 yılından sonra mal edinemeyen vakfın, 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun geçici maddeleri uyarınca tapu kaydının iptal edilip kendi adına tescilinin yapılıp yapılmayacağı hususunda ihtilaf.

Gerekçe ve Sonuç: 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun geçici 7. ve 11. maddelerinde, 1936 yılından sonra mal edinemeyen cemaat vakıflarının belirli şartlar altında taşınmazların tescili için düzenleme getirildiği ve davacı vakfın bu şartları sağladığı gözetilerek, ilk derece mahkemesinin tapu iptali ve tesciline ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE

MAHKEMESİ : İSTANBUL 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT-TESPİT

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, tazminat, tespit istekli dava sonunda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 31/12/2021 tarihli ve 2021/1344 Esas - 2022/1454 Karar sayılı karar, yasal süre içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, 191 ada 26 parsel sayılı taşınmazın tamamı Boğos kızı Arusyak adına kayıtlı iken adı geçen malikin, taşınmazın tamamını davacı vakfa vasiyet ettiğini, tapu malikinin 05/01/1944 tarihinde ölümü ve İstanbul 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin vasiyetnamenin tenfizine karar vermesi üzerine 04/05/1954 tarihinde taşınmazın davacı vakıf adına tescil edildiğini, 1944 yılından 1983 yılına kadar geçen yaklaşık 40 yıl boyunca davacının dava konusu taşınmazın maliki olduğunu, Vakıflar Genel Müdürlüğünün, davacı vakfın bir cemaat vakfı olduğu, vakfiyesi bulunmadığından davacı vakfın 2762 sayılı Vakıflar Kanunu uyarınca vermiş olduğu 1936 tarihli beyannamesinin vakfiyesi yerine kaim olduğu ve vakfiyesinden mal iktisap edeceği yolunda bir açıklık bulunmadığı takdirde bu tip vakıflarca 1936 yılından sonraki tarihlerde mal iktisap etmesinin hukuken imkansız olduğu iddiasıyla dava konusu taşınmazın davacı Vakıf adına olan kaydının iptali ile kaydın ihyası istemli olarak açılan dava sonucunda İstanbul 3. Asliye Hukuk Mahkemesince 1982/186 Esas, 1982/189 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne, taşınmazın vasiyet yolu ile tapu kaydının iptaline ve eski kaydın ihyasına karar verildiğini, 05/12/1983 tarihinde Arusyak Boğos kızı adına yolsuz tescil edildiğini, daha sonra ...’nün hasımsız olarak İstanbul 3.Asliye Hukuk Mahkemesinde açmış olduğu davanın yapılan yargılaması sonunda ise, İstanbul 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 07/04/1987 tarihli ve 1987/26 Esas - 1987 /163 Karar sayılı kararı ile Arusyak : Boğoz kızı adına kayıtlı olan dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptaline ve bu taşınmazın mahlulen Aşçıbaşı ve Karayazıcı Mehmet Efendi Vakfı adına tapuya tesciline karar verildiğini, bu şekilde taşınmazın 10/08/1987 tarihinde Aşçıbaşı ve Karayazıcı Mehmet Efendi Vakfı adına tapuya yolsuz tescil edildiğini; yaşanan süreçteki hukuki hatalar olmasa idi dava konusu taşınmazın davacı vakıf adına kayıtlı olacağını, usul ve yasaya aykırı bir biçimde verilen kararlar nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürerek, dava konusu 191 ada 26 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan kaydının iptali ile davacı vakıf adına tesciline, dava konusu taşınmazdan dolayı doğmuş ve/ veya doğacak tüm hak ve alacakların talebi ve tazmini için her türlü talepte bulunma ve dava açma hakkının saklı tutulmasına, kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için mülkiyetin devri için hukuksal engel olması halinde ise 191 ada 26 parsel sayılı taşınmazın mülkiyetinin davacı vakfa aidiyetinin ve bu suretle mülkiyetinin tespitine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000,00TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili, dava konusu taşınmazın tamamının 11/03/1338 tarihi itibariyle Bogos Kızı Arusyak Papazyan adına kayıtlı olup adı geçen tarafından ikamet edilmekte iken 05.11.1994 tarihinde vefat etmeden önce noter vasıtasıyla yapılan vasiyetname ile davacı vakfa vasiyet edildiğini, bu vasiyete istinaden 04.05.1954 tarihinde taşınmazın davacı vakıf adına tescil edildiğini, 2762 sayılı Vakıflar Kanunun 44. maddesine uyarınca vakfiyesi olmayan cemaat vakıflarının uhdesinde bulundurdukları taşınmazların liste halinde müvekkili idareye verilmesinin istendiğini, süresi içinde verilen beyannamelerin vakfiye olarak kabul edilerek 1936 tarihinden sonra nedeni ne olursa olsun taşınmaz edinmelerinin önünün kapandığını, davacı vakıf tarafından tapu iptal ve tescil talebi ile İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/65 esasına kayden açılan davanın kesin hüküm nedeniyle reddedilerek kesinleştiğini, iddia edilen zararın tazmini için İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/209 esasına kayden ikame edilen dava takip edilmediğinden açılmamış sayılmasına karar verildiğini, tescilin yolsuz olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını, işlemin tesis edildiği tarihte mer'i hükümlere uygun olarak tescilin gerçekleştiğini, dava konusunda kesinleşmiş yargı kararı bulunduğunu, 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 23. maddesinde vakıf malları üzerinde zilyetlik hükümlerinin uygulanmayacağının hükme bağladığını, bu nedenle kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla tescil talep edilmesinin yasa hükmüne aykırı olduğunu davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İstanbul 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10/10/2019 tarihli ve 2018/355 E. - 2019/317 K. sayılı kararıyla; toplanan tüm delil ve belgelerden dava konusu taşınmazın Arusyak Boğoz kızı adına kayıtlı iken vasiyetname ile davacı vakfa vasiyet edildiği, vasiyetin tenfiz edilip, davacı vakıf adına tescil edildiği, daha sonra mahkeme kararıyla Arusyak adına tapuya kayıt edildiği, hasımsız olarak açılan mahlulen tescil davasıyla Aşçıbaşı ve Karayazıcı Mehmet Efendi Vakfı adına tescil edildiğinin anlaşıldığı, dava konusu taşınmazın davacı vakfa vasiyet edildiğinin açık olduğu, davacı vakfın 1936 yılından sonra taşınmaz edinemeyeceği gerekçesiyle tapusunun iptal edildiği, ancak 5737 sayılı Vakıflar Kanunun geçici 7 ve 11.maddelerinde mal edinememe nedeniyle cemaat vakıfları adına tescil edilemeyen taşınmazların bu vakıflar adına tescili için düzenleme getirildiği dikkate alındığında açılan davanın yerinde olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

2.1. Davacı vekili, bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın değerinin belirlendiğini, belirlenen değer üzerinden tamamlama harcı yatırılmasına rağmen harca ilişkin hükümde alınması gereken harcın dava açılışında gösterilen değer üzerinden hesaplandığını ve taraflarınca yatırılan tamamlama harcının da hükümde geçmediğini, yargılama giderleri ve harca ilişkin hükmün hatalı olduğunu belirterek kararın düzeltilmesini talep etmiştir.

2.2. Davalı vekili, savunmalarını tekrar ederek, mahkemenin gerekçesinin hatalı olduğunu, evvelemirde aynı talep ile açılan 10 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/65 Esas sayılı dosyada davanın reddedilerek kesinleşmiş olduğunu, kesin hüküm nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, geçici 7. Maddenin (a) bendinde ise 1936 beyannamesinde yer almayan taşınmazlarla ilgili düzenleme getirilmiş olup, bu taşınmazların vakfı adına tescilinin süre ve Meclis kararının olumlu olması şartına bağlandığını, anılan madde bendinde yer verilen 18 aylık süre içerisinde davacı tarafından bu yönde bir başvuru bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek açıklanan gerekçelerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 31/12/2021 tarihli ve 2021/1344 E.- 2021/1454 K. sayılı kararıyla; ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, ancak dava konusu taşınmazın keşfen belirlenen değeri üzerinden harcın ikmal edildiği gözetilerek harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin buna göre belirlenmesi gerekirken, bu hususun göz ardı edilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve yeniden davanın kabulüne karar verilmiş, harç ve yargılama giderlerine ilişkin kısım düzeltilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davalı vekili, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyip, bölge adliye mahkemesince verilen kararın hatalı olduğunu, usul ve yasaya aykırı olduğunu, işbu davada yasal hasım olmaları sebebiyle harç, yargılama masrafı ve vekalet ücretinin kendilerine yükletilmesinin ve maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nispi vekalet ücretine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tespit ve tazminat istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. 5737 sayılı Kanun'un geçici 7. maddesi "Cemaat vakıflarının;

a) 1936 Beyannamelerinde kayıtlı olup, halen tasarruflarında bulunan nam-ı müstear veya nam-ı mevhumlar adına tapuda kayıtlı olan taşınmazlar,

b) 1936 Beyannamesinden sonra cemaat vakıfları tarafından satın alınmış veya cemaat vakıflarına vasiyet edildiği veya bağışlandığı halde, mal edinememe gerekçesiyle halen; Hazine veya Genel Müdürlük ya da vasiyet edenler veya bağışlayanlar adına tapuda kayıtlı olan taşınmazlar, tapu kayıtlarındaki hak ve mükellefiyetleri ile birlikte bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren onsekiz ay içinde müracaat edilmesi halinde, Meclisin olumlu kararından sonra, ilgili tapu sicil müdürlüklerince cemaat vakıfları adına tescilleri yapılır" şeklinde olup;

Geçici 11. maddesi de, " Cemaat vakıflarının;

a) 1936 Beyannamesinde kayıtlı olup malik hanesi açık olan taşınmazları,

b) 1936 Beyannamesinde kayıtlı olup kamulaştırma, satış ve trampa dışındaki nedenlerle Hazine, ..., belediye ve il özel idaresi adına kayıtlı taşınmazları,

c) 1936 Beyannamesinde kayıtlı olup kamu kurumları adına tescilli olan mezarlıkları ve çeşmeleri, tapu kayıtlarındaki hak ve mükellefiyetleri ile birlikte bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren oniki ay içinde müracaat edilmesi halinde, Meclisin olumlu kararından sonra, ilgili tapu sicil müdürlüklerince cemaat vakıfları adına tescil edilir. Cemaat vakıfları tarafından satın alınmış veya cemaat vakıflarına vasiyet edildiği veya bağışlandığı halde, mal edinememe gerekçesiyle Hazine veya Genel Müdürlük adına tapuda kayıt edilen taşınmazlardan üçüncü şahıslar adına kayıtlı olanların Maliye Bakanlığınca tespit edilen rayiç değeri Hazine veya Genel Müdürlük tarafından ödenir " şeklindedir.

3.2.2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1025/1. maddesinde "Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya bir tescil yolsuz olarak terkin olunmuş ya da değiştirilmiş ise, bu yüzden aynî hakkı zedelenen kimse tapu sicilinin düzeltilmesini dava edebilir." düzenlemelerine yer verilmiştir.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 52.387,17 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına 08/09/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.