Logo

1. Hukuk Dairesi2022/2889 E. 2022/5761 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: 675 sayılı KHK'nın 12. maddesine göre kapatılan özel öğretim kurumuna ait taşınmazın devrinin muvazaalı olup olmadığı ve Hazine adına tescil edilip edilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın KHK'dan önce devredildiği, davalıların terör örgütleriyle iltisaklı olduğuna dair delil bulunmadığı ve davacının muvazaayı ispatlayamadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : GAZİANTEP BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 17. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE

MAHKEMESİ : ADIYAMAN 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesince, davacının istinaf isteminin HMK'nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine dair verilen karar süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, 23/07/2016 tarih ve 29779 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 667 karar sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin KHK'nın 2. maddesinin 1 ve 2. fıkraları uyarınca davalı şirketlerin kapatıldığını, bunlara ait taşınır ve taşınmaz mal varlığı, alacak ve hakların Hazineye bedelsiz olarak devredilmiş sayılacağı ve Hazine adına tescil edileceğinin düzenlendiğini, davalı şirketlerin FETÖ/PDY ile aidiyet iltisak ve irtibatının belirlendiğini, 3362 ada 2 parsel sayılı taşınmazın davalı Başarı Eğitim Hizmetleri İnşaat Basın San. ve Tic. A.Ş. tarafından 17/12/2013 tarihinde davalı Adıyaman İnci Eğitim Öğretim Kırtasiye San. Tic. A.Ş'ye, bu şirket tarafından da 15/04/2016 tarihinde davalı ...'e, davalı ... tarafından da 15/06/2016 tarihinde davalı ...'e muvazaalı olarak temlik edildiğini, dava konusu taşınmazın şehir merkezinde yapılaşmanın yoğun olduğu bölgede bulunduğunu, satış senedinde belirtilen bedellerin oldukça düşük olduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının KHK uyarınca iptali ile ... adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1-Davalı ..., emlakçı aracılığıyla ve iki arkadaşı ile birlikte dava konusu taşınmazı satın aldığını, muvazaanın söz konusu olmadığını, FETÖ/PYD ve dava konusu taşınmazın önceki malikleri ile ilgisinin bulunmadığını, 548.000,00 TL bedelle 06/02/2015 tarihli sözleşme uyarınca taşınmazın 1/4'ü ..., 1/4'ü Abdurrahman Şan ve ½'si de adına olacak şekilde dava konusu taşınmazın satın alındığını, anlaşma uyarınca 50.000,00 TL kapora ve satış günü de 350.000,00 TL'yi satıcıya ödediğini, satış senedinde gösterilen 74.000,00 TL'yi ise banka aracılığı ile bakiye 148.000,00 TL'yi ise düzenlenen senet karşılığı elden ödediğini, 350.000,00 TL için 11/02/2015 tarihinde T. İş Bankası Adıyaman Şubesinden kendisine ait Güvenel Day. Tük. Ltd. Şti. adına kredi çektiğini, 350.000,00 TL'nin bu şekilde ödendiğini, daha sonra Abdurrahman Şan'ın payını ... isimli şahsa, ...' nın payını ... isimli şahsa sattığını, daha sonra kendisi ve diğer paydaşların taşınmazı toplam 825.000,00 TL'ye bir yıl sonra diğer davalı ...'e temlik ettiklerini, tapuda güven ilkesi uyarınca sicile güvenerek iyi niyetle taşınmazı devraldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

2- Davalı ..., dava konusu taşınmazın ¼ payını ...'den ¼ payını ...'dan ve ½ payını diğer davalı ...'tan 825.000,00 TL bedelle satın aldığını ve bir süre sonra diğer davalı ...'e 850.000,00 TL bedelle sattığını ve bedelin de banka kanalı ile ödendiğini, tapuya güven ilkesi uyarınca iyi niyetli olarak malik olduğunu, satış bedellerinin tüm satışlarda düşük gösterildiğini, bu hususun muvazaayı ispata yeterli olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

3- Davalı ..., dava konusu taşınmazı 850.000,00 TL bedelle diğer davalı ...'den satın aldığını, taşınmazın üzerinde bulunan ipoteğin kaldırılması için diğer davalı ...'in kendisinden aldığı paranın 800.000,00 TL'sini bankaya yatırarak ipoteği kaldırdığını, esnaf olduğunu, birikimlerini değerlendirmek amacıyla bedelini ödeyerek dava konusu taşınmazı satın aldığını, dava dilekçesinde belirtilen şirketleri bilmediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, bir kısım davalıların KHK ile kapatılan şirketten ve sonrasında birbirlerinden iktisap ettikleri dava konusu taşınmazı kötüniyetli ve muvazaalı olarak edindiklerinin ispatlanamadığı, tapu kaydında gösterilen bedelin taşınmazın gerçek değerinden düşük olmasının tek başına işlemin muvazaalı olduğunu ispata yeterli olmadığı, muvazaada tarafların 3. kişileri aldatmak amacıyla gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak için anlaşmaları veya gerçek iradelerine uygun olarak yaptıkları sözleşmeyi iradelerine uymayan görünüşteki bir sözleşme ile gizlemeleri gerektiği, muvaazanın varlığını iddia eden tarafın TMK’nın 6.maddesi uyarınca bu iddiasını ispat etmek zorunda olduğu, davacı tarafın dayandığı 667 sayılı KHK'nın 23/07/2016 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe girdiği, davalıların dava konusu taşınmazı ilgili KHK'nın yayımlanmasından önce satın aldıkları, davalı gerçek kişilerin TMK'nın 1023. maddesine aykırı olarak mülkiyet hakkını kazandıklarının kanıtlanamadığı, davalı Şirketlerin taraf sıfatlarının KHK ile sonlandırıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporlarında belirtildiği üzere dava konusu taşınmazın satış senedinde belirtilen bedelin ve davalı tarafın satın aldığını belirttiği değerin çok üzerinde bir değere sahip olduğunu, değerli olan taşınmazın bedelinin elden verildiği iddiasının ve aralarında herhangi bir sözleşme yapılmadığı iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, yapılan satışların muvazaalı olduğunu, davacıya karşı birlikte sorumlu bulunan birden çok gerçek ve tüzel kişi aleyhine açılan bir davanın davalılar için müşterek bir sebepten dolayı reddedilmesi halinde ret kararına dayalı olarak tek avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesince; İlk Derece Mahkemesi kararının yerinde olduğu, ancak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 3/2 maddesi uyarınca ret sebebi ortak olduğundan tek vekalet ücretine hükmedilmesi ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 168. maddesinde 16/06/2009 tarihinde ve 5904 sayılı Kanun'un 35. maddesi ile yapılan değişiklik sonucu hazırlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunu'nun uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirlenmesi gerektiği gerekçesi ile davacının istinaf isteminin vekalet ücreti yönünden HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ederek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 675 sayılı KHK'nın 12. maddesine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. 29/10/2016 tarihli ve 29872 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 675 sayılı KHK'nın "Muvazaalı Devir İşlemleri" başlıklı 12. maddesinde; "20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan özel öğretim kurum ve kuruluşları ile özel öğrenci yurtları ve pansiyonlarının faaliyetlerinin sürdürüldüğü dönemde üzerlerinde bulundukları, mülkiyeti kapatılanların sahibi gerçek veya tüzel kişilere ait taşınmazlardan 1/1/2014 tarihi ila bahse konu yerlerin kapatılma tarihleri arasında üçüncü kişilere devri yapılmış olan ve üzerinde kapatılanlar tarafından aynı faaliyete kapatılma tarihi itibarıyla devam edilen taşınmazların devir işlemleri muvazaalı kabul edilir ve tapuda ilgisine göre Hazine veya Vakıflar Genel Müdürlüğü adına her türlü kısıtlama ve taşınmaz yükünden ari olarak resen tescil edilir." düzenlemesi mevcuttur.

3.2.2. 03/10/2016 tarihli ve 675 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 12. maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir. “(2) Birinci fıkrada belirtilen taşınmazların devredildiği üçüncü kişilerin terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti, iltisakı veya irtibatı olması halinde, taşınmaz üzerinde aynı faaliyete devam edildiğine bakılmaksızın devir işlemleri muvazaalı kabul edilir ve tapuda ilgisine göre Hazine veya Vakıflar Genel Müdürlüğü adına her türlü kısıtlama ve taşınmaz yükünden ari olarak resen tescil edilir. (3) Bu madde kapsamında görülmekte olan davalarda konusuz kalma nedeniyle davanın esası ve yargılama giderleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilir.”

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre Bölge Adliye Mahkemesince (IV/3.) no.lu paragrafta yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, 14/09/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.