Logo

1. Hukuk Dairesi2022/2891 E. 2022/5457 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın davalıya yaptığı temliklerin muris muvazaası içerip içermediği ve davacının tapu iptali ve tescil talebinin kabul edilip edilmeyeceğine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, mirasbırakanın mirasçılar arasında hakkaniyete uygun bir paylaştırma yapıp yapmadığını, davalının mal kaçırma kastının bulunup bulunmadığını ve temliklerde gerçek irade ve amacın ne olduğunu araştırarak belirlemesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurması usul ve yasaya aykırı görülerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : KONYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE

MAHKEMESİ : AKSARAY 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-BEDEL-TENKİS

Taraflar arasında görülen tapu iptal-tescil ve bedel, olmadığı takdirde tenkis davası sonunda, Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, davalının istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddine dair verilen karar süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, mirasbırakanı ...'ın 3208 ada 389 parsel sayılı taşınmazdaki 9 no.lu bağımsız bölümü davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, 132 ada 10 parsel sayılı taşınmazı kuzeni olan dava dışı Yavuz Dönertaş'a, Yavuz Dönertaş’ın da davalıya, davalının da taşınmazı 3. bir kişiye devrettiğini, temliklerin mirasçıdan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, dava konusu 3208 ada 389 parsel sayılı taşınmazdaki 9 no.lu bağımsız bölümün tapu kaydının miras payı oranında iptali ile adına tesciline, 132 ada 10 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL’nin davalıdan yasal faizi ile birlikte tahsiline, olmadığı takdirde tenkisine karar verilmesini istemiş, 21/01/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile bedel istemini artırarak 65.000 TL’nin davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı, 3208 ada 389 parsel sayılı taşınmazdaki 9 no.lu bağımsız bölümü 47.000 TL ödeyerek satın aldığını, satış bedelini mirasbırakana peyderpey ödediğini, 132 ada 10 parsel sayılı taşınmazı da dava dışı Yavuz Dönertaş’tan bedelini ödemek suretiyle devraldığını, mirasbırakanın dava dışı mirasçısı olan oğlu Tuncer Demirtaş’ın borçlarını ödediğini, Tuncer Demirtaş’ın 132 ada 10 parsel sayılı taşınmazın bitişiğinde bulunan taşınmazı aldığını, mirasbırakanın dava konusu taşınmazların satış bedeli ile davacıya bilezik aldığını ve terekesinde başka taşınmazların da bulunduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, davalının mirasbırakana bedel ödemediği, çocukları arasında eşdeğer bir paylaştırma yapmadığı, ortada gerçek bir satışın olmadığı, iddianın kanıtlandığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; gerekçedeki taşınmazların gerçek değerinin daha yüksek olduğu yönündeki değerlendirilmenin hatalı olduğunu ve sadece bu gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını, bedeller arasındaki farkın tek başına muvazaanın kanıtı olamayacağını, mirasbırakanın çocukları arasında eşdeğer bir paylaştırma yapmadığı tespitinin de doğru olmadığını, mirasbırakanın mal varlığının dava konusu taşınmazlar ile sınırlı olmadığını, davacı tanık beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, tanık beyanlarının görgü ve bilgiye dayanmadığını, duyumdan ibaret olduğunu ve çelişkili olduğunu, bu beyanlara istinaden hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, kararda davalı tanık beyanlarının dikkate alınmadığını, davacı ve davalı tanık beyanları ile sabit olduğu üzere mirasbırakanın evlatlarına yapmış olduğu yardımlar noktasında adaletli davrandığını, dava konusu taşınmazın satış bedeli ile davacıya bilezik alarak hediye ettiği hususunun tanık beyanları ile sabit olduğunu, davacı adına kayıtlı belediye evinin satılarak Ankara'dan ev alındığı hususunun tanıklar tarafından beyan edildiğini, mirasbırakanın çocukları arasında malları eşit olarak paylaştırmadığı gerekçesinin açıklığa kavuşturulması için söz konusu konutun edinilme şekli, finansmanı ve edinme tarihi ile ilgili araştırma yapılması gerektiğini, bu hususta İlk Derece Mahkemesince araştırma yapılmadığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesince; mirasbırakanın mal satmaya ihtiyacının bulunmadığı, temlik tarihlerinden sonra ekonomik durumunda değişiklik olmadığı, taşınmazların devir tarihi itibariyle tapuda gösterilen değeri ile gerçek değeri arasında fark olduğu, davalı tarafından da bu taşınmazların devri nedeniyle mirasbırakana ödeme yapıldığının kanıtlanamadığı, mirasbırakan tarafından tüm mirasçıları kapsar biçimde paylaştırma yapılmadığı, davalıya yapılan doğrudan ve ara malik kullanılarak dolaylı yoldan yapılan temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacına yönelik ve muvazaalı olduğu, davacının hak düşürücü veya zamanaşımı süresine tabi olmaksızın her zaman muris muvazaası hukuki sebebine dayalı olarak pay oranında tapu iptali tescil davası açabileceği gerekçesi ile davalının istinaf isteminin HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazların gerçek değerinin daha yüksek olduğundan hareketle davanın kabulüne karar verildiğini, bu hususun muvazaanın ispatı için tek başına yeterli olmadığını, dava konusu bağımsız bölümün temlik tarihinde birçok eksiği olduğunu ve değeri 45.000,00 TL ile 50.000,00 TL arasında olup, 47.000,00 TL’ye alındığını, dosyada paylaştırma savunması yönünden bir araştırma yapılmadığını, mirasbırakanın terekesinde taşınmazları olduğunu, davacı tanıklarının görgüye ve bilgiye dayalı olarak beyanda bulunmadıklarını, dosya kapsamının esaslı noktaları ile ilgili bilgilerinin olmadığını beyan ettiklerini, davalı tanıklarının taşınmaz devirlerinin bedelleri karşılığında yapıldığını, bu bedelin davalı tarafından murise ödendiğini ifade ettiklerini, dava konusu taşınmazın satış bedelinden elde edilen para ile mirasbırakanın davacıya bilezik alarak hediye ettiğini, mirasbırakanın maddi yardımları ile davacıya dava dışı bir taşınmazın alındığını, bu hususlara yönelik herhangi bir araştırma yapılmadan karar verildiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı pay oranında tapu iptal-tescil ve bedel, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

Öte yandan mirasbırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulanamayacağı da kuşkusuzdur.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; 1941 doğumlu olan mirasbırakan ...’ın 10/07/2019 tarihinde öldüğü, geride davacı kızı Reyhan, davalı oğlu ... ve dava dışı çocukları Ümüş ve Tuncer’in mirasçı olarak kaldığı, mirasbırakanın 18/10/1999 tarihinde 132 ada 10 parsel sayılı taşınmazı dava dışı Yavuz Dönertaş’a, Yavuz Dönertaş’ın da 26/12/2013 tarihinde davalıya, davalının 14/02/2014 tarihinde dava dışı 3. bir kişiye devrettiği, mirasbırakanın 11/07/2019 tarihinde 3208 ada 389 parsel sayılı taşınmazdaki 9 no.lu bağımsız bölümü davalıya temlik ettiği anlaşılmaktadır.

3.3.2. Mahkemece hükme yeterli bir araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.

Şöyle ki, 19/01/2021 tarihli celsede dinlenen ve tarafların kardeşi olan ... mirasbırakanın davacı dışındaki tüm çocuklarına bir takım kazandırmalarda bulunduğunu ifade ettiği, aynı celsede dinlenen ve tarafların diğer kardeşi olan ...’ün ise mirasbırakanın davacıya da bazı kazandırmaları olduğunu beyan etmiştir.

Hâl böyle olunca, mirasbırakan ile davacı arasında mal kaçırmayı gerektirecek bir beşeri ilişkinin bulunup bulunmadığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanması, davalının paylaştırma savunması üzerinde durularak mirasbırakandan tüm mirasçılarına intikal eden taşınır ve taşınmaz mal ve hakların araştırılması, mirasbırakanın sağlığında mirasçıları arasında hak dengesini gözeten, kabul edilebilir ölçüde bir paylaştırma yapıp yapmadığının belirlenmesi, bu yönde tüm taraf delillerinin toplanması, mirasbırakan adına olan tüm taşınmaz kayıtlarının getirilmesi, temliklerdeki gerçek irade ve amacın mal kaçırmak olup olmadığının duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

VI. SONUÇ

Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin değinilen yönden temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1. maddesi uyarınca Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Aksaray 3. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 07/09/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.