"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
KARAR : Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 7. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince tapu iptali ve tescil talebi yönünden davanın reddine, bedel isteği yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesine ait kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, 70.286,00 m² yüz ölçümlü 1310 ada 46 parsel sayılı taşınmazdaki 30/100 payını davalı şirkete satış suretiyle devrettiğini, bu işlemden sonra Tapu Müdürlüğü tarafından dava konusu taşınmazda ölçüm hatası yapıldığından bahisle Kadastro Kanunu'nun 41.maddesine göre alan düzeltme işlemi yapıldığını ve toplam yüz ölçümün 81.511,94 m² olduğunun tespit edildiğini, devrettiği payın düzeltme işlemi sonrasında 3.367,78 m² arttığını ileri sürerek, öncelikle 3.367,78 m²’lik alana tekabül eden payın iptali ile adına tescili ile birlikte 265.00,00 TL ecrimisil bedelinin yasal faizi ile tahsilini, satış işleminin tamamen geçersiz olduğuna karar verilmesi halinde satış bedelinin iadesi karşılığında devre konu 30/100 payın iptali ile adına tesciline, aksi halde alan düzeltme işlemi sonrasında bedelsiz olarak davalı adına tescil edilen 3.367,78 m²’lik kısmın 2013 yılı rayiç bedeli olan 7.483.487,35 TL bedelin yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiş, 03.11.2017 tarihli dilekçe ile ecrimisile ilişkin talebini ... terk etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. vekili, dava konusu taşınmazdaki davacıya ait payın bedeli ödenmek suretiyle satın alındığını, dava konusu taşınmazda alan düzeltme işleminin idare tarafından re’sen yapıldığını, iyi niyetli üçüncü kişi konumunda bulunduklarını, talebin zamanaşımına uğradığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
2. İhbar olunan, davaya konu işlem nedeniyle idarenin zenginleşmediğini, tapu kayıt malikinin davalı şirket olduğunu, bu nedenle davanın husumet yokluğundan reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; satışa konu taşınmazın m²'sinde oluşan fark nedeni ile davacının saikte yanıldığı, gerçek m²'yi bilmesi durumunda taşınmazı satış tarihinde kararlaştırılan değer üzerinden satmayacağı, davacı bakımından subjektif unsurun gerçekleştiği, ancak davalının da kötüniyetli olmaması nedeni ile tapu iptal ve tescil talebinin yerinde olmadığı, davalının uhdesinde fazladan kalmış bulunan 3.367,78 m²'lik kısım kadar davalının sebepsiz zenginleştiği, somut olayda her ne kadar davalı yan kusurlu sayılmasa da kusur şartının aranmadığı, Mahkemece alınan ek raporda hesaplanan değerin talepten daha fazla olması nedeni ile alacak yönünden taleple bağlı kalındığı gerekçesiyle 7.483.487,35 TL bedelin tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın 1950 yılında kadastro tespiti ile 114.786,00 m² olarak 513 ada 59 numaralı parsel adı altında tapuya tescilinin yapıldığını, 1956 yılında ifraz gördüğünü ve 70.286,00 m² olarak 146 numaralı parselin, 44.500,00 m² olarak ise 145 numaralı parselin oluştuğunu, 146 numaralı parselin 29.05.1956 tarihinde ... ... ... adına tescil edildiğini, ... ... ...'ın ölümü ile 27.12.1960 tarihinde mirasçılarına intikal ettiğini, birden çok satış gördüğünü ve 24.05.1986 tarihinde taşınmazın ... Al ...'a satıldığını, ... Al ...'ın 30/100 payını 04.11.1996 tarihinde davacıya sattığını, 70/100 payını aynı tarihte ...'e sattığını, ...'in payının 5/100' ü Mahkeme kararı ile ... ... adına tescil edildiğini, ...'in 65/100 payının borçları nedeniyle TMSF' ye geçtiğini, bu payın ihale ile davalı tarafından satın alındığını, diğer paylarında satın alındığını, taşınmazın kadastro tespitinden sonra aynı yüz ölçümü ile el değiştirdiğini, Mahkemenin kabul kararı ile davacının sebepsiz zenginleştiğini, Yargıtay kararlarında taşınmazın malikin elinden satın alındığı miktar ile çıkması halinde zararının olmadığının belirtildiğini, bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, bedele hükmedilecekse bunun satış tarihi itibarıyla değerlendirilmesinin gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının dava konusu taşınmazdaki payını devrettiği tarih itibariyle yüz ölçümde herhangi bir değişiklik yapılmadığı, alan düzeltme işleminin satış işleminden sonra yapıldığı, davalı lehine yolsuz bir tescil işleminin bulunmadığı gerekçesiyle, istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca kabulü ile İlk Derece Mahkemesine ait kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; alan düzeltme sonrası ortaya çıkan 3.367.78 m²’lik kısmın davacı lehine tesciline karar verilmesi gerektiğini, bu talebin kabul görmemesi halinde ise en azından bedel isteği yönünden incelemenin yapılması gerektiğini, alan düzeltme işleminin sözleşmedeki temel hatası sebebiyle iptal edilmesi üzerine kurulduğunu, somut olayda sözleşmede esaslı temel yanılmanın söz konusu olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Bilindiği üzere, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 705. maddesi; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” 1022/1. maddesi; “Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.” ve aynı Kanun'un 1025/1 inci maddesi ''Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya bir tescil yolsuz olarak terkin olunmuş ya da değiştirilmiş ise, bu yüzden aynî ... zedelenen kimse tapu sicilinin düzeltilmesini dava edebilir.'' hükümlerini içermektedir.
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur.
2. TMK’nın 1023. maddesinde; “ Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.", 1024/1. maddesinde; “ Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz.” 1024/2. maddesinde; “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.” 1024/3. maddesinde; “ Böyle bir tescil yüzünden ayni ... zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 99,20 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.